Erdoğan'a Şok Sözler

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, partisinin TBMM grubunda yaptığı konuşmada Erdoğan için şok sözler sarfetti.CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, tekmelerin olduğu bir TBMM'de, düşüncelerin askıya alındığı, kaba kuvvetin, orman kanununun geçerli old

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, partisinin TBMM grubunda yaptığı konuşmada Erdoğan için şok sözler sarfetti.

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, tekmelerin olduğu bir TBMM'de, düşüncelerin askıya alındığı, kaba kuvvetin, orman kanununun geçerli olduğu anlamına geldiğini ifade ederek, "Komisyonda hangi AKP milletvekiline yumruk attık, boğazını sıktık, 'konuşma' dedik. Hangi dilden söz ediyorsun sen- Ormanda mı yetiştin- Orman kanunu uyguluyorsun" dedi.

Kılıçdaroğlu, partisinin TBMM grubunda yaptığı konuşmada, İstanbul'da 11 işçinin, bir çadırda yangında hayatını kaybettiğini anımsattı.

Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik'in, "Türkiye'nin iş güvenliği yasasına ihtiyacı var" dediğini ifade eden Kılıçdaroğlu, "Sanki getirdiler, CHP 'getirmeyin' diye muhalefet edecek. Aylardır, yıllardır 'iş güvenliği yasasını getirin' diyoruz.

Senin elini tutan mı var, bakan değil misin, o koltukta oturmuyor musun, on yıldır iktidarda değil misin- Bu ihtiyacı dile getiren bir bakan, o işçilerden kaçı sigortalıydı, ne zaman yapıldı bunu merak ediyor mu-" diye konuştu.

Kılıçdaroğlu, eğitimi 4 artı 4 artı 4 şeklinde, 12 yıla çıkaran kanun teklifine ilişkin toplantılar yaptıklarını anlatarak, yıllarını eğitime harcayan bir akademisyenin, "Teklif konusunda olumsuz görüş bildirirsem bunun bedeli olacak mı olmayacak mı bilmiyorum" dediğini anlattı.

Bir sivil toplum örgütünün açıklama yaptığına işaret eden Kılıçdaroğlu, Başbakan ve etrafındakilerin koro halinde neredeyse hapse atmadıklarının kaldığını söyledi. Kılıçdaroğlu, toplumda, düşünce açıklama özgürlüğü değil, düşünce açıklamama yönünde baskı olduğunu ileri sürdü.

Öğretim üyesinin bu kaygıyı dile getirdiği anda kendisine telefon geldiğini belirten Kılıçdaroğlu, şunları söyledi:

"CHP milletvekilleri, Milli Eğitim Komisyonunda yumruklandılar, yerlerde tekmelendiler. Zorbalıkla, alçaklıkla darp edildiler. Bu topraklarda yere düşene tekme atılmaz, kaldırılır. Onların anlayışına göre yere düşene tekme atılır, onların inançları da büyük ihtimalle böyledir. Onların inançları, Müslümanlığın engin hoşgörüsüyle bağdaşmıyor. İnanç, her şeyden önce saygı duymaktır.

Yere düşene, bir kadına nasıl tekme atarsınız- Sayın Başbakan, bu konuda tek bir laf bile etmedi. İnsanda biraz utanma, ar, haya olur. Milletin temsilcileri, AKP'in yandaşlarınca, milletvekillerince yumruklanacak, tekmelenecek, daha önce da danışmanlarını getirmişlerdi.

Kiminle, nasıl gelirseniz gelin CHP'yi susturamayacaksınız. Tekmelerin yaşandığı bir TBMM'de, düşünceler askıya alınmış, kaba kuvvet, orman kanunu geçerli demektir. Orman kanununun geçerli olduğu bir TBMM olabilir mi- Ben, 'Düşüncemi ifade edersem, başıma bir şey gelir mi' diye endişe duyan hocama ne diyeceğim,

'Korkma hocam, sen düşüncelerini söyle, bu ülkede hukukun üstünlüğü var' dediğimde haklı mı olacağım- O da biliyor ki eğer bu ülkede milletvekili tekmelenip dövülüyorsa, sokaktaki vatandaş, hayli hayli tekmelenip, dövülecek, baskı altına alınacak, şiddet uygulanacaktır.

