Gelecek tarihsiz inşa edilemez

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, ''Tarihi mirasına sahip çıkamayanlar, tarihlerini bilmeyen, öğrenmeyenler, öğretmeyenler asla gelecek inşa edemezler, geleceği tasarlayamazlar'' dedi. Vakıflar Haftası'nın başlaması dolayısıyla Anadolu Gösteri Merkezi'ndeki

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, ''Tarihi mirasına sahip çıkamayanlar, tarihlerini bilmeyen, öğrenmeyenler, öğretmeyenler asla gelecek inşa edemezler, geleceği tasarlayamazlar'' dedi.

Vakıflar Haftası'nın başlaması dolayısıyla Anadolu Gösteri Merkezi'ndeki düzenlenen törende konuşan Başbakan Erdoğan, eşsiz bir vakıf medeniyetine sahip olmanın gururunu duyduklarını belirtti.

 Her medeniyetin, kendini ayakta tutan dinamik güçleri olduğunu kaydeden Erdoğan, Selçuklu Devleti, Osmanlı İmparatorluğu ve Türkiye Cumhuriyeti olmak üzere kurulan devlet ve medeniyetlerin, temel dinamiğinin ise sevgi, barış ve dayanışma olduğunu söyledi.

Sivil toplum kavramının, batıda 150-200 yıllık bir geçmişi bulunurken, Türklerin, binlerce yıl öncesi kurulan vakıflarla sivil toplum kavramını, devlet geleneğinin temel taşı olarak benimsemiş bir medeniyetin mensupları olduklarını kaydeden Erdoğan, şöyle konuştu:
''Biz geçmişin mirası üzerine geleceği inşa etmek, 'kökü mazide olan ati' idealini yaşatmak gibi bir sorumluluğu taşıyoruz. Hz. Mevlana'nın yüzyıllar önce söylediği gibi 'pergel misali, bir ayağımız sabit kalacak, diğeriyle tüm dünyayı seyran edeceğiz.' Bir ayağımız, tarihimizden aldığımız miras üzerine sımsıkı basarken, diğeri ile geleceği yakalayacağız. Yüzyıllar boyunca taklit edilen, ancak dünyada bugün bile eşi benzeri olmayan vakıf kültürü, bizim en aziz varlığımız ve zenginliğimizdir.
Bugünkü millet şuurumuzu, sağlam sosyal dokumuzu, bizi milletlerden ve ülkelerden farklı bir yere koyan yardımlaşma ve dayanışma kültürümüzü büyük oranda vakıf medeniyetine borçluyuz.

Dikkat edersek, vakıflar sadece sağlık alanında,yoksullara yardım, kentleri imar etme noktasında faaliyet göstermediler, göçmen kuşlara sahip çıkan, bütün hayvanlara sahip çıkan vakıflardan, yolda kalanları doyuranlara, şehrin su ihtiyacını karşılayan vakıflara, öğrenci okutan vakıflara kadar günlük yaşamın hemen her alanına hizmet götüren götüren bir vakıf anlayışımız bulunuyor.

Bu medeniyetin, bu kültürün bir hatıra olarak kalmasına, tarihte bir yaprak olarak kendi kaderine terk edilmesine müsaade edemezdik. 2002 yılında tescilli vakıf kültür varlığımız sadece 9 bin 483 adetti. Bugün tam 19 bin 825 adet tescilli vakıf kültür varlığımız bulunuyor.
Bizden bir önceki dönemde 1998-2002 arasında, sadece 46 adet vakıf varlığı restore edilmişti, bizim dönemimizde 3 bin 363 restorasyon gerçekleşti. Siz eğer tarihinizi, bugüne ve yarına taşımayamazsanız varlığınızdan söz edemezsiniz. Onun için önce tarihimize sahip çıkacağız ki geleceğimizi garanti edelim.

Bitlis Tatvan'daki Rahvan Hanı, kelimenin tam anlamıyla bir harabe halindeydi. Bu eseri restore ettik ve kalıntılarından ortaya büyük bir eser çıkardık.''

-''FATİH'İN DEDİĞİ GİBİ...''-
Aydın Nasuh Paşa Külleyesi'ni, Iğdır'da 12. Yüzyılda yapılan Ejder Kervansarayı'nı, Afyon'daki Vahşi Dede Türbesi'ni, Diyarbakır'da Safa Medresesi'ni onardıklarını ve tarihin, turizmin, ticaretin ve eğitimin hizmetine sunduklarını anlatan Başbakan Erdoğan, bu şekilde 3 bin 363 onarım yaptıklarını anlattı.

2002 yılında 14 bin aileye sıcak yemek verilirken, şu anda tam 2009 yılında 82 bin aileye sıcak yemek ulaştırdıklarını anlatan Erdoğan, ''Aynen Fatih'in dediği gibi, (yapmak istiyoruz ama yetişmek mümkün değil'... 6,5 yıl önce, sadece bin 200 kişi vakıflarımızdan muhtaç aylığı alıyordu bugün ise 5 bine, maaş miktarı da 283 liraya ulaştı. Bütün bunların yanında burs çalışmalarımız devam ediyor. 2002 yılından itibaren her ay 794 ilçede 75 bin aileye on kalemden oluşan kuru gıda yardımını yine Vakıflar Genel Müdürlüğü yapmaya devam ediyor'' dedi.

