Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel, ''Bırakın başkasının bizi rahatsız etmesini, buna hacet kalmıyor. Kendi kendimizi rahatsız ediyoruz. Çok fuzuli şeylerle meşgulüz'' dedi.
Süleyman Demirel, DYP Genel Başkanı Çetin Özaçıkgöz ve beraberindekileri Güniz Sokakta'ki konutunda kabul etti. Demirel, burada yaptığı konuşmada partinin birinci kuruluş yıl dönümünü kutladı.
Türk siyasi sisteminin partilere dayandığını, partilerin vatandaş ile devlet arasında köprü olduğunu anlatan Demirel, ''Eğer bu köprü sağlanırsa bu siyasi sistem sağlıklı işler. Eğer bu parti sistemi sağlıklı değilse, siyasi sistem de sağlıklı işlemez. Bugünkü sıkıntılar geçen 60 sene zarfında çok partili sisteme geçişten bugüne Türk siyasi sisteminin maruz kaldığı çalkantılardan dalgalanmalardan dolayı aldığı tahribat neticesinde siyasi sistemin en önemli kolonlarından biri olan partilerin zarar görmüş olmasındandır'' diye konuştu.
Partinin halkın gönüllü teşkilatı olduğunu kaydeden Demirel, böyle bir teşkilat olmadığında örgütlenmenin sadece devlette kalacağını söyledi.
Demirel, sözlerine şöyle devam etti:
''Bugünkü Türkiye bunalım içerisindedir. Her gün olup bitenleri görüyorsunuz. Devletin, siyasi iktidarın, devletin kurumları ile olan ihtilaflarını, kavgalarını görüyorsunuz. Bu Türkiye'ye dışarıdan bakanlar için 'gerçekten acaba Türkiye kocaman bir memleket, 60 senedir çok partiyi götürüyor. Niye bu kadar bunalımın içerisinde' diye herkesi tereddüte sevk ediyor.
İktidarı muhakemede olan bir Türkiye... Bunlar iyi şeyler değildir. Vatandaşımız, 'acaba Türkiye nereye gidiyor, ne oluyoruz' diye bana da soruyor. Bu da Türkiye'nin huzur içerisinde olduğunun işaret değil, aksine huzursuzluklar içerisinde çırpındığının işaretidir.
Türkiye bunları hak etmemiştir. Öyleyse Türkiye'nin yeniden bu sıkıntılardan kurtulması lazım. Huzur lazım ülkeye. Türkiye'nin kendi kendine güvenmesi lazım, geleceğine güvenmesi lazım. Türkiye'nin demokrasiye güvenmesi, devletine güvenmesi lazımdır. Vatandaşların güven içerisinde geleceğe olan ümitlerini yitirmeden yollarına devam etmesi lazım. Türk milletinin hakkıdır bu.''
-''MİLLETLER YÜKSEK MORAL VE GÜVENLE YAŞAR''-
''Biz bir bardak suda çok kere fırtına yaratmak suretiyle kendi kendimizi rahatsız ediyoruz'' diyen Demirel, şöyle devam etti:
''Bırakın başkasının bizi rahatsız etmesini, buna hacet kalmıyor. Kendi kendimizi rahatsız ediyoruz. Çok fuzuli şeylerle meşgulüz. Üzüntü verici olarak söyleyeyim ki, milletler yüksek moral ve güvenle yaşar. Bu morali biz kendi kendimize tahrip ediyoruz, yaralıyoruz, zedeliyoruz. Onun içindir ki, Türkiye'nin demokratik sistem içerisinde, hukuk sistemi içerisinde... Hukukun üstünlüğü içerisinde bu mecrada, yani bir anayasa devletinin şartlarını yerine getirerek, hukuk devletinin şartlarını yerine getirerek, halkın sesini, ülkenin yönetimine hakim kılarak ama devlet ile halk arasındaki dengeleri iyi kurarak, duruma devam etmesi lazım. Bu da siyasi partilerin teşkilatlanmalarına, güçlenmelerine bağlıdır.''
