Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, farklılıkların zenginlik olacağını ifade ederek, ''Bu ülkede bölücü teröre destek veren terör örgütünü de terör örgütü olarak ilan ediyorum. Bunu AB üyesi ülkeler, Amerika yapıyor, şurası, burası yapıyor da benim ülkemde bu kutlu çatı altında olanlar niye yapmıyor? Onlar da yapsın'' dedi.Erdoğan, 60. Hükümetin programı üzerinde yapılan eleştirileri yanıtladı.
Başbakan Erdoğan, sözlerinin başında, 22 Temmuz seçiminde milli iradenin tezahürü olarak oluşan Meclis'i, yaz sıcağında yapılan seçimde oluşturan millete sevgi ve saygılarını sunduğunu söyledi.
Parlamentoda bir alışkanlık olduğunu belirten Erdoğan, ''Hükümet programları okunur. Fakat, hükümet programı okunurken, bu programda yanlışlar varsa, eleştiri ve ikazların yapılması gerekir. 'Bu hükümet programının başarılı olması için ne gibi katkıda bulunabiliriz, veya şu, şu şöyle yapılırsa daha isabetli olur, şu konuda şu eksik var, hükümet bunu da yaparsa daha isabetli olur. Yapmadığı takdirde biz bunun hesabını sorarız' yaklaşımını hiç göremedik'' diye konuştu.
''MİLLİ İRADENİN TECELLİSİ''
Başbakan Erdoğan, bu alışkanlıklardan kurtulmak gerektiğini belirterek, parlamentonun asgari müştereğinin olmadığını, azami müştereği olduğunu söyledi.
Erdoğan, ''Çünkü bizim ortak paydamız Türkiye, Türkiye'nin muasır medeniyet seviyesinin üstüne çıkmak. Burada olan insanların asgari müştereği olmaz, azami müştereği olur'' dedi.
Muhalefetten gelen yapıcı eleştirileri saygıyla karşıladığını ve bundan da nasibini aldığını, vatanı ve milleti adına almak durumunda olduğunu kaydeden Erdoğan, ''Özellikle bu yaklaşımı çok aradım, ama bu yaklaşımı, maalesef aradığım oranda bulamadım'' diye konuştu.
Recep Tayyip Erdoğan, herkesin millete hizmet için var olduğunu, siyasi partilerin demokratik rekabet içinde farklı siyaset güttüklerini ifade ederek, 3 Kasım ve 22 Temmuz seçimlerinin, milli iradenin bir tecellisi olduğunu söyledi.
''Bunu yok farzetmediğimize göre, buna saygı duymak mecburiyetinde olduğumuza göre, o zaman demek ki millet bu ülkede AK Parti iktidarının hükümet programını başarılı bulduğu için bu oylarını artırarak devam ediyor'' diyen Erdoğan, eski Başbakan Adnan Menderes'in 1954 yılında iktidardayken oyunu artırması gibi partisinin de iktidardayken oyunu artırdığını söyledi.
''ORTAK DEĞERLER İÇİN MÜCADELE VERECEĞİZ''
Başbakan Erdoğan, farklılıklardan bahsedildiğini belirterek, şunları kaydetti:
''Şüphesiz ki farklılıklarımız zenginliğimiz olacak. Ancak bu ifadeyi kullananlar, -şunun da altını çizerek söylüyorum- bu ülkede bölücü teröre destek veren terör örgütünü de terör örgütü olarak ilan ediyorum. Bunu AB üyesi ülkeler yapıyor, Amerikası yapıyor, şurası yapıyor burası yapıyor da benim ülkemde bu kutlu çatı altında olanlar niye yapmıyor? Onlar da yapsın. Bu çatı altında biz ortak değerler için mücadele vereceğiz. Haklılığımız o zaman zenginliğimiz olur. Ama onu görmezden gelemeyiz, Kusura bakma.
Bu yaklaşım tarzlarımız birbirinin de tamamlayıcısı olacaktır. Hükümet programındaki eleştirileri bu noktadan da ele almak durumundayım. Örneğin burada ana muhalefet partisi sözcüsünün sergilediği yaklaşım, hükümet programının eleştirisi değildi aslında. Sadece gazete kupürlerine dayalı olarak, yalan yanlış ne varsa onların ortaya konulduğu bir ifade tarzı.
