TBMM İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu bünyesinde, "terör ve şiddet olayları kapsamında yaşam hakkı ihlallerinin incelenmesi" için kurulan Alt Komisyon, Yazar Kemal Burkay'ı dinledi. Burkay, "PKK'nın ortaya çıkmasının çok daha sistemli bir devlet projesi olduğunu düşünüyorum" iddiasında bulundu.
TBMM İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu bünyesinde, "terör ve şiddet olayları kapsamında yaşam hakkı ihlallerinin incelenmesine" yönelik kurulan Alt Komisyon, Yazar Kemal Burkay'ı dinledi. Burkay, komisyona yaptığı sunumda, Türkiye'de hala barış ve demokrasi ortamına ulaşılamadığını söyledi.
Türkiye'nin, "çatışma ortamı" nedeniyle büyük bedeller ödediğini belirten Burkay, "Çatışma ortamı en başta insanların yaşam haklarını vurdu" dedi.
Kimilerinin, "şiddet", kimilerinin "terör" diye adlandırıldığı olayların nasıl başladığının sorgulanması gerektiğini ifade eden Burkay, "Bu durumdan kurtulmak için geçmişi iyi tahlil edebilmemiz gerekir. Karanlık dönem ve onun üzerindeki örtünün kaldırılması gerekiyor" diye konuştu.
Türkiye'de "sol hareketin", "sindirme" ve "baskı"nın sistematik hale gelmesi nedeniyle silahlı alana taşındığını savunan Burkay, şöyle devam etti: "Tam bu noktada, 'kontrgerilla' denilen örgütün çalışmalarının da iyi incelenmesi gerekiyor. Geçmiş araştırılacaksa bu örgütün üzerindeki perdenin de kaldırılması gerekiyor. Bu örgüt, tüm NATO ülkelerinde tasfiye edilmesine rağmen yıllarca Türkiye'de anti-sol propaganda için kullanılmaya devam etti. Kontrgerillaya artık bizim ülkemizde ihtiyaç kalmadı, tasfiye edilmesi gerekiyor.
Aslında, 'Ergenekon' denilen örgüt, isim değiştirmiş kontrgerilladır. Bu çerçevede, JİTEM'in faaliyetleri de araştırmalı. Bu meseleyi partiler arası bir iç çekişme konusu haline getirmeden, herkesin desteğiyle aydınlığa kavuşturmak lazım. Çünkü bu iş, sadece AK Parti'nin tek başına yapabileceği bir şey değil."
"PKK'nın ortaya çıkış süreci incelenmeli"
Terör örgütü PKK'nın da ortaya çıkış aşamalarının dikkatle incelenmesi gerektiğini ifade eden Burkay, "PKK'nın ortaya çıkmasının çok daha sistemli bir devlet projesi olduğunu düşünüyorum" iddiasında bulundu.
"PKK olayında devletin parmağının olduğunu bizzat Öcalan'ın kendisi itiraf ediyor" diyen Burkay, sözlerini şöyle sürdürdü: "(PKK'yı kurduktan sonra devlet bizzat ekmeğini, suyunu, silahını verdi) diyor Öcalan. Ekmeğini, suyunu devlet sağlıyor 3 yıl boyunca. Sonra sen düşmanını şaşırtıyor, onu kullanıyor oluyorsun. Yani, 'oyun oynadığını' söylüyorsun. Öcalan, Suriye'ye geçtikten sonra politikası değişti. PKK, kendi tabanına ve yurtdışındaki muhalif güçlere karşı da eylemler yaptı. PKK, Kürt halkına karşı da ağır suçlar işledi. Bunları söylediğimiz zaman bize karşı kampanya başlatıldı.
Öcalan, Türkiye'ye getirildiğinde Ergenekon'un kontrolü, denetimi altına girdi. Yıllarca politikalar kendisine dikte ettirildi. Unutmayın, geldiğinde, 'pişmanım' dedi. Örgüt de silahları bırakmaya hazırdı. Benim derdim PKK ile değil. 2004'e kadar PKK silah kullanmadı. Sonra tekrar savaşçı konuma geldi. Bildiğimiz kadarıyla bu darbe hazırlıkları dönemine denk geldi. Öcalan'a, 'hareketlen' dediler. Neden? Darbe koşullarını oluşturmak için. Tıpkı 12 Mart, 12 Eylül dönemlerinde olduğu gibi.
Ben artık silahların susmasını istiyorum. Bu aşamadan sonra PKK'nın silahlarının bir faydası olmaz. Hem PKK hem de devlet sonuç vermeyecek eylemlerini bırakmalı. Devlet artık tartışma konusu olan yöntemlerini terk etmeli. Kürt sorunu barışçıl yöntemlerle çözülmeli. PKK'nın silahlarını susturması Kürt halkına zarar vermez, fayda getirir."
"Öcalan canavar değil"
Terör örgütü elebaşı Abdullah Öcalan'ın da yaptığı tüm yanlışlara rağmen bir insan olduğunu ifade eden Burkay, "Öcalan, bir canavar değil. Eğer koşullar uygun olsaydı kendisiyle uzlaşılabilirdi. Özal döneminde ve Türkiye'ye getirilişinde bu şans vardı. Devlet bu şansı kullanamadı" şeklinde konuştu.
Milletvekillerinin soruları üzerine, BDP'nin politikalarını da değerlendiren Burkay, "demokratik özerklik" talebinin "içinin boş" olduğunu söyledi.
Burkay, "Ama ana dilde eğitim imkanı önemli. Bu kadar da mı olmasın? 20 milyon Kürt için otonomi olsun bari. Kıbrıs Türkleri için neler istemiyoruz. Türkiye, bununla bölünmüş olmaz. İnsanların, PKK'nın politikalarıyla yaşamak isteyeceklerini zaten sanmıyorum. Çünkü, PKK kendi içerisinde demokrasiyi işletemeyen bir örgüt" açıklamasında bulundu.
"Kürt hareketinin temsilcilerinin sadece PKK ve BDP olarak algılanmasının yanlış olduğunu" vurgulayan Burkay, "Biz put istemiyoruz, hiçbir örgütün fetiş haline getirilmesini istemiyoruz. Kürt hareketi kendi içinde demokratik ve renkli olmalı. Federatif çözüm dünyanın birçok ülkesinde yaşanıyor, şu anda. Koşullar kaybolmuşken silaha sarılmanın faydası yok ancak zarar getirir. Silahları karşılıklı susturmaya ihtiyaç var" diye konuştu.
"Biz sadece devlete 'operasyonları bırak' çağrısını yapıp bırakmamalıyız. PKK'ya da silahı bırakması için baskı yapmalıyız" diyen Burkay, parlamentoların da sorunların tartışılması adına demokratik zeminin oluşturulmasına kaktı sunması gerektiğini söyledi.
Burkay, "Siyasetin önü açılmalı. Gerekiyorsa genel af ilan edilmeli, ana dilde eğitimin önünün açılması önemli. Bunlar ortamı yumuşatır. O zaman birileri silah kullanmak istese bile bu engellenmiş olur" dedi.