Partisinin grup toplantısında konuşan Baykal, Ergenekon davası diye bilinen konuda iddianame açıklandı. 2554 sayfalık belge. Birbirinden kopuk. Bağlantılar irdelenmemiş, deliller irdelenmemiş. Sorgulamada en önemli noktada sorulması gereken sorular sorulmamış. Çoğunlukla telefon dinlemeleri. Önümüzdeki belge hukuki bir belge değil, siyasi bir belgedir. Böyle bir belge ile karşı karşıyayız. Bu bu iddianameyi görünce dedim ki, Bu iddianameden çok 'Biri Bizi Gözetliyor Evi'nin tutanak belgesi niteliğinde. O dedi, bu dedi. Hiçbirisi suç teşkil etmeyen laflar. Temeli sağlam değil. Sanıkların çoğu birbirini tanımıyor ama aynı örgütün üyeleri. Hepsinin bir ortak noktası var 'AKP gitsin kardeşim, devlete zarar veriyor' diye düşünüyorlar. Eğer AKP'ye karşı olmakla böyle bir suçlamaya karşılaşılıyorsa bu sanık sayısı az. Bu örgütü kuracağız diye binbir dereden su getirilmiş. Şener Erguygur hem yönetici hem de örgütün öldürmeyi amaçladığı isimlerden biri. Hem kurucu hem hedef. İddianame, ciddi bir hukuki belgedir, söylenen her sözün ağırlığı vardır. Bu, iddianame olmaktan çıkmış. dedi.
Baykal iddianamenin hukuki, adli bir belge olmanın ötesinde siyasal bir belge olduğunu ve polemik yönünün ağır bastığını belirterek, "Bir hukuki,adli, ciddi, sorumlu bir çalışmayı yansıtan, alıştığımız iddianame tanımlarına uyan bir belge ile karşı karşıya olmadığımız çok açık" diye konuştu.
İddianamenin, soruşturmaya ilişkin oluşan kanaatlerinin değişmesine yolaçacak somut delil, yeni unsur ortaya koymadığını gözlemlediklerini belirten Baykal, "İddianame yayınlanmadan önce bu konuda ne söylendiyse hiçbirinin değiştirilmesini gerektirecek bir durum, bir yeni unsur ortaya konulabilmiş değildir" dedi.
Deniz Baykal, "Önümüzdeki belge hukuki, adli bir belge olmanın ötesinde siyasal bir belgedir. Hatta siyasal bir belge olmanın da ötesinde polemik yönü ağır basan bir belgedir. Bir hukuki, adli, ciddi, sorumlu bir çalışmayı yansıtan, alıştığımız iddianame tanımlarına uyan bir belge ile karşı karşıya olmadığımız çok açık" ifadesini kullandı.
"Statik dengesi yok"
İddianamenin, statik dengesinin de bulunmadığını ileri süren Baykal, iddianamede sanık olarak yer alan, "Ergenekon terör örgütü yöneticisi" veya "üyesi" olarak adı geçen kişilerin bir çoğunun birbirlerini bile tanımadıklarını ileri sürdü.
Baykal, "Hepsinin bir ortak noktası var (AKP gitsin kardeşim, ülkeye zarar veriyor, devlete zarar veriyor, laik cumhuriyete zarar veriyor) diye düşünüyorlar. Eğer AKP'yi istememek böyle bir örgütün kurucusu haline getirilmek için yeterli sayılıyorsa,bu sanık sayısı az" diye konuştu.
BAŞBAKAN SANIK!
İddianamenin ciddi bir yanı olmadığını ifade eden Baykal, "Hatta o kadar ki farkındalar mı bilmiyorum ama iddianameyi hazırlayanlar Başbakan'ı da sanık olarak içine almışlar. Başbakan, (Ben bu davanın savcısıyım) demişti, ama şimdi görüldü ki sanıklarındandır. İddianamede deniliyor ki Başbakan 60 milyon dolar Mehmet Ağar'a rüşvet vermiş. Rüşvet almak suç da rüşvet vermek suç değil mi? Hem suçtur, hem günahtır. İddianame bunu söylüyor. Ben, Başbakan bir açıklama yapsın diye bekledim. Ama hiç ses seda yok, Başbakan, Mehmet Ağar'a 60 milyon doları verdi mi vermedi mi? Ya çıksın desin ki 'Vermedim' o zamanda iddianame bir darbe yesin ve yahut da 'Verdim' desin sanıklar arasında yerini alsın, hesabını versin" dedi.
Baykal, iddianamede Ergenekon terör örgütünün lideri olarak tanımlanan kişiye ait fiziksel özelliklerin hatta aile yapısının bile tanımlandığını, ancak kendisinin kim olduğunun bilinmediğini belirterek, emekli generallerden Şener Eruygur'un da örgütün hem kurucusu hem de hedefi gösterildiğini kaydetti. Baykal, bu çelişkilerin iddianamenin ciddi bir belge olmadığını gösterdiğini savunarak, "Burası ciddi hukuk deneyimi olan bir ülkedir. Hayretler içindeyim" dedi.
CHP Genel Başkanı Baykal, iddianamede Ergenekon örgütünün köklü bir geçmişi olduğunun yer aldığını belirterek, ancak bu uzun süre içinde kimsenin haberdar olmamasının şaşırtıcı olduğunu belirtti.
