BM Genel Kurulu'na katılmak üzere ABD'ye giden Cumhurbaşkanı Gül, uçakta kendisine eşlik eden gazetecilerin soruları üzerine 12 Eylül'de yaşadıklarını anlattı.
Bir haftalık evliyken, MTTB yöneticisi olarak İstanbul'da gözaltına alındığını söyleyen Gül, "Metris'e götürdüler. Bir koğuşa koydular. Tek başınaydım. Sonra gelenlerle doldu. Gözüm kapalı sorgulandım" dedi.
12 Eylül askeri darbesinde neler yaşadınız?
Sancak Harekatı kapsamında gözaltına alınacaklar listesi yapmışlar. Kayseri'de evlendik, bir hafta sonra İstanbul'a geldik. Darbeden habersiz Sahra-i Cedit Camii'ne Cuma namazına gittim. Baktım bir anormallik var. Bir tanıdığım ihtilal olduğunu söyledi. 'İhtilal ne?' diye sordum. 'Sağ mı sol mu? Nasıl bir şey?'Öğrencilik yıllarından bilinen insanız. Bizimle ilgili ne olabilir diye düşündüm. Yeni evlenmişim, izinliyim evi yeni tutmuşum. Bu evi nasıl olsa kimse bilmez diye rahatım. Cumartesi sabahı çok erken saatte zil çaldı. Kapıyı açtım. Genç bir üsteğmen... Bir kağıt verdi. Sancak, göz altına alınacaklar listesi... Son derece terbiyeliydi. 'Gözaltına alacağız' dedi. 'Salona geç, ben hazırlanayım' dedim.
EVLENELİ BİR HAFTA OLMUŞTU
Hayrunnisa Hanım'a söyledim. Çok şaşırdı. 'Üsteğmene bir kahve yap. Misafirimiz' dedim. Yaptı. Telefon yok. Kayseri'den, İzmir'den gelecekler var. Evleneli bir hafta olmuş. Arka sokakta teyzemiz var, onların evinde telefon var. 'Gideyim oradan Kayseri'ye telefon edeyim' dedim. Dışarıya çıktık etrafı askerler sarmış. 'Beraber gidelim' dediler, birlikte yürüdük. O sırada Erenköy Camii'nden çıkmış sabah namazından gelenler vardı... Tanıdığım bir amca vardı, gördü şaşırdı. Kayseri'ye telefon açtım, 'Beni götürüyorlar' dedim. Ciple Metris'e götürdüler. Bir koğuşa koydular. Tek başınaydım. Şaşırdım, sonra gelenlerle doldu. Gözaltı sorgulama uzadı. Ben işkence görmedim. Gözüm kapalı sorgulandım, işkence yok. Metris'ten 10 gün sonra Gayrettepe'ye siyasi şubeye götürdüler, iki gece kaldım. Oradan Adapazarı'na götürdüler. Sakarya Üniversitesi'nde çalışıyor görünüyordum. Orada kışlada kaldım. Milli Türk Talebe Birliği'nin (MTTB) önde gelenlerindendim.
KARDEŞİM İŞKENCE GÖRDÜ
Emniyet'te gözleriniz bağlandı mı?
Beni poliste sorgulamadılar, kışlalarda sorguladılar. Emniyet'e nakletmek için götürdüler. İşkence görenler gözümün önünden çok geçti. Tanıdıklarım vardı. Şu anda AK Parti'de milletvekili olanlar var.
İçeriden nasıl çıktınız?
Suç atfettikleri için dosya hazırlandı. Bana yönelttikleri bir suç yoktu. Gözaltı süresini uzattılar. Toplam bir ay içeride kaldım. Kardeşim Macit Kayseri'de işkence gördü. Öğrenci olaylarını sordular. Bana hep saygılı davrandılar. Herhangi bir suç atfetmediler. Gözü kapalı sorgulama 2-3 saat sürdü. Herkes gibi ben de gözü kapalı sorgulandım. Evi düşündüm, acaba eşim ne düşünür diye. Yeni evlenmişim.
GERİYE TAKILIP KALMAYALIM
Bugün neler hissediyorsunuz?