Bu şiddeti, terörü her yerde, her ortamda, bütün dünyada kınayacağız. Erdoğan kıssa da dünyada, her yerde seslendireceğiz. Ta ki bu ülkeye demokrasi, insan haklarına saygı gelinceye kadar.

CHP milletvekilleri, doğusundan batıya, güneyinden kuzeye, inancı, etnik kimliği ne olursa olsun, herkesin özgürce konuşabildiği bir Türkiye'yi yaratmak için sonuna kadar mücadele edeceklerdir. Bu güvenceyi veriyorum onlara."

-"Şikayeti millete yapıyoruz"-
Kılıçdaroğlu, en haklı, en meşru müdafaalarını yaptıklarını dile getirerek, çünkü akılları, bilgileriyle, insan sevgisi üzerine konuştuklarını, şiddeti reddettiklerini bildirdi. Kılıçdaroğlu, asıl olanın, insanı dövmek, tekmelemek değil tokalaşmak, dinlemek olduğunu, kendilerinin de bunu yaptığını söyledi. 

"Şiddet bile uygulasalar yolumuzdan alıkoyamayacaklar" diyen Kılıçdaroğlu, eğitim, insan hakları, demokrasi için mücadele verdiklerini anlattı. Kılıçdaroğlu, "Eğer demokrasi düşmanları, bu ülkede milletvekillerini tekmelerse, onlara bu toplumun ders vermesini istiyorum. Şikayetimizi milletimize yapıyoruz" dedi.

Kılıçdaroğlu, konuşan milletvekilinin susturulmaması gerektiğini ifade ederek, "Millet size, muhalefet milletvekillerini tekmeleyin, susturun diye mi oy verdi-" diye sordu.

Aydın geçinen bazı vatandaşların, zaman zaman "CHP muhalefet yapmasını bilmiyor, bu ülkede muhalefet yok" diye ahkam kestiğini ifade eden Kılıçdaroğlu,

"Bir daha bu lafı ederseniz, tekmelenen arkadaşlarımıza bakın, vicdanınızı sorgulayın" diye seslendi.

Kılıçdaroğlu, "Benim çocuklarım, bu halkın çocukları içinse bedel ödemekten korkmayız. Yanarız, tekmeleniriz, sesimiz kesilir, bedel öderiz ama kimse yolumuzdan alıkoyamaz" dedi.

Devamı sayfa 2'de



-"Sorun Erdoğan'ın kafasında"-
Eğitim gibi önemli bir konunun, gece yarısı kanun teklifiyle parlamentoya getirilmesi hakkında Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın neden konuşmadığını soran Kılıçdaroğlu, "Niçin Bakanlar Kurulunda bunu kabul etmedi, imzaya açmadı, bunlarla ilgili neden konuşmaz- Bakanların bazıları imzalamayacak mıydı, karşı mı çıkacaktı- Çık konuş, hangi bakan bunun altına imza atmayacaktı-" sorularını yöneltti. 

Kılıçdaroğlu, bakanlara; "Elinizi vicdanınıza koyun 8 yıllık kesintisiz eğitimin bu ülkeye ne zararı oldu-" diye seslenerek, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Bir tek olumsuz rapor getirsinler, bir tek bilimsel rapor yok. Olumluluğu konusunda yazılmış çok sayıda rapor var, çocuk işçilikte, çocuk yaşta evlilikte azalma var, çocukların bilgi, becerilerini geliştirmede artma var, ailelerde sorun yok. Sorun Erdoğan'ın kafasında. Çağ dışı kafalar bunu anlayamaz, çağdaş kafalar evet der.

Post modern diktatörümüz var, bir de sözcüleri var. Biri açıklama yapıyor; Sayın Bülent Arınç, 'AK Partili milletvekilleri gelirler, sıraları doldururlar, konuşma sıralarını alırlar' demiş. Sayın Arınç'ın arada bir doğruları söylediğini, arada bir vicdanının sesini dinlediğini biliyorum.

