Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun kendisi hakkındaki sözlerine ilişkin olarak, "Kılıçdaroğlu’nda ahlaki formasyon eksikliği" olduğunu belirterek, "Sayın Kılıçdaroğlu, spontan olarak küfretmeye hazır bir psikoloji ile hareket ediyor, küfrediyor" dedi.
Davutoğlu, "Ben o ifadeyi okuduğumda gerçekten bizim halkımızın seviyesi itibariyle, yani ahlak seviyemiz, ahlakımız, daha aileden aldığımız kültür itibariyle önce CHP’nin geniş halk kitleleri, oy veren kesim adına üzüldüm. Onlar böyle bir genel başkanı hak etmiyor" diye konuştu.
Dışişleri Bakanı Davutoğlu, Kanal 7 televizyonunda katıldığı programda Suriye konusundaki soruları cevapladı.
Davutoğlu, Halep’te yaşananların vicdanları yaraladığını belirterek, "Rejimin uyguladığı yöntemler gittikçe dozu artıran ve insanlık suçuna doğru giden unsurlar içeriyor" dedi.
Geçen yıl barışçıl gösteriler başladığında göstericilere keskin nişancılarla ateş açıldığını, daha sonra kitlesel gösteriler büyüdükçe top atışlarının başladığını hatırlatan Davutoğlu, "Şimdi büyük şehirlerde dahi
kontrol kaybedilince bu sefer şehirler doğrudan havadan ve karadan bombalanarak bir insanlık suçu işleniyor. Halep’te yaşanan budur. Hiçbir gerekçe sivil yerleşim olan yerlere havadan bombalamayı mazur gösteremez" diye konuştu.
Davutoğlu, buradaki amacın kamu düzenini sağlamak değil, halkı yıldırmak olduğunu ifade ederek, "Bu bütün dünyaya şunu demektir: Ben bu insanları burada istediğim gibi öldürürüm ve siz hiçbir şey yapamazsınız" dedi.
Davutoğlu, şunları söyledi:
"Dün ve bugün Halep’ten gelen bilgiler bizim bu konuda insanlık vicdanı
adına bırakınız siyasi stratejik unsunlar, ki onların hepsi de çok önemli,
insanlık vicdanı adına artık sesimizi daha fazla yükseltmenin vaktinin geldiğini
açık biir şekilde gösteriyor."
"Halep’i tahrip etmenin Suriye’nin geleceğini tahrip etmek" olduğunu
belirten Davutoğlu, Esed rejiminin kendi geleceğini göremediğini ve halkı
cezalandırdığını vurguladı.
Davutoğlu, "Uluslararası toplumunun harekete geçmesi lazım. Bugün ben
öğleden sonra (BM Genel Sekreteri) Sayın Ban Ki-mun ile bir görüşme daha
yapacağım. Bu tabloyu onunla da paylaşacağım. Sürekli temas halinde olmamız
lazım. Artık BM bugünler için var" diye konuştu.
Suriye’deki durumun çevre ülkelerde tedirginlik yarattığını ve güvenlik
riski oluşturduğunu kaydeden Davutoğlu, "BM’nin Rusya ve Çin’in bu tabloyu bir
kez daha gözden geçirmesi lazım. Bunun ulusal egemenlik kavramıyla izah edilir
tarafı kalmamıştır" dedi.
BM’de hiçbir adil temeli olmayan veto hakkına dayalı uygulamaların
bırakılması gerektiğini belirten Davutoğlu, "Görüyoruz BM’deki tıkanmayı, ama biz
etkileniyoruz" dedi. Davutoğlu, uluslararası düzenin gözden geçirilmesi
gerektiğini vurguladı.
Davutoğlu, olaylardan en çok Arap ülkeleri ve Türkiye’nin etkilendiğini,
ancak hiç etkilenmeyen ülkelerin BM’de veto hakkına sahip olduğunu belirterek,
"Aslında bu uluslararası toplum için büyük bir imtihandır ve bu imtihan
kaybediliyor" dedi.
Davutoğlu, "Bu katliama bir şekilde dur demek lazım" diye konuştu.
"Muhalif kavramı mahiyet değiştirmiştir"
Suriye’de muhalif kavramının değiştiğini ifade eden Davutoğlu, "Suriye’de
muhalif kavramı artık mahiyet değiştirmiştir" dedi. "Evet eskiden buna Suriye
muhalefeti denilebilirdi" diyen Davutoğlu, bugün artık Halep’te halkın
direndiğini söyledi.
Davutoğlu, "Bir halk harekete geçmişse, o halkın iradesinin tarihe
yansıması zaman meselesidir" dedi.
"Kılıçdaroğlu’nda ahlaki formasyon eksikliği var"
Hükümetin Suriye politikasına yönelik eleştirileri cevaplandıran
Davutoğlu, muhalefetin eleştirilerinin dozunun bazen kaçtığını belirtti.
Davutoğlu, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun eleştirileri ve
sözleri ile ilgili olarak, Kılıçdaroğlu’nun "ahlaki formasyon eksikliği" olduğunu
söyledi.
