Demokrasi, toplumların ve ülkelerin milli gücü haline geldi!

AK Parti MKYK Üyesi ve Trabzon Milletvekili Süleyman Soylu, "Biz 2002 ile 2015 arasında şu son 4 aydaki fotoğrafta gördük ki Türkiye'nin bütün dünyada görece üstünlüğü tek başına iktidar ve siyasal istikrardır. Türkiye bundan vazgeçtiği andan itibaren bil

AK Parti MKYK Üyesi ve Trabzon Milletvekili Süleyman Soylu, "Biz 2002 ile 2015 arasında şu son 4 aydaki fotoğrafta gördük ki Türkiye'nin bütün dünyada görece üstünlüğü tek başına iktidar ve siyasal istikrardır. Türkiye bundan vazgeçtiği andan itibaren bilmenizi istiyorum ki eski Türkiye fotoğrafları ile karşı karşıya kalacaktır" dedi.
 
Soylu, AK Parti Trabzon Kadın Kolları tarafından, Hamamizade İhsan Bey Kültür Merkezinde organize edilen "7 Haziran Sonrası Türkiye ve Siyasi İstikrar" konulu panelin açılışında yaptığı konuşmada, 21. yüzyılın artık yepyeni bir kavram ürettiğini söyledi.
 
Demokrasilerin, toplumların ve ülkelerin artık milli gücü haline geldiğini belirten Soylu, "Vazgeçilmez ve onun gerek sıcak, gerek yumuşak ve gerekse soğuk gücü olarak, üçünün de temel gücü olarak vazgeçilmez kaynağı haline geldi. Demokrasinin başka bir tanımı daha var. Aslında Türkiye bunu çok içeriden ve sıcak yaşıyor. Demokrasi, milletleşmenin, yani millet olmanın ana kaynağıdır" diye konuştu.
 
 
 
Soylu, Türkiye'nin demokrasi tarihinin yakın döneme kadar çok eleştirildiğini de ifade ederek, sözlerini şöyle sürdürdü:
 
"Türkiye bir seçime gidiyor ve Türkiye bugüne kadar ne başarmışsa sandıkla demokrasiyle ve seçimle başarmıştır. Bu sandıkla seçimle ve demokrasiyle kazandığını Türkiye bugün ortaya koymaktadır. Bugün Türkiye, çeşitli tehditlerle baskılarla hatta günümüzün moda deyimi tacizlerle aslında geriletilmeye çalışılıyor. Bilmenizi isterim ki Türkiye'yi geriletmeyen unsur, tamamen milletin de demokrasinin ayarıdır. Millet ve demokrasi, Türkiye'nin bu gününe, hedeflerine, kazanımlarına sahip çıkmaktadır."
 
"3 Kasım 2002′den beri Türkiye'nin karşılaştığı bütün devrimler, değişimler, dönüşümler, milletin demokrasiyi, ekonomiyi, kalkınmayı ve Türkiye'nin dışarıdaki itibarının yükselmesini sahiplenmesi hep reyle oldu" diyen Soylu, "Bazen şaşkın bakışlarla izledik ama bunlar reyin, oyun, sandığın gücüydü ve aslında bunlar milletin gücüydü. Bilmenizi isterim ki Türkiye'de reyin, sandığın ve oyun gücünü en aşağıya düşürmek için karşı karşıya kaldığımız bütün senaryolara, tuzaklara karşı gelen de millettir. Siyasi partiler milletin sözcüleri olduğu kadar gerçektirler. Siyasi partiler, milletten vazgeçmedikleri kadar, kendilerine karşı yönelen tehditlerle, başka taraflarla anlaşmadıkları kadar gerçektirler ve siyasi partiler yine belki varlar, belki yoklar ama siyasi partileri var eden temel unsurlar, dün de bugün de yarın da tamamiyle milletin kabulüdür. Bu milletin kabulü reye, oya ve sandığa yansımaktadır" değerlendirmesinde bulundu.
 
 
"Türkiye'nin son 13 yıldaki başarısının tamamı siyasal istikrara bağlıdır"
 
Soylu, siyasi partilerin ve demokrasinin altın kuralının da istikrar olduğunu vurgulayarak, "Demokrasi sürprizlerin olduğu bir sistemin adı değildir. Demokrasi aslında beklenenin, olağanın ve makulün olduğu sistemin adıdır" dedi.
 
