Kanadoğlu'nun anayasa doçenti oğlunun, 'Dava açıldıktan sonra ek iddianame yoksa yeni delil sunulamaz' görüşüne atıf yapılan savunmada, Yalçınkaya'nın sözlü savunmada yer verdiği, Fırat'a ait 'travma' sözlerinin davaya dahil edilmemesi istendi.
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı'nın kapatılması istemiyle açtığı davada Anayasa Mahkemesi heyetine sözlü savunmasını yapan AKP, kendisini eski Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Sabih Kanadoğlu'nun akademisyen oğlu Doç. Dr. Korkut Kanadoğlu'nun görüşlerine atıf yaparak savundu.
AKP, dava açıldıktan sonra ek iddianame hazırlanmaksızın sunulan yeni delillerin davaya dahil edilmemesini istedi.
Kapatma davasının sözlü aşaması, Yalçınkaya'nın geçen salı sözlü açıklama yapmasının ardından dün de AKP'nin sözlü savunmasını sunmasıyla sonlandı. AKP adına Başbakan Yardımcısı Cemil Çiçek ve AKP Grup Başkan Vekili Bekir Bozdağ tarafından yapılan savunmanın heyete sunumu yaklaşık 6.5 saat sürdü.
Bu dava açılmamalıydı
Başbakan Yardımcısı Çiçek, savunmayı tamamladıktan sonra yaptığı açıklamada, "Teknik tabirle sözlü savunma yaptık. İddianamede, esas hakkındaki mütalaada ve sözlü mütalaada ileri sürülen hususların, partimiz bakımından neden doğru, hukuki olmadığının ve neden bu davanın açılmaması gerektiğinin çok yönlü değerlendirmelerini yaptık" dedi.
Artık yapılacak bir şey kalmadığını belirten Çiçek, mahkemeden davayı hızlı biçimde karara bağlamasını istediklerini kaydederek şunları söyledi: "Uzamaması gerektiğini söyledik. Çünkü biz iktidar partisiyiz. Bu tavrı ortaya koyduk. Bu davanın sürüncemede kalmasının, gecikmesinin çok değişik açılardan sakıncası olduğunu düşünerek süreleri bile beklemeden savunma yaptık. Beklentilerimizi ifade ettik, ama takdir mahkemenin."
Çiçek, savunmanın kaç sayfa olduğu sorusunu da, "Puntoların büyüklüğüne, küçüklüğüne göre değişir" yanıtını verdi.
Tahrip ediyor
Alınan bilgiye göre, AKP, savunmada Yalçınkaya'nın ifade özgürlüğü kapsamındaki konuşmaları, tahrip ederek laikliğe karşı yapılmış eylem gibi sunduğunu iddia etti. AKP'nin laiklik anlayışının, anayasadaki laiklik anlayışına paralel olduğu, bunun partinin programından da anlaşılabileceği vurgulandı.
Anayasa Mahkemesi'nin HAK-PAR'ın kapatılması istemini reddettiğinin anımsatıldığı savunmada, söz konusu kararda, şiddet eylemlerine karışmayan partinin Kürtler konusundaki özerk yönetim, çok dilli eğitim gibi taleplerinin ifade özgürlüğü kapsamında değerlendirildiği vurgulandı.
HAK-PAR kararının parti kapatma davalarında yeni bir içtihat oluşturduğu, kararla eylem kategorisi dışında kalan düşünce açıklamalarının kapatma nedeni olmaktan çıkarıldığı belirtildi.
Savunmada, HAK-PAR kararındaki, "Belli bir sorunun varlığı ve buna yönelik çözüm önerilerine ilişkin ifadeler, demokratik rejimde düşünce ve ifade hürriyeti kapsamında değerlendirilmelidir" ifadelerine atıfta bulunularak, "Anayasa dışı yöntem kullanılmadıkça, yapılanlar ifade özgürlüğü kapsamındadır" denildi. AKP'nin eylemlerinin de ifade özgürlüğü kapsamında olduğu belirtilerek, HAK-PAR içtihadının kapatma davasını çökerttiği öne sürüldü.
'Fırat'ın sözleri iddianamede yok'
Savunmada, "367" tezini ortaya atarak, 22 Temmuz seçimi öncesi Abdullah Gül'ün cumhurbaşkanı seçilememesinde etkili olan eski Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Sabih Kanadoğlu'nun anayasa doçenti olan oğlu Korkut Kanadoğlu'na atıf yapıldı.
Savunmada, Yalçınkaya'nın sözlü açıklamasında, AKP Genel Başkan Yardımcısı Dengir Mir Mehmet Fırat'ın "Atatürk devrimleri travma yarattı" sözlerine yer verdiği anımsatıldı. Savunmada, bu ve benzeri açıklamaların iddianamede yer almadığı, Fırat'ın sözlerinin dava açıldıktan sonra söylendiği belirtilerek, Doç. Dr. Korkut Kanadoğlu'nun kitaplarına atıf yapıldı. Kanadoğlu'na göre dava açıldıktan sonra ek iddianame hazırlanmaksızın yeni delil sunulamayacağı belirtildi ve Yalçınkaya'nın verdiği örneklerin davaya dahil edilmemesi istendi.
İşaret dili
Savunmada, Yalçınkaya'nın susan, boyun eğen, işaretle dahi konuşmayan bir milletvekili tipi arayışında olduğu, o tür vekil veya insanın ise gerçek dünyada değil, ancak başsavcının hayalinde yaşayabileceği kaydedildi.
Savunmada, Anayasa Mahkemesi'nin üniversitelerdeki türban yasağının kaldırılmasına yönelik anayasa değişikliğini iptal etmesiyle, kapatma davasının dayanaksız kaldığı iddiası sürdürüldü. Türbanın şeriat aracı olarak görülmesi de sert biçimde eleştirildi. Savunmada Fethullah Gülen'in beraat ettiği anımsatılarak, zaten yargılanması mümkün olmayan Cumhurbaşkanı Gül için bu nedenle siyaset yasağı konulamayacağı da vurgulandı.
Paksüt: Dava 4-5 haftada biter
Anayasa Mahkemesi Başkan Vekili Osman Paksüt, AKP hakkındaki kapatma davasının "4-5 hafta gibi bir sürede bitebileceğini" söyledi. Paksüt, ABD'nin Bağımsızlık Günü dolayısıyla ABD'nin Ankara Büyükelçiliği'nde düzenlenen resepsiyonda gazetecilerin AKP'nin kapatma davasına ilişkin soruları yanıtladı. Paksüt, Cemil Çiçek ile Bekir Bozdağ'ın parti adına yaptığı sözlü savunmanın ardından davayla görevlendirilen raportörün yoğun bir şekilde çalışacağını belirterek, "Dava 4-5 hafta gibi bir sürede bitebilir. Bu süre 3 hafta da olabilir, 6 hafta da..." dedi. Anayasa Mahkemesi üyelerinin ağustos ayı içinde bir gezi planladıkları yönündeki haberlerin hatırlatılması üzerine de Paksüt, "Bu işler bitmeden kimse bir yere gitmeyecek" diye konuştu.