AK Parti Hükümet Sözcüsü Bülent Arınç, "Adalet Bakanımızla görüştüm. Ağırlaştırılmış müebbet hapse mahkum bir hükümlünün, kimlerle, ne zaman, ne şekilde görüşeceği yönetmeliklerle belirlenmiştir. Öcalan'ın 'Ben basınla bir toplantı yapmak istiyorum' demesi onun arzusudur. Bunun gerçekleşip gerçekleşmeyeceği noktasında elimizdeki mevcut hukuki mevzuatta bu mümkün görünmemektedir. Bir hükümlünün karşısına basın mensuplarını alıpta bulunduğu yerde bir basın toplantısı yapması, hiçbir şekilde mümkün görünmemektedir" dedi.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın başkanlığında, Başbakanlık Merkez Bina'da gerçekleştirilen Bakanlar Kurulu Toplantısı sona erdi. Toplantının ardından Hükümet Sözcüsü Bülent Arınç açıklamalarda bulunarak gazetecilerin gündeme ilişkin sorularını yanıtladı.
ARINÇ'TAN BAYRAM MÜJDESİ
Bakanlar Kurulu Toplantısı'nda Ramazan Bayramı'nda otoyollarda ücretsiz geçiş uygulamalarının görüşüldüğünü açıklayan Arınç, "Ramazan Bayramı'nın ilk günü 8 Ağustos ile 11 Ağustos tarihleri arasında otoyollar ücretsiz olacak. Toplu taşıma araçları da ücretsiz veya indirimli olacak" dedi.
SURİYE'NİN KUZEYİNDE OLASI BİR ÖZERK YÖNETİM KONUSU
Suriye'nin kuzeyinde olası bir özerk yönetim ihtimaline yönelik bir soruya Arınç; otorite boşluğundan yararlanmak isteyen bazı grupların ülkedeki toprak bütünlüğüne e siyasi birliğini tehlikeye düşürecek adımlar atmasını kabul edilemez olarak değerlendirerek şunlarısöyledi:
"Çok haklı olarak bir kaç günden beri dikkatlerimiz Suriye'nin kuzeyinde yaşananların üzerine çevrildi. Üçüncü yıla girdik. Suriye'de rejim kendi halkını eziyor. Ve yok ediyor. 100 binden fazla insanın ölümüne yol açtı. 1.5 milyondan fazla Suriyeli de kendi ülkesinin dışında başka ülkelere sığınmak zorunda kaldı. Ne yazık ki rejimin silahlı güçlerinin yanında onlara yardımcı olmak üzere başka ülkelerden de silahlı güçler geldi. Başka ülkelerden silah yardımı ve diğer yardımlar yapılmaya devam ediyor. Rejim kendisini kurtarma çabası içerisinde. Ülke her taraftan etkilenmeye açık bir hale geldi. Bir taraftan Özgür Suriye Ordusu ve ona bağlı kuvvetler, bir taraftan da sayılarının çok fazla olduğu söylenen silahlı gruplar, bir hakimiyet yarışına girdiler.
Suriye'de yaşananları an be an takip ediyoruz. PYD ile çeşitli mualif unsurlar arasında meydana gelen çatışmalar sonucunda Ceylanpınar ilçemizin karşısında yer alan Suriye'nin Resulayn kasabasının kontrolü PYD'nin eline geçmiştir. Bu gelişmleri yakından takip ediyoruz. Malesef bu aşamada rejimin muhaliflere yönelik olarak yoğunlaştırdığı saldırılarına kendi aralarındaki çatışmalarda eklenmiş durumda. Suriye'de ortaya çıkan otorite boşluğundan bazı grupların istifade ettiğini ve kendi gizli amaçları uğruna ülkedeki kırılgan ve hassas durumdan istifade ederek Suriye'nin toprak bütünlüğünü ve siyasi birliğini tehlikeye atacak gelişmelere göz yummamız Türkiye'den beklenemez. Bu gelişmelerin sınırları aşan nitelik kazanması ve vatandaşlarımızın can güvenliğini tehdit edecek boyutlara ulaşması da asla kabul edilemez. Türkiye sınır güvenliği için her türlü tedbiri almaktadır, almaya devam edecektir. Türk Silahlı Kuvvetleri yürürlükteki 'Angajman kuralları' çerçevesinde gerektiğinde anında müdahalede bulunmaktadır.