Baykal,"Silahlı Kuvvetler ile bir ilgisi yoktur, MİT'le bir ilgisi yoktur. Kiminle vardır, nedir? Belli değil. O bu şimdi mi ortaya çıktı? Geçen yıl mı ortaya çıktı? Hayır..." şeklinde konuştu.
AK Parti hakkındaki kapatma davasının Ergenekon Örgütünün baskısı sonucunda açıldığı iddialarını da eleştiren Deniz Baykal, bunun mümkün olamayacağını ifade etti. Bu iddianamenin ciddiye dahi alınmaması gereken bir iddia olduğunu savunan Baykal, bir iddianamede bunun yer almasının, hatta ima dahi edilmesinin yanlış olduğunu vurguladı.
Danıştay saldırısına ilişkin iddialar
İddianamede, Danıştay saldırısının da Ergenekon örgütü ile bağlantılı olduğunun yer aldığını kaydeden Baykal, buna delil olarak da saldırıyı gerçekleştiren Alparslan Arslan'ın babasının banka hesaplarındaki hareketliliğin gösterildiğini belirtti.
Savcılığın, banka hesaplarına yönelik bu tespitin ardından gerekli incelemeyi başlatması gerektiğini, ancak bunun yapılmadığını kaydeden Baykal, Arslan'ın babasının katıldığı bir televizyon programında hesaplara ilişkin bilgi verdiğini de aktardı.
"Terör sıradanlaştırılmamalı"
CHP lideri Deniz Baykal konuşmasında Güngören'de meydana gelen saldırılara da değindi, "Terör sıradanlaştırılmamalıdır. Ben bunun için toplumsal tepki talebinde bulundum bizim bu konudaki tavrımızı, toplumu tahrik etmek gibi anlayanlar var" dedi.
Baykal, "Teröre kimsenin sahip çıkamayacağı ortamı mutlaka yaratmalıyız. Terörü idare etmeye çalışmamalıyız" diye konuştu.
Partisinin grup toplantısında milletvekillerine hitap eden Baykal Türkiye'nin unutmak istediği terör saldırısının İstanbul'da ortaya çıktığını belirtti ve bu saldırının nedenlerinin, terörün nasıl aşılabileceğinin değerlendirilmesi gerektiğini ifade etti.
Baykal, "Asıl önemli olan böyle bir terör olayının Türkiye'de aniden ortaya çıkabileceğini görmüş olmamız. Bu defa karşımıza çıkan terör doğrudan masum sivil halka yönelik bir terördür. Resmi bir kimliğe yönelik saldırı niteliğinde değildi, hedefi sadece masum insanlardı. Ölen insanlar tesadüfen ölmedi amaç onlardı. Bu saldırının altında bir çaresizlik yatıyor" dedi.
"Her insanı gözden çıkarabilecek noktaya gelinmiş olması yatıyor. Olayı gördük çok vahim. Bu hangi terör? Karşımızdaki kim? Adını koymaktan kaçınamayız" diyen Baykal, "'Terörün propagandası yapar durumu düşmeyelim, o nedenle adını söylemeleyim' diyorlar. Propagandasını yapmak için değil lanetlemek için adını koyalım diyoruz" diye konuştu.
"Yetkililer PKK olduğunu söylüyor"
Baykal, "Yoksa siz, bunu yapanların lanetlenmesinimi istemiyor sunuz?Görüştüğümüz yetkililer, bunun PKK terörünün bir uzantısı olduğunu söylüyor. Bomba türü, patlatma tekniği, malzemeler açısından bir parelellik oluşturduğunun, bunun bir PKK terörünün girişimi olduğunu ifade ettiler" dedi.
"Bu saldırıyı üstlenmediler. Genellikle terör örgütleri çıkar yaptıklarını sahiplenirler. Üç önemli terör olayında da böyle bir sahiplenme olmamıştır" diyen CHP lideri, "Terörün yarattığı toplumsal tepki karşısında terörü yapanlar tereddüt içindedir. Böyle bir dönüşüm süreci yaşanıyor. Bununla hesaplaşmak lazımdır. Terörle mücadelenin yöntemi terörü tecrit etmektir. Terör sıradanlaştırılmamalıdır" şeklinde konuştu.
Baykal, "Ben bunun için toplumsal tepki talebinde bulundum. Bir daha olmamasını istiyorsak olanın karşısında en geniş kararlılık içinde tavır takınmalıyız. Medya bugün bu konuya ciddi sahip çıkmış. Olması gereken bu. Bizim bu konudaki tavrımızı, toplumu tahrik etmek gibi anlayanlar var. Teröre kimsenin sahip çıkamayacağı ortamı mutlaka yaratmalıyız. Terörü idare etmeye çalışmamalıyız" ifadelerini kullandı.
"Terör ayrı, teröristlerin ırkı, milleti ayrı. Her toplumdan, her inançtan terörist çıkar" diyen Baykal ayrıca, "Hiçbir siyasi amaç gütmeden bütün insanlarımız hep beraber bu olayı kınadığımızı kararlılıkla ortaya koymalıyız. Terör böyle mahkum edilir, böyle tecrit edilir" dedi.