Başbakan Yardımcısı Yalçın Akdoğan, "Oslo meselesini sürekli algı operasyonuna çeviren paralel yapıdır" dedi ve CHP lideri Kılıçdaroğlu'na seslendi: "Ne biliyorsan söyle"
Başbakan Yardımcısı Yalçın Akdoğan, TGRT Haber ekranlarında yayınlanan "Neler Oluyor" programında canlı yayın konuğu oldu. İhlas Haber Ajansı ve TGRT Haber Ankara Temsilcisi Batuhan Yaşar'ın sorularını cevaplayan Akdoğan, gündeme dair önemli açıklamalarda bulundu. Akdoğan, AK Parti'nin 7 Haziran'dan sonraki politikalarıyla oyunu arttırdığını dile getirdi. Kalan zamanda son bir gayretle AK Parti'nin oylarını arttırmayı hedeflediklerini belirten Akdoğan, "AK Partililerin rehavete kapılmadan işi ciddiye almaları, vatandaşlarımızın sandığa gitmeleri önemli" şeklinde konuştu.
"BAZI ÇEVRELER BAŞLARINA TAŞ DÜŞSE TAYYİP BEYDEN BİLECEKLER"
Akdoğan, program sunucusu Yaşar'ın, milli takımın Fransa'da düzenlenecek Avrupa Şampiyonası'na katılma hakkı kazanmasının ardından, bazı çevrelerin siyasi boyutlara varan eleştirilerde bulunduğunu hatırlatması üzerine, "Bazı çevreler başlarına taş düşse Tayyip Beyden bilecekler. Bu ülkenin son dönemde kaydettiği başarıların, rekorların ortaya çıkmasında Sayın Erdoğan'ın çok büyük katkısı var. Ortaya koyduğu liderlik özelliğiyle Türkiye'ye çağ atlattı, ortaya bir vizyon koydu. Türkiye 3-5 ay sonrasını göremezken; 2023, 2053, 2073 vizyonlarını üretmeye başladı. Biz, siyasal zeminli bir dünya markası ürettik. Bütün bölgedeki ülkelerde imrenerek izlenilen bir lider profili üretmiş olduk. Bunu bazı kesimler hazmedemiyor" diye konuştu.
"HDP'NİN SÜRECE İHANET ETMESİNDEKİ EN TEMEL UNSUR, SIRTINI PARALEL YAPIYA YASLAMASIDIR"
Başbakan Yardımcısı Akdoğan, Türkiye ile ilgili yurtdışı kaynaklı algı operasyonları yapıldığını kaydetti. Yurtiçinde de birtakım yapıların hükümete savaş açtığını, AK Parti'ye karşı açık bir siyasal savaş yürütüldüğünü dile getiren Akdoğan, "Türkiye'nin bölgesel bir güç olmasından rahatsızlık duyan birçok kesim var; paralel yapı da son dönemde bunların başını çekiyor. Türkiye'ye karşı yapılan karalama kampanyalarında paralel yapı adeta lokomotif görevi yapıyor. Bunlar, çok düşük zekalı bir takım casusluk numaraları yapıyor. Türkiye'de geçmişte de bazı vesayet odakları vardı. Onlar temizlendi; bu sefer bunlar meydanı boş buldu. Basit casusluk numaralarıyla ülkeye yön verebileceklerini düşündüler ve arkalarındaki bir sürü kişiyi uçuruma sürüklediler. Bütün bu algı operasyonlarının içerisinde de bu yapının olduğunu görüyoruz. Şuanda seçimden sonra AK Parti tek başına iktidara gelmesin diye herkesle işbirliği yapıyorlar. PKK'yla işbirliğinden, Suriye'de, Kuzey Irak'ta, Türkiye içinde hiç yakından uzaktan ilgisi olmayan partileri desteklemeye kadar, her türlü işbirliğine, her türlü kirli oyuna açık bir şekilde, "nasıl AK Parti'ye engel oluruz'un derdindeler. Özellikle HDP'nin barajı geçmek için sürece ihanet etmesindeki en temel unsur, sırtını paralel yapıya yaslamasıdır. Barajı geçmek için, "Tayyip Erdoğan karşıtı bir dalga var, ben bu dalgayı arkama alayım, bununla barajı geçerim" dediler. Onlar da AK Parti'yi devirmek istiyorlar, böyle bir işbirliği içerisine girdiler" ifadelerini kullandı.
