İYİ Parti Trabzon Milletvekili Hüseyin Örs, Milli Eğitim Bakanlığı, Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı ile bağlı kurumlar, Yüksek Öğretim Kurumu Ölçme, Seçme ve Değerlendirme Merkezi Başkanlığı, Yüksek Öğretim Kalite Kurulu bütçeleriyle ilgili Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) Genel Kurulu’nda söz altı.
ÜRETİCİYE CAN SUYU BİLE YOK
Konuşmasının başında 2021 Bütçesini müzakere ettiklerine vurgu yapan Örs, “2021 Bütçesini müzakere ediyoruz ama bu bütçede EYT’liye bir şey yok, çalışana 3600 ek gösterge yok, pandemiden dükkanı kapanan, tezgahını açamayan esnafa, evine hapsolmuş servis şoförüne, Tarım Kerdi kooperatiflerine borcunu ödeyemediği için hacizlenen üreticiye can suyu bile yok” dedi.
Eğitimin temel bir hak olduğuna dikkat çeken Hüseyin Örs şunları söyledi;
EĞİTİM, İSTİHDAM VE YOKSULLUĞUN ORTADAN KALDIRILMASININ ANAHTARIDIR
Eğitim temel bir insan hakkıdır ve diğer hakları güvence altına almak için bir temeldir. Barış, hoşgörü, insani tatmin ve sürdürülebilir kalkınma içinde bir gerekliliktir. Ayrıca eğitimin, istihdam ve yoksulluğun ortadan kaldırılmasının anahtarı olduğunu da unutmamak gerekir. Bu nedenle ülkelerin en önemli ilkelerinden biri yaşam boyu öğrenme yaklaşımı içinde eğitime erişim, eğitimde eşitlik, eğitimde kalite ve öğrenme çıktılarına odaklanmaktır.
BU SÜREÇTE ÖĞRENME UÇURUMU DERİNLEŞMİŞTİR
Eğitime erişim ve eğitimde fırsat eşitliğinde varolan adaletsizlikleri yıllardır tartışıyoruz. Pandemiden sonra varolan sorunlara bir de uzaktan eğitime ulaşamayan öğrenciler sorunu eklenmiştir. Her olumsuzluğu pandemiye bağlama kolaycılığına kaçmadan gerçeklerle yüzleşmeliyiz. Bakanlık 1,5 Milyon dile getirmişti ama eğitimciler gerçekte bunun 3-4 katı öğrencinin uzaktan eğitime ulaşamadığını ifade ediyorlar. Ya bilgisayar yok, ya tablet yok hatta televizyon yok, internet bağlantısı yok. Geçim darlığı çeken çok çocuklu ailelerin farklı sınıflarda okuyan çocukları, tek televizyondan EBA’yı veya tek bilgisayardan uzaktan eğitim derslerini nasıl izlesinler. Uzaktan eğitim en çok dar gelirli vatandaşlarımızın çocuklarını vurdu. Bir yanda her türlü imkana sahip olacak düzeyde mali durumu olan ailelerin çocukları, diğer yanda salgından dolayı işsiz kalıp evine ekmek götüremeyen, telefonunda bile interneti olmayan dar gelirli ailenin çocukları var. Bu süreçte öğrenme uçurumu derinleşmiştir.
FATİH PROJESİNDEN GERİYE ZENGİNLEŞTİRİLEN YANDAŞLAR KALMIŞTIR
Apartmanlarla üniversite açmayı büyük eğitim hamlesi olarak sunan bu iktidarın, eğitimde büyük atılım diye gazetelerde, televizyonlarda pazarladığı bir projesi vardı, Fatih projesi. Bu proje için kaç Milyar harcandı? Bu projeden geriye ne kaldı? Yüzyılın projesi diye pazarladığınız, dünyada uygulamaya konulan en büyük ve kapsamlı eğitim projesinden geriye evlerimizde dolapların üstüne, çekmecelerin altına atılmış tabletler ve boşa giden Milyarlar ile zenginleştirilen bir takım yandaşlar kalmıştır.
İŞSİZ ÖĞRETMENLER ORDUSU HER YIL ARTMAYA DEVAM EDİYOR
Yüksek Öğretimimize baktığımızda birçok yapısal sorun olduğunu görüyor, bu sorunların bir kısmının da ortaöğretimden geldiğini biliyoruz. Yüksek Öğretimde meslek edilimini hedefleyen Tıp, mühendislik, teknoloji, iktisadi ve idari birimler, eğitim ve sağlık fakültesi mezunlarının okudukları bölüm ile istihdam edilebilmeleri arasındaki ilişki oldukça zayıftır. Bunun için sahanın taleplerine uygun ve gerçekçi bir projeksiyon çizilememiştir. Öğretmen adayı gençlerimiz sözleşmeli öğretmenlik sistemiyle aynı işi yaptıkları meslektaşlarından daha az maaşla çalışmakta ve birçok haktan da mahrum kalmaktadırlar. Yine şişiz kalan öğretmenlerimiz özel öğretim kurumlarında asgari ücretin altında çalışmaya razı olmaktadırlar. Her yıl KPSS sınavına girenlerin küçük bir kısmı atanırken büyük bir bölümü ataması yapılmayan işsiz öğretmenler ordusuna dahil edilmektedir.
İİBF MEZUNLARI İMTİYAZ DEĞİL ADALET İSTİYORLAR
İktisadi ve İdari Bilimler Fakülteleri Türkiye’nin en çok mezun veren ama mezunları en çok işsiz kalan fakülteleridir. Birçok üniversite de maliyeti düşük diye kurulan İktisadi ve İdari bilimler Fakültelerinin mezunlarının sayısı 400 Bini geçmiştir. Mezunlar kamuya yerleşebilmek umuduyla KPSS’ye girerken açılmayan veya çok az açılan kadrolar nedeniyle işsiz kalıyorlar. Türkiye’de genç işsizlere baktığımızda bunun büyük bölümünü İktisadi ve İdari Bilimler Fakülteleri mezunları oluşturmaktadır. İİBF mezunları imtiyaz değil adalet istiyorlar. İİBF mezunları torpil değil atanabilecekleri kadroların ilan edilmesini istiyorlar.
BOŞ KONTENJANLARI YÜKSEK ÖĞRETİMDE KALİTE SORUNUNUN BİR İŞARETİ OLARAK ALMALIYIZ
Üniversitelerimizde son yıllarda giderek artan boş kontenjanları gözardı etmeyelim. Boş kontenjanları yüksek Öğretimde kalite sorununun bir işareti olarak almalıyız. Tekrar tekrar üniversite sınavına girmeleri bir üniversiteyi değil, kaliteli kabul ettikleri bir üniversiteyi veya bölümü talep ettiklerinin göstergesidir. Yüksek Öğretimde eğitimden sorumlu insan kaynağı olan öğretim elemanlarının beceri aktarım odaklı öğretme ve sahaya yönelik eğitim verme konusunda ciddi eksiklikleri vardır. Öğretim üyelerine öğretmeye başlamadan önce ve sonrasında pedagojik eğitim veya destek verilmemektedir. Mühendislik, mimarlık, teknoloji, tıp gibi alanlarda öğretim üyesi olarak görev yapanlar öğretmenlik mesleğine dair hiçbir eğitim almadığını da unutmayalım.