Trabzon’da 4 yıl görev yapan ve Gazeteci Hrant Dink’in Trabzonlu Ogün Samast tarafından öldürülmesinin ardından Merkeze alınan dönemin valisi Hüseyin Yavuzdemir suskunluğunu bozdu. Yavuzdemir, Hrant Dink, Rahip Santoro, MC Donalds, Prof. Dr. Sadettin Güner, Fatih Tekke ve Gökdeniz Karadeniz, ile TAYAD olaylarına kadar bilinmeyenleri tüm gerçekliği ile gazetemize anlattı.
■ Trabzon’dan önce nerede valilik yapıyordunuz?
Daha önce, Ağrı Valisiydim.
■ Sizin için Ağrı Valiliğinden Trabzon Valiliğine getiriliş, bir ödül müydü? Yoksa bir politika mıydı?
Hükümet, valileri istediği yerde çalıştırır. O gün için hükümet, beni Trabzon’a uygun görmüş…
■ Siz ödül olarak mı algıladınız?
E tabi… Ağrı’dan, Trabzon gibi büyük bir yere gitmek, güzel. Karadeniz’in incisi… Benim için de iyi oldu, yani.
■ Atama sürecinde, atamaya ilişkin olağan üstü bir durum sezdiniz mi? Planlı olarak atanmış olabilir misiniz?
Hayır, Trabzon’un genel yapısında, vatanseverlik milliyetçilik yattığı için, “Ergenekon” dediğimiz, devletin derinliklerinde olan örgüt, Trabzon halkını, daha kolay provoke edeceğini zannederek, devamlı oralarda olay çıkarmayı düşündüler. Nitekim, bunda da başarılı oldular…
Bana Dink ile ilgili hiç kimse bilgi vermedi
■ Dünya Gündemine oturan, halen daha etkisi sürmekte olan Hrant Dink cinayeti…
Şimdi, Hrant Dink ile ilgili olarak, buna karşı bir eylem yapılabileceği hususunda, Trabzon Valisi olarak; bana, ne Trabzon Emniyetinden ne de Jandarmasından en küçük bir bilgi bile gelmedi.
■ Yani, bilgileri vardı ama size aktarmadılar…
Tabi. Trabzon İstihbarat Müdürü, bunu kendi imzasıyla oraya bildirmiş. İstihbarat Müdürleri doğrudan yazışabilir, normaldir. Ama Hrant Dink bir gazete Genel Yayın Yönetmeni. Böylesine, önemli şahsiyetler ile ilgili konulara ilişkin, valinin bilgilendirilmesi lazım. Bana polisten veya jandarmadan bu tür bi bilgi gelseydi; ya talimat verirdim, şuraya şöyle yazın diye veyahut ben kendim de yazardım. Dönemin İstanbul Valisi Muammer Güler’e; “Hrant Dink’e karşı, bir şey yapılacağına dair duyum vardır. Şu şahıs İstanbul’da yaşıyor. Bunun hakkında gereken önlemlerin yapılması gerek” deseydim Güler, orada gereken tedbiri alırdı. Ve Dink, öldürülmezdi.
■ Hrant Dink cinayeti ile sizin isminizin, normalin dışında birleştiğini, siz nasıl ve nerede öğrendiniz?
Dink’in öldürülmesini televizyonlardan öğrendim. Baktım Dink öldürüldü, öldüren de Ogün Samast diye Trabzonlu bir çocuk çıktı. Fatura bize kesildi. Hatta dönemin Belediye Başkanı Volkan Canalioğlu bir espiri de yaptı, demek ki İstanbul’da bir yangın çıksa, Trabzon’da ki itfaiye müdürü görevden alınacak, dedi. Neticede bu olay üzerine ben görevden alındım. Kader diye düşünüyorum. Yani, benim bilgim yok olayla ilgili. En ufak dahi bilgim yok. Bilgi verdim diyen varsa, çıksın karşıma. Eğer görevde kalsaydım mutlaka bunların hesabını sorardım.
