MHP Genel Sekreteri İsmet Büyükataman, "Terörü lanetliyor, teröristlerin, bunlara destek veren vatansızların, PKK'ya sırtını dayayan şeref yoksunlarının amaçlarına ulaşamayacağını bir kez daha çok kararlı ve güçlü bir şekilde haykırıyoruz" dedi.
MHP Genel Sekreteri İsmet Büyükataman, yapılan koalisyon görüşmeleri hakkında yazılı açıklama yaptı. Büyükataman, "Sayın Ahmet Davutoğlu'nun hükümeti kurma görevini 9 Temmuz 2015 tarihinde Cumhurbaşkanı'ndan almasıyla başlatmış olduğu koalisyon hükümeti oluşturma çalışmaları başarısızlıkla sonuçlanmış ve ülkemiz bir erken seçim sürecine girmiştir. Koalisyon kurma çalışmaları kapsamında Sayın Ahmet Davutoğlu, Sayın Genel Başkanımız Devlet Bahçeli ile görüşmek üzere ikinci ziyaretini 18 Ağustos 2015 tarihinde gerçekleştirmiştir. Yapılan görüşmelerde Sayın Genel Başkanımızın çabasına rağmen bir sonuç alınamamıştır. Haddi zatında Sayın Davutoğlu'nun ne yazık ki Genel Başkanımızın yapmış olduğu Saray vesayetinden kurtulup görüşmelere gelmesi hususundaki uyarılarını dikkate almadığı ve aslında bir koalisyon görüşmesi yapmak yerine kamuoyuna yönelik olarak göz boyama amacıyla bu ziyareti gerçekleştirdiği müşahede edilmiştir. Sayın Davutoğlu, Saray'ın koalisyon kurulmaması yönündeki ağır telkinleri ve baskıları nedeniyle koalisyon görüşmelerinden bir netice çıkaramamış ve terörün azıttığı, ekonomik kırılganlığın arttığı bir dönemde koalisyon kurmamak için çıktığı turları noktalamış, ülkemizi bir erken seçim kaosuna götürmek yoluna sapmıştır" ifadelerini kullandı.
MHP'nin hiçbir sorumluluktan kaçmadığını kaydeden Büyükataman, "Anayasa'nın ilk dört maddesi değiştirilemez, değiştirilmesi teklif dahi edilemez. Çözüm süreci eksiksiz ve bahanesiz olarak ortadan kaldırılacaktır. Sürecin tümüyle tasfiyesi sağlanacaktır. Toplum hayatını felç eden, adalet ve ahlak kurallarını hiçe sayan rüşvet ve yolsuzluk iddiaları 17-25 Aralık kapsamında tekrar ele alınarak, ucu kime dokunursa dokunsun üzerine gidilecektir. Anayasal yetki ve sorumluluklarını inat ve ısrarla çiğneyen, hiçbir kural tanımayan Cumhurbaşkanı'nın görevinin gerektirdiği meşru ve hukuki zeminde bulunmasının yanı sıra kuvvetler ayrılığı prensibinin parlamenter demokrasiyle muhafazası sağlanacaktır. Açıkça görüldüğü üzere Milliyetçi Hareket Partisi'nin talepleri ülke ve millet bütünlüğünü tehdit eden plan programların ortadan kaldırılmasını, milletimizin kimliğini belirleyen unsurların muhafazasını, anayasanın korunmasını ve toplumumuzu kemiren yolsuzluk, hırsızlık, rüşvet, irtikâp vb. ahlaksızlıkların üzerine gidilerek sorumluların cezalandırılmasını amaçlayan haklı ve makul ilke ve taleplerdir. Ancak Sayın Davutoğlu bu ilkeleri kabule yanaşmamıştır. Dolayısıyla Sayın Davutoğlu yolsuzlukların, hırsızlıkların üzerinin örtülmesini, ülke bütünlüğünü tehlikeye düşüren ihanet projelerinin devamını, anayasanın delinmesini, rejimin tartışmaya açılmasını destekler bir siyaset ortaya koyacağını açıkça ifade etmiştir. Sayın Davutoğlu Saray'ın arzularını ve çıkarlarını savunmayı, ülkenin milletinin korunmasından daha önemli tutmuştur. Bütün bunlardan sonra da çıkıp koalisyona bizim razı olmadığımız yönünde kamuoyu yalan ve yanlış bilgilendirilmektedir. Davul Başbakanın boynundadır, ama tokmak Cumhurbaşkanının elinden düşmemektedir. Siyasi ahlak mı, bunlarda hiç aramayın. Uzaktan kumandalı, sanal bir başbakan ister istemez "AOÇ muhtarı'nın kontrolü altında olacaktır. Milliyetçi Hareket Partisi'nin bu tarz bir koalisyon hükümetinin içerisinde olması elbette düşünülemezdi. Sayın Genel Başkanımız bu çerçevede oluşturulacak bir hükümetin ülkeye ve millete yarar getirmeyeceğini açıkça ifade etmiştir" dedi.
"PKK'YA SIRTINI DAYAYAN ŞEREF YOKSUNLARI..."
"Milliyetçi Hareket Partisi, vatana ve millete olan bağlılığını ortaya koyarken, bu kutlu değerlerin savunuculuğunu yaparken, asla göz ardı edemeyeceğimiz temel değerler ahlak, fazilet ve namus ilkelerimizdir" diyen Büyükataman, şöyle devam etti:
"TC'nin tasfiyesine, Kürdistan'ın kurulmasına, PKK'nın ve İmralı canisinin affına nezaret edenler, kara paraya da kuryelik yapmıştır. Bir yanda hainlere prim verip sınırsız kredi açanlar, öte yanda Türkiye'yi "Kel Ali'nin Bağına" çevirenler, baştan ayağa soygun düzeni kurdular. Bizler, temiz toplum, temiz siyaset önerirken, yetim hakkı yiyenlerden hesap soracağımızı söylerken bunun gereklerini ihtiyaç gördüğümüz anda yerine getirmekten çekinmeyiz, korkmayız. Ve hiçbir ikbal uğruna da toplumun kabul edemeyeceği, ahlakımıza sığmayan, inançlarımıza ters gelen gelişmeleri sineye çekemeyiz. Siirt-Pervari'de hayatlarını kaybeden evlatlarımız başta olmak üzere tüm şehitlerimize Cenab-ı Allah'tan rahmet, ailelerine, silah arkadaşlarına ve aziz milletimize sabır ve başsağlığı diliyoruz. Terörü lanetliyor, teröristlerin, bunlara destek veren vatansızların, PKK'ya sırtını dayayan şeref yoksunlarının amaçlarına ulaşamayacağını bir kez daha çok kararlı ve güçlü bir şekilde haykırıyoruz."