Vatandaşın, ''niye bir partiye oy verdiği'' sorulduğunda, ''Başka parti yok'' ya da ''Kime oy vereceğiz?'' dediğini ifade eden Demirel, ''Çünkü vatandaş kendisini yönetenlerden şikayet etmeye başladığı zaman vatandaşa 'bu yönetimleri sen getirmedin mi' dendiği vakit, o vatandaş da 'kime oy vereceğiz' diyor'' şeklinde konuştu.
-''BU BİR GÜVEN MESELESİDİR''-
Demirel sözlerini şöyle sürdürdü:
''Yani yıllar çok çabuk geçiyor. Önümüzdeki zaman içerisinde vatandaşın karşısına Türk siyasetçilerinin bence hazırlıklı çıkmaları lazım. Yani 'kime oy vereceğiz' diye soran vatandaşa 'bana vereceksiniz oyu, benim arkama düşün' diyebileceksiniz. Sebebini de söyleyeceksiniz. 'Bana şu sebeple oy vereceksiniz) diyeceksiniz. Bu bir güven meselesidir. Halkın siyasete, siyasetçiye olan güveninin yeni baştan tahsis edilmesi lazım.''
Bu dönemin siyaset açısından zor bir dönem olduğunu kaydeden Demirel, bunun siyasetin ve siyasetçinin yara almasından kaynaklandığını dile getirdi. Demirel, ''Üzüntüyle söylüyorum, siyasetçi de kendisini lazım geldiği şekilde savunmuyor'' dedi.
Demirel, kendisinin başında olduğu büyük kalkınma hareketinin, büyük ekolün, büyük siyasi hareketin yeniden canlanması için DYP'nin sarf ettiği çabaları takdirle karşıladığını ifade ederek, partililere başarılar diledi.
Süleyman Demirel, şöyle konuştu:
''Önümüzde vatandaşın yeni baştan ülke yönetimini kimin yapacağı hakkında kendisine vatandaşa bildirecektir. Zamanla bildirecektir. Bu ne zamandır bilemem ama netice itibariyle 22 Temmuz'un üzerinden bir sene geçti. En geç üç sene sonra bildirecekti ama önümüzde olup bitenler var. Bu olup bitenlere bakarsanız bunun ne kadar süreceğini bilemeyiz. Çünkü Türkiye'de bugünden 60 gün sonrayı tahmin etmek zorlaşmıştır, siyasi hadiseler bakımından. Ama hadiseler nasıl gelişirse gelişsin, halkın karşısında biz varız diyecek güçte olmanız lazım.
Bunlar sadece size söylenmiş sözler değildir. Türk siyasetine güvenilmesi lazım geldiğini söylüyorum. Türkiye'deki bunalımın, çaresinin o olduğunu söylüyorum. Başka yerlerde çareyi aramaya gerek yok. Çare demokrasi ve halkın içinde vardır.''
-''AKTİF SİYASETE DÖN'' ÇAĞRISI-
Demirel, partililerden birinin ''Aktif siyasete dönmenizi istiyoruz'' demesi üzerine, bu ''talebin kendisi için sürpriz olmadığını'' ifade ederek, şunları kaydetti:
''Ama ben size 16 Mayıs 2000 tarihinde, 8 sene evvel söyledim. Sizinle beraber bir maraton koştuk. Maratonda birinci gelmek şart değildir, bitirmek şarttır. Bitirdik... Dedik ki 'hepimizin başı dik, alnı açık ve yüzü aktır.' Zaten bugün sizlerin bu yolda hala bir davanın uğrunda gidebilmenizin sebebi de budur. Buradan aldığınız güçtür ve onunla hepimiz gurur duyuyoruz.''
DYP Genel Başkanı Özaçıkgöz de, ''kıratının bayrağının geçen sene yere atıldığını'' öne sürdü. Özaçıkgöz, ''Bir gece yerde kaldı. Biz o gece bayrağı tekrar yukarıya kaldırdık. Yerlerde sürtünmekten kurtardık. Bugün de onun birinci yıl dönümü. Burada bulunuşumuzun sebebi bu bayrağın sizin bayrağınız olmasından kaynaklanıyor'' diye konuştu.