İstanbul'da "İş Dünyası Buluşması'na katılan Başbakan Ahmet Davutoğlu, "Türkiye'nin demokrasisinin ve ekonomisinin performansı bugün gelecekteki bir takım meydan okumalara çok güçlü cevap verebilecek niteliktedir" dedi.
Başbakan Ahmet Davutoğlu, Shangri-La Bosphorus Hotel'de düzenlenen "İş Dünyası Buluşması'nda iş adamlarına seslendi. Toplantıya iş dünyasından 36 temsilci katıldı. Aralarında TOBB Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu, TÜSİAD Başkanı Cansen Başaran, TİM Başkanı Mehmet Büyükekşi'nin de bulunduğu toplantıda B20, C20 ve W20 temsilcileri de hazır bulundu.
Burada katılımcılara hitap eden Başbakan Davutoğlu, "Çok önemli bir kavşakta iş dünyamızın temsilcileri, reel sektörümüzün ve finans sektörümüzün öncü isimleriyle, kuruluşlarıyla bir istişarede bulunarak alacağımız tarihi kararları birlikte değerlendirmek için bu toplantıyı tertip etmiş bulunuyoruz. Tarih hızlı aktığı devrelerde bu hızlı akışa hakkıyla cevap verenlerin yükselişine şahittir. Aynen sanayi devriminde yaşandığı gibi bugün de çok büyük bir teknolojik değişimle birlikte krizleri, fırsatları birlikte getiren olağanüstü bir tarihi ivme ve hız ile karşı karşıyayız. Bulunduğumuz coğrafya bu hıza hakkıyla cevap verdiğimizde bizi yükseltecek bir coğrafyadır. Ama biz bu tarihin akışını doğru okuyamazsak karar vericiler ve karar uygulayıcıları olarak bu hız büyük riskleri de beraberinde getirecek. Bugün sizlerle bütün bu meseleleri samimi bir şekilde konuşmak, hem hükümetimizin perspektifini hem 1 Kasım sonrasında AK Parti olarak düşündüğümüz vizyonu sizlerle paylaşmak istiyorum" diyerek sözlerine başladı.
"KARŞI KARŞIYA KALDIĞIMIZ ÜÇ BÜYÜK MEYDAN OKUMA VAR"
Türkiye'nin üç büyük meydan okumayla karşı karşıya kaldığını belirten Başbakan Davutoğlu, "Karşı karşıya kaldığımız üç büyük meydan okuma var. Hepimizin bunun farkında olması lazım. İş dünyasında, siyaset dünyasında bu üç meydan okumayı doğru anlayamazsa ve doğru değerlendiremezse hakkıyla Türkiye'nin bu dönüşüm sürecine cevap vermesini sağlayacak bir alt yapıdan yoksun kalırız. Birincisi küresel ekonomik kriz. 2008'den beri içinde yaşıyoruz ama evrilerek yine tekrar tekrar karşımıza çıkıyor. Finansal bir kriz ve arkasından ekonomik bir krize dönüştü, sosyal, siyasal bir krize dönüştü, Avrupa'yı etkiledi. Şimdi bir başka evrede özellikle gelişmekte olan ülkeler ki, 2008 küresel ekonomik krizinin küresel alanda dengeleyecek tek faktörü gelişmekte olan ülkelerdeki ekonomik dinanizmli büyüme performansıydı ve başta Çin ve Hindistan olmak üzere bunda bu sene düşme trendi görüyoruz. Ve Çin ve Hindistan dışındaki gelişmekte olan ekonomilerin ortalama büyüme rakamları yüzde 1.9'da kaldı. Yani bir taraftan Amerikan ekonomisinde, bir tarafta Avrupa ekonomisinde toparlanma var. Ama Avrupa'da hala riskler söz konusu ve gelişmekte olan ülkelerdeki son yaşanılanlarla birlikte kendimizi çok da rahat hissetmeyeceğimiz bir uluslararası ekonomik konjonktür ile karşı karşıyayız. Gelir adaletsizliği ve akabinde mülteci akını ile birlikte Avrupa kıtası da ekonomik krizle mülteci dalgasını birlikte karşılamanın zorluklarını yaşıyor. Dolayısıyla 1990'lı yıllarda değiliz. Herkesin bunun farkında olması lazım" diye konuştu.