Üzerinden çok şeyler geçti. Daha acıları yaşandı; 60 var, 71 var. 80 sonrası farklı farklı acılar var yaşanan. Siyasi tarihten herkesin ders alması gerekir. Geride takılıp kalmamak lazım, önümüze bakmamamız gerekiyor. Bugün Avrupa Birliği ile tam üyelik müzakerelerine başlamış Türkiye'den bahsediyoruz. Polis karakolları polis merkezleri modern... Geçen gün Tarabya'da polis karakolunu ziyaret ettim. Tertemiz, her yerde kamera... İşkenceye sıfır tolerans. Bugün sistemli işkence var denebilir mi?
Son raporlarda Türkiye'de insan hakları ihlallerinde artış olduğundan söz ediliyor?
'Perfect' (mükemmel) bir haldeyiz demiyorum. Önemli mesafeler almış, eskiyle mukayese edilemeyecek bir Türkiye var bugün. Her fırsatta söylüyorum, reform süreci devam etmeli, hala noksanlarımız var. Noksanlara çok misal verebiliriz. İhlalleri görmemezlikten gelmek doğru değil. Uzun yıllar ret ettik. Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi'nde 10 yıl görev yaptım, her genel kurul öncesi Türkiye ile ilgili acil toplantı yapılır, Türkiye öyle tenkit edilirdi ki... Lehimize oy veren bir kişi çıkmazdı. Birinde faili meçhuller konuşuluyordu. Türkiye'den gelen 12 milletvekili 'hayır' oyu verdik. 'Suçlular bulunsun' diye madde vardı. Ben olumlu oy kullandım, elimi kaldırdım. Yanımda sosyalist gruptan bir milletvekili vardı. Bana döndü 'Siyasette karakter, şahsiyet önemli. Bir şey olursa senin yerine ben söyleyeyim' dedi. Şimdi bir Türk milletvekili, İngiliz'e karşı başkanlık seçimini kazandı. Bu geldiğimiz mesafeyi gösterir. Gözden geçirmemiz gerekenler var. Bir gram bile olsa geriye düşmemek, ileriye gitmek lazım. Siyasi tarihi herkes bilsin. Geleceğe odaklanmamız gerekir.
Reformlar keşke 10 yıl önce olsaydı
Bu meseleler, ister terör, ister Kürt meselesi deyin, en önemli meselemiz. Hep beraber halletmemiz lazım. Göz ardı etmek problemi daha da büyütüyor. Bugün harcanan gayretler 10 yıl önce harcansaydı daha çok mesafe alınırdı. Bugün yapılmazsa yarın daha zor olur. 'Terörle şunu elde ettik' demelerine fırsat vermeden kendi inisiyatifimizle hareket etmeliyiz. Bugün terörün en ufak gerekçesi yok Türkiye'de. Sokaklara Kürtçe bilboard asabiliyorsunuz. Diyarbakır'da çağrı merkezi Kürtçe cevap veriyor. Kürtçe seçim propagandası yapabiliyorsun. Keşke 10 yıl önce olsaydı. Bu kadar masum insanın zehirlenmesine fırsat verilmezdi. Bugün az sayıda terör örgütü sempatizanı var.
Ama boykot başarılı oldu?
BDP'ye oy verenlerin hepsi için terör örgütüne sempati duyan insanlar diyemezsiniz. Aileler, aşiretler farklı sebeplerden oy veriyor. Çok detaylı anketlerde bunu görüyoruz.
GÜL'DEN G.DOĞU'YA ÇAĞRI
Şiddet tekrar tırmanıyor mu?
Bölgede vatandaşlarımızın görmesi lazım... Simülasyon yaparsak, 1980'lerden bu yana terör olmasaydı, cinayetler olmasaydı Türkiye Kürt meselesinde, demokratik standartlarda daha ileri noktada olmaz mıydı? Kesinlikle sorunları çözmüş, çok daha iyi durumda olurdu. Demokrasinin standardı yükselirdi. Terör örgütü kan dökerken siz yapacağınızı yapamazsınız. Terör örgütüne taviz vermemek, terörle halledildi dedirtmemek için yapamazsınız, açık konuşalım.
PKK'nın sicili çok kabarık
Hakkari'de patlama süreci nasıl etkiler. Sorun nereye doğru gidiyor?
