Erdoğan, Baykal'ın referandumla ilgili yaptığı ilk açıklamada Türkiye'nin bölüneceğini söylediğini belirterek 'bir kasetle duman oldun' dedi.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Yargıtay Başkanı Hasan Gerçeker'e Bursa'dan, "cüppeni çıkar, meydanlara çık" çağrısında bulundu. Başbakan Erdoğan, "Kendileri eleştirildiği zaman isyan ediyorlar, ama halka giden bir metni de kalkıp siyasi gibi eleştiriyorlar. Bu nasıl yaklaşım. Eğer yüreğin varsa, çıkar cüppeni, çık meydana, emekliliğini bekleme" dedi. Erdoğan, başörtüsünün bağlanma şekli için tasarımcıya giden CHP'yi de, "Kızlarımız askılı mı askısız mı giyiyor, streç mi şalvar mı giyiyor diye uğraşıyor musun, böyle saçmalık olmaz" diyerek eleştirdi.
Referandum mitinglerinin finalinde Bursa'da Fomara Meydanı'nda coşkulu bir kalabalığa hitap eden Başbakan Erdoğan, millet adına yetki kullanan ama millete hesap vermeyen sorumsuzların millete bedel ödetmesinin sona ermesini istediklerini kaydederek, "Yargıyı siyasallaştırıyor iddiasıyla vesayet düzenlerini sürdürmek isteyenlere, yargının demokratikleşmesine direnenlere, gerçek demokrasi nedir gösterelim diyoruz. Yürütmeye, seçim yasaklarını hatırlatıp kendileri hayır propagandası yapan yargı bürokrasisi haddini de hukukunu da bilsin istiyoruz. Sürekli kuvvetler ayrılığından bahsedip, yürütme ve yasamayı kuşatma altına almak isteyen çarpık anlayışlar artık son bulsun istiyoruz. Siyasi parti gibi hükümete laf yetiştirip sonra da yargının siyasallaşmasından bahseden bürokratlar, çağdaş demokrasi nedir, hukuk devleti nedir, bunu anlasın istiyoruz. İçlerindeki yanlışları görmezden gelip siyasi iktidarla uğraşmayı adet haline getirenlere, milletimiz en güzel cevabı versin istiyoruz" dedi.
Bursa'nın "başlangıcın şehri, şahlanışın şehri, umudun şehri, doğuşun şehri" olduğu için final mitingini burada yaptıklarını anlatan Başbakan Erdoğan, "Bursa için, Türkiye için, aziz milletimiz için yeni bir başlangıç yapıyoruz. Hani Mevlana diyor ya, 'Dünle gitti cancağızım, düne ait ne varsa, şimdi artık yeni şeyler söylemek lazım'. İşte biz de Bursa'da yeni bir yolculuğa başlıyoruz. Bu yolculuk büyük Türkiye, itibarlı Türkiye yolculuğudur. 13 Eylül; çetelerin üstün olduğu değil, yasaların üstün olduğu bir Türkiye olacak. Hukukun üstün olduğu bir Türkiye olacak. 13 Eylül'de milleti hor görenlerin değil, milletin egemen olduğu bir Türkiye olacak. 13 Eylül'de vesayetten arınmış bir Türkiye olacak. 13 Eylül'de üstünlerin hukukunun değil, hukukun üstünlüğünün egemen olduğu bir Türkiye olacak" diye konuştu.
