Cumhurbaşkanı Erdoğan, Cumhuriyet Bayramı dolayısıyla 28 Ekim günü Cumhurbaşkanlığı Külliyesinde 81 ilden insanların katılacağı bir resepsiyon vereceklerini açıkladı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı Külliyesinde Afyonkarahisar, Ankara, Ağrı, Ardahan, Bingöl, Çanakkale, Kars, Trabzon, Rize, Bayburt, Antalya, Şanlıurfa ve İstanbul'dan gelen muhtarlarla "13. Muhtarlar Buluşması" dolayısıyla bir araya geldi.
Ülke ve millet konusunda kendileriyle istişare ettiklerini belirten Erdoğan, "Birileri çıkıp bizim sık sık muhtarlarımızla ve diğer toplum kesimleriyle bir araya gelmemizi eleştiriyor, bundan rahatsız oluyor. Cumhurbaşkanının, muhtarla, memurla, işçiyle, iş adamıyla, hukukçuyla, her kesimden her meşrepten insanla bir araya gelmesinden soruyorum niçin rahatsız oluyorsunuz? Doğrudan milletin oyuyla bu göreve gelmiş cumhurbaşkanının her fırsatta, her vesileyle cumhurla bir araya gelmesinden daha tabi ne olabilir?" dedi.
29 EKİM'DE BİR İLK
Onları üzecek bir haber daha vereceğini anlatan Erdoğan, perşembe günü 29 Ekim olduğunu belirterek şöyle konuştu: "Cumhuriyet Bayramının yıldönümünde yine kutlamalar yapacağız. Ülkemizde Cumhuriyet bayramları bugüne kadar genellikle içinde cumhurun yer almadığı, kuru devlet törenleri şeklinde cereyan etmiştir. Biz 28 Ekim günü, öğle vakti yine burada, Cumhurbaşkanlığı Külliyesinde sadece ve sadece 81 vilayetimizden cumhurun yani milletimizin, halkımızın katılacağı bir resepsiyon veriyoruz. 81 ilimizin her birinden herhangi unvanı, herhangi bir resmi görevi olmayan 10'ar vatandaşımızı burada ağırlayacağız. Böylece Cumhuriyet Bayramını, milletin evinde, milletle birlikte kutlama geleneğini başlatmış olacağız. Bu bir ilk olacak. İnşallah yeni yerimizi yaptığımızda bu sayı daha da artacak. 29 Ekim günü yine mutat törenleri yapacağız."
29 Ekim törenlerinde köklü değişiklik yaptıklarını anlatan Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: "Bu törenleri yıllardır yasak savma kabilinden, süregelen formatından çıkartıp, ülkemizin tarihini, kültürünü, cumhuriyetimizin kazanımlarını, 2023 hedeflerimizi bir yapıya büründürüyoruz. İnşallah artık Cumhuriyet bayramlarının kendisi de milletimizle bütünleşmiş, milletimizin geçmişini, bugününü ve geleceğini yansıtan biçimde bir ruha kavuşacaktır."
14 İLDE AŞURE DAĞITIMI
Türkiye'nin 7 bölgesinde, 14 ilde öğle namazının ardından cami önlerinde şahsı adına, Cumhurbaşkanlığı makamı adına, Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreteri Fahri Kasırga, Genel Sekreter Yardımcıları ve birim başkanlarının katılımıyla aşure dağıtımı yapıldığını belirten Erdoğan, "Şuanda 14 vilayette bu devam ediyor. Velhasıl Cumhurbaşkanı ve Cumhurbaşkanlığı her fırsatta, her vesileyle cumhurla bir araya gelmeye devam ediyor, devam edecek" dedi.
"Bizi eleştirenler lafa gelince en büyük cumhuriyetçidir, en büyük milliyetçidir, en büyük ulusalcıdır" diye konuşan Erdoğan, "Peki bunlara sormak lazım, siz cumhuriyet için, cumhur için bugüne kadar ne yaptınız? Bunu sorduğumuz zaman verdikleri, verecekleri hiçbir cevap yok. Çünkü bunların bu ülkede tek bir dikili ağaçları, herhangi bir eserleri mevcut değil. Sadece konuşurlar, sadece hakaret ederler, sürekli ortada dolaşır, gazete sayfalarından, ekranlarından, kürsülerinden eksik olmazlar. Hep bir şey yapıyormuş gibi görünür ama avara kasnak gibi ne işe yaradıkları belli değildir" ifadesini kullandı.
