Erdöl, ambulansın yakıt ücretini hastanın ödediği dönemlerden, uçak ve helikopter ambulansların millete hizmet ettiği bir dönüşüme tanıklık edildiğini belirterek, "Artık ambulanslarımız kentsel bölgede ilk 10, kırsal bölgede ise ilk 30 dakikada vakalara ulaşabiliyor" dedi.
2002 sonrası TBMM’de uzun süre Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler Komisyonu Başkanlığı görevinde bulunduğunu belirten Rektör Erdöl, AK Parti iktidarının 16 yılda sağlık alanında yaptığı çalışmaları aktararak Türkiye'de sağlık sisteminin geldiği nokta hakkında değerlendirmelerde bulundu. Prof. Dr. Erdöl, 2002’de sağlık ve sosyal güvenlik sistemi çökmüş, tedaviye ulaşılamayan bir Türkiye devralındığını ve gelişmiş ülkelerin 30-40 yılda başaramadığı sağlıkta dönüşüm sürecini Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın liderliğinde 10 yıl gibi kısa bir sürede başarıldığını ifade etti.
AK Parti iktidarı öncesinde sağlık ve sosyal güvenlik sistemindeki anormal uygulamalar nedeniyle, vatandaşların farklı hizmet uygulamalarına muhatap olduğunu, hastane ve eczane hizmetlerinde adaletsiz bir tablonun yaşandığını, kanser hastalarına tedavi için birkaç sene sonraya gün verildiğini ve tedavi olamadan yaşamlarını kaybettiğini belirten Prof. Dr. Erdöl, “Recep Tayyip Erdoğan’ın liderliğinde 'İnsanı yaşat ki devlet yaşasın' düsturundan hareketle geleceğin Türkiye’si için sağlık adına çok önemli projeler hayata geçirildi ve birçok yatırımlar yapıldı ve yapılmaya devam ediyor" dedi.
"MEDENİYET SEVİYESİNİN EN TEMEL GÖSTERGESİ SAĞLIKTIR"
Bir ülkenin medeniyet seviyesinin en temel göstergelerinden birinin sağlık alanında ulaşılan nokta olduğuna dikkat çeken Prof. Dr. Erdöl şunları söyledi:
“Ne yazık ki bir neslin ömrü hastane kuyruklarında geçti. Sağlıklı girenlerin hasta çıktığı, ambulans taleplerinin karşılanamadığı, karşılansa bile yakıt parasının hastadan talep edildiği, hastaların hastaneye ulaşamadan yollarda hayatlarını kaybettiği, hastanelerin, sağlık personelinin, araçların ihtiyacı karşılamadığı bir süreçten bu günlere geldik. Hastaların, bebeklerin, cenazelerin hastanelerde rehin alındığı, fahiş ilaç fiyatları ile milletin canından bezdirildiği, SSK, BAĞ-KUR, Yeşilkart reçetelerine pek çok ilacın ödemesinin yapılmadığı, diş tedavisinin adeta mümkün olmadığı ilkel bir süreçten bahsediyorum.
Erdoğan döneminde her alanda olduğu gibi sağlık alanında da yapılan devrimlerle birçok yenilik ve gelişmeye imza atıldı. Genel sağlık sigortası ile tüm vatandaşlarımız sosyal güvence kapsamına alındı ve bu sistem yurtdışında pek çok üniversitede ders olarak okutuluyor. İşçi, memur, asker ve emekli gibi değişik meslek grubundaki vatandaşlarımızın sağlık hizmetine erişim adaletsizliği sona erdi. Emekli sandığı, SSK ve BAĞ-KUR gibi farklı yapılar tek çatı altında toplandı. Toplumda nüfusun yüzde ellisi hastaneye ve ilaca ulaşamıyordu. Günümüzde artık insanlar istediği hastanede tedavi olabilmekte, dilediği eczaneden ilaçlarını alabilmekte ve dilediği hekimi seçebilmektedir."
"UÇAK VE HELİKOPTER AMBULANSLAR HİZMETE GİRDİ"
Ambulansın yakıt ücretini hastanın ödediği bir ilkellikten uçak ve helikopter ambulansların millete hizmet ettiği bir dönüşüme tanıklık edildiğini ifade eden Prof. Dr. Erdöl, "Artık ambulanslarımız kentsel bölgede ilk 10 dakikada, kırsal bölgede ise ilk 30 dakikada vakalara ulaşabiliyor. Hastanelerimizin konforu tamamen değişti. 8-10 kişilik koğuş sistemi sona erdi ve insanımıza yakışan şekilde tek, maksimum çift kişilik odalara dönüştürüldü. Milletimiz artık 5 yıldızlı otel konforunda yapılan dev şehir hastanelerinde sağlık hizmeti almaktadır" dedi.
