İstanbul Barosu Başkanı Doç. Dr. Ümit Kocasakal, geçtiğimiz günlerde CHP'ye ye üye olmasının ardından genel başkanlığa aday olacağı şeklinde basında haberler çıkması üzerine bir basın toplantısı düzenledi.
1 Kasım Genel Seçimleri sonrasında CHP'de genel başkanlık yarışı başlarken, geçtiğimiz günlerde CHP'ye üye olan İstanbul Barosu Başkanı Ümit Kocasakal için de genel başkan adayı olabileceği şeklinde haberler çıkmaya başladı. Bu iddialar üzerine , İstanbul Barosu Başkanı Doç.Dr. Ümit Kocasakal bugün Şişli'deki Serbest Muhasebeci Mali Müşavirler Odası'nda bir basın toplantısı düzenledi. Kocasakal yaptığı açıklamada, CHP'nin ayağa kalkmadan Türkiye'nin ayağa kalkamayacağını belirterek, "CHP, özüne, gerçek kimliğine dönmeksizin, başkalarına benzemeye çalışarak iktidar alternatifi olamaz. CHP'nin ihtiyacı olan şey öncelikle "kişi" veya "kişiler", "kurtarıcılar" değil, sağlam bir fikir ve kimliktir. Bu fikir ve siyasal kimlik, CHP'nin özünün, tarihinin, kuruluş ilkelerinin simgeleştiği "altı ok" ta zaten mevcuttur" dedi.
Kocasakal, "Belki benim, partinin yeni bir üyesi olarak CHP ile ilgili bir değerlendirme yapmamı eleştirecek, bunu farklı yerlere çekmek isteyecekler olacaktır. Ancak belirtmek isterim ki, ben partinin şeklen "yeni" fakat Kemalist kimliğimle uzun yıllardır (bir çok şekli üyeden daha fazla) "fikren ve ruhen" doğal bir üyesi olarak bu hakkı kendimde görmekte, bunu bir görev ve sorumluluk saymaktayım. Üstelik Cumhuriyet Halk Partisi, hiç kimsenin kişisel mülkiyetinde ya da tekelinde olmayıp, Atatürk'ün kurduğu ve en büyük iki eserinden biri olduğunu dile getirdiği siyasal bir mirastır" ifadelerini kullandı.
"Öncelikle ifade etmek isterim ki gelinen durumun, ideolojik-düşünsel boyutları, temelleri bir yana bırakılarak, kişiler ve genel başkanlığa "adaylık" üzerinden çözümlenmeye çalışılmasını doğru bulmamaktayım" diyen Ümit Kocasakal, "İnancım odur ki, bir fikre, kadroya, tabana, örgüte, halka dayanmayan, kişisel hırsların ve pazarlıkların, delege hesaplarının üzerinde gerçekleşecek bir hareketin başarılı olma şansı bulunmadığı gibi, benim de böyle bir yapıda yerim yoktur. Fakat alınan bu seçim yenilgisinin; öncelikle ideolojik ve düşünsel, ardından siyasal, yapısal, sosyolojik temellerine inilmeksizin, sadece kişiler üzerinden tartışılması, yapısal sorunların geçiştirilmesi ve kişiselleştirilmesi, buna bağlı olarak "gidecek" ve "gelecek" kişilere odaklanılması son derece hatalı olup sorunların üzerini örtmekten ve günü kurtarmaktan öteye geçemez. Cumhuriyet Halk Partisi'nin sorunu öncelikle kişiler olmayıp, düşünsel, ideolojik ve yapısaldır" dedi.
"CHP'NİN KURTARICILARA DEĞİL, İDEOLOJİK NETLİĞE İHTİYACI VAR"
Baro Başkanı Ümit Kocasakal, "Cumhuriyet Halk Partisi'nin, belli kişi veya kişilere, "kurtarıcılara" değil, öncelikle ideolojik bir netliğe, doğrultu tutarlılığına, yön duygusunu yeniden kazanmaya, yitirdiği kurumsal,siyasal hafızasını geri kazanmaya, zengin tarihinden, köklerinden kuvvet alacak fikri bir tazelenmeye ihtiyacı vardır. Bu yönde bir muhasebe ve süreç, zaten "gelecek" ve "gidecek" kişiler bakımında da belirleyici olacaktır. Ancak kişilerin de, bu ideolojik netliğin sağlanmasında kuşkusuz ki önemi vardır. Kimlik sorunu olan, oy almak adına başka partilere benzemeye çalışan, neo-liberal rüzgarlara kapılarak özünden ve benliğinden uzaklaşan, kendisini belirli bir yerde konumlandıramayan, her yerde olmaya çalışıp hiç bir yerde olamayan, özetle kendisi olamayan bir partinin başarılı olma şansı yoktur. Zira aslı varken surete yönelmeyi beklemek hayaldir. Önemli olan aradaki yapay engelleri kaldırarak Cumhuriyeti ve Cumhuriyet Halk Partisi'ni tekrar halk ile buluşturmaktır" şeklinde konuştu.
Ümit Kocasakal konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Atatürk'ün kurduğu Cumhuriyet Halk Partisi'nin temel dünya görüşü, ideolojisi kuruluş bildirgesinde, programında, zengin ve onurlu tarihinde açık ve belirgindir. Bu ilkelere aykırı davranmak, buna aykırı söylem, eylem ve politikalar geliştirmek düşünülemez ve kabul edilemez. Bu tam anlamıyla "aklını yitirmek" olur. Yine Atatürk'ün kurduğu ve kuruluş değerleri "altı ok" ta somutlaşan Cumhuriyet Halk Partisi'nde, Cumhuriyetle ve Atatürk'le, altı okla sorunu olanların yer alması ahlaken de ciddi bir sorgulamayı gerektirmektedir. Kuşkusuz ki böyle düşünmek de bir hak ve özgürlüktür, ancak bunun yeri Atatürk'ün partisi olamaz. Bu kişilerden beklenen, gerçek düşüncelerini çeşitli söylemlerle maskeleyerek, partinin gerçek sahiplerini dışlayıp tasfiye ederek Atatürk'ün partisinde siyaset yapmak değil, bunu açık ve dürüst bir biçimde ait olmaları gereken yerde yapmalarıdır. Partinin kişileri bir yerlere getirmek gibi bir görevi yoktur; aksine, kişilerin partiyi doğru yöneterek layık olduğu yere getirme, yani iktidara taşıma görevi vardır. Atatürk'ün partisinde Atatürk tartışılamaz. Cumhuriyeti kuran partide Cumhuriyet ve onun kurucu, temel ilkeleri sorgulanamaz, çeşitli yollarla esnetilip bükülemez. Ülkenin kurucu partisinde kurucu değerlerin somut ifadesi olan "Altı Ok" da tartışılamaz, sadece güne ne şekilde uygulanabileceği ve uyarlanabileceği konuşulabilir. Altı ok bu ülkenin varlığının ve birliğinin teminatı, ülkenin harcıdır, sorunların çözümüdür."