CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu 2010 referandumunda oy kullanamamasıyla ilgili bilerek oy kullandırılmadığını belirterek şöyle konuştu, Çok daha sonra bir polis memurundan bir mektup geldi ve orada nelerin yapıldığını, oy kullanmamam için nelerin yapıldığını anladım. O polis memuru orada anlatıyor zaten. Bana yazdı, vicdanlı bir polis memuru. "Vicdanım yüzünden yazıyorum" demiş mektupta. İlk kez size söylüyorum, ben o seçimde bilerek oy kullandırılmadım" dedi.
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Habertürk'ten Balçiçek İlter'e konuştu. İşte CHP liderinin yaptığı o açıklamalar..
Cumhurbaşkanı Erdoğan 17-25 Aralık sürecini anlatırken ‘'Darbe" diyor ve ‘'paralel yapı" ile CHP'yi suç ortaklığıyla itham ediyor, ne diyorsunuz?
Bakın, yolsuzlukla suçlanan bir kişinin yapacağı ilk iş yargıya başvurup iddiaları çürütmektir. Bunları yapmadı. İsviçre bankalarında hesaplarının olduğuna dair detaylar Wikileaks belgelerinde çıktı. ‘'Açıklayın" dedim, ‘'Kurtulun" dedim. Yakışır mı? Belgeyi alacaksınız, koyacaksınız kapı gibi... Eleştirilere son vereceksiniz. "Avukat parasını da ben vereceğim" dedim. "Yeter ki dilekçe verin kendinizi aklayın." Ayrıca artık Köşk'te oturuyorsun ve ben rahatsız oluyorum. Bu ülkenin Cumhurbaşkanı'nın bir başka ülkede hesapları olmaması lazım.
Paralel yapı-CHP ortaklığı suçlaması bunları kapatmak adına mı yani?
Evet. Biz paralelle yan yanaymışız. 12 yıldır beraber çalışıyorsunuz. ‘'Ne istediniz de vermedik?" dedi kendisi. Ben de "Sizden ne istediler de vermediniz?" ya da "12 yılda siz ne verdiniz?" diye soruyorum. Ya da 12 yıldır siz bu ülkeyi yönettiğinizi sanıyordunuz, olup bitenlerin farkına ancak sizin yolsuzluklarınız ortaya çıktığı için vardınız. O valileri, kaymakamları, emniyet müdürlerini biz mi atadık? Suçlu kim? Ben mi? CHP mi? Ama onun kendisine mutlaka bir düşman yaratması gerekiyor.
Bütün bunlar olurken ortada kirli de bir siyaset var. Tapeleri yayınlamadan önce tereddüt ettiniz mi hiç "Acaba yayınlamasam mı?" diye?
Tapeleri dinletirken özel konuşmaları çıkardım, özel hayata saygılıyım. Hiç tereddüt etmedim, sadece para bölümlerini yayınladım. Çok netim o konuda. Amerika'dan iki rapor geldi ‘'Tapeler gerçek" diye... Uluslararası kuruluşlardan teyit gelince yayınladım, içim rahat o konuda.
Deniz Baykal'ın da başına benzer bir olay gelmişti.
O özel hayatla ilgiliydi, o ayrıydı. Bunları doğru bulmuyorum. Herkesin özel hayatına, inancına saygılıyız, dokunamayız. Siyaseti alanı bu değil. Siyasetin alanı sorunları çözmektir.,
Deniz Baykal, ardından MHP'nin başına gelenler, ardından 17-25 Aralık süreci tapeleri. Ne oluyor? "Bu bir dizayn, iyi değil" diye düşündüğünüz olmuyor mu?
Tabii oluyor, kesinlikle. Ama önemli bir soru daha sormak lazım, bu acaba kimin iktidarında oldu? Erdoğan. Bazı kasetleri izlediğine tanık oldum, gözlüğünü takarak izliyor bunları. "Yok izlemedim" de diyemiyor zaten. Bir başbakanın özel hayatın gizliliğine saygı duyması lazım. O tapeler ya da o görüntüler önüne geldiği anda, o getirenleri derhal görevden alması lazım. ‘'Siz özel yaşama nasıl müdahale ediyorsunuz?" diye. "Ben bu ülkeyi yönetiyorum. Bütün vatandaşlarımın özel hayatının gizliliğine saygı duymam lazım" demesi gerekir. Anayasa ortada, özel yaşamın gizliliği var. Evrensel bir kural, siz Başbakan olarak bunu ihlal ediyorsunuz. Ne demişti? "Baykal komplosu için MİT'e talimat verdim" demişti. Yok öyle bir talimat, doğru söylemiyor.