"DÜNYAYA ÖRNEK OLACAK BAŞARI ELDE EDİLDİ"
2002 öncesi büyük bir sorun olan ağız diş sağlığı hizmetinin kurulan çok sayıda ağız ve diş sağlığı merkezleri ile sorun olmaktan çıktığını söyleyen Prof. Dr. Erdöl, "Tam Gün Yasası’yla kamuda çalışan hekimlerimizin sadece kamuda çalışmaları sağlandı. Mecburi hizmet uygulaması ile de ülkemizin en ücra köşelerinin hekim ihtiyacı giderildi. Hastaların, cenazelerin, yeni doğan bebeklerin hastanelerde rehin tutulduğu günlerden acil ve yoğun bakım hizmetlerinin ücretsiz verildiği günlere gelindi. AK Parti öncesi engelli kardeşlerimiz çok zor durumdaydı. Engelli maaşları yüzde bin - bin 700 oranlarında arttırıldı. Eşi vefat eden kadınlara, muhtaç asker ailelerine, terör mağdurlarına ve 450 bin engelli refakatçisine evde bakım aylığı bağlandı. Kanser başta olmak üzere pek çok kronik hastalıktan ve ölümlerden sorumlu olan sigara ve tütün kullanımı ile mücadelede tüm dünyaya örnek olan bir başarı elde edildi. Ülkemiz tütünle mücadelesi nedeniyle DSÖ tarafından dört kez ödüllendirilerek rekor kırdı" diye konuştu.
"KENDİ İLACIMIZI, AŞIMIZI VE TIBBİ CİHAZLARI ÜRETEBİLECEK TEKNOLOJİYE SAHİBİZ"
Türkiye'nin maliyet avantajı ve gezme fırsatının yanı sıra kaliteli teknolojik altyapısı ile dünyada sağlık turizminde ilk 5 ülke arasına yükseldiğini aktaran Prof. Dr. Erdöl, şunları söyledi:
"Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın sağlık vizyonu ile 16 yılda geldiğimiz nokta ortadadır. Artık günümüzde kendi ilacımızı, aşımızı, tıbbi cihazlarımızı üretebilecek teknolojiye ve bilgi birikimine sahibiz. Milletimizin seçim beyannamelerinde, meydanlarda yıkmaktan, satmaktan, sökmekten, durdurmaktan başka hiçbir vaatleri bulunmayan yıkım koalisyonuna fırsat vermesi halinde bu aynı zamanda sağlık alanında 16 yıllık kazanımların hebası anlamına gelecektir. Çünkü AK Parti’nin bu ülkeye kazandırdığı her şeyi yıkacağını, satacağını, yerle yeksan edeceğini söyleyen uzaktan kumandalı bir muhalefet tablosuyla karşı karşıyayız."
"22 MİLYON KRONİK HASTA İÇİN KAYGILIYIM"
"Yıkım ittifakının olmayan sağlık vizyonu bu hastalarımızın çok ciddi ve ölümcül sağlık sorunlarıyla karşı karşıya kalmalarına neden olacak" diyen Prof. Dr. Erdöl, "Seçimde eski Türkiye’nin tercihine yönelik bir tablo çıkması durumunda Türkiye’nin sağlıkta dönüşüm sürecinde çok önemli görevler ifşa etmiş birisi olarak özellikle ifade etmek istiyorum ki sürekli sağlık hizmeti almak zorunda olan ve sayıları 22 milyonu aşan kronik hastalarımız için son derece kaygılıyım. Yıkım ittifakının olmayan sağlık vizyonu bu hastalarımızın çok ciddi ve ölümcül sağlık sorunlarıyla karşı karşıya kalmalarına neden olacaktır. Yaşanacakları görmek için çok fazla uzağa gitmeye gerek yok. Vatandaşlarımızın Savaş Ay’ın, 2002 öncesi dönemde SGK Genel Müdürü olan ana muhalefet lideriyle yapmış olduğu röportaja göz atmaları yeterlidir düşüncesindeyim. İnşallah milletimiz 24 Haziran’da kendi kaderiyle ilgili istikrardan yana karar vererek 'hizmet üretenle, laf üreteni', 'projesi olanla, bol keseden atanı' birbirinden ayıracak ve Cumhurbaşkanımızın etrafından kenetlenecektir" dedi.