Örneğin, gemi inşaat sektörüyle ilgili bir ifade kullanıyorlar. Gemi inşaat sektörü yükseliş içerisinde, aksini iddia edebilir misin? Efendim neymiş, buradaki... İşte başbakanın, şunun bunun filan, çocuklarının, kardeşlerinin gemileriyle... Tabiki diyor... Vallahi aktör olursun. Gemi inşaat sektörü Türkiye'de 2015'e kadar bağlanmış durumda. 2015'e kadar gemi inşaat sektörünün bağlanması, bu dönemdeki bir sıçramadır.
Bu sıçrama bu sektördeki adımların atılmasını sağlamıştır. İlk defa Türkiye, 150 bin ton gemi kızağı çekecek noktaya gelmiştir. Hükümet programında söylenen şey gemi inşaat sektörüydü. Kusura bakmayın gemi inşaat sektörünün yükselmesine cevap mıydı sizin yaklaşımınız, değil. Uçuyorsunuz, gerçekleri konuşun. Ben gemi inşaat sektörünün parlamasını konuşuyorum, hükümet programının içerisinde bu var. Ama siz kalkıyorsunuz, olayı bireyselleştiriyorsunuz. İşte bu küçülmedir.''
"PARTİM İÇİN 'EMANET OYLAR' İFADESİNİ KULLANANLAR, EĞER KENDİLERİNE GÜVENİYORLARSA PARTİ OLARAK SEÇİME GİRSEYDİLER, NİYE GİREMEDİLER?"
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, AK Parti'nin 22 Temmuz milletvekili seçiminde bazı bölgelerden aldığı oyu "emanet" olarak niteleyenlere seslenerek, "Partim için 'emanet oylar' ifadesini kullananlar, eğer kendilerine güveniyorlarsa parti olarak seçime girseydiler, niye giremediler?" dedi.
TBMM Genel kurulunda görüşülen 60. Hükümet programı üzerinde eleştirileri yanıtlayan Başbakan Erdoğan, "Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığı konusunda, bu çatının altında bir endişenin olması söz konusu olamaz" dedi.
Anayasada Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığının tanımlandığını, işin bittiğini, bunun üzerinde spekülasyona gidilmemesi gerektiğini belirten Erdoğan, şunları söyledi:
"Ben 'üst kimlik' diye bir tanım yaptım. Sayın Baykal farklı bir yaklaşım ortaya koydu. Ben aynı iddianın arkasındayım. Sayın Baykal, aynı iddianın arkasında olabilir, ona da saygı duyarım. Kendisi saygı duyar duymaz, beni ilgilendirmiyor. Ama ben bunu bir düşüncenin ürünü olarak ortaya koydum, bilimselliğini ortaya koyarak iddia ettim.
Atatürk'ün Söylev'ini ortaya koyarak, oradan sayfalar açarak getirdim, burada okudum ve söyledim. Aksini iddia etmesi mümkün değildi. Bu bir vaka ve biz 3 kırmızı hattımızı söyledik. Etnik milliyetçiliğe biz karşıyız, bölgesel milliyetçiliğe karşıyız, dinsel milliyetçiliğe de karşıyız. Çünkü biz Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığı ortak paydasında biriz, beraberiz. 780 bin kilometrekareyle Türkiye Cumhuriyeti topraklarında hepimiz aynı muameleye tabiyiz. Eğer ihmaller varsa, dikkat edin, bu dönemde o ihmaller ortadan kalkmıştır."
"BAZI KİŞİLER NELER YAPILDIĞININ FARKINDA DEĞİL"
Erdoğan, bazı kişilerin Türkiye'de neler yapıldığının farkında olmadığını söyledi.Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgelerine, bu dönem içerisinde toplam 5.5 katrilyon lira devlet yatırımı yapıldığını ifade eden Erdoğan, eğitimde, sağlıkta, ulaştırmada, enerjide ve KÖYDES projelerinde bu adımların atıldığını kaydetti.
