Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, partisinin merkez Çukurova İlçe Başkanlığı'nın yeni hizmet binasını açtı. Tören sonrası parti binasında basın toplantısı düzenleyen Bülent Arınç, terörle mücadeleye ilişkin bir soru üzerine "Hükümetimiz elindeki tüm meşru, hukuki imkanları insan haklarına dikkat etmek suretiyle kullanıyor. Bizden kanun dışı bir terörle mücadele yöntemini hiç kimse istememelidir" dedi.
Bülent Arınç, hükümetin terörle mücadelesinin kararlılıkla sürdüğünü, son birkaç ay içinde 500'ün üzerinde teröristin etkisiz hale getirildiğini vurgularken CHP ve MHP'yi eleştirdi.
Terör örgütü mensuplarının intihar eylemleri gerçekleştirdiğini kaydeden Arınç, şöyle konuştu:
"Terör saldırılarında kullandıkları yabancı unsurlar, çoğu genç yaşta aldatılmış ve kandırılmış, dağa çıkarılmış militanlarını kullanıyorlar. Bunlar hayatlarını kaybediyorlar. Zaten ölmek üzere gelmişler. Geri döndüklerinde Kandil'de hesaplarının görülmesi de olağan. Dolayısıyla öldürmek için gelen, bölge şartlarını iyi bilen, elindeki silah imkanlarını da alçakça kullanan ve daha çok canımızı yakan bir örgütle karşı karşıyayız.
Buna karşılık hükümetimiz elindeki tüm meşru, hukuki imkanları, insan haklarına dikkat etmek suretiyle kullanıyor. Onlar öldürmek için geliyorlar, biz onları yakalamak, etkisiz hale getirmek için uğraşıyoruz. Kendimizi müdafaa ediyoruz. Aradaki fark birisinin eşkıya, birisinin devlet olmasıyla ilgilidir.
Dolayısıyla bizden kanun dışı bir terörle mücadele yöntemini hiç kimse istememelidir. Bu işin hakkından, üstesinden geleceğiz, geliyoruz. Esasen örgütün çılgın eylemleri bir son oluşa doğru gidiş gibi görünüyor."
"OHAL VE SIKIYÖNETİM İÇİN HİÇBİR ZEMİN MÜSAİT DEĞİL"
Arınç, terörle mücadelede muhalefet partilerinin eleştirilerinin doğal olduğunu ancak eleştirilerin yanında şu ana kadar yapılandan farklı bir mücadele yöntemi veya önerisinde bulunmadığını savunup, önerilere açık olduklarını dile getirerek şunları söyledi:
"MHP'nin sayın liderine baktığımız zaman 'terörle mücadelede başarısız bir hükümet var.' Peki ne yapsın size göre 'Bize göre sıkıyönetim ilan etsin. Olağanüstü hal uygulasın' diyorlar. Başka bildikleri bir şey yok. Aslında bir de şunu tavsiye ediyorlar; 'Kafalarını kırın, onları yok edin. Terörle mücadele böyle olur.' Hukuk dışına çıkamayız bir. Sıkıyönetim ve olağanüstü hal Anayasa'da yazılı konular olmasına rağmen şuanda bunları uygulamak için hiçbir zemin müsait değildir.
Olağanüstü hal de, sıkıyönetim de olmadan meşru hükümetin güvenlik güçleriyle terörle mücadele edilebileceğine ve halkımızın hükümetimize olan güveninin tam olduğuna inanıyorum. Eğer olağanüstü hal iyi bir şey olsaydı, 20 sene sonra AK Parti onu kaldırmazdı. Olağanüstü hal döneminde Türkiye'de, özellikle bölgede yaşananları hepimiz biliyoruz. İnsanlar üzülmüştür, korkutulmuştur, sindirilmiştir. Bir ret, inkar ve asimilasyon inancı hakim olmuştur. O karanlık dünyadan Türkiye'yi kurtaran da Ak Parti hükümetlerinin ilk icraatları olmuştur. 'Sıkıyönetim gerekiyor' demek aslında konuşulması bile doğru olmayan bir olgudur. Şuanda Türkiye'de bir darbe dönemi mi var?. Olağanüstü hal, onun ötesinde sıkıyönetim gerektirecek bir durum mu var? Terör eylemi varsa karşılığı da var. Bugüne kadar önlediğimiz eylemler, meydana gelenlerden belki 10 misli daha fazladır. Dolayısıyla meşru şartlar içerisinde hükümetimiz elindeki bütün imkanları terörle mücadeleyi kararlılıkla yürütürken, bir yandan da ülkenin yönetimini uygun bir şekilde sürdürüyor.
"KILIÇDAROĞLU'NDAN 3 AYDIR DAVET ALMADIK"
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun da terörle mücadele konusunda hükümete farklı formül, metot veya strateji önermediğini söyleyen Arınç, Kılıçdaroğlu'nun Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'la yaptığı görüşmede her iki partiden 3'er kişiyle ortak çalışma yürütülmesi önerisinin üzerinden 3 ay geçmesine rağmen halen bir davet veya teklif almadıklarını belirtti. Arınç, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Onlar ne yapacağını bilemez durumda. O yüzdendir ki bir sene evvel konuşulmuş, tartışılmış bir konuyu, diyelim ki Oslo'da yapılmış konuşmalar gibi, parti sözcüsü, genel başkanın ve parti yönetiminin dışında bizi suçlamak içini kullanabiliyor. Bu çok bayatladı. Bunun üzerine her şey konuşuldu ve AK Parti seçimlerden yüzde 50 oy alarak çıktı. Yani böyle bir suçlama karşısında milletimiz AK Parti'ye güvenini kaybetmiş olsaydı, biz yüzde 50 oy alamazdık. Dolayısıyla bayatlamış işlerle değil, taze, orijinal, doğru, haklı, makul fikirlerle karşımıza gelirlerse biz bunlardan sadece istifade ederiz.
Bugün sayın Kılıçdaroğlu'nun bir yerde benim dünkü konuşmama izafeten 'Eğer bu görüşmeler faydalıysa tekrar yapılabilir' şeklinde sözünü duydum. Kaynağından inceleyemedim ama eğer tam böyle ise o zaman Haluk Koç'u yanına getirsin, 'Seni parti sözcüsü yaptık, benim fikrim, senin fikrin başka türlü olamaz' desin. Gerçek düşüncelerini genel başkan seviyesinde ortaya koysun.
Terör hiç kimseye rant sağlamaz. Bu çok zor bir meseledir. Bu zor meseleyi hükümetimiz yüklendi götürüyor. Ama bu yükü paylaşacak ve iyi neticeler alacak fikirlere açığız. Neticelerini aldığımızda da şerefini o fikrin sahiplerine rahatlıkla verebiliriz"
KILIÇDAROĞLU APAYDIN KAMPINA GİREBİLİR
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun Suriyeli sığınmacıların kaldığı kampları ziyaret programı kapsamında Suriyeli subayların kaldığı Apaydın kampına girip giremeyeceğiyle ilgili soru üzerine Arınç, "Kılıçdaroğlu'nun Meclis İnsan Hakları Komisyonu'nun ziyaretinde sayın Kılıçdaroğlu'nun CHP'li milletvekillerine 'gitmeyin' talimatı verdiğini biliyorum. O kampa gitmek isterse gidebilir. Onun dışında izin vermeyiz. Ana muhalefet partisi lideri, hangi kampı ziyaret etmek isterse imkan sağlanır" diye konuştu.