Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "PYD şu anda bizim için PKK ile eştir, o da bir terör örgütüdür. Bir terör örgütüne kalkıp da bize dost olan NATO’da beraber olduğumuz Amerika’nın böyle bir desteği, açıktan açığa söyleyerek bizden ‘Evet’ ifadesini, yaklaşımını beklemesi çok çok yanlış olur, böyle bir şeyi bizden beklemesi mümkün değil, böyle bir şeye de biz ‘Evet’ diyemeyiz" dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Afganistan'a gerçekleştirdiği resmi ziyaretin dönüşünde 'TUR' uçağında gazetecilerin gündeme ilişkin sorularını cevaplandırdı.
Bir gazetecinin, "IŞİD ile koalisyon çalışmaları sürüyor. İncirlik üssüyle ilgili bazı açıklamalar yapıldı, gelinen nokta nedir? Türkiye taleplere nasıl yanıt verecek. Resmen böyle bir talep geldi mi? Türkiye talep gelmesi durumunda ne yapacak?" diye sorması üzerine Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Biliyorsunuz, 4 başlık altında söyleyeceğim var. Bir tanesi; uçuşa yasak bölge meselesi, iki; güvenli bölge meselesi, üç; eğit -donat meselesi, dört; rejim meselesi. Bunlar olmadığı sürece Türkiye olarak bizim orada yer almamız mümkün değil" yanıtını verdi.
"PYD ŞU ANDA BİZİM İÇİN PKK İLE EŞTİR"
IŞİD ile çatışan PYD''ye ABD'nin 'silah desteği' vereceği yönündeki iddialara da sert tepki gösteren Cumhurbaşkanı Erdoğan, açıklamasında şunları kaydetti:
"Son günlerde bir şeyler dolaşmaya başladı. Nedir o? PYD’ye silah desteği vermek ve PYD’ye verilecek silah desteğiyle IŞİD’e karşı burada bir cephe oluşturmak. Tamam da PYD şu anda bizim için PKK ile eştir, o da bir terör örgütüdür. Bir terör örgütüne kalkıp da bize dost olan NATO’da beraber olduğumuz Amerika’nın böyle bir desteği, açıktan açığa söyleyerek bizden ‘evet’ ifadesini, yaklaşımını beklemesi çok çok yanlış olur, böyle bir şeyi bizden beklemesi mümkün değil, böyle bir şeye de biz ‘evet’ diyemeyiz."
"UYGUN DEĞİLSE 'EVET' DEMEMİZ MÜMKÜN DEĞİL"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, İncirlik meselesinin ayrı bir mesele olduğunu İncirlik konusunda istenin henüz belli olmadığını ifade etti. Bunu gördükleri anda değerlendireceklerini sözlerine ekleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Biz güvenlik birimleriyle otururuz bunları konuşuruz, uygun gördüğümüz bir şey varsa buna ‘evet’ deriz, ama uygun değilse buna ‘evet’ dememiz de mümkün değil" dedi.
"DAHA NE YAPACAK BU İKTİDAR?"
"Biz niçin güvenli bölge istiyoruz? Güvenli bölge bir işgal hareketi değil ki güvenli bölge sadece kendi topraklarından kaçıp Türkiye’ye sığınan vatandaşa, Suriyeli vatandaşa kendi topraklarına dönme imkanını verme" diye konuşan Cumhurbaşkanı Erdoğan, açıklamasında şunları kaydetti:
"Ama onlara bir güvenlik temin etmemiz lazım, bir güvence sağlamamız lazım ki onlar topraklarına döndükleri zaman nasıl ki şu anda bizde kamplarda kalıyorlar, kamplar sınır boylarında değil mi? Sınır boylarında. Orada belli kilometre mesafede, bu tabi dağ arazi var, düz ovalar var, bunların hepsi ayrı ayrı. Bazı yerde 5 kilometre olur, bazı yerde 15 kilometre olur, 25 kilometre olur, bunları ilgili birimlerimiz çalışacaklar. Bunlar zaten Amerikalı ilgililerle bizim Türk Silahlı Kuvvetlerimizin yetkilileri, Dışişleri Bakanlığı yetkilileri bunları zaten görüşüyorlar. Bu konuda da bunun adımları atılır. Şu anda bakıyorsunuz, Dışişleri Bakanları sözcüleri gerek Amerika’da gerek Avrupa’da bir şeyler söylüyorlar, bunların bir kısmından haberimiz var, bir kısmından haberimiz yok, ama haberimiz olan konularla ilgili biz o 4 başlığı önemsiyoruz. Buralardan taviz vermek mümkün değil. Hele hele biz PYD’ye silah verelim... Sen şu anda arazide rejime karşı, IŞİD’e karşı mücadele verenlere niye bu güne kadar vermedin bu desteği. Madem