"BİR KASETLE DUMAN OLDUN GİTTİN"
Erdoğan, "Sandıktan evet çıkması halinde Türkiye bölünür" iddiasında bulunan CHP'nin eski Genel Başkanı Deniz Baykal'ı da eleştirerek, "Senin hayatın hep bunlarla geçti. Bir kasette duman oldun gittin. Konuşmayacaktım, en sonunda konuşturttu. Ya bu milletin iradesinden evet çıkarsa nasıl olur da Türkiye bölünür dersin. Bunların milli iradeye bakışı bu. Bunların milli iradeye saygısı yok. Yıllarca hep bunu söylediler. 'Eğer AK Parti kazanırsa, rejim tehlikede' dediler. Ne oldu, tehlike mi var. Herkes huzur içinde. Türkiye, dünyada saygın bir ülke haline geldi. Sana ne oluyor? Bu partinin istikametini rotasını benim aziz milletim çizdi. Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir. Bunlar ne derse desin. Yeni genel başkan 'başörtü meselesini ben hallederim' diyor. İnandınız mı? Çarşaflı kardeşlerime rozet taktılar, ertesi gün tekmelediler. Şimdi kalkmış, Tunceli'de farklı, Ankara'da farklı konuşuyorlar" şeklinde konuştu.
"ASKILI VE STREÇLİLER İÇİN TASARIM YAPTIRIYOR MUSUNUZ"
Başbakan Erdoğan, CHP'nin başörtüsü sorunu konusunda tasarımcılarla görüşmesini de eleştirerek, "Başörtüsü nasıl bağlanacak diye uğraşıyorlar. Bunlarla bu kadar uğraşıyorsun da diğer kızlarımızın askılı mı askısız mı olsun, streç mi şalvar mı olsun; bunlarla da uğraşıyor musun. Böyle saçmalık olur mu? Bırak, insanlarla uğraşma. Bir toplumun genel ahlak kuralları içinde herkes nasıl tercihi varsa, o tercihini yapsın, kimisi inancına göre geleneğine göre giyinir. Kimisi farklı düşünür. Bir taraftan
'özgürlükçüyüm' diyeceksin, ama insanların özgürlük alanına müdahale edeceksin. Bizde bu yok. İnşallah 12 Eylül ile özgürlük kazanacak. Bu ülkede bu özgürlük mücadelesini anlamayanlar, özgürlük kavgasını veremezler. Bunlar özgürlükleri kısıtlanmayan insanlar olduğu için bunu anlayamazlar. İşte görüyorsunuz, bağımsız ülkücüler, şu anda bu kampanyada evet diyor. MHP kurucular kurulu evet diyor. Ama MHP'nin Genel Başkanı da bunlar için 'uşak' diyor. Çünkü MHP Genel Başkanı 12 Eylül'de Mamak'ta veya değişik yerlerde o ızdırabı, darbenin yapıldığı dönemde, çileyi çekenlerden değil. Çileyi çekenler başka, ülkücülere uşak diyenler başka" diye konuştu.
DOKUNULMAZLIKLAR İÇİN TOPYEKÜN ÇAĞRI
Başbakan Erdoğan, dokunulmazlıkların kaldırılması konusunda CHP'ye de çağrıda bulunarak, "Bir iftira kampanyası başlattılar. Bu kampanyalar tutmuyor, tutmayacak. Ana muhalefet partisinin genel başkanı, 'dokunulmazlıkları kaldırın anayasa değişikliğine evet deriz' diyor. Bu ne demek, bu ne anlama gelir. Demek ki CHP, bu anayasa değişikliğine tamamen inat olsun diye karşı çıkıyor. Demek ki CHP, bu anayasa değişikliğine tamamen şahsi hırslarından dolayı karşı çıkıyor. Demek ki CHP, bu anayasa değişikliğine tamamen keyfi olarak karşı çıkıyor. '26 maddede sorun yok. Aslında evet diyeceğiz ama inadımızdan hayır diyoruz' demektir. Bu, anayasa değişikliğini pazarlık konusu yapmaktır. Bu, CHP'nin bir kez daha suç üstü yakalanmasıdır. Dokunulmazlığı mı konuşuyoruz, oturup konuşalım. Sadece milletvekilleri için değil, bu ülkede dokunulmaz olanlar çok. Yargıyı da, TSK'yı, tüm memurları konuşalım. Oturalım; neyi ne kadar dokunulmaz yapacağız kararını verelim. Buna gelmiyorsun, 'sadece milletvekilleri' diyorsun. Bu ülkede siyasetçiyi birilerinin elinde şamar oğlanı haline dönüştürmektir. Dünyanın hiç bir yerinde buna benzer siyaset anlayışı yoktur" dedi."
