Başbakan Ahmet Davutoğlu, Türkiye'de son yaşanan terör olaylarının ana hedefinin 1 Kasım seçimlerinin sonucunu belirlemek ve ülkeyi belirsizliğe sürüklemek olduğunu söyledi.
Başbakan Davutoğlu, TGRT Haber canlı yayınında "Başbakan'la Özel" programında TGRT Haber ve İhlas Haber Ajansı Ankara Temsilcisi Batuhan Yaşar, Türkiye Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni İsmail Kapan ile İhlas Medya Ankara Grup Başkanı Nuri Elibol'un gündeme ilişkin sorularını yanıtladı. Son yapılan terör saldırılarına ilişkin, "Terörü yapanların ana hedeflerinden birisi 1 Kasım seçimlerinin sonucu belirlemek" ifadelerini kullanan Başbakan Davutoğlu, bir diğer hedefinin de 1 Kasım seçimlerine giderken ülkenin ortamını belirsizliğe boğmak olarak değerlendirdi. Davutoğlu, "Terör başlayınca seçimden başka bir gündem getirdiler. Türkiye'nin kaderini belirleyecek bir seçimi karartma çabasıdır. Biz de cumartesiden bu yana herhangi bir seçim gündemli bir şeyi zihnime getirmeye özen gösterdim. Arkadaşlara da söyledim, cenazeler defnedilirken, yaralılarımızın durumu rahatlığa kavuşana kadar kimse siyaset gündemi konuşmayacak. Çünkü şuanda biz cenaze eviyiz. Bu cenaze evi Demirtaş'ın evi değil, bu cenaze evi sadece o toplantıyı gerçekleştiren DİSK, KESK, TTB, TMMOB'nin cenaze evi değil, kendilerine de söyledim, bu cenaze hepimizin. Taziye evinde başka bir konu konuşulmaz. Ama diğer taraftan da hayat akmaya devam ediyor. Türkiye bir şekilde normal kendi gündemini, normal siyasi, ekonomik, sosyal gündemi yaşaması lazım. Aksi taktirde tam da teröristlerin istediği olur. Şimdi hepimiz sükûnetle Türkiye'nin normal gündemine dönmesi için çaba sarf etmemiz lazım. Ve artık siyaset konuşmamız, seçime dönük vaatlerimizi, hedeflerimizi halkla paylaşmamız lazım. Bir dönem mitingleri iptal ettik hepimiz, nihayet siyaset psikolojisinden çıkmak doğru değil. 1 Kasım'da herkes üzerinde bir tartışma olmayacak bir seçim sonucuna ulaşmak için tekrar seçim alanında ve seçime odaklı bir şekilde çalışma yapması lazım" dedi.
"YÜZDE 44-45-46'YI İŞARET EDEN ANKETLER VAR"
Cumartesi gününden bu yana bir anket çalışması yaptırmadığını ve üzerinde durmadığını, "Bu bombalama anketleri nasıl etkiledi?" gibi bir sorunun objektif bir soru olmadığını belirten Davutoğlu, "Bu bombaların acısı tazeyken anketti, kampanyaydı bunları düşünmedik. Bundan sonra önümüzdeki dönemde kendi seçim gündemimize dönmemiz lazım. Bombalamadan önce yaptırdığımız anketlerde AK Parti bir yükselme trendinde, yüzde 44-45-46'yı işaret eden anketler var. CHP hafif bir yükselme, MHP'de düşüş, HDP'de daha az olmak kaydıyla bir düşüş var. Ama seçimin son gününe kadar bu trendler değişir. Bu trendler size deniz feneri gibi işaret verir de nihayet güzergahı yönetecek olan siyasi liderlerdir. Biz bu güzergahın ülkemizin menfaatine, düzenine, siyasi istikrarına ve halkın mutluluğuna yönelecek şekilde olması için çaba sarf edeceğiz" diye konuştu.
"BÜTÜN HAYALİ YÜZDE 35 OLAN BİR SİYASİ PARTİ TEK BAŞINA İKTİDAR OLABİLİR Mİ?"
1 Kasım seçimleri için diğer partilerin vaatlerini değerlendiren ve diğer partilerin iktidar olabilme yönünde bir hedefleri olmadığını ifade eden Davutoğlu, "Bizim vaadimiz taahhüttür ama nihai belirleyici değil. 7 Haziran seçimlerinde CHP'nin vaatler üzerinden prim topladığı söyleniyor, CHP'nin oy oranı ne, önceki seçime göre nereden nereye geldi, hatta bir artış mı var? Bizim bakanlarımıza "istifa etsinler" diyen Kılıçdaroğlu, "yüzde 26'nın altında olursam istifa ederim" dedi. Tek başına afaki vaatler bir çekim alanı oluşturmuyor. O afaki vaatleri yapan kişi ve parti de önemli. Taahhüt yapan AK Parti, yaptığı taahhütleri gerçekleştirme imkanına sahip yegane parti olarak görülüyor. Beyannamemiz bu sefer daha somut taahhütleri içerdiği kabul edilerek heyecan uyandırdı. Diğer partilerin vaatleri ise gerçekleşip gerçekleşmeyeceği mümkün olmayan, hatta imkansız olan vaatler. İktidara gelmeyecekseniz asgari ücret 2 bin 500 lira deyin, 3 bin lira deyin, hesabı yok bunun. Bizim yaptığımız hesapların üzerinde saatlerce müzakere ettik, sonunda bu bin 300 liralık taahhüdün hem işçimizi tatmin etmek hem de ülkenin bütçeden gelirini ve de özel sektörün rekabet gücünü etkilemeyecek bir vaat olarak gördük ve ilan ettik. Herkes biliyor ki AK Parti bu vaadini yapabilecek şekilde 2 Kasım'da bu ülkenin başında olacak. Herhangi başka bir partinin tek başına iktidar olmak gibi bir düşüncesi olabilir mi, iddiası olabilir mi? Kılıçdaroğlu'na sorsanız, "tek başınıza iktidar olabilir misiniz" deseniz ne diyecek. Bütün hayali yüzde 35 olan bir siyasi parti tek başına iktidar olabilir mi? Bizim en minimum gibi gördüğümüz yüzde 41 bile iktidar yapmadı bizi. İnşallah bizi 2 Kasım'da tek başına iktidar olacak bir güce ulaşacağız. Söylediğimiz söz havada bir söz değil, kayda geçmiş, halkında yapmadığımız zaman dönüp bize "sen bunu söz verdin niye yapmadın" diyebileceği bir söz. Halbuki muhalefete dönüp "sen bunu söz verdin niye yapmadın" diyemez, çünkü muhalefet iktidar olamamış. Çok ciddi bir psikoloji farkı var siyasette. Dün İstanbul'da gece geç vakte kadar İstanbul'u bütün milletvekili arkadaşlarımızla istişare ettim. Milletvekili adaylarımızın hepsinin kanaati de bombalamaya rağmen alanda çok ciddi bir heyecan var, büyük bir motivasyon var. Bu sefer inşallah tek başına iktidar konusunda hiç tereddüt oluşturmayacak bir netice alacağız diye sözleri var arkadaşlarımızın" açıklamasında bulundu.