Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, Türkiye'de gazetecilik mesleğinden ve yazdığı yazılardan dolayı tutuklu kimsenin bulunmadığını söyleyerek, "Yazısından, karikatüründen, kitabından, romanından dolayı Türk Ceza Kanunu'nun veya Terörle Mücadele Kanunu'nun herhangi bir maddesini ihlal etmemiş olmasına rağmen yargılanan ve hüküm giyen bir insan varsa bana gösterin. Hem onun gidip elini öpeceğim, hem de ondan özür dileyeceğim" dedi.
Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ, Başbakanlık Merkez Bina'da MÜSİAD Genel Başkanı Nail Olpak ve beraberindeki heyeti kabul etti. Kabulde konuşan MÜSİAD Genel Başkanı Nail Olpak, MÜSİAD olarak küresel kriz ve bir çok konuyu anlatan rapordan bahsetti. Mayıs ayındaki ekonomik göstergeler için "Rüya gibi bir aydı" ifadesini kullanan Nail Olpak, "Biz Mayıs ayının ekonomik anlamda gerçekten ilginç bir ay olduğunu düşünüyoruz. Maalesef peşinden de başka olayları yaşadık" şeklinde konuştu.
Nail Olpak, "Biz istikrar ama pozitif istikrar diyoruz. Bunun önemli bir kavram olduğunu düşünüyoruz. Öyle ülkeler var ki, hem pozitif istikrar var, hem de negatif istikrar var" diyerek "Türkiye'nin son dönemlerde yakaladığı istikrarı pozitif istikrar olarak değerlendiriyoruz" dedi.
"YAZISINDAN DOLAYI YARGILANAN VARSA BANA GÖSTERİN, GİDİP ELİNİ ÖPECEĞİM"
Bülent Arınç, açıklamalarının ardından ise bugün kutlanan Basın Bayramı'na değindi. Gazetecilerin Basın Bayramı'nı kutlayan Arınç, son zamanlarda dış destekli olarak 'tutuklu gazeteci' sözünü çok fazla duymaya başladıklarını belirtti. Kendilerinin gazetecilerin gazetecilik mesleğini yaparken bir suç veya cezayla karşı karşıya kalmasını istemediklerini ifade eden Arınç, muhalefetin dile getirdiği tutuklu gazetecilerin ise gazetecilik faaliyetinden dolayı cezaevinde olmadığını anlattı. Gazeteci'nin de suç işlediğinde yargılanabileceğine vurgu yapan Arınç, "Şuna dikkat etmemiz lazım; hangi gazeteci yazdığı yazıdan dolayı, hangi gazeteci çizdiği karikatürden dolayı, hangi gazeteci yazdığı kitaptan dolayı yargılanıyor ve hüküm altına alınıyor? Bunların sayısı emin olun ki yine başka suçlarla bağlantılı olduğu iddia edilse bile üçü geçmiyor" diye konuştu.
Türkiye'de herkesin işlediği suçun karşılığını yargıda görmek zorunluluğunda olduğunu belirten Arınç, "Bu karikatürü çizdim' diye hapse mahkum edilmiş bir insan gösteremezsiniz. Ki o karikatürlerin içinde hayvan kılığında resmedilen Başbakan ve bakanların bulunduğunu bile bile söylüyorum. En rezil biçimde çizilmiş olanlarda bile sadece hukuki anlamda maddi tazminat davası açılabilmektedir. Onun karşılığı da 3 bin lira, 5 bin lira tazminat davasıdır. Ver 5 bin lirayı, bir daha çiz. Adeta bu şekilde ödüllendirilen gazeteci, karikatürist arkadaşlarımız bulunmaktadır. Onları çok sevdiğimiz için böyle söylüyoruz" şeklinde konuştu.