"Sayın Kılıçdaroğlu, spontan olarak küfretmeye hazır bir psikoloji ile
hareket ediyor, küfrediyor" diyen Davutoğlu, "Ben o ifadeyi okuduğumda gerçekten
bizim halkımızın seviyesi itibariyle, yani ahlak seviyemiz, ahlakımız, daha
aileden aldığımız kültür itibariyle önce CHP’nin geniş halk kitleleri, oy veren
kesim adına üzüldüm. Onlar böyle bir genel başkanı hak etmiyor" diye konuştu.
Davutoğlu, "Orada geçen ifadeyi Allah aşkına hangi Cumhuriyet Halk
Partili ulu orta bir yerde kullanır. Toplumumuzun bir ahlaki değeri var" dedi.
CHP’nin sol gelenekten ayrı bir vicdanı olması gerektiğini belirten
Davutoğlu, şöyle konuştu:
"Bu, zalimle mazlumu ayırt etmeyi, insan hakları konusu olsun, burada bir
sınavdan geçiyor herkes. Bakın şimdi Sayın Kılıçdaroğlu, yaptığı konuşmalardan
birinde diyor ki ’Biz olsaydık konteyner kentleri kurmazdık.’ ’Niye kurmazdınız’
diyorlar. ’Onları kabul etmezdik’ diyor. ’Çünkü bu insanlar beladır, bela açar’
diyor.
Bakın şimdi, bugün sabahki rakamları veriyorum. 43 bin 212 Suriyeli
kardeşimiz var. Onun bela açar dediği kardeşlerimiz var. Bunun 9 bin 890’ı kadın.
10 bin 398’i 18 yaşından küçük kız çocuğu. 11 bin 123’ü 18 yaşından küçük erkek
çocuğu. 31 bin 411’i kadın ve çocuk. Şimdi bunlara siz bela diyebilir misiniz?
Yani bu şu demektir. Bir kız çocuğu bir saldırıdan kaçarak Sayın Kılıçdaroğlu’nun
evinin kapısına dayandığında Kılıçdaroğlu kapıyı kilitleyecek. Açmamayı bırakın
kapıyı kilitleyecek ve o mütecavizle o kız çocuğunu karşı karşıya bırakacak. Bu
bizim kültürümüzde var mı?"
Davutoğlu, Türkiye’nin geleneğinde yardım isteyenin geri çevrilmesinin
olamayacağını belirterek, "Bizim geleneğimizde bizden aman dileyen, bizden
emniyet isteyenlerden kimlik sormayız. ’Mezhebin ne, etnisiten ne, dinin ne?’
demeyiz. Açarız kapımızı" dedi.
Kılıçdaroğlu’nun Suriyelilerin kaldığı kamplara gitmediğini ifade eden
Davutoğlu, "Mesele şu. Suriye halkıyla birlikte ağlamayı bilemeyenler, Suriye’de
insanlık vicdanının karşısına çıkamazlar" ifadesini kullandı.
Davutoğlu, "Bu bir vicdan eksikliğidir. Bunun artık bir siyaset algısını
görmüyorum" diyerek, Kılıçdaroğlu’nun günlük düşündüğünü söyledi. Davutoğlu, "Her
gün kalkıyor, ’Acaba bugün Davutoğlu’nu nasıl eleştiririm’ diye başlıyor, Sayın
Başbakanımızı nasıl eleştiririm diye başlıyor. O günün gerçeğiyle eleştiriyor. Bu
da başka bir formasyon meselesi. Çünkü süreç olduğunu görse, bir illet bağı
kurması gerekecek yani bir şeklide o olaylar arasında sebep sonuç bağı kurması
gerekecek. ’Niye bu oldu’ diye sormuyor" dedi.
Davutoğlu, "Böyle bir zihin siyaset üretemez. Böyle bir zihin
eleştirebilir, hakaret edebilir, küfredebilir, ama böyle bir zihin Türkiye’nin
önüne, halkının önüne tek bir siyaset koyamaz" dedi.
"Stratejik Derinlik kitabımın arkasındayım"
"Stratejik Derinlik" kitabına değinen Davutoğlu, kitabını bakanlık gibi
bir görev alacağını düşünmeden, akademisyen olarak kaleme aldığını söyledi.
"Bugün o eserin arkasındayım" diyen Davutoğlu, "Kılıçdaoğlu’nun okuduğunu
zannetmiyorum. Çünkü orada sadece baştaki yöntem kısmını okumuş olsa böyle bir
yapı içinde olmaz" dedi.
Davutoğlu, bugün yürütülen dış politikanın hükümetin, Başbakan Recep
Tayyip Erdoğan’ın, bakanların, AK Parti’nin emeği olan, sadece kendisiyle
özdeşleştirilmemesi gereken bir politika olduğunu söyledi.
"Sorumluluktan kaçmak için söylemiyorum. Sonunu kadar savunurum" diye
konuşan Davutoğlu, özgüvenini kaybetmeyeceğini, yaptıklarındaan kesinlikle emin
olduğunu söyledi.
