Yargıtay Başsavcısı Abdurrahman Yalçınkaya'nın siyaset yasağı istediği TBMM eski Başkanı, AKP Manisa Milletvekili Bülent Arınç, Pazartesi günü Meclis Ana Bina'da bulunan berbere gitti. Arınç, "Mevlüt (Meclis berberi) savcının istediği bir traş olsun" diye espri yaptı. Arınç, bu espriyi yaptığında, salonda eski milletvekilleri de bulunuyordu.
'Ölüm hepimiz için'
derken başsavcıyı kastetmedim
Eski TBMM Başkanı ve AKP Manisa Milletvekili Bülent Arınç, partilerin kapatılması konusunda açılan davalara ilişkin olarak, "TBMM'nin bulacağı çözüm; Anayasa'da yapılacak değişiklikle, Cumhuriyet başsavcılarının gelişi güzel dava
açmasını engelleyecek bir sistemin ve Anayasa Mahkemesinde bir siyasi
parti kapatmanın giderek zorlaştırılmasıdır" dedi.
Arınç, eski MHP Milletvekili Mehmet
Gül'ün cenaze töreninde gazetecilerin gündemle ilgili sorularına cevap
vermemesine rağmen, sözlerinin yanlış yorumlandığını söyledi.
Gazetecilerin soruları üzerine, "Bu konuda konuşmak istemiyorum. Cenaze
törenine geldik. Ölüm hepimiz için gerçek. Bunu herkes görmeli, Başsavcı
da tüm siyasetçiler de görmeli. Ölüm bize şah damarlarımızdan daha
yakın. Hepimiz faniyiz. Onun için kapatma davasını bir kenara bırakın.
En büyük hatip, musalla taşındaki cenazedir, susar ama çok şeyler
söyler" dediğini belirten Arınç, bazı televizyonlar ve gazetelerde bu
sözlerinin bir kısmının kesilerek, başka bir anlam çıkarmaya
çalıştıklarını ifade etti.
Konuşmasının, bir cenaze başında söylenebilecek sözler olduğunu belirten
Arınç, konuyla ilgili şunları söyledi:
"Özellikle birkaç kanalda ve onlardan alıntı yapan gazetelerdeki
haberler beni çok üzdü. Ahlaki olmayan bir şekilde, konuşmamın bütününü
vermeleri yerine, 'Başsavcı da görmeli' dedikten sonra haberi kestiler,
aynen şöyle bir anlam ortaya çıkarmaya çalıştılar; 'Bülent Arınç bunu
söylemekle Başsavcıyı ölümle tehdit etti.' Bu, çok ahlaksız çirkin bir
yakıştırmadır. Başsavcıya ölümü göstermek, ölümle tehdit etmek, ölümü
hatırlatmak gibi özel bir gayem yoktur. En azından son açılan
davayla ilgili olarak. Fevkalade üzüntülü bir şekilde ölümün her fani
için geçerli olduğunu söylemiştim. Konuşmamın bir kısmını kesip, bundan
başka bir anlam çıkarmaya çalıştılar. Bunu yapanları şiddetle kınıyorum.
Sözlerimin gerçek anlamı bu değildir. Başsavcıya karşı herhangi bir
kasıt içerisinde bu sözü söylemedim. Bu tür haber yaparak, insanları
yönlendiren, insanları endişe, korku hatta tepkiye dönüştürmeye
amaçlayan haberleri, haber kanallarını şiddetle kınıyorum."
"ELEŞTİRİLER, KENDİ SINIRLARI İÇİNDE KALMALI"
Yargıtay Başkanı Hasan Gerçeker'in "Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı,
açılan dava sebebiyle eleştirilebilir. Ancak bu eleştirilerin hiçbirinin
hakarete varmaması gerekir" şeklindeki açıklamasını fevkalade olumlu ve
doğru bulduğunu kaydeden Arınç, "Şüphesiz mahkeme kararları
eleştirilebilir. Yargıtay Başsavcısının tutumu, davranışları, eylemleri
de eleştirilebilir. Ancak bu eleştirilerin kendi sınırları içinde
kalması mutlaka gereklidir. Hiçbir zaman yargı kurumunu doğrudan hedef
alacak ya da bu kişilere yönelik bir eleştiri olacaksa aşağılayıcı,
hakaret edici bir tavra bürünmemek gereklidir. Ben eleştirinin bir hak
olduğuna inanıyorum, ancak bunun kendi sınırları içerisinde yapılması
şartıyla..." diye konuştu.
"PARTİLERİN AÇIK TUTULMASI ESASTIR"
Arınç, TBMM'de bir Anayasa değişikliğinin konuşulduğunu, bu değişikliğin
temel hedefinin ise siyasi partileri korumak olduğunu belirtti.