Terör bir numaralı sorun, görmeyen varsa gerçekleri görmüyor demektir. Hakkari ile ilgili İçişleri Bakanı Beşir Bey'den bilgi aldım. Şiddetle telin etmemiz gereken olay. Siviller öldü. Terör örgütünün sicili bu tip olaylarla kabarık... Geçmişte Diyarbakır'da iki olay yaşandı. Dershanenin önünde ve parkta bomba patladı. Çocuklar, kadınlar öldü. Birinin faili hemen, diğerinin üç sene sonra yakalanabildi. Devlet bunu başardı. Eğer failleri yakalanmasaydı 'devlet yaptı diye propaganda' yapacaklardı. Burada benzer propagandayı yapıyorlar. Failleri muhakkak bulup çıkarmak lazım...
BDP'liler sizden randevu istemiş...
Benden randevu talebi olmadı. Gazetelerde haber çıkınca sordum, talepte bulunmamışlar.
Devlet artık rutin dışına izin vermez
Fırsat kaçtı mı?
Hayır, hiçbir zaman. Bugünkü TBMM en çok saygı gösterilmesi gereken Meclis'tir. Temsil kabiliyeti çok yüksek. Farklı siyasi damarlar Meclis'te temsil ediliyor. Bunlardan biri yarın Meclis dışında kalırsa noksanlık olur.
Hakkari'deki olay daha önceki baskınları düşününce soru işareti doğurmuyor mu?
Şu gerçek ki bazı yanlışlıklar yapılmıştır. TSK, Emniyet gibi güvenlikten sorumlu kurumları sistematik şekilde zan altında bırakmak doğru değil. O zaman haksızlık yapmış oluruz. Bunlar büyük kurumlar.
Devlet kurumları yapmış olamaz mı?
Ben bugünkü Türkiye ortamında o tur mevzii hatalara, mevzii bireysel yanlışlıklara ihtimal vermiyorum. Devlet kurumlarının bilgisi dışında dahi buna ihtimal vermiyorum.
Yerel yönetimler güçlendirilebilir
Örgütle konuşmak...
Önemli olan terör örgütü ve terörü gündemden çıkartmak ve asla taviz vermeden. Onların etraflı düşünme kapasitesi olamaz. 20 yıldır dağda yaşayan insanlar. Sen devletsin. Konuşmanın metodunu uzmanları bilir. Komutanlar, istihbarat, emniyet, güvenlik mensupları metodu belirler. Bunlar tavsiyelerini yapar, bunlar konuşur. Öyle tartışmalar yapılıyor ki devletin elini kolunu bağlıyor. Benim önündeki hedef terör örgütünün tasfiyesi. Topraklarımızda bir silahlı gurubun olmaması gerekir. Terör örgütüyle asla pazarlık yapılmaz. Devlet pazarlık yapmaz.
Demokratik özerklik?
Bunların hepsi çok yanlış... Zihin bulandırıcı. Güven azaltıcı, ayrıştırıcı düşünce tarzları... Böyle düşünmek lazım. Türkiye'nin demokratik standartlarını geliştirmek sorunları çözecektir. Bunlar masum değil, kurgusu var. Arka planı var. Hiçbirini doğru buluyorum. Ademi merkeziyetçilik, yerel yönetimlerin güçlendirilmesi olabilir. Bunlar ayrı konular. Yerel yönetimler reformu çerçevesinde bakmak ayrı gerekir. Bir bölgede değil bütün Türkiye'de olacak. İstanbul, Tekirdağ... Her yerin kendine göre gerçekleri var. Kalkınma ajansları vardı, yaygınlaştıralım istedik ama mahkemelerden döndü. Türkiye'nin üniter yapısına aykırı görüldü. Orta Anadolu'nun ekonomik dinamiklerini, Güneydoğu'nun, Ege'nin ekonomik dinamiklerini harekete geçirmek için gerekliydi. Özgüvenimiz sağlam olursa sorunları çözebiliriz.
Silahı bıraktırma baskısı kurulabilir mi?
Türkiye silahlı terörle mücadelede asla taviz vermez. Hiçbir hükümet vermez. Devletin gücü hiçbir terör örgütüne karşı yenilmez.