Trabzonspor'un eski başkan Yardımcılarından Golf Federasyonu Başkanı Ahmet Ağaoğlu ile Trabzonspor Kulübü'nde bu yıl yaşanan büyük değişimi konuştuk.
Geleceğe yönelik değerlendirmelerini aldık ve topluma yönelik mesajlarını dinledik. İşte Ağaoğlu'nun sorularımıza verdiği cevaplar
BİR ÇOK PROJE HAYATA GEÇİRİLDİ
Trabzonspor'da değişen bir görüntü var. Bu neden kaynaklandı size göre?
Yönetim sistemindeki değişikliklerden kaynaklanıyor. Çok basit şeylerden başlayalım. Mesela kolbastı. İkincisi kombine satışları. Stadın yenilenmesi. 61. dakika şovu. Bunların hepsi yönetici zekasının ürünü olarak ortaya çıkan olaylar. Son derece basit gibi görünen bu gelişmeler Trabzonspor'un uzun süredir sıkıntı çektiği konuların arka planda kalmasını sağladı.
Bu sıkıntılar neydi mesela?
Trabzonspor bizim de yöneticilik yaptığımız yıllar dahil, tribünlerle bir türlü barışık olamadı. Tribünle takım çok farklı irtifalarda seyrediyorlardı. Mesela 'tribün dönmeye başladı' lafı Trabzon'dan çıktı. Bir takımın seyircisi takımına sırt döner mi? Başta burada bir değişim yaşandı. Artık taraftar takımına sırtını dönmüyor. Az önce bahsettiğimiz konular, bu sıkıntının aşılmasını sağladı.
TRANSFERLER ZAMANINDA YAPILDI
Yapılanlar toplumda kabul gördü yani...
Bu gelişmeler futbolcular üzerinde oluşan durumu pozitife çevirdi. Bunun ötesinde Trabzonspor bu yıl flaş transfer yapmamasına rağmen alınan bütün oyuncular zamanında kadroya katıldı. Bu çok önemli. Bana göre transferde bütün kriterler uysa dahi futbolcuyu zamanında almadıktan sonra verim elde edemezsiniz. İsabetli transferler hazırlık dönemi öncesinde yapıldığı için uyum sorunu denilen konu erken aşılmış oldu. Ben 'futbolcu dediğin alacak topu gidecek, uyum muyum anlamam' diyenlere katılmıyorum. Trabzon'a geliyorsunuz. Kente, insana, takıma, sisteme, birlikte oynayacağın arkadaşlarına uyum önemlidir. Yurt içinde ve dışında yapılan kamplar bu sürecin atlatılmasında önemli rol oynadı. Bütün kadronun sezona birlikte başlaması önemliydi. Örneğin Alanzinho. Yanlış transfer demiyorum. Çok iyi futbolcu. Ancak en kötü ihtimalle ikinci yarı hazırlık dönemi başına yetiştirilseydi en az 6-8 hafta kazanırdı. Bu durum daha önceki transferlerin zamanında transfer edilmesinin önemini anlatıyor. Bunların yanında önemli bir konu daha camianın birlik ve bütünlük içinde olması. Benim geçmişte söylediğim bir söz vardı; 'Birlik ve bütünlük olmadığı sürece Bush bile gelse bu takımı yönetemez' demiştim ve çok tepki almıştım. Ne söylemek istediğim sorulmuştu. Ben işte bugünkü durumu demek istemiştim.
ŞENER FAKTÖRÜ ÇOK ÖNEMLİ
En önemli faktör hangisi sizce?
Burada Sadri Şener gibi çok önemli bir faktör var. Herkesin sevdiği, saydığı, imkanı olanların da yardım etmek istediği bir başkan profili. Yurdun çeşitli yerlerinde olup yönetimde olmamasına karşın destek vermek isteyen bir sürü insan var. Küçük ayrıntılardan bahsettik. Ancak en önemli faktör Sadir Şener'dir bana göre.
Genel bir inanış var. Futbolda herşeyi yapalım, başarı kendiliğinden gelir diye. Sizin söylediğinize göre yukarıdan takımı kurup sonuç aldıkça birşeyler değişiyor. Bu ezberi değiştirmesi mi gerek Trabzonspor'un?
Kesinlikle. Yaygın kanı her şeyin saha sonuçlarına bağlı olduğu. Saha sonuçları düzgün ve kurumsal yönetilmeye bağlı. Herşeyi düzgün yaparsanız saha sonuçları gelecektir zaten. Baştan başlayalım, vasat futbolcuları da transfer etti Trabzonspor. Onlardan bile yüzde 60 performans alıyor. Uygun şartlarda ancak zamanında olmayan transferlerden ise yüzde 10 performans alamıyorsunuz. Bunun en güzel örneği Marcelinho'ydu.