"MHP İKTİDARA GELMEK İSTEMİYOR"
MHP'nin yönetime gelmekten korktuğunu, iktidar korkusunun bulunduğunu dile getiren Akdoğan, "Buna tembellik mi dersin, korkmak mı dersin; iktidara gelmek istemiyorsun. O zaman sen niye siyaset yapıyorsun. MHP'deki kardeşlerimiz, teşkilattaki arkadaşlar, ülkücüler diyor ki: "Sen niye siyaset yapıyorsun? İktidara ortak olmuyorsun, yönetime gelmek istemiyorsun, her şeye "yok" diyorsun; peki bizim görüşümüz nasıl yönetime yansıyacak" diyor. Bu noktada bir tepki oluştuğunu görüyoruz. Sen o zaman parti kurma, sen dernek kur. Yazılı açıklama yapıyorsun zaten, masa başından dernek olarak yazılı açıklamalar yaparsın, böyle idare eder gidersin. Hep tek adam, otoriterlik yakıştırmaları yapılıyor. Koskoca bir camia var, onlar bir şey istiyorlar ama bir kişi ne istiyorsa o oluyor. Ama o bir kişi istemiyorsa, diğerlerinin ne istediğinin hiç önemi yok. Başbakan, bunu açıkladı; şartlar müzakere edilmedi. "Benim dört şartım var, bunları kabul ederseniz…" Böyle bir şey değil; bunlar müzakere edilemedi. "Bunları zaten kabul etmeyeceksiniz, hükümet kuramayız" falan, kapattılar kapıyı. Ondan sonra zaten konuşulma imkanı kalmadı" değerlendirmelerinde bulundu.
KILIÇDAROĞLU'NUN OSLO İDDİALARI
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun Oslo konusunda ortaya attığı iddiaları değerlendiren Akdoğan, "Seçime 10 gün kala eski defterleri karıştırıyor; "Bir şey bulabilir miyiz" derdinde. "Bir şey bulalım, yakıştıralım, uğraşıp dursunlar, acaba bunun altında kalırlar mı" diyor. Böyle sorumsuz bir siyaset tarzı olabilir mi? Oslo nedir? Bunu gündeme getiriyor, böyle bir şey yok. Bundan bir şey çıkmaz, varsa getir ortaya koy. Sen bunları gündeme getirirken son derece sorumsuzsun, açıklarken mi sorumlu davranacaksın? Ne biliyorsan açıkla kardeşim. Bu devlet, bu AK Parti hükümeti, herhangi bir örgüte karşı hiçbir taahhüt altına girmemiştir. Sen ne biliyorsan söyle. Bunlar boş laflar: "Atalım, ya tutarsa." Bunlar doğru şeyler değil. Oslo meselesini sürekli algı operasyonuna çeviren paralel yapıdır. Böyle tertipler, tezgahlar, bir takım tutanaklar koymuşlar; bunlar hep uydurma şeyler. Paralel yapı üflüyor, Kılıçdaroğlu oynamaya başladı. Paralel yapı AK Parti karşıtlığı yüzünden bazı şehirlerde "CHP'ye nasıl destek verebiliriz, Güneydoğu'da HDP'ye nasıl destek verebiliriz" sürekli habis bir yaklaşımla, fitne fesat peşinde koşuyor. Oslo meselesi, paralel yapının uydurmasıdır. Ne biliyorlarsa açıklasınlar" şeklinde konuştu.
'BEYAZ TOROS" TARTIŞMASI
Akdoğan, 90'lı yıllarda yaşanan olumsuzlukların geride kaldığını, Türkiye'nin artık terörle mücadeleyi hukuk çerçevesinde yürüttüğünü ifade etti. Beyaz Toroslar döneminin geçmişte kaldığına vurgu yapan Akdoğan, şu ifadeleri kullandı:
"Geçmişte, 90'lı yıllarda bir takım olumsuzluklar vardı. Faili meçhuller, yargısız infazlar, işkence, kötü muamele… Bunları terörle mücadele adı altında gösterilerek yapılan olumsuzluklardı. O dönem bir dizi olumsuzluklarla anılan bir dönemdi. O dönem Beyaz Torosların dönemiydi, bugün öyle bir dönem yok. Bugün terörle mücadelede devlet, hukuk çerçevesi içerisinde bir mücadele veriyor, milletin hakkını korumak için kamu düzenini tesis etmeye çalışıyor. Burada tamamen farklı bir güvenlik konsepti var. Hükümet, vatandaşla teröristi birbirinden ayırıyor, vatandaşına kucak açıyor, hizmet ediyor, hakkını, hukukunu geliştirmeye çalışıyor; terörle de çok boyutlu şekilde mücadele ediyor. Cumhuriyet tarihinin en büyük terörle mücadele operasyonları yapılıyor. Bu başarılı ve kararlı bir şekilde yapılıyor."