böyle bir destek vereceksin arazide şu anda rejime karşı da IŞİD’e karşı da savaş verenler var, onlara ver. Geçenlerde onlardan bir tanesi 74 kadar lider kadroda insanı biliyorsunuz kendi içinden vurulmak suretiyle 74’ü de kimyasal silahla öldürüldü, hiç duyuldu mu, buna karşı herhangi bir şey söylendi mi? Tam aksine. Şimdi biraz gerçekçi olmamız gerekiyor. Kalkıp da ‘PYD’ dendiği zaman, ben o zaman bu işten ciddi manada 77 milyonun sorumlusu olarak rahatsız olurum. Tıpkı ‘Kobani’ye sahip çıkıyoruz’ diyerek ülkemi karıştıranların Kobani dışındaki bölgelerde 250 bin insanın öldürülmesinden rahatsız duymadığı bir tabloyu görüyoruz. Burada Türkiye olarak biz Ayn el Arap’tan yani Kobani’den ülkemize gelenlere kapımızı kapamadık, kapımızı açtık ve 200 bin insan şu anda ülkemizde. Daha ne yapacaktı bu iktidar? Yapılması gerekeni yaptı."
"VARSA YOKSA KOBANİ, NEDEN?"
Kobani'den IŞİD'in çekilmeye başladığı bilgisinin gelip gelmediği yönündeki bir soruya ise Cumhurbaşkanı Erdoğan, bilgilerin geldiğini ve bu bilgileri aldıklarını söyledi. IŞİD'in bir taraftan çekilirken öbür taraftan belli bir yeri işgal edebildiğine dikkat çeken Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Bütün bunların dışında ‘şu anda niye Suriye, illa da niye Kobani diye sormak lazım. Irak’ın üçte biri gitti, acaba bu üçte birde niye hiç rahatsız değil bunlar. Varsa yoksa Kobani, neden? Bunlar manidar. İngiltere sadece Irak diyor. Niye sadece İngiltere sadece Irak diyor da Suriye de demiyor. Biz hep söylüyoruz şu anda bizim bin 290 kilometre sınırımız var. Bütün dert bizde, kalkıp bu dostlar hiçbirisi ‘senin derdin nedir, senin ihtiyacın nedir’ böyle bir şey sormuyor. 4.5 milyar dolar harcama yapmışız, bunların hiçbirinden böyle bir şey duyulmuyor. Bize gelen nedir? 200 milyon dolar civarında bir para. BM Mülteciler Konseyi’nden gelen para 20-25 milyon dolar, tek burada aklımda kaldığı kadarıyla Suudi Arabistan’ın bize 50 milyon doları gelmişti, diğerleri irili ufaklı şeyler" diye konuştu.
"KALKIP DA ÖZEL VİLLA TAHSİS EDİLECEK HAL YOK"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, bir gazetecinin, "Çözüm Süreci’nde yeni bir aşamaya gelindi. Yeni aşamada da Öcalan’ın konumuna ilişkin bazı tartışmalar başladı. Talepler var. Başmüzakereci statüsü verilsin gibi. İlerleyen aşamalarda şartlarında iyileşme söz konusu olabilir mi? Taleplere yeni yanıt verilmesi söz konusu mu?" şeklindeki sorusuna ise şu yanıtı verdi;
"Ağırlaştırılmış müebbet hapse mahkum olmuş olan bir insan var. Bu insani şartların iyileştirilmesine yönelik yapılması gereken her şeyi bu devlet yapmıştır. Bundan daha ilerisi zaten olamaz. Herhalde kalkıp özel villa tahsis edilecek hal yok. Şu anda orada 2 odası var, 2 odasının dışında televizyonu… Bunların hiçbirisi yoktu, bizim iktidarımız döneminde bunları verdik. Bunun dışında oradaki 5 tane diğer mahkumla görüşebilme imkanı var, bunun dışında daha ne olacak. Başmüzakereci, vesaire gibi böyle bir şey… Bunlar çok büyük tehlike, çok büyük yanlış. İstihbarat Müsteşarımız gidiyor, zaten kendisiyle görüşülmesi gereken konuları görüşüyorlar. Ama son zamanlarda bir şeyler değişti. Şu anda bakıyorsunuz İmralı farklı bir havada, dağ farklı bir havada, Parlamentodaki temsilcileri farklı bir havada, böyle bir ayrışmanın, bölüşmenin olduğu yerde ülkemi karıştıranların hali de ortada. Yarın akil insanlarla Başbakanımızın toplantısı olacak, hafta içinde kendileriyle konuşur, görüşürüz. Benim Cumhurbaşkanı olarak kanaatim kesinlikle bugüne kadar olan 11 yıllık tecrübemle budur. Böyle bir genişletilmesi şusu, busu… Ne kadar genişletilecekse zaten genişletilmiş, imkan her şey verilmiş. Sağlık noktasında tedavi falan her şey aksatılmadan yapılıyor."
