Erdoğan, AK Parti'nin 19 Temmuz Kapalı Spor Salonu'nda yapılan Düzce 3. Olağan İl Kongresindeki konuşmasında ''İnanıyorum ki burada sizin iradeniz önemli. 2011'de mi olur, 2012'de mi olur? Yapılacak milletvekili seçimlerinden Düzce, bu gücünü daha da artırarak çıkmalı'' dedi.
Partililere seslenen Erdoğan, ''Geleceğe çok daha güçlü yürümemiz lazım. Çok daha inançla birlik, beraberlik içerisinde yürümemiz lazım. İnanıyorum ki burada sizin iradeniz önemli. 2011'de mi olur, 2012'de mi olur? Yapılacak milletvekili seçimlerinden Düzce, bu gücünü daha da artırarak çıkmalı. Onun için seçilecek arkadaşlarımı şimdiden kutluyorum, tebrik ediyorum'' diye konuştu.
Düzce'de valilikten ayrılırken gazetecilerin sorularını yanıtlayan Erdoğan iki farklı seçim tarhi vermesiyle ilgili soruya, "'Seçim tarihinin kararını biz vermiyoruz, o yüzden öyle dedim." yanıtını verdi.
MAYINLI ARAZİLERİN TEMİZLENMESİ
Erdoğan Düzce 3. Olağan İl Kongresindeki konuşmasında, muhalefetin Türkiye'nin meseleleri konusunda sürekli engelleyici bir tutum içerisinde olduğunu ifade ederek, şunları kaydetti:
''Dikkat edin bunu sürekli yapıyorlar. Ben şunu söylüyorum, diyorum ki 'Gelin, bir yanlış mı var, bu yanlışı açıklayın, tespit edin ve bu yanlış karşısında ama rica ediyorum önerinizi söyleyin. Bak bu yanlıştır, şöyle yapılması gerekir' deyin. 'İstemezük' demeyin. 'Ya Türkiye için bu faydalıdır' deyin. Bunu söyleyin. Ama böyle bir şey ne yazık ki göremedik. Hep engelledi. Zaman kaybettiriyorlar.
Her konuda, AB konusunda aynı şeyi yaptılar. Mesela son zamanlarda bir mayın temizleme olayı yaşadık. 6 madde, iki hafta dört günümüzü aldılar. 6 madde düşünebiliyor musunuz? Nedir bu? Suriye sınırındaki mayınların temizlenmesi, Suriye tarafı bunu yaptı. Biz de bunu yapalım istedik ve bunu yapmak suretiyle o bölgede yaklaşık 210 bin dönümlük organik tarım yapabileceğimiz alan kazanalım.
Hemen yakıştırma başladı, 'Siz burayı İsrail'e, Yahudilere peşkeş çekeceksiniz'. Hep aynı şeyler.''
Erdoğan, bu zihniyetin hala aynı yerde bulunduğunu belirterek, şöyle devam etti:
''Biz ülkemizin menfaatleri neyi gerektiriyorsa bunun güvenliğinden tutunuz, alacağımız neticeye karşı her şeyin tedbirini alırız. Eğer bu ülkede, bu ülkenin yönetimleri, ülkesinin güvenliği noktasında samimi davranamadığı takdirde, bunun her türlü güvenlik mekanizmaları vardır.
Bu kadar basit midir bu ülkenin vatan toprakları üzerinde yatırım yapan küresel sermaye, şu dinden, bu dinden geldi diye 'Eyvah Türkiye elden gidiyor' demek. Bu kadar kolay mı? Yıllarca bu ülkede bir şeyler yapıldı. Farklı etnik kimlikte olanlar ülkemizden kovuldu. Acaba kazandık mı? Bunların üzerinde durarak bir düşünmek lazım. Ama aklıselim ile bunların üzerinde düşünülmedi.
Bu aslında faşizan bir yaklaşımın neticesiydi. Bu hatalara zaman içerisinde zaman zaman biz de düştük ama aklıselim ile düşününce şuralarda ne gibi yanlışlar yaptık ki şöyle bir başımızı iki elimizin arasına aldığımızda hakikaten ne yanlışlar yapmışsınız diyorsunuz.