Arada bir vicdanını sesini dinlediği için de kendisine saygı duyuyorum. Size bu bilgiyi kim verdi- AKP milletvekilleri geldiler, sıraları doldurdular, bunlar doğru. 'Konuşma sıralarını aldılar' diyor; işte bu yalan. Size kim bu bilgiyi verdiyse, yalan söyledi. Keşke konuşma sıralarını alsalar, konuşsalar.

Pazar günü kravatsız, montlarla geldiler, önceden 150 kişiye yemek ısmarlanmış, 'gelin' denmiş. Konuşma yapmaları için teklifi bilmeleri lazım, teklifin ne olduğunu bilmiyorlar. Bir tek kişi bile söz istemedi. Gelme gerekçeleri tek; kaba kuvvet için geldiler.

Başbakan, bugün konuşmuş, 'hangi dilden anlıyorlarsa o' diye. Biz hangi AKP milletvekilini yere yatırıp, teklemedik Sayın Başbakan. Bunu söylemek için kafanda demokrasi olması lazım.

Çağ dışı düşünüyorsun, geri kafalısın sen. Biz demokrasi dilinden, özgürlüklerden, konuşma özgürlüğünden söz ediyoruz. Komisyonda hangi AKP milletvekiline yumruk attık, boğazını sıktık, 'konuşma' dedik. Hangi dilden söz ediyorsun sen- Ormanda mı yetiştin sen- Orman kanunu uyguluyorsun.

Sayın Arınç'a söylüyorum; kuldan utanmıyorsak, Allah'tan korkarlar. Siyasette yalan söylemeyelim. Sıra için söz almışlar, yok öyle bir şey. Git tutanaklara bak. Onlar konuşmak için, söz sırası almak için değil, CHP milletvekillerini darp için geldiler. Nasıl bunu anlamıyorsun hala."

-"Benim anlayacağım dilden konuşursan memnun olurum"-
Milli Eğitim Bakanı Ömer Dinçer'in, "Bir hafta boyunca onların orada oturmaları meşru muydu-" dediğini belirten Kılıçdaroğlu, "Neden böyle düşünüyor- Hırsızlıkla, intihalle beslenen bir insanın kafasında demokrasi, insana saygı olabilir mi; olmaz.

Bir milletvekilinin en doğal hakkı, komisyonda konuşmasıdır. Sen iki dönemdir bakanlık yapıyorsun, nasıl bilmezsin.

Bir de üniversitede hoca, yetiştirdiği öğrencileri merak ediyorum. Bu kafalar ülkeyi yönetiyor, bu kafalar kavgaya yol açıyor, ülkenin gerçek sorunlarıyla değil, yapay sorunlarıyla boğuşmasına yol açıyor" diye konuştu. 

Kılıçdaroğlu, daha önce 4306 sayılı, 8 yıllık kesintisiz eğitime ilişkin 11 maddelik tasarının, Plan ve Bütçe Komisyonunda görüşülürken 23 komisyon üyesinin 160 kez, komisyon üyesi olmayan 113 milletvekilinin ise 496 kez söz istediğini bildirdi. Kılıçdaroğlu, tekme, tokat, salon işgali, orman kanununun değil, o dönemde hukuka, milletvekiline saygı olduğunu söyledi.

Başbakan Erdoğan'ı, "Pazar günü çıkacak" diye talimat verdiğini savunan Kılıçdaroğlu, "İnsanın parlamentoya saygısı olursa, parlamentoya talimat vermez. Türkiye post modern bir diktatörün Oyuncak alanına döndü.

'Ben istediğimi yaparım' Bugün de 'Sizin anlayacağınız dilden konuşurum' diyor. Vallahi benim anlayacağım dilden konuşursan çok memnun olurum. Ben demokrasi, özgürlük, insan hakları, kalkınma diyorum. Sen benim dilimden konuşmuyorsun.

Keşke konuşsan, o zaman oturup anlaşacağız. Birbirimizin dilinden anlıyorsak, zaten ülkede uzlaşma denilen kavram olur. Birbirimizin dünyaları, dünyaya, demokrasiye, insan haklarına bakışımız farklı. Ben başka, sen başka şey söylüyorsun. O nedenle aynı dilden konuşmuyoruz" ifadelerini kullandı.

İlk yorum yazan siz olun
Haberlerde yapılan yorumlarda Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.

Siyaset Haberleri