Bülent Arınç, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Köşelerinde zehir zemberek eleştiri değil, en ağır hakaretleri işleyen kişilere karşı hiçbir ceza tehdidi bulunmamaktadır. Türkiye bu anlamda en özgür ülkelerden birisi. Sadece hukuki anlamda maddi tazminat davası açarsanız en fazla 7 bin lirayı takdir ediyorlar. Ver 7 bini, bir daha yaz. Dolayısıyla böyle bir günde Türkiye'de gazetecilik mesleğini, mesleğini onuruyla yapmak isteyenlerin günlerini kutluyorum, onlara teşekkür ediyorum. Onlarla Türkiye'nin daha da güçlendiğini, Türkiye'nin elbette muhalefetiyle, iktidarıyla tam demokrat bir ülke olma noktasına hızla evrildiğini düşünüyorum. Ama ellerideki kalemi iktidarları düşürmek adına değil, iktidarları boğmak ve yok etmek adına kullananlar ve bunu yaparken de bir takım suçları işleyenleri yargıdan kurtaracak bir formül yok. Buna niyetimiz de yok. Yargı bağımsızdır, yargı suç işleyenlere karşı görevini mutlaka yapacaktır.
Onun için Sayın Kılıçdaroğlu'na buradan bir sözüm var. Yanınızdakiler bize bir rapor hazırlamış olabilirler. Onlara baktığım zaman böyle bir rapor yazacak kabiliyette olmadıklarını da biliyorum. Mutlaka birileri yazmış ve böyle bir raporu CHP'nin milletvekilleri raporu olarak ortaya koymuş olabilirler. Okuyacağım, inceleyeceğim, şimdilik sadece karıştırdım. Lütfen duygu sömürüsü yapmayın. Bu söylediğim konular çerçevesinde yazısından, karikatüründen, kitabından, romanından dolayı Türk Ceza Kanunu'nun veya Terörle Mücadele Kanunu'nun herhangi bir maddesini ihlal etmemiş olmasına rağmen yargılanan ve hüküm giyen bir insan varsa bana gösterin, hem onun gidip onun elini öpeceğim hem de ondan özür dileyeceğim. Yoksa örgütsel bağlantıları veya Türkiye'nin bölünmesi tehdidi karşısında alabildiğine suç işleyenleri savunmak bir anamuhalefet liderine düşmez.
O zaman samimi olmanız açısından size tek bir teklifim var. Bu 60 kişinin, 70 kişinin en az 40-45 tanesi Terörle Mücadele Kanunu'ndan dolayı yargılanıyor. Bazı maddelerinin değiştirsek dahi şuanda bu kanun yürürlüktedir. Siz CHP adına 'bu Terörle Mücadele Kanunu'nu tamamen kalksın diyebiliyor musunuz? Tamamen kalkarsa bunlar yargılanmamış olacak ve haklarında hüküm verilmemiş olacak. Bunu açıkça söylüyorsanız bilelim, ve bununla ilgili kanun teklifinizi bekleyelim.
Türk Ceza Kanunu'nun bazı maddelerinden dolayı gazeteciler yargılanıyor, bazıları hüküm giyiyor. O zaman siz şunu söyleyebiliyor musunuz; 'Türk Ceza Kanunu'nun bu hükümleri tamamen kalksın, bu gazeteciler ne yaparsa, ne yazarsa yargılanmasınlar'. Onu da söylerseniz, sizin samimi olduğunuza inanırız. Ve teklifinizi bekleriz."
"SİZ ANARŞİ VE KAOS ORTAMINI MI TÜRKİYE'YE GETİRECEKSİNİZ?"
Bülent açıklamalarının sonunda, CHP'ye yüklendi. Arınç, "Ve siz iktidar olduğunuz zaman Terörle Mücadele Kanunu'nun olmadığın, Türk Ceza Kanunu'nun olmadığı, hiçbir cezai müeyyide ile karşılaşılmadığı bir Türkiye mi vaadediyorsunuz? Yani gazetecilerin veya gazeteci olarak kendisini ifade edenlerin her istediklerini yapabilecekleri bir anarşi ve kaos ortamını mı Türkiye'ye getireceksiniz?" diye sordu.
"O GÖRÜNTÜLER İNCELENİYOR"
Gezi Parkı protestoları kapsamında Ankara'da gerçekleştirilen gösterilerde Türk Bayrağının yakılma görüntülerinin Radyo ve Televizyon Üst Kurulu uzmanları tarafından incelendiğini ifade eden Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, Üst Kurulun “söz konusu haberde yer alan görüntülerin gerçek olup olmadığının tespiti tarafımızca mümkün olmamakla birlikte söz konusu haberin verilişinde kullanılan ifadelerin toplumda infial yaratacak veya kışkırtıcı nitelikte olmadığı”nı ve idari yaptırım uygulanmasına yer olmadığına dair karar verdiğini söyledi.