Başbakan Ahmet Davutoğlu, "Sadece G20 liderleri için değil, tüm dünya liderleri için artık bir araya gelme vakti. Jeopolitik hırslara, ideolojik çatışmalara, gençler arasında görülen yüksek işsizliğe karşı bir araya gelme vakti" dedi.
Başbakan Ahmet Davutoğlu, ATO Congresium'da devam eden B20 Türkiye Konferansı'nda yaptığı konuşmada, "Küresel yapılarda büyük bir dönüşüm değişimin yaşandığı günlerden geçiyoruz. Böyle bir dönemde çok yakın istişare ve işbirliğinin politika yapıcılar ve uygulayıcılar arasında kurulması gerekiyor. Bu açıdan bakıldığında hem fikri hem operasyonel anlamda G20 ve B20 arasında bir işbirliğinin olması gereklidir. G20 politika yapıcılardan oluşur. En büyük 20 ekonominin liderlerinden oluşur ve B20'de iş dünyasını temsil eder. Yani uygulamayı yapan iş dünyasını temsil eder. İkisi arasında işbirliği şarttır. Aksi takdirde politikacıların, liderlerin kararları ya uygun bir şekilde iş dünyasının, liderlerinin hedefleri, amaçları siyasi liderler tarafından dönem başkanlığı sırasında yapılan bu toplantı bizim için gerçekten çok önemli. Antalya zirvesinden önce bu zirveyi yapıyor olmak çok önemli. Sizin sesinizi duymak istiyoruz. Sizin kaygılarınızı, endişelerinizi, geleceğe yönelik planlarınızı ve hedeflerinizi duymak istiyoruz. Sizden bizi de dinlemenizi istiyoruz. Çeşitli sorunlara nasıl yaklaştığımızı, karşımızda ne tür zorluklar ve riskler olduğunu düşündüğümüzü bilmenizi istiyoruz. Eğer bu bir süreçse G20 ve B20 süreçse o zaman karar, girdi ve geri bildirim arasında önemli bir ilişki var. Sizin girdilerinizin dünyanın finansal ve ekonomik yapılarını anlamamıza yardımcı olacağını söylemek istiyorum. Pragmatik ve pratik tavsiyelerinizi alıp, bunları uygulamak istiyoruz. Sizden gelecek geri bildirime göre de aldığımız kararları uyguladıktan sonra kararların doğru olup olmadığını göreceğiz. Bu süreç sadece teknik bir süreç değil, daha çok ortak hareket etmenin, işbirliğinin, birlikte omuz omuza çalışmanın, insanlığın geleceği için birlikte çalışmanın yaşandığı bir süreç" diye konuştu.
"İNSANLIK İÇİN BÜYÜK TEHLİKE"
Özellikle insanlığın geleceği konusunun altını çizmek istediğini ifade eden Davutoğlu, şunları kaydetti:
"Çünkü hiçbir ekonomik faaliyet insanlığın kaderinden bağımsız değildir. Bugünkü küresel düzenin ya da düzensizliğin bir resmini çizmek istiyorum. Burada daha sonrasında da bir çerçeveye oturtmaya çalışmak istiyorum. Neden Türkiye'nin yatırım, kapsayıcılık ve uygulamayı Türkiye'nin dönem başkanlığı sırasında üç ana konu olarak ele aldığını açıklayabilmek için. Gerçeği görmemiz lazım. Bir kriz çağındayız bugün. Kriz her zaman sorun olması anlamına gelmez. Bizim zamanında vereceğimiz kararlar sayesinde bu krizler ya bir başarı hikayesine dönüşür ya da gelecek için insanlığın geleceği için gerçek bir sorun haline gelir. Soğuk Savaş sonrasındaki 25 yıla bakacak olursak. Soğuk savaş sonrasında üç temel zorluk yaşandı. Ben hep deprem benzetmesini burada kullanıyorum. Çünkü deprem sonrası artçılar, onun öncesindeki sarsıntılarda anlaşılması önemli