Ve bu iddiaların içerisinde bulunanların hepsi 'görüşmeyin' dedikleri ülkelerle geçmişte anlaşmalar yaptılar. Bakarsınız buğuz eder, açın cemaziyelevvellerine bakın hepsi 'Amerika ile acaba nasıl bir araya gelebiliriz' diye hep bunun gayreti içine girmişlerdir. İsrail'e taan eder, ama geçmişte açın bakın dosyalarına onların da İsrail'le ne tür anlaşmalar içinde olduklarını görürsünüz.''
-''İNANCINIZA, DÜŞÜNCENİZE GÜVENİYORSANIZ...''-
Başbakan Erdoğan, ''Gelişen dünyada bu tür anlaşmaları devletlerin birbiriyle yapmaması, görüşmemesi mümkün mü? Bu konuları aşamıyorsanız demek ki siz kendinize inanmıyorsunuz'' dedi.
Erdoğan, düşüncesine inanmayan bir hareketin bir ülkede düşünce hürriyetinden bahsedemeyeceğini söyledi.
Recep Tayyip Erdoğan, ''İnancına güvenmeyen bir ülke, bir topluluk, inanç hürriyetinden bahsedemez. Eğer siz inancınıza güveniyorsanız, düşüncenize güveniyorsanız, kendinize güveniyorsanız rahat olun. Ama yok siz kendinize güvenmiyorsanız, düşüncenize, inancınıza güvenmiyorsanız ondan sonra bir ufacık topluluk bile sizi ne yapar, devamlı terbiye eder. Kusura bakmayın Türkiye Cumhuriyeti bu kadar cüce bir ülke değildir. Bunu böyle bilelim'' diye konuştu.
-''BURADA İZAK DEĞİL, HASAN ÇALIŞACAK''-
Salondaki gençlere de seslenen Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
''Paranın dini, milleti, ırkı olmaz. Bunu böyle biliniz ama ne yazık ki paranın dini, milleti, ırkı olduğunu zannedenler var. Para civa gibidir, kendisine uygun zemini nerede bulursa oraya doğru kaçar.
Şimdi ülkemizde küresel sermaye yatırım yapmak istiyor bakıyorsunuz birileri çıkıyor 'O diyor Yahudi sermayesidir olmaz'. Yahu arkadaş gelip benim ülkemde yatırım yapacak. 500 milyon dolarlık, 1 milyar dolarlık yatırım yapacak istemezsin. Yahu işsizlik diyorsun, işte buyur bak adam yatırım yapacak. Yatırım yapınca burada kim çalışacak? Burada İzak çalışmayacak Hasan çalışacak, Ahmet, Mehmet çalışacak. İşte buyur bak işsizliği aşıyoruz, istemez misin?
Bakıyorsunuz bir başka yatırım yapılacak 'istemeyiz'. Niye efendim? 'O bizim milletimizden değil. Siz bunu peşkeş çekiyorsunuz, çünkü George'. Ya kardeşim bırak George olsun, gelsin yatırım yapsın. Buraya fabrikayı kurduğu zaman buradan gitse fabrikayı alıp da mı gidecek. Adam burada çalışacak kimi yanında istihdam edecek Ahmet, Mehmet, Fatma, Ayşe'yi. Onlara istihdam sağlayacak ve pazarı hazır burada. Ürettiğini de o pazara satacak.
Biz ihracata dayalı bir ekonominin mensuplarıyız. Dolayısıyla ihracatta da bir sıkıntımız büyük ölçüde olmayacak. Bırak gelsin. 'Hayır olmaz. Orada bir bit yeniği var niye buraya geliyor'. Dünyada herkes yalvarıyor 'benim ülkeme gelsin' diye, bırak gelsin arkadaş. Bu bağnaz zihniyetle aydınlık yarınların Türkiyesine yürünmez. Ama biz bunları dinleyemeyiz. Biz kendimize inanıyoruz, güveniyoruz. Türkiye büyük düşünüyor ve bunları aşarak yarınlara yürüyeceğiz.''