-''BAKIMSIZLIĞA TERK EDİLMİŞ ESERLERİ SERGİLİYORUZ''-
Altı ilde vakıf müzelerinin açıldığını, ''depolarda kilitli bırakılmış, bakımsızlığa terk edilmiş binlerce eseri sergilemeye başladıklarını'' anlatan Erdoğan, ''Tüm belgeleri derleyip, bilgisayar ortamına alma çalışmalarına başladık. 1993-2002 arasında sadece 8 adet vakıf adet taşınmazı değerlendirmişti, biz 6 yılda 74 taşınmazı değerlendirme çalışmasına başladık'' diye konuştu.

Bütçe üzerinden de bir karşılaştırma yapmak istediğini belirten Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
''2002'de Vakıflar Genel Müdürlüğü'nün bütçesi 37 milyon TL idi. 2009'da vakıflarımız için tam 443 milyon TL bütçeden pay ayırdık. Tarihe sahip çıkmak budur, tarihi mirasa sahip çıkmak budur. Medeniyetimizin temel dinamiklerini canlı tutmak, geleceğe taşımak budur.

İnşallah, yeni bir adımı daha atıyoruz. Çalışmaları başlattık. İstiyoruz ki, sadece tıp alanında hizmet veren bir vakıf üniversitesi kuralım. Altyapı çalışmaları hazır. Süratle bir vakıf üniversitesi kurup, gerekli personeli yetiştirecek ve hakikaten sağlık alanında kendi altyapısını kuran güçlü bir üniversiteye sahip olmuş olacağız.''

-''GENİŞ COĞRAFYADAKİ MİRASIMIZ''-
Hükümet olarak sadece Türkiye içindekilere değil, geniş bir coğrafyaya dağılmış tarihi mirasa da sahip çıktıklarını anlatan Erdoğan, Moğolistan'daki Orhun Yazıtları ile de ilgilendiklerini ve oralara giderek, TİKA aracılığı ile müze yaptıklarını anımsattı.

Bosna-Hersek'teki Drina ve Mostar köprüleriyle ilgilendiklerini, Makedonya'da Osmanlı'dan kalan camileri restore ettiklerini, Kosova'da Murat Hüdavendigar Türbesi'ni onardıklarını anlatan Erdoğan, ''Tarihi mirasına sahip çıkamayanlar, tarihlerini bilmeyen, öğrenmeyenler, öğretmeyenler asla gelecek inşa edemezler, geleceği tasarlayamazlar'' diye konuştu.

Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
''Bir yandan tarihi mirasımıza sahip çıkmak, onları yaşatmak, bir yandan da çocuklarımıza aktarmakla yükümlüyüz. Vakıf eserlerini, vakıf kültürünü bu açıdan son derece önemsiyoruz. Bu eserleri geleceğe taşımak için hükümet olarak üzerimize düşen her görevi yapacağımız ifade etmek istiyorum.

Türkiye'nin ilerlemesini, kalkınmasını, muasır medeniyetler seviyesine çıkmasını tek bir alana odaklanarak gerçekleştiremeyiz. Sadece 'ekonomi' diyerek, sadece 'iç politika' diyerek, sadece 'dış politika' diyerek, diğer alanları ihmal ederek, Türkiye'yi sağlıklı şekilde, geleceğe taşıyamayız. Bir yandan Türkiye'yi dünyanın en büyük 17. ekonomisi konumuna getirirken, bir yandan da demokrasimizi güçlendiriyor, standartlarımızı yükseltiyoruz. Bu çalışmalar, aynı kararlılık ile devam etmeli.

Tüm bu alanları birbiriyle koordineli şekilde gördüğümüz sürece, inanın Türkiye çok daha iyi seviyeleri görecektir. Biz toplumla, milletimiz ile aynı yönde, aynı istikamette bu yolculuğu sürdüreceğiz. Türkiye'yi tarihine yakışır şekilde taşımanın azmi ve gayreti içinde olacağız.''

Vakıflar Genel Müdürlüğü'nün, 2007 yılını ''Vakıf Medeniyeti Çevre Yılı'', 2008 yılını ''Vakıf Medeniyeti Su Yılı'' ilan ederek sivil toplum kuruluşlarının dikkatin bu alanlara çektiğini, bu yıl ise sağlık konusunu vakıf zaviyesinden gündeme taşıdıklarını belirten Erdoğan, vakıfların sağlık hizmetlerine yönelik örnekleri anlattı.

Sağlık konusunda gerçekleştirdikleri, ''sessiz devrime paralel olarak vakıf medeniyetlerini bu alandaki çalışmalarının gündeme taşınmasının, ülke ve millet için yeni ufuklar açacağına'' inandığını kaydeden Erdoğan, Türkiye'nin dört bir yanındaki bu eserlere sahip çıktıklarını söyledi.

İlk yorum yazan siz olun
Haberlerde yapılan yorumlarda Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.

Siyaset Haberleri