"SÜREKLİ DEMOKRASİ DERLER AMA FAŞİSTİN ÖNDE GİDENLERİDİR"
Muhtarın tanımını "milletle, mahallesiyle güçlü bağı olan, mahalle halkına hizmet etme hedefiyle o göreve gelen sorumluluk sahibi kişi" olarak yapan Erdoğan, sözlerine şöyle devam etti:
"Bunların ise ülkeye ve millete faydaları olmadığı gibi demokrasiye de tahammülleri yok. Tıpkı ağızlarından barış lafını düşürmeyip ülkeyi şiddete ve kana boğmaya çalışanlar gibi bunlar da sürekli demokrasi derler ama faşistin önde gidenleridir. Kendi görüşlerinden başka hiçbir görüşe değerleri yoktur. Kendi hayat görüşlerinden başka hiçbir görüşe tahammülleri yoktur, kendi sözlerinden başka hiçbir söze değer vermezler, kendi hayat biçimlerinden başka hiçbir hayat görüşüne hoşgörü, saygı göstermezler."
Demokrasinin herkesin kendi görüşünü dile getirdiği, kendi düşüncelerini savunabildiği, çok sesliliği teşvik eden bir yönetim anlayışı olduğunu anlatan Erdoğan, şunları söyledi: "Kendi istedikleri gibi düşünmüyor, kendi istedikleri gibi davranmıyor diye millete saldıran, millete hakaret eden, "Bidon kafalı" diyen bunlar değil mi? "Aptal" diyen, "Göbeğini kaşıyan adam" diyen bunlar değil mi? Bunların demokrasi ile yolları hiçbir zaman, asla kesişmez. Bunların bize düşmanlıkları da bizim milletimizi, onların hissiyatını dile getiriyor olmamızdan, ülkeyi milletimizle birlikte yönetiyor olmamızdan kaynaklanıyor. Bundan rahatsız oluyorlar. Çünkü bunlar yıllarca milletten vekalet almadan, milletin rızasını gözetmeden bu ülkeyi babalarının malı gibi yönetmeye alışmış. Yıllardır bu toprakların ruhuyla, mayasıyla uyuşmayan ideolojilerini, kamunun tüm imkanlarını kullanarak millete dayatmaya alışmışlar. Siyasi, sosyal, kültürel, ekonomik hiçbir anlamda kendilerinden başka kimsenin varlık göstermesine razı değiller."
"İSTİYORLAR Kİ "TAYYİP ERDOĞAN MEYDANI BİZE BIRAKSIN"
Erdoğan, bunların "Şimdi de "Tayyip Erdoğan karışmasın, meydanı bize bıraksın, aynı şekilde devam edelim" istediğini söyledi. Erdoğan, "Muhalefet partileri de bunu istiyor, PKK da bunu istiyor, paralel yapı da bunu istiyor. Bildiri yayınlayıp ülkelerini Batı'ya şikayet eden o sözde aydınlar da bunu istiyor. Onlar aydın değil karanlık. Onlarla birlikte sizlerin gayet iyi bildiği o ülkeler, onların gizli, açık yöneticileri de aynı şeyi istiyor. Hadi dışarıdakileri anladık da içerideki mankurtların durumu bizi gerçekten üzüyor" dedi.
Ülkenin, milletin, bu devletin ekmeğini yediği halde iradelerini ve imkanlarını başka ellere teslim edenlerin hakikaten acınacak bir durumda olduğunu anlatan Erdoğan, "Biz kendi ülkesine, kendi toplumuna, kendi tarihine, kültürüne, medeniyetine bu derece yabancılaşmış hatta bu derece düşman kesilmiş bu güruhun kavgasının bizimle değil bizatihi milletin kendisiyle olduğunu biliyoruz. Tahammül edemedikleri bu makamda benim şahsımın değil milletin bizatihi kendisinin bulunuyor olmasıdır" diye konuştu.
