ATO Congresium’da düzenlenen AK Parti Ankara Genişletilmiş İl Danışma Meclisi Toplantısı’na katılan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 6 muhalefet partisinin bir araya gelerek açıkladıkları mutabakat metnini eleştirdi, kurulan ittifakın istikametinin belirsiz, sergilenen birlikteliğin sakat, hazırladıkları programın ise vizyondan yoksun olduğunu söyledi.
“Türkiye’nin artık bu virüs siyasetiyle yönetilemeyeceğini herkes görecek”
6 muhalefet partisinin bir araya gelerek kurdukları ittifakı eleştiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Gezi olaylarıyla, 17-25 emniyet yargı girişimleriyle, çukur eylemleriyle sınırlarımıza yığılan terör örgütleriyle, 15 Temmuz’la, ekonomik tuzaklarla başaramadıklarını 28 Şubat ittifakı projesi ile elde edemezler, edemeyecekler. Türkiye’nin artık bu virüs siyasetiyle, bu uzaktan kumanda siyasetiyle yönetilemeyecek, istikamet verilemeyecek bir ülke olduğunu dost düşman herkes bir kez daha görecektir” diye konuştu.
Hayatının hiçbir döneminde siyasette rekabetten kaçınmadığını kaydeden Erdoğan, “Hatta rekabeti siyasette rekabeti bereketli bir yol olarak gördük. Peki, siyasette rekabet nasıl olur? Siyasette rekabet yapılanın üzerine daha fazla nasıl konulacağı hususunda olur. Yapılan her şeyi kötülemenin adı siyasi rekabet değil, köksüzlük özlemini dışa vurmaktır. Köksüz bir ağaç kuruyup yıkılmaya mahkumdur. Biz devletimizin binlerce yıllık tarihine, medeniyetimizin binlerce yıllık tarihine bunun için dört elle sarılıyoruz. Böyle yapmayıp da deseler ki, ‘bunlar şu kadar okul, hastane, yol, köprü, spor tesisi, konut yaptılar, biz daha fazlasını yapacağız.’ Bu altılıdan böyle bir şey duydunuz mu? Diyemezler. Deseler ki, ‘bunlar milli geliri 3 katına çıkarttı, biz 5 katına çıkartacağız, bunlar ihracatta 225 milyar doları geçti, biz 300 milyar doları geçeceğiz, bunlar ülkeyi yılda ortalama yüzde 5 büyüttü, biz yılda 6 büyüteceğiz, bunlar istihdamı 30 milyona çıkarttı, biz 35 milyona çıkartacağı’ eyvallah. Deseler ki, ‘bunlar terör örgütlerinin başını inlerinde ezdi, ordumuzu güçlendirdi, ülkede mal ve can güvenliğini sağladı, biz daha iyisini yapacağı’ eyvallah. Deseler ki, ‘bunlar Türkiye’yi bölgesel güç olma konusunda buraya kadar getirdi, biz daha ileriye götüreceğiz’ eyvallah. Ama bunlar diyor ki, ‘biz AK Parti’nin yaptığı her eseri yıkacağız, her hizmeti ortadan kaldıracağız, ülkeye kazandırdığı her şeyden vazgeçeceğiz.’ Bunlarda utanma yok. Şimdi 18 Mart Çanakkale Köprüsü ile ilgili adımı atıyoruz. Ellerinden gelse ‘bu köprüyü yıkacağız’ derler. Üçüncü köprüyü yaptık İstanbul Boğazı’nda, bana dediler, bu CHP zihniyetinin mensupları bana dedi, dedim ki, sıkar. Bu millet sizi gömer, neyi yıkıyorsun. Boğaz’ın altından Marmaray’ı geçirdik, ne oldu, kullanıyorlar. Avrasya Tüneli'ni geçirdik, tıpış tıpış oradan da geçiyorlar. Osman Gazi Köprüsü’nü yaptık, Bay Kemal buradan herhalde İzmir’e gidiyordur. Biz kıskanmadık, varsın geçsinler. Biz ‘at denize balık bilmezse halik bilir’ diye yola devam ediyoruz. Türkiye’nin hazine değerinde yıllarını kavgayla, polemikle, gerilimle, yap-bozla, kısır hesaplarla geçirenler aradan geçen bunca zamana rağmen maalesef bir arpa boyu yol alamadılar. İnşallah 2023 seçimleri ülkemizde bu çalışmadan, üretmeden, proje ve program geliştirmeden, yalanla, iftira ile siyaset yapan partilerin ve kadroların devrinin sona ereceği yıl alacaktır” şeklinde konuştu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bu güne kadar kendi partileri içindeki taciz, tecavüz, hırsızlık, yolsuzluk, ahlaksızlık skandallarının üstünü ısrarla örtenlerin Allah göstermesin yarın ülke yönetimine gelmeleri halinde hangi azgınlıkları sergileyeceklerini düşünmek bile istemiyoruz. AK Parti kadroları eser ve hizmet siyasetinin kesintisiz sürmesini devam ettirme yanında işte böyle bir veballe de karşı karşıyadır” açıklamasında bulunarak, Türkiye’yi 2023 sınamasından da alınlarının akıyla çıkartacaklarını belirtti.