noktalar. Öncelikle jeopolitik bir deprem yaşandı. Avrasya'nın hem istikrarlı hem de durağan jeopolitiğini etkiledi bu Balkanlar, Afrika'da, Orta Asya'da. Dünya ekonomisi o sırada büyük ilerleme gösteriyordu. Avrupa pazarı tek Pazar haline gelmişti. Jeopolitik zorluklar vardı ama ekonomi 1990'ların başında büyüme dönemini yaşıyordu. İkinci en büyük deprem ise 11 Eylül olaylarıydı. Bu bir güvenlik depremi oldu. Tüm güvenlik kaygılarını, algılarını değiştirdi. Çok fazla savaş, gerilim, jeopolitik sorunlar yaşandı 11 Eylül'den sonraki 15 yıl. Hem terörizmle mücadele etmek için, hem de ülkelerin kendi içlerinde durumlarını düzeltebilmeleri için çeşitli savaşlar ve çatışmalar yaşandı. Daha sonraki depremde ekonomik deprem oldu. Tüm ekonominin yüzünü değiştirdi. Finansal kriz olarak başladı ekonomik kriz olarak devam etti ve işsizlik sebebiyle bir sosyal kriz haline geldi. Çeşitli ülkelerde istikrarlı hükümetleri olmayan ülkelerde bir siyasi kriz haline de geldi. Gelişmiş olan ekonomiler toparlanma sürecinde olsa bile global ekonomik krizlerin artçılarının sona erdiğini düşünmememiz gerekiyor. Şuanda öyle bir durumdayız ki bu 3 zorlukta halen mevcut. Jeopolitik gerilimleri hale yaşıyoruz. Ukrayna'da kriz var. 1990'lardan sonra yeni bir Avrupa var diye düşünürken biz yeni Avrupa'nın komşuluğunda böyle bir sıkıntı var. Arap Baharından sonra düşen devletler ülkeler var. Türkiye'nin etrafında 6 ülke var ki merkezi hükümetin kendi toprakları üzerinde topraklarının tümü üzerinde bir kontrolü yok ya da ekonominin tümü üzerinde kontrolleri yok. İdeolojik çatışmalar olduğunu da görüyoruz. Dine dayalı ya da mezhepsel bir takı çatışmalar yaşandığını görüyoruz. Bu da hepimiz için büyük bir tehlike. İnsanlık için büyük bir tehlike."
"SADECE G20 LİDERLERİ İÇİN DEĞİL, TÜM DÜNYA LİDERLERİ İÇİN ARTIK BİRARAYA GELME VAKTİ"
"Buradan şu uyarıyı yapmak istiyorum sadece liderlere değil, tüm toplum kesimlerine seslenmek istiyorum" diyen Davutoğlu, "Unutmamız gerekiyor ki 2. Dünya Savaşı şöyle ortaya çıktı. 1929'da bir global ekonomik kriz yaşanmıştı. İdeolojik çatışmalar vardı. Faşizm ve başka bir takım jeopolitik gerilimler, ki jeopolitik kavramı o zaman ortaya çıktı. Siyasi istikrarsızlık var. Jeopolitik gerilimler, ekonomik durgunluk ve ideolojik çatışmalar biraraya gelecek olursa o zaman gerçekten çok dikkatli davranmamız gerekiyor. Zamanında harekete geçmemiz gerekiyor. Aksi takdirde bunun sonucunda karşımızda çeşitli kötü senaryolar görmemiz mümkün. Bu yüzden tarihi bir an yaşıyoruz tüm dünya liderleri olarak. Sadece G20 liderleri için değil, tüm dünya liderleri için artık biraraya gelme vakti. Jeopolitik hırslara, ideolojik çatışmalara, gençler arasında görülen yüksek işsizliğe karşı biraraya gelme vakti. Gençler arasındaki işsizlik biliyorsunuz birçok istikrarsızlığın da sebebi. Türkiye'nin dönem başkanlığında gündeme bakacak olursanız, gençler arasındaki yüksek işsizliğe önem veriliyor. Eğer işsizlik yüksekse gençler arasında bir ülkede her tür ideolojik çatışmanın yaşanması mümkün" ifadelerini kullandı.