HDP’nin barajı geçemeyip, AK Parti’nin tek başına iktidar olacağı verilerinin elde edildiğini açıklayan OPTİMAR Araştırma Şirketi Başkanı Hilmi Daşdemir, Türkiye’nin siyasi gündemini değerlendirdi.
OPTİMAR Araştırma Şirketi Başkanı Hilmi Daşdemir, OPTİMAR tarafından yapılan son anket çalışmasının sonuçlarını açıkladı. Katıldığı bir televizyon programında siyasi partilerin oy oranlarının incelendiği araştırma sonuçlarını açıklayan Hilmi Daşdemir, HDP’nin barajı geçemeyeceğini, AK Parti’nin ise yine tek başına iktidar olacağını belirtti. AK Parti’nin yüzde 48-50, CHP’nin ise yüzde 23-25 oy oranında olduğunu söyleyen Daşdemir “Yaptığımız araştırmalara göre AK Parti'nin oy oranı yüzde 48-50 bandında oy oranına sahip görünüyor. Bu oy oranı AK Parti için başarı trendinin devam etmesi anlamına gelir” diyerek, halkın Başbakan Ahmet Davutoğlu’nu benimseyip, güvendiğini belirtirken, Türkiye’nin güncel siyasi meselelerine değindi.
İlk olarak Hakan Fidan’ın adaylığına değinen Hilmi Daşdemir, “Hakan Fidan, 7 Şubat 2009'dan bu yana siyasi kimlik üstlenmek zorunda kalmıştı. Fidan'ın siyasete gireceği aşikârdı. Siyasi bir figür olarak Fidan'a komplo kurulmak istenmiş, ancak başarılı olunamamıştı. Hakan Fidan'ın seçildikten sonra Dışişleri Bakanı olacağını düşünüyorum. Her ne kadar Fidan'ın bulunduğu konumda sahip olduğu bir güç olsa da, seçilmişlik ayrı bir statü veriyor” dedi.
“BAŞKANLIK SİSTEMİNE DESTEKTE ARTIŞ VAR”
Cumhurbaşkanı'nın halk tarafından seçilmesinin zaten yarı başkanlık sistemi anlamına geldiğini söyleyen Daşdemir, “Yaptığımız araştırmalarda her ne kadar nasıl bir model olacağı bilinmese de başkanlık sistemine yüzde 47-50 bandında destek var. Başkanlık sistemine destekte geçmiş yıllara göre bir artış var ve bunun artarak devam edeceğini düşünüyorum” derken Türkiye’nin güncel siyasi meseleleri hakkındaki değerlendirmelerinde şu ifadelere yer verdi:
“CHP'nin Genel Başkanı her ne kadar Kemal Kılıçdaroğlu olarak görünüyorsa da, CHP'nin Fethullah Gülen ve onun hareketi ile bir ilişkisi olduğunu görüyoruz. Bunun CHP içinde siyaset yapanlarda belirtiyor. Geçmişte Gülen Hareketi'ne ciddi bir şekilde karşı olan CHP, bugün Gülen Hareketi'nin avukatlığına soyunmuş durumda. Bu durumda CHP'deki eksen kaymasının net bir göstergesidir. CHP herkese mavi boncuk dağıtıyor ama bunun CHP'ye götüreceği bir yer olmadığı gibi yaptığımız araştırmalara baktığımız zaman oylarında da bir yükseliş görünmüyor. Kemal Kılıçdaroğlu, geçtiğimiz genel seçimlerden ilk seçimi olduğu için, arkasına aldığı rüzgârla bile yüzde 30'u göremedi. Şu anda yaptığımız araştırmalara göre CHP normal seyrine döndü ve yüzde 23-25 bandından seyrediyor.
CHP başta olmak üzere tüm muhalefet partileri AK Parti'yi aşan bir söylem ve politika geliştiremiyor. Sadece AK Parti'nin ayağını nasıl kaydırırız, nasıl daha az oy almasının sağlarız diye bir söylem geliştirip, ona göre hareket ediyorlar.
Büyük Birlik Partisi'nin Milliyetçi Hareket Partisi'yle bir ittidak yapması oylara esaslı bir katkı sağlamaz. Rahmetli Muhsin Yazıcıoğlu zamanında böyle bir birleşme yaşansaydı, bir sinerji oluşturulabilirdi. Ancak, BBP eski itibarını kaybetmiş durumda.
HDP yönetimi her ne kadar Selahattin Demirtaş'ın Cumhurbaşkanlığı seçiminde aldığı yüzde 9.8'lik oy oranına bakarak barajı aşacaklarını düşünüyor olsalar da, Demirtaş'ın bu oyu almasının en büyük nedeni, solcuların Ekmeleddin İhsanoğlu'na oy vermeyip Demirtaş'a oy vermesidir. Yine o dönemde Demirtaş, medyada barış havarisi gibi sürekli yer aldı. Ancak, 6-7 Ekim provokasyonunun en temel sebebi de HDP ve Demirtaş'tır. 6-7 Ekim olaylarında insanlar katledildi ama barış havarisi olarak sunulan Demirtaş, bu olayları durdurmak için herhangi bir girişimde bulunmadı.
“DEMİRTAŞ'TAN ÇİPRAS ÇIKMAZ”
Geçmişte Kılıçdaroğlu ilk geldiği zaman Gandi benzetmesi yapıldı ve buradan bir rüzgâr oluşturulmaya çalışıldı ama bu tutmadı. Şimdi de Selahattin Demirtaş'ı Yunanistan'da iktidara gelen Çipras'a benzetmeye çalışıyorlar ama Demirtaş’tan da Çipras çıkmaz. Yaptığımız araştırmalara göre HDP'nin oyu yüzde 8'lerde görünüyor.
Mecliste olup, kendi sesini ve politikasını bir şekilde duyurabilmesi rağmen sokakları bu denli terörize edebilen bir parti, meclis dışında kalıp sesini ve politikasını bu denli duyuramadı zaman sokakları ne hale getirebilir, bunu düşünmek bile istemiyorum. Öncelikle, HDP'nin Cumhurbaşkanlığı seçiminde verdiği barış mesajlarını içselleştirmesi gerekiyor, terörle arasına mesafe koyması gerekiyor ki toplumda bir karşılığı olsun. Şu an için HDP'li siyasetçilerde bunu göremiyoruz”.