"ONUN SIKINTISI BAŞKADIR, ORASI BİR CEZAEVİ DEĞİL"
Öcalan'ın başka bir cezaevine nakil edileceği yönündeki iddialara ise Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Onun sıkıntıları başkadır. Orası cezaevi değil dikkat ederseniz" ifadelerini kullandı.
Başka bir gazetecinin, "Paralel yapıyla mücadele konusunda bir açıklamanız oldu. MGK’yı işaret ettiniz, yeni bir adım atılacağı yönünde bazı yorumlar yapıldı. Fethullah Gülen’in terör örgütü olarak kabul edileceği, paralel yapının bu şekilde yer alacağı ve bunun Milli Güvenlik Siyaset Belgesinde yer alacağı şeklinde açıklamalar yapıldı. MGK’da paralel yapıyla mücadele konusunda nasıl bir adım bekleniyor?" şeklindeki sorusuna ise Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Milli Siyaset Belgesi içerisinde belli konu başlıkları yer alır. Bunlardan bir tanesi ki en önemlisidir o; ulusal güvenliği tehdit eden unsurlar. Burada paralel yapı veya paralel devlet yapılanması ulusal güvenliğimizi tehdit eden unsurlardan bir tanesidir. Bu ay yapılacak olan MGK toplantımızda ulusal güvenliğimizi tehdit eden unsurlar gündemimizde yerini alacaktır. Ve sonunda zaten müzakerelerden sonra da basın açıklamasında tavsiye kararları vesaire hepsi çıkacaktır. Müzakerelere bağlı olarak tavsiye kararında yerini alırsa o zaman hükumet bu konuyla ilgili Bakanlar Kurulu karanını eğer bu tavsiye kararı istikametinde alması halinde o zaman bu Milli Güvenlik Siyaset Belgesi içinde yerini alır" diye konuştu.
"YARGIDA ATILACAK OLAN YENİ ADIMLAR VAR"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Milli Güvenlik Siyaset Belgesi'nin 5 yılda bir yenilendiğini ve önümüzdeki yıl bu 5 yıllık sürenin dolayacağına dikkat çekti. Fevkalade hallerde bunu daha önceye de çekmenin mümkün olacağını vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti:
"İçerideki bazı değişiklikleri yapmak mümkündür. Bu neyi getirir, bu yargının da uluslararası camianın da bu tür olaylara bakışını değiştirir, önemli bir adımdır bu. Dostluk, kardeşlik bağlarıyla birbirine bağlı olduğunu söyleyen ülkeler bu tür şeylerde o ülkenin gerek Bakanlar Kurulu gerekse Milli Güvenlik Kurulu gibi önemli bir kurumunun almış olduğu kararı veya tavsiyeyi gözardı etmezler. Yeni bir süreç şudur; o da yargıdaki süreçtir. Yargıda atılacak olan yeni adımlar var, yeni adımlarla ilgili olarak da birçok şikayetler var, biriken dosyalar… Görüyorsunuz birçok şeyler açığa çıkmaya başladı. Şu ana kadar birçok belgeyi veremeyen insanlar artık o belgeleri vermeye başladılar. Bu belgelerin verilmesiyle ben inanıyorum ki yargı çok daha farklı adımları atacaktır. Kararlarını da buna göre verecektir."
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Afganistan ziyaretini takip eden gazetecilere cezerye ikramında bulundu.