"TERÖR ÖRGÜTÜ HALKI SOKAĞA DÖKEMEDİ"
"Terör örgütü halkı sokağa dökemedi. Birçok proje yapmaya çalıştı, bunların hiçbirisinde başarılı olamadı" diyen Akdoğan, şöyle devam etti:
"Bu mücadele hukuk çerçevesinde yapılıyor. Sivil kayıp verilmemesi için asker ve polis beraber elinden geleni yapıyor. Bu operasyonlarda yüzde 70'e yakın bir halk desteği var. Bölgede de bu oran yüksek. Bölgede, "çatışmalar sona ermeli ama devlet de bu mücadeleyi bırakmamalı" algısı yüksek. Halk desteğinin oluşmaması ve halkın devlete destek vermesinin bir nedeni de, bu 12-13 yılda AK Parti'nin ortaya koyduklarıdır, yaptıklarıdır. Devletin iyi niyetini vatandaş gördü. Bu hükümet, bu devlet çözüm istiyor ve halkı kucaklıyor. Örgütün ne kadar sorumsuz davrandığını, ne kadar yanlış işler içerisine girdiğini vatandaş gördü, bunlar da bir tepki oluşturdu."
"HDP PATLAMADAN İSTİFADE ETTİ"
Ankara'da meydana gelen terör saldırısından sonra AK Parti'yi hedef alan açıklamalara dikkat çeken Akdoğan, "Patlama olduktan sonra, AK Parti'yi katil ilan ettiler, AK Parti'ye demediklerini bırakmadılar. Bu tam bir siyaset mühendisliği projesidir. HDP, bundan istifade etti. "Bunlar seçim için savaş istiyorlar" gibi bir takım laflar ürettiler. Bunun adı savaş değil. Ortada bir terör örgütü var, terör faaliyetleri yapıyor. Buna karşılık olarak da devlet operasyonlar yapıyor. AK Parti 10 tane seçime girdi; hiç böyle bir şeyden medet umdu mu? 7 Haziran'dan önce niye olmadı bunlar? Örgüt burada farklı bir yola girdi, eylemlere başladı, devlet de operasyonlara başladı. Devlet, o operasyonları yapmasaydı, Türkiye'de bir kaos planları ortaya konacaktı. İç savaş gibi görüntüler, toplum kesimlerinin birbirlerine düşmesi; buradan başka bir yere varmaya çalışacaklardı. Devlet buna karşı operasyonları başlattı ve burada netice alıyor. İnsan hayatına kasteden ve bunun üzerinden siyaset yapanların kim olduğu belli. AK Parti'nin felsefesi, inancı, kutsalları bellidir ve böyle bir şeye tenezzül etmez. Ama kimlerin kutsal günlerde bile, bayramlarda bile ne tür eylemler yaptığın gördük. Bu terör örgütünün hiçbir kutsalı yok. Dünyada bir sürü terör örgütü var, gidin bakın; ambulans şoförü öldürülür mü? Asker, polis de bu milletin evladıdır. Üzerinde hangi üniforma olursa olsun, insan hayatına kastettiysen bu terör eylemidir. Bazıları da, "bu siyasi bir örgüt, siyasi amaçları var" diyor. Zaten, insan öldüren örgütün siyasi amaçları varsa, bu "terör örgütü" adını alıyor. Diğer türlü zaten seri katil olur, adi suç olur. Senin siyasi hedeflerin var da, bu hedefi gerçekleştirmek için silaha sarılıp, insanları öldürüyorsan o zaman zaten sana terörist diyorlar" ifadelerini kullandı.
BAZI KANALLARIN DİGİTÜRK PLATFORMUNDAN ÇIKARILMASI
RTÜK'ün Digitürk platformundan çıkarılan kanallarla ilgili aldığı kararı eleştirdi. Kararın, MHP, CHP ve HDP işbirliğiyle alındığını belirten Akdoğan, şu eleştirilerde bulundu:
"RTÜK'ün aldığı karar son derece yanlış, hiçbir pratik karşılığı olmayan bir karar. "İlgili maddeyi değerlendir" diyor. Onlar da değerlendirecek. RTÜK'ün bir yaptırım gücü de yok, bunun pratik bir karşılığı da yok. Burada üçü bir araya geldi. Paralel kardeşliği; MHP, HDP, CHP kontenjanından seçilen 5 tane üye var, 4 tane de AK Partili üye var. AK Partili üyelerinin sayısı daha az kaldığı için, HDP, MHP, CHP kontenjanından seçilen üyeler, sırf paralel yapı konusunda bir araya geldiler. Bunun hiçbir pratik karşılığı yok. Bu konu ulusal güvenlik meselesidir. Diğer hadise ise; tamamen girişim özgürlüğü bağlamındadır, devletle, hükümetle ilgili değildir."