“Hazırladıkları geriye dönüş, yeni bir şey yok”
Türkiye’nin siyasetiyle, ekonomisiyle, askeri gücüyle, sosyal yapısıyla güçlü olmak, güçlü kalmak mecburiyetinde olan bir ülke olduğunun altını çizen Erdoğan, “Etrafımızda yaşananlara akıl ve vicdan penceresinden bakan herkes bu hakikati görecektir, kabul edecektir. Bölgemizde hiçbir hadisenin, hiçbir gelişmenin, hiçbir krizin Türkiye’den bağımsız olmadığı bir gerçektir. Geçmişte ülkemizi zayıf siyasi yönetimlerin yol açtığı boşlukları kullanarak diledikleri gibi yönlendirenler, bizim dönemimizde bunu yapamadılar. Bilhassa Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi ile birlikte artık bu yol tamamen kapanmıştır. Alt yapısı, ekonomisi ve askeri gücüyle zayıf devlet yapısına sahip ülkeleri renklere boyadıkları sözde devrimlerle yerle yeksan edenler, ülkesi ve milleti ile bütünleşmiş Türkiye’de hep hüsrana uğradılar. Buna rağmen arayışlarını hala sürdürüyorlar. Hakikatler ortada olmasına rağmen iktidar yolunu milli irade yerine proje ittifaklarda arayanlar maalesef bu karanlık senaryolara gönüllü figüranlık yapıyorlar. Biliyorsunuz geçtiğimiz yılın başında kendimiz yeni anayasa çalışması başlatmıştık. CHP başta olmak üzere muhalefet partilerinden metin hazırlamaları, tüm metinleri Meclis çatısı altında tartışmaya açma teklifinde bulunmuştuk. Aradan bir yıl geçti en küçük bir ses seda çıkmadı.
Biz kendi taslağımızı hazırladık ve bekledik, şimdi bir şeyler hazırlamışlar, hazırladıkları geriye dönüş, yeni bir şey yok. ‘Benim oğlum bina okur döner döner yine okur.’ Sadece bu örnek bile tek başına muhalefetin ülkenin hiçbir hayati meselesinde ön alıcı politika geliştiremeyeceği, ortaya koyamayacağını göstermeye yeterlidir. Düşünün; Suriye krizi, Doğu Akdeniz, Libya, Ukrayna krizi çıkıyor, o ara bunlar kendi aralarında hangi sırayla yürüyeceğini, hangi sırayla oturacağının kavgasını verdiği için ülke perişan oluyor. Balkanlar’da, Kafkaslar’da, Güney Asya’da bir kriz çıkıyor, o ara bunlar kimin önce konuşacağının müzakeresi ile meşgul oldukları için ülke perişan oluyor. Küresel gelişmeler veya ülkemize yönelik husumetler nedeniyle ekonomide, sanayide, turizmde bir sorun yaşanıyor, o ara bunlar kimin hangi istikametten geleceğinin tartışmasını bitiremedikleri için ülke perişan oluyor. Ülkemizin bir köşesinde sel, bir köşesinde yangın, bir köşesinde deprem felaketi yaşanıyor, o ara bunlar kimin ayağını önce atacağına, kimin elini önce sallayacağına karar veremedikleri için ülke perişan oluyor. Böyle bir yönetim anlayışı, böyle bir sistem tasarımı olur mu? Biz Türkiye’yi bu hastalıktan, bu çarpıklıktan kurtarmak için 20 yılımızı harcadık. Şimdi bunlar filmi geriye saldırıp ‘yeniden eskiye dönelim’ diyorlar. Yok öyle yağma. Milletimiz bu ülkenin demokratik sistemimizle ilgili hiçbir kazanımının heba edilmesine müsaade etmeyecektir. Kendi aralarındaki güvensizliği, kendi aralarındaki nefsi rekabeti, denge arayışını, demokrasi kılıfına büründürerek pazarlamaya kalkanların ipliğini pazara çıkartmak boynumuzun borcudur. Daha kendi aralarındaki sıralamanın içinden çıkamayanların ülkenin ve dünyanın meselelerini anlayabilmeleri, kavrayabilmeleri, çözüm üretebilmeleri ve en önemlisi hayata geçirmeleri mümkün değildir. Milletin önüne çıkardıkları programda kendilerinin ne istediklerine dair tek bir dişe dokunur teklif olmadığı gibi, pek çok temel meseleye dair herhangi bir temas dahi yoktur. Kurdukları ittifakın istikameti belirsizliktir, sergiledikleri birlikteliğin duruşu sakattır, hazırladıkları program vizyondan yoksundur. Tartışmaların odağına yerleştirdikleri cumhurbaşkanlığında daha 2023‘deki adaylarının adını koyabilmiş değiller. Teklif ettikleri sistem ise cumhurbaşkanının seçim yöntemini bile ifade edemeyecek kadar pespaye bir çalışmadır. Netice itibariyle, Türkiye’nin geçtiğimiz 20 yıldaki her meselesini nasıl biz çözdüysek, bundan sonraki sorunlarının çözüm adresi de biziz. Şayet bu ülkede AK Parti ve Cumhur İttifakı yoksa eserin de, hizmetin de, çözümün de, dirayetli ve kararlı yönetimin de mümkün olamayacağını bizzat karşımızdaki fotoğrafın kendisi söylüyor. AK Parti teşkilatları olarak sizlere düşen görev; tüm bu hakikatleri milletimize anlatmak, her bir insanımızla aramızdaki gönül köprüsünü güçlendirmektir” ifadelerini kullandı.