Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş, "Tek başına başkanlık sistemini tartışmıyoruz. Bizim tartıştığımız şey, Türkiye’de artık bir sistem değişikliğine ihtiyaç var" dedi.
Başbakan Yardımcısı Kurtulmuş, Mali Cumhurbaşkanı İbrahim Ebubekir Kitta’yı kaldığı Sheraton Otel’de ziyareti öncesi basın mensuplarının gündemle ilgili sorularını cevapladı. Kurtulmuş, bir gazetecinin "Seçim beyannamesine ’Medeniyet mücadelesi’ başlığı altında islamofobi ile bu şekilde mücadele edileceği yönünde haberler var nasıl değerlendiriyorsunuz?" şeklindeki sorusuna şöyle cevap verdi:
"Bunun illa seçim beyannamesinde olup olmaması önemli değil ama bugün maalesef dünyada iki tehlikeyle karşı karşıyayız. Bütün İslam dünyası olarak ve bütün insanlık olarak. Bunlardan birisi maalesef İslamın yüce adını, yüce ismini kullanarak insanlara karşı şiddeti, baskıyı, tehdidi, insanların hayatlarına son vermeyi kendileri için hak olarak gören bir takım terör şebekeleri bunlar çeşitli ülkelerde çeşitli isim adı altında ortaya çıkıyor ve maalesef özellikle bunların yapmış olduğu işlerin karşılığında faturayı aslında öncelikli olarak İslam coğrafyası, İslam ülkeleri ve Müslüman topluluklar ödüyor dünyanın neresinde olurlarsa olsunlar.
Terörün bu karanlık yüzünü asla kabul etmek, bu karanlık yüzünü asla İslam adıyla yan yana getirmenin mümkün olmadığını anlatan Kurtulmuş, şunları söyledi: "Birinci tehdit bu ama aynı şekilde buna karşı olarak zaten terör olmasaydı da özellikle 11 Eylül’den sonra gelişen dünyada İslam karşıtlığı var. Bu özellikle Avrupa kıtasında bazı batı ülkelerinde daha önceki süreçlerde de bu işin fitili ateşlenmeye çalışıldı.
Ama çok şükür tutmadı. Yani hazır ne güzel böyle İslam adına bir takım iş yapan karanlık örgütleri bulduk, topyekün bütün Müslümanları suçlayalım, bütün İslam dünyasını suçlayalım hatta bütün İslam inancını ve İslam geleneğini suçlayalım fikrinde olan İslamafobiya lobileri var. Dolayısıyla bunların her ikisine karşı da dünyada İslamın gerçek yüzünü gösterecek, İslamın barışsever insani yüzünü gösterecek olan çalışmalara ihtiyaç var.
Bizim medeniyetler ittifakı çalışması olarak benim uhdem de olan bu çalışmanında bu anlamda önemli olduğunu yeryüzünün farklı bölgelerindeki farklı medeniyet mensubu insanların ortak insani değerler etrafında bir araya gelmesini de önemli olduğunu bu anlamda biliyoruz ve bunu her platformda biliyoruz. Bu çerçevede bizim bu ülkede yaşamış olduğumuz büyük İslami geleneğin Horasan erenlerinin, Anadolu erenlerinin, Rumeli erenlerinin getirmiş olduğu bu barışçıl insan sevgisini merkeze alan Mevlanaların Yunusların Ahi Evranların diliyle konuşan anlayışın bütün dünyaya takdim edilmesi lazım ve bu anlamda gerçekten önemli çalışmaları ortaya koymamız gerekiyor."
Türkiye’nin bunu zaten her platformda dile getirdiğini anlatan Kurtulmuş, sözlerini şöyle sürdürdü: "Eğer bunları yapabilirsek İslam’ın barışçıl dilini asırlar boyunca bu topraklarda yaşadığımız bu insani dilini bütün dünyaya yaymayı başarır bunu da bugünün politik dili üzerinden dünya siyasetiyle tanıştırmayı, dünya siyasetine takdim etmeyi başarırsak sadece İslamafobiya ve İslam adına işlenen bu cinayetlerin vermiş olduğu olumsuz havayı ortadan kaldırmakla kalmayız aynı zamanda dünya barışının sağlanabilmesi içinde çok büyük katkı sağlamış oluruz. Bu çerçevede her platformda çalışmalarımızı sürdürüyor, hazırlıklarımıza devam ediyoruz."
"Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç’ın bakanlar kurulu toplantısından sonra ‘başkanlık sitemi’ ile ilgili hükümetin bir çalışması yok şeklinde bir açıklaması oldu" diyen bir gazetecinin ’başkanlık sistemi’ tartışmalarını hatırlatması üzerine Kurtulmuş şunları kaydetti:
"Başkanlık sistemini tek başına kendisinden bağlamından kopartarak tek başına başkanlık sistemini tartışmıyoruz. Bizim tartıştığımız şey Türkiye’de artık bir sistem değişikliğine ihtiyaç vardır. Türkiye’de yeni bir anayasal reforma ihtiyaç vardır. Bunu yıllardır savunuyoruz ve bu çerçevede de özellikle son seçimlerde bu anayasal reform çerçevesinde yeni anayasa ihtiyacını bütün Türkiye tartışıyor. Hatta 2010’daki anayasa referandumundan bu yana Türkiye siyasetinin en önemli çözülmesi gereken hususlarından birisi budur. Yani başkanlık sistemi, esaslı bir anayasa ayrıca Türkiye’nin daha iyi yönetilebilmesini sağlayacak anayasal değişikliklerin yapılabilmesi, bütün temel sorunlarımızda sıkışıp kaldığımız kör düğüm noktalarının açılabilmesi için katılımcı, demokratik, sivil bir anayasaya ihtiyacımız olduğu açıktır. Ayrıca sadece Anayasa değişikliği de yetmez. Siyasi partiler yasasının bakın barajı tartıştık. Bu seçim öncesinde yine tartışıyoruz. Türkiye’nin çok önemli meselelerinden birisi de barajın ya düşürülmesi ya da tamamen kaldırılmasıdır. Bunu tartışacak bir seçim sistemi, siyasi partilerin daha demokratik bir yapıya kavuşması için siyasi partiler yasasının değişmesi, Meclis iç tüzüğünün değişmesi ve 12 Eylül’den sonra bütün antidemokratik yasaların tamamen kaldırılarak çöp tenekesine atılması lazım."
"YENİ DEĞİL"
Türkiye siyasetinin önceliklerinden birisinin bu olduğunu anlatan Kurtulmuş, sözlerine şöyle devam etti: "Önemli önceliklerinden birisidir. Ben şuna benzetiyorum geçtiğimiz 12-13 yıllık süreç içerisinde Türkiye, vesayetlerle mücadele etti. Türkiye’de milli egemenliğin sağlanabilmesi için milli egemenliğin önündeki, millet iradesinin önündeki bir sürü odaklarla mücadele edildi. Tabiri caizse millet egemenliğini kendi uhdesine almış olan bir takım ekonomik, siyasi elitlerin elinden millet egemenliği, milli irade anahtarı alındı.
Bizim siyasi irade olarak bu anahtarı bütünüyle millete devretmemiz lazım. Bunun yolu da yeni bir anayasal reformdur. Bütün sistemin teferruatı çok iyi tartışılacak, bunun sonucunda çok daha iyi işleyecek, bütün gücü beşeri anlamda milletin eline verebilecek yeni reforma ihtiyacımız var. Bunu yeni tartışmıyoruz, bu tartışma 1982 Anayasasının kabul edildiği ertesi günden beri başlatılan tartışmadır. Ve zaman, yeni bir Anayasa talebinde bulunanların ne kadar haklı olduğunu göstermiştir.
Çok kez anayasa değişikliği yapılmış olmasına rağmen 82 Anayasası’nın ruhu ortadadır, yani milli egemenliği esas almayan, ruhu ortadadır, bu ruhu da değiştirmeyi esas alacak, sistem değiştirmeyi esas alacak merkezine başkanlık sistemini koyabilir, ama bununla birlikte diğer bütün pürüz alanlarını da, kördüğüm alanlarını da çözecek yeni bir Anayasal reforma ihtiyacı var Türkiye’nin, bunu da önümüzdeki seçim kampanyası sırasında ister istemez , her hangi bir partinin bunu gündeme almasına da gerek yok, eğer siyasi partiler siyasi kampanyalarında siyaset konuşacaklarsa; bu anlamda Türkiye siyasetinin en temel meselelerinden birisi bir ’Anayasal reform’ ihtiyacıdır, bu da çok doğal olarak seçime gidildikçe yaklaşıldıkça tartışılmaya devam edecek, bu tartışmalar yoğunlaşacaktır."