SANTORO CİNAYETİNİN ARKASI ARAŞTIRILMADI
■ Rahip Santoro cinayetine gelelim…
Rahip Santoro cinayeti de buna benzer. O cinayetin arkasında kimin olduğu, hiçbir zaman araştırılamadı. Bi de yargılamayı yapan mahkeme, davaya, gizlilik koydu. Ben Trabzon Valisi olarak, o çocuğun hangi şekilde yargılandığı hakkında ne olduğu ne bittiği hakkında en ufak bilgim dahi yoktu. Gizlilik varya, öğrenemiyorsun. Bakıyorsun, arkasında örgüt var mı? Yok(!) Sadece o çocuğa ceza verildi. Bana göre, Rahip Santoro cinayeti de aydınlatılmadı. Onun da arkasında birileri var.
YASİN EMNİYETİN TANIDIĞI BİR ÇOCUK
■ Mc Donalds’ın bombalanması olayına geçelim o halde…
Yasin Hayal, emniyetin tanıdığı bir çocuk.
■ Olağan asayiş toplantılarınızda, Yasin Hayal ismi hiç geçti mi?
Hayır. Hiç geçmedi. Öncesinde haberim yoktu.
■ Döneminizde gerçekleşen olaylarda, haberinizin olmadığını, söylüyorsunuz. İstihbarat birimleri, sizce bunu bilinçli mi yaptı?
İstihbarat şube müdürleri, birbirleriyle serbest çalışabilir. Serbest yazışabilirler ama Trabzon’un genel güvenliğini ilgilendirecek konularda İstihbarat Şube Müdürü, kendi İl Emniyet Müdürünü bilgilendirmez mi? Bilgilendirmesi lazım… İl Emniyet Müdürü de, bunu gelip bana söylemesi lazım, bilgi olarak. Bana söylenilmedi.
■ Bilinçli mi yapıldı?
O sorunun muhatabı ben değilim. O soruyu, Cumhuriyet Savcılarının, onlara sorması lazım.
■ Sormuşlar mıdır, sizce?
Bilemiyorum.
Profesörü yanlışlıkla öldürdüler
■ Gelelim, Profesör suikastine olayına.
Profesörü, yanlışlıkla öldürdüler. Bir sonraki gün, gerçek hedefte olan kişi öldürüldü. Özel İdarede çalışan bir işçi… Oymuş hedef… Sadece araç benzerliğinden dolayı, profesör çocuğuyla beraber, kurşunlanıyor ve ölüyorlar. Yazık oldu, üzüldüm onlara yani.
■ Profesör suikastı, ne çerçevede çözülmeye çalışıldı?
Profesör öldürülünce, emniyet, bilgisayarını, özel eşyalarını filan incelemeye başladı. Profesör, neden hedef seçildi, diye… Bilgisayarı üzerinde, inceleme yaparak, suçluları tespit etmeye çalışıyordu polis…
■ Size bu konuyla ilgili ne aktarıldı?
Olay taze. Polis, profesörün neden öldürüldüğü konusunda çalışırken, ertesi gün asıl hedef, öldürüldü. Polisimiz, orada, belki şunu yapabilirdi, suikastın olduğu mahalde bir iki gün bekleyebilirlerdi. Böylece, bir sonraki gün cinayet işleyecek olanlar, cayabilirdi. Polis, onu tahmin edemedi, demek ki… Yazık oldu, profesöre üzüldüm.
FUTBOLCULARLA İLGİLİ BANA BİLGİ VERİLMEDİ
■ Gökdeniz Karadeniz ve Fatih Tekke, kurşunlanma olayı…
Şimdi, orada da, medyadan bana haksız suçlamalar oldu. Trabzonspor Kulübü Başkanı benimle görüşmüş de, şöyle yapmış da, böyle yapmış da… Yanılmıyorsam, o zaman, Sabah Gazetesi, benim bilgim olduğunu söyledi. Ben bu konularla ilgili Nuri Albayrak ile hiç konuşmadım. Hatta, telefon kayıtlarım vardır Telekom’da… Alın bakın kayıtlara, dedim. Ben, onunla ilgili bu konuları konuşmuş muyum, çıkar orda. Bunu söylemiş olmama rağmen, Sabah Gazetesi, yine üzerime gidildi. Daha sonra onlar da anladılar, bu olayın, dedikleri gibi olmadığını…
■ Kurşunlanmadan sonra, Trabzonspor Başkanı ile görüştünüz mü?