Özellikle ekonomik istikrarın, siyasal istikrarı sağladığına yönelik tezlerin olduğunu da anlatan Soylu, şunları kaydetti:
 
"Oysa bir ülkede, bir yönetimden siyasal istikrarı çektiğiniz andan itibaren ne ekonomik istikrar bulabilirsiniz, ne de başka istikrarla ilgili herhangi bir netice elde edebilirsiniz. Türkiye'nin son 13 yıldaki başarısının tamamı siyasal istikrara bağlıdır. Yine eğer Türkiye 4 Kasım 2002′de bir istikrar yolculuğuna başlamış, 8 Haziran'a kadar bu yolculuğu sürdürmüşse bu da siyasal istikrarın ortaya koyduğu bir sonuçtur. 8 Haziran ile 2 Kasım arasındaki yaşananlar ve yaşanacaklar ise siyasal istikrarsızlığın bir sonucudur."
 
Soylu, "Türkiye'de siyasal istikrar deyiminden, biz aslında ağzımız koalisyonlardan yandığı için tek başına iktidar anlıyoruz" diyerek, şu ifadeleri kullandı:
 
"Bu yanlış bir anlam değil, doğru okumadır. Dünyada bunu böyle anlıyor. Bunu böyle anladığı için siyasal sistemlerini değiştirmiştir. Türkiye eskiden rejim kavgası yapardı, hem de ciddi bir rejim kavgası yapardı. Yani Türkiye laiklikten ne zaman ayrılacak ve Türkiye ne zaman İran olacak. Siyasal istikrar bizi öyle bir noktaya getirmiştir ki artık Türkiye rejim kavgası yapmıyor ve en uçtaki siyasi partiler bile Türkiye'nin İran olacağı diye bir anlayışı, ne seçim meydanlarında ne de normal propagandalarında ortaya koyuyorlar. Tam tersi Türkiye bir sistem mücadelesi yapıyor ama bu normal demokrasilerin ürünüdür. Bir siyasal istikrar sonucudur. "
 
 
"Türkiye bugün 2023′ünün, 2053′ünün ve 2071′inin planlamasını yapan bir ülke"
 
Türkiye'nin büyük bir ülke olduğunu vurgulayan Soylu, "Türkiye bir taraftan 3 ayını, 5 ayını, 12 ayını hesap edemeyen bir ülkeydi, oysa bugün öyle değil. Türkiye bugün 2023′ünün, 2053′ünün ve 2071′inin planlamasını yapan bir ülke. Bu bir siyasal istikrar sonucudur. Bugün Türkiye'nin üzerine oynanan oyunların tamamı, Türkiye'nin en önemli gücü olan siyasal istikrarını ortadan kaldırmaktır. Biz 2002 ile 2015 arasında şu son 4 aydaki fotoğrafta gördük ki Türkiye'nin bütün dünyada görece üstünlüğü tek başına iktidar ve siyasal istikrardır. Türkiye bundan vazgeçtiği andan itibaren bilmenizi istiyorum ki eski Türkiye fotoğrafları ile karşı karşıya kalacaktır" diye konuştu.
 
Soylu, son 4 ayda yaşanan her şeyin ortada olduğunu dile getirerek, sözlerini şöyle sürdürdü:
 
"Türkiye'yi getirmek istedikleri nokta şudur: Terör de terörist örgütün desteklediği parti de Cumhuriyet Halk Partisi de HDP de Aydın Doğan'ın sahip olduğu Doğan Medya da Türkiye'yi üçlü bir sıkıştırmanın içerisine almak istiyorlar. Hedefleri tekdir. Birileri Bahçeli'ye 'kesinlikle hükümet olmayacaksın' diyip, AK Parti'ye geçmiş dönemlerde karşı karşıya kaldığımız vesayet sisteminin başka bir bekçisini, bu üçlü bekçiyi musallat etmeye, Türkiye'ye, milletimize ve siyasal istikrara bu üçlü bekçiyi musallat etmeye çalışmaktadırlar. Bu Türkiye için en tehlikeli sonuçlardan bir tanesidir. Siyasal partiler kendilerine bir çıkış bulurlar ama ülkeler kendilerine çıkış bulmakta zorlanırlar."
 
 
Soylu, 1 Kasım'da yapılacak seçimin önemine de vurgu yaptı, bunun son karar seçimi olduğunu söyledi.
 
Prof. Dr. Yusuf Şevki Hakyemez, Prof. Dr. Birol Akgün, Dr. Murat Yılmaz, Halime Gökçe, Mahmut Övür'ün de konuşmacı olarak katıldığı paneli, Soylu'nun yanı sıra Ortahisar Belediye Başkanı Ahmet Metin Genç, AK Parti Kadın Kolları Başkanı Bahar Ayvazoğlu, AK Parti Gençlik Kolları Başkanı Halim Yılmaz ile çok sayıda vatandaş dinledi.
 
Soylu, buradaki programın ardından kentteki bir restoranda Memur-Sen temsilcileri ile bir araya geldi.
 
 

İlk yorum yazan siz olun
Haberlerde yapılan yorumlarda Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.

Siyaset Haberleri