"İKİNCİ MEYDAN OKUMA BÖLGESEL MEYDAN OKUMADIR"
Davutoğlu, "İkinci meydan okuma bölgesel meydan okumadır. Yani Türkiye'nin etrafındaki bölge ve jeopolitik riskleri beraberinde getiriyor ve etrafımızda en az 6-7 ülkede şuanda fiilen merkezi yönetimin ülkeyi kontrol etme kabiliyeti yok. Biz ihracatta genişleme stratejisi yaparken, Avrupa'daki 2008 sonrasındaki durgunluğu komşu ülkelere açılımla aşabilmiştik. Şimdi ise komşu ülkelerde iç pazar daralmaları, emtiya fiyatlarının düşmesi dolayısıyla ortaya çıkan sıkıntılar ve tabi en önemlisi de büyük iç gerilimler yaşanması söz konusu" dedi.
"İNŞALLAH 1 KASIM'DA BİR SORUN OLMASI ORTADAN ÇIKACAK"
Başbakan Davutoğlu, "Üçüncüsü ise 7 Haziran'dan bu yana iç siyasette yüzleşmek zorunda olduğumuz siyasi istikrar meselesidir. İnşallah 1 Kasım'da bir sorun olması ortadan çıkacak. Ama 7 Haziran'dan buyana yaşadıklarımız dahi herhalde etkin yönetim bağlamında bu kadar kırılgan bir uluslararası konjonktürde ülke içi istikrarın ne kadar büyük önem taşıdığını hepimize gösterdi. Terör saldırıları ve arkasından yaşanan gerilimler, ülkede istikrarın ne kadar önemli olduğunu hepimize gösterdi" şeklinde konuştu.
"BU ÜÇ MEYDAN OKUMA BİZLERİ KARAMSARLIĞA DÜŞÜRMEMELİ"
Davutoğlu, "Bu üç meydan okuma bizleri karamsarlığa düşürmemeli. Bunları bilmeliyiz ama bunların karamsarlık kıskacına, labirentine girmemeliyiz. Aksine bu özellikle küresel ekonomide yaşanılanlara rağmen çok açık bir şekilde şunu ifade edeyim; Türkiye'nin demokrasisinin ve ekonomisinin performansı bugün gelecekteki bir takım meydan okumalara çok güçlü cevap verebilecek niteliktedir. O zaman ekonomiye nasıl bakacağız, nasıl değerlendireceğiz. Bizim için gerek geçen sene öncelik reformlarımızı açıklarken, gerek orta vadeli programları hazırlarken, gerek bütçeleri hazırlarken belli önceliklerimiz var. Birinci soru şudur; küresel ekonomideki kırılganlık karşısında, dalgalanmalar karşısında acaba ekonomimiz finansal ve mali yapımız yeterince dirençli mi? Kısa dönemli en ciddi sorun budur. Şunu size çok açık yüreklilikle ifade edebilirim. Bütün bu küresel ve bölgesel risklere rağmen Türkiye her türlü kriz şokuna hazırdır ve göstergeleri de bu anlamda sağlamdır ve dirençlidir. Kısa dönemli olarak bizim bu krizlere direnç gücümüz ve kapasitemiz konusunda kimsenin şüphesi olmamalıdır. Mali yapı ve finansal yapıda küresel şokların Türkiye üzerindeki etkilerini absorbe edebilecek bir yapıya sahibiz" dedi.
Demokraside istikrarın önemine değinen Başbakan Davutoğlu, "Dış şoklara dayanıklı yapımızı korumamız lazım. Ama hamle yapmak istiyorsak mutlaka demokratik istikrarı sağlayıcı bir atmosferin temin edilmesi lazım ve burada da demokratik reformlar, ekonomik reformlar kadar önemlidir. Yani yeni ve sivil bir anayasa, yani insan hak ve özgürlüklerine dayanan bir anayasa lazım. İnşallah iktidar olursak bizim çabamız yetmez, sizden de ve bütün STK'larımızın katkılarıyla bunu yapabiliriz" diye konuştu.