"Partim için 'emanet oylar' ifadesini kullananlar, eğer kendilerine güveniyorlarsa parti olarak seçime girseydiler, niye giremediler?" diye soran Erdoğan, nerelerden nasıl oylar alındığını iyi bildiklerini ifade etti.
Başbakan Erdoğan, bütün bunlara rağmen partisinin, Doğu ve Güneydoğuda çok farklı bir performans ortaya koyarak verdiği hizmetlerin sonucunu aldığını vurgulayarak, "Hakkari'sinden tutunuz, Van'ına, Muş'una, Bingöl'üne, her yere..." dedi.
Ana muhalefet partisi sözcüsünün Bitlis'e uygulanan teşvik yasasından bahsettiğini ifade eden Erdoğan, "Bitlis'e yapılan yatırımlar var. Fakat yatırımları biz yapmıyoruz, özel sektör yapıyor. Biz şu anda bölgesel teşvik yasası uyguluyoruz. Ama şimdi yeni dönemde sadece bölgesel teşvik yasası değil, bir adım daha atacağız, sektörel teşvik yasasını da incelemeye alıyoruz, onu da değerlendireceğiz" diye konuştu.
"Üniter yapımız konusunda aslında farklı bir yaklaşım içerisinde değiliz, aynı şeyi düşünüyoruz. Ama ben başka, bir başkası başka yaklaşım gösteriyor. Fakat temelde aynı şeyleri düşünüyoruz" diyen Erdoğan, "Bütün bunların hepsi bizi aslında 4 tane kavramda topluyor. Tek millet, tek bayrak, tek vatan, tek devlet" dedi.
''TÜRKİYE CUMHURİYETİ, DEMOKRATİK, LAİK, SOSYAL BİR HUKUK DEVLETİDİR. BU TARTIŞILMAZ. BU KONU ÜZERİNDEN DE ŞU ANA KADAR YAPILAN İFTİRALAR TUTMADI, TUTMAYACAK''
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Cumhuriyet'in temel değerleri üzerinden siyaset yapılmaması gerektiğini belirterek, ''Türkiye Cumhuriyeti, demokratik, laik, sosyal bir hukuk devletidir. Bu tartışılmaz. Bu konu üzerinden de şu ana kadar yapılan iftiralar tutmadı, tutmayacak'' dedi.
TBMM Genel Kurulunda görüşülen 60. Hükümet Programı üzerinde getirilen eleştirilere yanıt veren Erdoğan, Cumhuriyet'in temel değerleri üzerinden siyaset yapma döneminin bir kenara konulması gerektiğini söyledi. ''Bunun üzerinden siyaset yapmayın'' diyen Erdoğan, bu durumun fayda getirmediğine işaret ederek, şöyle konuştu:
''Türkiye Cumhuriyeti, demokratik, laik, sosyal bir hukuk devletidir. Bu tartışılmaz. Bu konu üzerinde de zaten şu ana kadar yapılan iftiralar tutmadı, tutmayacak. Bunların herhangi bir tanesini reddedemezsiniz. Hepsi bir arada olduğu anda ideal devlet olur. Milli hassasiyetler, hepimizin ortak değeri, kimsenin tekelinde değil. Milli, manevi değerlerimizi hep beraber sahiplenmemiz lazım. Sahiplenmediğimiz takdirde zaafa düşeriz, bu bize kaybettirir, kazandırmaz.
AK Parti, siyasetinin merkezine hiçbir zaman tek bir mezhebi, etnik, sınıfsal anlayışı yerleştirmeyen, biz ve diğerleri ayrımı yapan kutuplaştırıcı siyaset yerine, kucaklayıcı bir siyaset tarzına sahiptir. 70 milyonun hükümetiyiz, bir ayrım olamaz.''
''22 BANKA HANGİ İKTİDAR DÖNEMİNDE BATI?''
Erdoğan, kullandığı rakamların TÜİK, DPT, Hazine ve Merkez Bankasının resmi rakamları olduğunu belirterek, programı eleştiren bazı muhalefet sözcülerinin gazete haberlerine dayanarak konuştuğunu, bunun yanıltıcı olduğunu söyledi.