Suriye’nin kuzeyindeki gelişmeler
Davutoğlu, Suriye’nin kuzeyindeki gelişmelerle ilgili soru üzerine, o
bölgedeki gelişmeleri önceden öngördüklerini söyledi.
Olaylar başladığından beri devletin her kademesinde konuyu
değerlendirdiklerini ifade eden Davutoğlu, şöyle konuştu:
"Risk yok mu? Risk var ve hep olacak. Çok açık yüreklilikle söylüyorum.
Biz halkımızla gerçeği paylaşmak durumundayız. Ortadoğ’daki bu değişim süreci
nasıl Balkanlar’da 10 yılı aşkın süre aldı hala devam ediyor, Ortadoğu’da da uzun
sürecek, sürebilir, birçok risk alanları çıkabilir. Ama bu sizin dışınızdaki bir
gelişme."
Suriye’nin kuzeyinin Irak’ın kuzeyinden farklı olduğunu söyleyen
Davutoğlu, 911 kilometrelik sınır boyunu son derece karmaşık bir kuşak olarak
nitelendirdi. Davutoğlu, bölgede birçok değişik etnik ve mezhebi unsurlar
olduğunu belirterek, "Bir kaos ortamı doğduğunda, o zamana kadar rejimin yanında
olan unsurlar bile, PYD gibi, bu kaostan istifade etmek isteyip, oportünist bazı
provokatif eylemlere girerler fiili durum yaratabilmek için, ’biz varız’ demek
için, ön almak için" dedi.
Terör örgütü PKK’nın Irak savaşı sonrasında 1991’de Irak’ta da aynı şeyi
yapmaya çalıştığını hatırlatan Davutoğlu, o zaman PKK ile Barzani arasındaki
çatışmanın nedeninin bu olduğunu söyledi.
Davutoğlu, "Biz her şeyi ciddiye alırız. Yüzde 1 bile risk varsa bu
ülkenin geleceği için biz onu ciddiye alırız. Onun için Sayın Başbakanımızın
açıklamalarındaki şey de o. Bir panik, bir telaş veya büyük bir şey değil. Risk
hesaplamalarının yapılıp, ona göre tedbirimizin alınacağının işaretini vermiştir"
dedi.
"Biz o haritaya izin vermeyiz"
Suriye’nin kuzeyinde tamamen PKK hakimmiş gibi gösterildiğini söyleyen
Davutoğlu, "PKK tek bir yerde bile hakim olsa, küçük bir köyde bile, biz onu risk
unsuru olarak görürüz, çünkü bu bir terör unsurudur. Bunu önemsizleştirmek için
söylemiyorum. Ama Kuzey Suriye diye sanki böyle bir kuşak var ve böyle bir harita
uyandırılmaya çalışılıyor" dedi.
Davutoğlu, şunları söyledi:
"Bu haritalar üzerinden birileri öyle haritalar sirküle ediyorlar ki
sanki harita olunca gerçek kabul ediliyor ve haritayı boyuyor. O kafasındaki
haritayı oraya çıkarıyor. Biz o haritaya izin vermeyiz tabii. Bizim için nedir
esas burada kabul edilemez unsurlar? Birincisi nerede olursa olsun sınırımızın
yakınında ve kim tarafından olursa olsun bir terör yapılanmasına karşıyız ve izin
vermeyiz. Bu konuda da her türlü hakkımızı mahfuz tutarız."
Türkiye’ye tehdit olabilecek ister PKK olsun ister El Kaide olsun her
türlü terör unsuruna karşı her türlü tedbiri alacaklarını kaydeden Davutoğlu, "Bu
her türlü tedbirin sınırını koymuyorum" ifadesini kullandı.
De facto yönetimler oluşursa Suriye Lübnanlaşır
Suriye’deki Kürt Ulusal Konseyi ile ilişkilerinin sürdüğünü bildiren
Davutoğlu, Suriye’deki Kürtlerin hakları ihlal edildiğinde haklarının
takipçisinin Türkiye olduğunu söyledi.
Davutoğlu, "Ama PYD’nin fırsatçılığı şurada. PKK geçmişte olduğu gibi bu
kriz süresince de PYD ile birlikte Suriye rejimiyle işbirlikçilik yaptı" dedi.
Davutoğlu, şöyle devam etti:
"Şimdi o rejimin gideceğini hissedince rejimle kendisi arasına mesafe
koyup o bölgede de facto bir yönetim kurmaya çalışıyor. Ama bunlar çok küçük
alanlar, yani bütün Suriye’nin kuzeyi diye algılamak yanlış olur. Şimdi bizim
burada gördüğümüz ikinci risk, bu tür de facto şeyler oluşursa, aynı de facto
yönetimi oradaki Araplar, biraz ötedeki Türkmenler, Nusayriler, Dürziler de kurar
ve Suriye Lübnanlaşır."
Suriye’de demokratik seçimin yapılıp parlamento oluşmadan de facto
yönetimlerin oluşması durumunda Suriye’nin bölüneceği uyarısını tekrarlayan
Davutoğlu, "Bizim şu anda aldığımız tedbirler Suriye’nin bölünmesine değil,
aksine bir arada tutulmasına yönelik tedbirler olacak" dedi.