Suriye'de herhangi bir etnik veya mezhep grubu tarafından oluşturulacak 'De Facto' yönetimleri kabul etmeyeceğimizi bugüne kadar dile getirdik. Meşru demokratik ve anayasal eşitliğe dayalı bir sistemin kurulmasını arzuluyoruz. Hassas bir konu üzerinde olduğumuzu biliyoruz. Türkiye başından beri Suriye'nin toprak bütünlüğünü gözetti. Demokratik bir yönetimin iş başına gelmesini arzu ediyoruz."
"SURİYE'DE 'DE- FACTO'YÖNETİME GÖZ YUMMAK DURUMUNDA DEĞİLİZ"
Suriye'de yaşananların an be an takip edildiğini vurgulayan Arınç, "Etnik bir temizliğe kimse müsade etmez. Suriye'de nüfusun yüzde 10'u kadar Kürt yaşamaktadır. Bu Kürt insanların yıllardır Esad ve ondan önceki rejimler tarafından göz ardı edildiğini, yurttaşlık statüsü bile verilmediğini hepimiz çok iyi biliyoruz. Türkiye ile Suriye ilişkileri bu olaylardan önce fevkalede iyiydi. Sayın Cumhurbaşkanımızın, Başbakanımızın, Esad nezdindeki en çok talepleri Suriye'de yaşayan Kürtler'e yurttaşlık verilmesi, eşit haklar verilmesi ve onların toplum içerisinde hak ettikleri yerleri alabilecekleriydi.
Bugün Esad yönetimi ile el ele vermek suretiyle fırsattan istifade ederek belli 'otonom' bölgeler veya özerk yönetim gayretleri farklıdır. Sağduyulu değerlendirme yapmak gelişmeleri olayın bütün yönleri ile takip etmek gerekiyor. Biz orada bir binanın üzerinden sallandırılan, kendilerine göre bayrak kabul edilen bir işaret ile böyle bir yönetimin kurulduğu veya kurulacağı anlamını çıkaramayız. Muhalefete bakarsanız sayın Bahçeli, bir an evvel silahlı ve askeri müdahalenin Suriye'ye yapılmasından yanadır. Cumhuriyet Halk Partisi'nin görüşü ise, o da aksine kesinlikle bir müdahalenin yapılmaması hatta bu olayların Suriye'ye yapılabilecek bir müdahaleyi haklı kılmak için uydurulduğunu ifade etmektedir. Muhalefet ne derse desin, hükümetimiz olanları büyük bir hassasiyetle takip etmekdedir. Türkiye'nin aleyhine sonuç verecek hiç bir 'De -Facto' eyleme göz yummak durumunda değiliz" diye konuştu.
"ÖCALAN'NIN BASIN TOPLANTISI YAPMASI MÜMKÜN GÖRÜNMEMEKTEDİR"
Abdullah Öcalan'ın İmralı'da basın toplantısı yapmak istemesine ilişkin bir soruyu Arınç şu şekilde yanıtladı: "Bakanlar Kurulu gündemine alınıp, konuşulacak bir konu değildir. Ancak, Adalet Bakanımızla görüştüm. Ağırlaştırılmış müebbet hapse mahkum bir hükümlünün, kimlerle, ne zaman, ne şekilde görüşeceği yönetmeliklerle belirlenmiştir. Öcalan'ın 'ben basınla bir toplantı yapmak istiyorum' demesi onun arzusudur. Bunun gerçekleşip gerçekleşmeyeceği noktasında elimizdeki mevcut hukuki mevzuatta bu mümkün görünmemektedir. Bir hükümlünün karşısına basın mensuplarını alıp da bulunduğu yerde bir basın toplantısı yapması, hiçbir şekilde mümkün görünmemektedir. Sorulması dahi caiz değildir."