Muhalefet sözcülerinin ''vurgun ve yolsuzluğun yaygınlaştığını'' ileri sürdüğünü anlatan Erdoğan, kendi iktidarlarından önce 22 bankanın fona devredildiğini hatırlattı. ''Bu bankalar hangi iktidar döneminde battı?'' diye soran Erdoğan, CHP'lilerin ''İmar Bankası ne zaman battı?'' diye laf atması üzerine, bu bankanın fona devredilme koşullarının daha önce oluştuğunu belirterek, ''Bu dönemde 4 finans kuruluşu ve 46 bankanın hepsi kardadır. Devlete yük değil, tam tersi vergi öder durumdalar'' diye konuştu.
Türkiye'de yolsuzluğun yaygın boyutta olduğu yolundaki görüşleri, ''çirkin bir yaklaşım'' olarak tanımlayan Erdoğan, uluslararası Saydamlık Örgütü'nün verilerine göre Türkiye'nin, 2005 yılında, 77. sıradan 65'e, bu yıl da 60. sıraya çıktığını ve 3.8 puan aldığını ifade etti. Erdoğan, ''İşimize geleni burada okuyup işimize gelmeyeni göz ardı etmenin anlamı yok. Burada birbirimizi aldatmayalım, tereciye de tere satmayalım, kusura bakmayın'' dedi.
''GÖREV ZARARI BİTTİ''
Erdoğan, kamu bankalarının görev zararına değinirken, Ziraat Bankasının 1999 yılında 6.2, Halk Bankasının ise 4.2 katrilyon lira görev zararı olduğunu, IMF ile yapılan anlaşmalar sonrasında görev zararına son verildiğini ve kendi dönemlerinde kamu bankalarının görev zararının oluşmadığını anlattı. Erdoğan, ''Bu iş bitti, görev zararı var diyemezsiniz. Ziraat, Halk Bankası ve Vakıfbank, Avrupa'nın sayılı bankaları arasındadır'' diye konuştu.
Faiz konusundaki rakamlarla halkın aldatıldığını belirten Erdoğan, iktidara geldiklerinde yüzde 64 olan nominal faiz yüzde 17-19 aralığına çektiklerini, CHP Genel Başkanı Deniz Baykal'ın Maliye Bakanlığı döneminde yüzde 40 olan reel faizin ise şimdi yüzde 8 olduğunu ifade etti. Erdoğan, ''Bunu görmemezlikten gelemezsiniz'' dedi.
Bugün açıklanan enflasyonunun yüzde 7.39 olduğunu hatırlatan Erdoğan, ''Enflasyon yüzde 30'lardan yüzde 7.39'a indi. Halkı aldatamazsınız. Halk, 22 Temmuzda da aldanmadı'' görüşünü kaydetti.
Ziraat Bankasının geçmişte çiftçiye yüzde 59 faizle, Halk Bankasının ise esnafa yüzde 47 faizle kredi verdiğine işaret eden Erdoğan, CHP sıralarından laf atılması üzerine, ''Akif Bey, bunları öğren. Bu defterdarlıkta vergi memurluğuna benzemez. Bir karanlık tablodur gidiyor. Nasıl bir karanlık tabloysa ben anlamakta zorlanıyorum'' dedi.
Vergi tahsilatının düştüğü yönündeki eleştirilere de yanıt veren Erdoğan, ''Bunu nereden çıkarıyorsunuz, kim söylüyor bunu sizlere'' dedi. CHP'lilerin Başbakan Erdoğan'a laf atması üzerine birleşimi yöneten Meclis Başkanı Köksal Toptan, ''Başbakan sizin istediğiniz gibi konuşmaya mecbur mu? Böyle soru sorma usulümüz var mı? Size mi soracak nasıl konuşacağını?'' diyerek milletvekillerini uyardı.
Erdoğan, kendilerinden önce 8.9 milyar dolar olan turizm gelirinin 2006 yılında 17 milyar dolara ulaştığını belirterek, bu yılki artışın çok daha fazla olacağını söyledi. 2005 yılında turizm alanında rekor kırıldığını , 2007 yılının ise 2005'ten daha iyi olacağına işaret eden Erdoğan, ''deniz-güneş-kum'' turizmi yerine turizmin çeşitlendirildiğini, kültür, yayla, dağ, sağlık ve kongre turizminin de yaygınlaştığını kaydetti.