Eski TBMM Başkanı Arınç, "Bu Anayasa değişikliğinin temel hedefi,
siyasi partilerin varlıklarını korumaktır. Esasen bütün gelişmiş
demokrasilerde siyasi partiler bizim Anayasamızda olduğu gibi demokratik
siyasi hayatın vazgeçilmez unsurlarıdır. Partilerin açık tutulması
esastır. Eğer aldığı kararlarla, yaptığı yanlışlarla, kendi tüzüklerini
siyasi partiler kanunun veya Anayasanın temel hükümlerini ihlal edici
davranışlar olursa burada da uyarma esastır" şeklinde konuştu.
Bir siyasi partinin yüz binlerce teşkilat mensubu, binlerce belediye
başkanı ve meclis üyesi, on binlerce il genel meclis üyesi olduğunu
anımsatan Arınç, "Bu birkaç yüz bin insanın başına bir polis dikmek
mümkün olmadığına ve herkesin her gün neler yaptığını tespit etmek
zorunda olmadığına göre, onların suç sayılan eylemlerinden, partilerin
merkezlerinin sorumlu tutulması esasen yanlıştır. Dolayısıyla yanlış
yapan kişilere karşı, hukukun temel prensipleri, ceza hukukunda yazılı
suçlamalar yapılabilir, yargılanabilirler, partileriyle ilişikleri de
kesilir. Ama onlara atfedilen eylemler sebebiyle bir partinin varlığını
sona erdirmek, hiçbir demokraside kabul edilemez" dedi.
Arınç, FP Grup Başkanvekili görevini sürdürdüğü 2001 yılında, Anayasa ve
Siyasi Partiler Kanununda değişiklik yapıldığını anımsatarak, "O zaman
da amaçlanan kapatma yerine başka tedbirlerin de uygulanabilmesi ve odak
olma halinin yeniden tarif edilmesiydi. Görülüyor ki Anayasada yapılan o
değişiklikler bile yeterli olmamıştır" dedi.
"UYGUN FORMÜL BULUNABİLİR"
AKP hakkında kapatma davası açılmasının ve sonuçlanmasının,
Türkiye'ye ne getirip ne götüreceğinin çok konuşulacağına dikkati çeken
Arınç, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Anayasa Mahkemesi yüksek mahkemedir. Onun vereceği karara hepimiz
şüphesiz saygı duyacağız. Ancak herkes şunu iyi bilmelidir ki Anayasa
Mahkemesinin vereceği karar ne kadar hukuki sayılırsa sayılsın aynı
zamanda siyasi sonuçlar meydana getirecektir. Bir partinin
kapatılmasının ve onun meydana getireceği sonuçlarının siyasi hayatımıza
olumsuz yansıması da söz konusudur. Ben bununla, şunu söylemek
istiyorum; hukuk ne kadar işin gereğini yaparsa yapsın, mutlaka
siyasetin merkezi olan, kalbi olan Meclisin de bu konuda bir çözüm
bulması gerekecektir. TBMM'nin bulacağı çözüm, Anayasa'da yapılacak
değişiklikle, Cumhuriyet başsavcılarının gelişigüzel dava açmasını
engelleyecek bir sistemin ve Anayasa Mahkemesinde bir siyasi parti
kapatmanın giderek zorlaştırılmasıdır. Buna uygun bir formül
bulunabilir. Partiler yaşatılmalıdır.
Partiler tüzel kişilik olarak kapatılmamalı, ancak sorumsuzca davranan
kişiler varsa bunlar hakkında dava açılabilmeli, hatta onların
partileriyle olan ilişkileri de kesilebilmelidir. Partilerin
kapatılması, Türkiye'yi bir partiler mezarlığına dönüştürebilir.
Kapatılmak istenen partiler bundan bir zarar görmez, ama Türkiye
ekonomisiyle, dış itibariyle, Türkiye önüne koyduğu meseleleriyle,
Türkiye otoritenin zayıflamasıyla fevkalade büyük maddi ve manevi
kayıplara uğrar."
-"BOŞA KONUŞMUYORUZ, BİLDİKLERİMİZ VAR"-
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin Anayasa değişikliğinin gerekli
olduğuna ilişkin sözlerini önemsediğini ve olumlu bulduğunu belirten
Arınç, TBMM'nin en kısa zamanda bir anayasal değişikliği yaparak, siyasi
partilerin yaşamasına imkan verecek bir düzenlemeyi gerçekleştirebilmesi
için partilerin, Bahçeli'nin sözlerine olumlu yaklaşması gerektiği
söyledi.
Eski TBMM Başkanı Arınç, "Kapatılmak istenen partiler halk tarafından
benimseniyorsa, kapatmanın onlara bir zarar vermeyeceğini söylemiştim.
AKP'nin oylarının yüzde 70'i bulacağını söylemiştim. Doğrudan mesaj
gönderilmek suretiyle bir televizyon kanalınca yapılan anketin sonuçları
sözlerimi teyit etmiştir. Boşa konuşmuyoruz, bildiklerimiz var.
Türkiye'de halk içinde siyaset yapanlar bunun böyle olduğunu görürler.
Ama önemli olan siyasi hayattaki istikrardır. Türkiye'nin bundan fayda
göreceğini ümit ediyoruz" diye konuştu.