"BEN FANİYİM, BUGÜN VARIM YARIN OLMAYABİLİRİM"
"Ben faniyim, bugün varım, anbean yarın olmayabilirim" diye konuşan Erdoğan, "Türkiye'nin kutuplaştığından şikayet edenlerin asıl sıkıntısı, bu ülkenin eskisi gibi her şeyiyle kendilerine teslim edilmemesi, milli iradenin belirleyici olmasıdır" ifadesini kullandı.
Erdoğan konuşmasında, terör örgütünün eylemlerinden medet umacak, kendi ülkelerini yabancılara şikayet edecek kadar sefil hale düşmüş olanlara değinerek şunları söyledi: "Öteki ucunda bunun millet var. "Kutuplaşma olmasın" dedikleri de milli iradeyi boşverin, "Ülkeyi bize teslim edin" diyorlar. "Eski hal muhal." Artık o devirler geride kaldı. Bu milleti inancı yüzünden, kültürü yüzünden, kılık, kıyafeti yüzünden, şivesi, geleneği yüzünden aşağıladığınız, kendinize hizmetkar olarak görmenin ötesinde o değer vermediğiniz dönemler geride kaldı. Artık tüm kurumlarıyla, tüm imkanlarıyla bu devlet milletin emrindedir. Bunu bir defa böyle bilecekler. "Önce devlet sonra insan." Hayır o geride kaldı, "Önce insan sonra devlet" Şimdi dönem bu. Seçimle göreve gelen bizlerin de atamayla göreve gelen kamu görevlilerinin de tek görevi bu millete hizmet etmektir. Açık açık söylüyorum, şuanda atamayla göreve gelen mi, seçimle göreve gelen mi? Seçimle göreve gelen. Bunu böyle bilin. Onun için de atamayla görevde olanlar, seçimle göreve gelmiş olanlara saygılı olacaklar. Çünkü onlar milletin temsilcisidir. Bunu böyle bileceğiz."
"İKİ GÜNÜ MÜSAVİ OLAN ZARARDADIR"
Şeyh Edebali'nin "İnsanı yaşat ki devlet yaşasın" sözünü hatırlatan Erdoğan, şunları kaydetti:
"Eğer milletimize daha fazla özgürlük, daha fazla refah, daha fazla mutlu bir hayat sağlayamıyorsak bu koltukları işgal ediyoruz demektir. İster Cumhurbaşkanı, Başbakan, Bakan olsun, ister belediye başkanı olsun, ister bürokrat olsun devlet yönetiminde görev alan herkesin akşam başını yastığa koyduğunda "Bugün milletim için ne yaptım" sorusunu kendisine sorması lazım. Eğer bu soruya cevap verecek bir çıkış yolu bulamıyorsa o gün kayıp bir gündür, boşa geçmiş bir gündür. Allah bizi böyle gafillerin arasında yer almaktan uzak tutsun. Çünkü biz, Peygamber Efendimizin "İki günü müsavi olan zarardadır, ziyandadır" sözüne inanmış, dolayısıyla hayatını buna göre tanzim etmesi gereken insanlarız. Her gün bir önceki günün üzerine yeni bir şeyler ilave edeceğiz ki ülkemizin gelişmesini, büyümesini, kalkınmasını devam ettirelim."
Erdoğan, 13 yıldır bu anlayışla milletimize hizmet ettiklerini belirterek sözlerini şöyle tamamladı: "Türkiye'yi üç kat büyüterek ekonomimize ve demokrasimize sınıf atlatarak bugünlere geldik. İnşallah aynı anlayışla yolumuza devam edecek ve 2023 hedeflerine ulaşacağız. 2053 ve 2071 vizyonumuzu hayata geçireceğiz. Türkiye için milletimiz için büyük hayallerimiz, büyük hedeflerimiz, büyük projelerimiz var. İnşallah bunların hepsinin birer birer başlatacağız, sonuca ulaştıracağız."