Görüştüm. Hatta başkana, Sabah Gazetesinin konuştuğumuzu iddia ettiği konuşmayı sordum ve dedim ki aramızda böyle bir konuşma geçti mi geçmedi mi? Geçmedi dedi Nuri Albayrak. Ama dedim bak gazete, böyle böyle konuşmuşuz diye yazıyor. Yok dedi, ben telefon ederim onlara söylerim dedi Nuri Albayrak… Artık, etti, etmedi bilemem.
TAYAD olaylarında her zaman ben suçlandım
■ O zaman TAYAD Olaylarından başlayalım…
Birkaç tane TAYAD üyesi geliyor, Trabzon Meydan’ında, “F Tipi Ceza Evine hayır” diyorlar. Trabzon’un insanı da, kalkıyorlar ve müdahale ediyorlar. Bir anda iki bin kişilik bi kalabalık. Emniyet Müdürü Ramazan Akyükrek’ti o zaman. Emniyet Müdürü, zırhlı aracı almasa, onlar linç edilecekler. Onları kim göndermiş Trabzon’a, kimler tahrik etmek istemiş?
■ Sizce kimler?
F Tipi Ceza Evi olmayan bir yerde, gidip de halkın gözüne baka baka, F Tipi Ceza Evine hayır diye bağırmak veya buna neden olmak, kimlerin işi, tahmin etmek zor değil. TAYAD Olaylarından sonra ben çok suçlandım. Bak işte Vali özgürlüklere karşı, filan diye.
■ TAYADlıları Emniyet aldığı için mi siz suçlandınız, düşüncelerini ifade edenlere emniyet müdahale ediyor, diye?
Tabii.. Biz TAYADlıları, ölümden kurtardık. Ertesi gün medyada ben suçlanıyorum. Diyor ki medya, düşünce özgürlüğüne karşı geldi vali, diye. Ama polisimiz, orada gerekeni yaptı. TAYADlıları, zırhlı polis aracına almak suretiyle, onları ölümden kurtardı. TAYADlılar, halkı suç işlemeye teşvik ve tahrik etmekten, mahkemeye sevk edildiler. Bu defa, polisin bu tutumunu eleştirdiler.
TAYAD OLAYLARI ERGENEKON’UN BİR PARÇASI
■ Akabinde, bu olayı, Emniyet Müdürü ile nasıl değerlendirdiniz?
Ergenekon denen bir örgüt, devamlı Trabzon’u kaşıyor. TAYAD Olayları da bundan bi tanesi. Şimdi neden olmuyor? Niye TAYADlılar gitmiyor Trabzon’a?
■ Ergenekon’un sonlandırıldığını mı düşünüyorsunuz?
Ergenekon sonlandırılmadı ama Ergenekon’a karşı ciddi bir operasyon yapıldı Türkiye’de. Ülkede bir rahatlama oldu. Bu Ergenekon’u, rahmetli Bülent Ecevit’te, Kontur Gerilla ismiyle tespit etti, biliyordu ama Ecevit çekindi. Şimdiki başbakan, Karadenizli olması dolayısıyla inatçı ve sonuna kadar gitme arzusu var. Bunun için, şimdi ki başbakan Ergenekon’un üzerine ısrarla gitti. Böyle de bir olumlu sonuç alındı Türkiye’de.
■ TAYAD Olaylarından sonra, ortalık duruldu mu?
Hayır. Benim hakkımda suç duyuruları yapıldı. Tabi, sonunda bişey elde edemediler. Bizim, suçumuz yok ihmalimiz yok.
Karadeniz