CHP'NİN PARALARI NEREYE HARCADIĞI BELLİ"
Başbakan, referandum kampanyasında AK Parti'nin harcadığı paraların kaynağını soran CHP lideri Kılıçdaroğlu'na da cevap vererek, bize 'kampanya sürecinde parayı nereden buluyorsunuz' diyor. Parayı nereden bulduğumuzu söylüyorum. Bizim her gün sitemizde yazıyor. Ne kadar para girer, ne kadar para çıkar. Partimizi kurduğumuz günden beri belli. Diğer partilerde bu yoktur. Bağışlar, hazine yardımı ne varsa. Bu kampanyayı da biz bununla götürüyoruz. Biz nasıl hazine yardımı alıyorsak, CHP de , MHP de, BDP de alıyor. CHP genel başkanı eğer afiş bastıracak para bulamıyorsa, gitsin kendi genel sekreterini sorgulasın. Eğer oradan da cevap alamazsa, Anayasa Mahkemesi'ne gitsin. CHP'nin paralarının nereye harcandığına, Anayasa Mahkemesi karar verdi. Gayet güzel bir şekilde belgeledi. Hazinenin CHP'ye yaptığı yardımdan bir trilyon yolsuzluğun hesabını versin CHP. Aramızdaki fark bu. Siz bir defa yolsuzlukla yakalandınız. Bir trilyon. Ama AK Parti'nin kitabında bu yok. Farkımız bu. AK Parti'de kollektif mücadele var. Bireysel değil, tüm örgütümüz" şeklinde konuştu.
YARGITAY BAŞKANINA HODRİ MEYDAN
Başbakan Erdoğan, Bursa mitinginin finalinde dün Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün önünde, anayasa değişikliği paketini eleştiren Yargıtay Başkanı Hasan Gerçeker'e "hodri meydan" dedi.
Yargıtay Başkanına cüppesini çıkarması tavsiyesinde bulunan Erdoğan, sözlerini şöyle tamamladı:
"'Yürütmeyle yargının arası eğer bu yasa çıkarsa açılır' diyor. Sen zaten kararını vermişsin. Şu karara bak. Kendin siyasi misin? Bu yasa hazırlanırken Adalet Bakanı sizleri ziyaret etti, kanaatini orada söylersin, şimdi nasıl kalkar bunu söylüyorsun. Cumhurbaşkanı ve Anayasa Mahkemesi Başkanı'nın karşısında bu konuşmayı yapıyor. Anayasa Mahkemesi'ne itiraz yapılmış, üzerinde çalışamaılmış. Anayasa Mahkemesi'yle ilgili HSYK ile ilgili esastan müzakere etmek suretiyle nihai kararını vermiş, redakte etmiş değişiklik metni ortaya çıkmış. Kendileri eleştirildiği zaman isyan, ama Anayasa Mahkemesi'ni ve halka giden bir metni kalkıyor bir siyasi gibi eleştiriyor. Bu nasıl bir yaklaşım. Eğer yüreğin varsa, çıkar cüppeni, çık meydana. Dostluk ayrı bu ayrı. Çıkar cüppeni çık meydana. Emekliliği bekleme. Emekliliği bekleme. Burası da önemli bunların çoğu emekli olduktan sonra gelirler siyasete. Çok seviyorsan çıkar cüppeni, gel. Gel siyaset önemli bir görev. Ama gelmezler. İnşallah 12 Eylül üzerindeki dokunulmazlık zırhını da kaldırıyoruz. 12 Eylül ile yüzleşiyoruz. Bu ülkede bir daha 12 Eylül, 27 Mayıs'lar yaşanmasın diyoruz."