Turgut Özal'ın mirasına ANAP sahip çıkamadı ama AKP onun görüşlerinin varisi olduğunu her zaman dile getirdi. Bugünlerde ANAP'ı yeniden ayağa kaldırmaya çalışan Özal'ın büyük oğlu Ahmet Özal, bu durumdan rahatsız değil. Peki bugün babası yaşasa AKP'nin icraatlarını destekler miydi? AB dışındakilerini desteklemezdi diyor... Peki ya kapatma davasında Erdoğan'ın yanında olup, ona el verir miydi? Önce yanıtlamak istemiyor, spekülasyon olur diye. Sonra ısrarıma dayanamıyor, Evet, demokrasi adına Erdoğan'a el verirdi, ama yanlışları konusunda kulağını da çekerdi! diyor
Herkes hemfikir, merkezin solunda da sağında da ciddi bir boşluk var. Solda durum henüz net değil ama sağda ciddi çabalar var. Bir yanda Abdüllatif Şener'in istifasıyla başlayan süreç, öte yanda ANAP, DP ve DYP'yi bir çatı altında toplama çabaları... Tabii adres çok olunca işler karışıyor. Mesut Yılmaz, Tansu Çiller, Süleyman Soylu ve Erkan Mumcu arasında top gelip gidiyor. İlk iki isim zaten kabul etmedi liderlik tekliflerini... Belki de önce bu üç partinin tek tek kendini toparlaması gerek. Bu konuda kolları sıvayanlardan biri de Ahmet Özal... Babasının mirası olan partiyi yeniden eski günlerine döndürmek için başkanlığa adaylığını koydu. ANAP Genel Kurulu'nu beklerken Anadolu'yu geziyor. Yalnız garip bir durum var, genel kurul sürekli erteleniyor. Sebebi? Erkan Mumcu'nun ne yaptığını bilmiyorum. Genel Merkez'de telefonlar bile kesik, borcu ödenmediği için. 18 ildeki merkez kapandı. Çoğu ilçelerde yokuz. Zaten seçimlere de giremedik diyor Ahmet Özal. Yani ortada bir enkaz var. Enkazı toparlamayı bir görev sayıyor Özal. Bu görevi sadece bir siyasi sorumluluk olarak da görmüyor. Babasının bir vasiyeti olmuş ölümünden tam 12 gün önce, sanki içine doğmuşçasına, Oğlum, ben ölürsem, mutlaka siyasete gir. Ülkenin buna ihtiyacı var diye...
ANAP VİZYON PARTİSİ AKP İSE MİSYON!
Belki o gün değil, ama bugün gerçekten de ülkenin merkez sağda güçlü bir partiye ihtiyacı var. Şimdi Ahmet Özal bu zor görev için aday... Görevinin zorluğu sadece bununla sınırlı değil. Babamın kurduğu güçlü partinin üstendiği vizyonu tekrar canlandırmak istiyorum diyor. 'Herhalde misyon demek istedi' diye geçirirken aklımdan, ANAP, bir vizyon partisiydi, AKP ise misyon... Türkiye'nin bugün her zamandan çok vizyona ihtiyacı var diye devam ediyor Özal. Belki de bu krizin çözümündeki kilit mesele bu, iki benzer sözcük arasındaki can alıcı fark!
BABAM ERDOĞAN'A 'IMF'Yİ GÖNDER' DERDİ
AKP seçim afişlerinde, Erdoğan ile birlikte Menderes ve Özal'ın fotoğraflarını da kullandı...
Evet. 'Demokrasi yıldızları' diye... Rahmetli Menderes çok sevilen bir siyasetçi Türkiye'de. Babam da öyle... Anavatan Partisi yıllardır kendi liderine sahip çıkmamış. Doğal olarak onu AK Parti sahiplendi. Eğer kendi partisi sahip çıkmıyorsa, başka bir sağ partinin, benim fikirlerimle çok uyuşmasa bile sahip çıkması beni mutlu eder. Bu beni rahatsız etmedi açıkçası...
Peki babanız sağ olsaydı Erdoğan'a el verir miydi?
O çok büyük spekülasyon olur. Bilemiyorum. Bazı konularda Erdoğan'ın yaptıklarını doğru bulurdu ama çokça da kulağını çekerdi..
Mesela?
Toplumun gerilmesi konusunda Erdoğan'ı tasvip etmezdi. Zaten doğru yaptığı tek şey var Avrupa Birliği uyum yasalarındaki anayasa değişiklikleri. Orada ısrarlı oldular ve birçoğunu da yaptılar. İnsan haklarıyla ilgili değişimleri AB zoruyla kararlı olarak devam ettirdiler. Bence yaptıkları en iyi iş bu. En büyük yanlışları ise IMF ile devam etmek.
Özal olsaydı ne yapardı?
IMF'yi çoktan gönderirdi. Erdoğan'a da 'Gönder oğlum' derdi.
Parti kapatmayla ilgili ne derdi?
Onu çok net biliyorum, ama parti kapatmaya sıcak bakmazdı. Ama babamın tavrı Tayyip Bey gibi olmazdı. Daha yumuşak bir yaklaşımı olurdu. Hem parti kapatma davasında, hem de Ergenekon'da...
Özal severdi galiba Erdoğan'ı?
Severdi herhalde. İkisinin de kendinden emin tavırları benzeşiyor.
El verir miydi Erdoğan'a?
Evet ama Tayyip Bey'in değiştirmesi gereken çok yönleri var. Önce o sivri taraflarının değiştirilmesini isterdi, 'Törpülenmesi lazım' derdi.