BASKI HER ZAMAN HATAYA ZORLAR
Bir de ekonomiden kaybediyorsunuz
Zaten hatalar başladığı zaman onlar ardı sıra geliyor. Ekonomiden, popülaritenizden, reytinginizden kaybedersiniz, camiayla ilişkileriniz sıkıntıya girer. Bu sefer yönetim içerisinde sıkıntı başlar. Bunlar baskı oluşturur. Baskıyı yediğiniz anda da hatalar zincirleme devam eder. O baskıyı yememek lazım. Bu, insanın doğasında var. Hakem ne zaman hata yapar; baskı altında. Futbolcu da öyle. Altı pastan gol atacağına tribünlere vurur. '5 Yaşındaki çocuk olsa atardı' derler. Evet belki atardı ancak baskı altındaki yıldız futbolcu boş kaleye atamaz. Baskı yönetimleri kongreye götürüyor. Sürekli kongre delegeyi baskı altına alıyor. Onlar da hata yapıyor. 25 yıl böyle devam etti. Hata yapa yapa bugünlere geldik.
RAKİPLER BİZİ DİRİ TUTUYOR
Trabzonspor'da 25 yıllık sürece bakıldığında sürekli "Bir yönetim gelsin, biz şampiyonluk beklemiyoruz desin. 3-5 yıllık yatırım yapsın. Başka birşey istemiyoruz" denir. Bu sezona da biraz böyle başlandı. Ancak başarı geldikçe fikirler değişti. Bu da o hevesin vermiş olduğu baskı mı?
Bu seneyi her yönüyle değerlendirmek lazım. Her maç Trabzonspor için zor. Denizlispor, Kocaelispor, Antalyaspor maçları bunların örneği. Hacettepe bize karşı bir futbol oynadı dersin Premier Ligin orta sıra takımı. Trabzonspor'un belki ligin üst sıralarında olmasının nedeni bu. Çünkü rakiplerinizin iyi performansı sizi sürekli diri tutar. Takımın teknik ya da hırs olarak bir sıkıntı yaşayacağına inanmıyorum.
SIKINTI TAMAMEN MENTAL
Yani gelmişken alalım diyorsunuz
Trabzonspor'un bundan sonraki süreçteki sıkıntısı tamamen mental. Belki Türk sporunda bu pek fazla dile getirilen birşey değil ancak golfte bunu yakından yaşayan biri olarak, Trabzonspor'un bu saatten sonra yaşayacağı en büyük sıkıntının psikolojik olduğunu düşünüyorum. Bu baskıyı futbolcuların omuzlarından bir şekilde kaldırmak gerek.
O bir şekil için bir öneriniz var mı?
Bu camianın, yönetimin, hocanın görevi. Şunu kabul etmemiz lazım. "Üç pastan gol kaçar mı?", "İyi bir forvet o golü kaçırır mı?" Evet iyi bir forvet o golü kaçırır. Roberto Baggio Dünya Kupası finalinde penaltı kaçırdı. O durumu her bünye kaldırmaz. Psikoloji "O da neymiş" denilecek kadar basit bir şey değildir. Bundan sonra ligin geri kalan kısımlarında bu baskıyı hangi takım aşarsa ipi göğüsler. Ben bu takımın Trabzonspor olmasını istiyorum. Buraya kadar gelmişken kazanalım. Bu sene olmazsa bir daha hiç olamayız lafına da katılmıyorum. Trabzonspor gelecek sezon da bu doğrultuda devam ederse şampiyonluğun en büyük adayı olur. 1996'da böyle oldu. Şampiyonluk kaçtıktan sonra her şey yıkıldı. O takım 3-4 yıllık bir sürecin sonucunda bir araya geldi. Bugünkü durum biraz farklı ama biz kaybedilen başarıların ardından yıkmaya hazır bir toplumuz. 1992'den 96'ya kadar verilen mücadelenin sonuydu o durum. O şampiyonluğun kaybedilmesi, kimse gücenmesin bazı hatalardan kaynaklandı. Bu çok net.
TEKNİK HEYET ÇOK BAŞARILI
Bu da teknik heyetin hanesine başarı olarak yazılmalı herhalde?
Ersun Yanal'ın takımı belli bir haftadan sonra düşer diyorlardı. Neye göre düşer? Cezalılar hariç eksik yok. Bu da araştırılmalı. Bugün gelinen noktada çıkartılabilecek çok ders var. Rakipler sakatlarla çok uğraştı. İstikrarın olmadığı yerde başarı olur mu?
"YÖNETİM CAMİAYLA BARIŞIK"
1996'da adil olmayan bir şekilde kaybedildi şampiyonluk. Saha dışı faktörlerle elimizden alındı. Bu topluma anlatılmalı, toplum da bunu anlamalıydı. Bugünkü yönetime baktığınız zaman, camiayla çok daha barışık olduğu görülüyor. Bu takım geçen sezon çok farklı bir konumdaydı. Türk toplumu olarak balık hafızalıyız biraz. O noktadan bu noktaya geldi bu takım. Bunun nedenlerinden birisi belki rakiplerin iyi olmaması ama onların yanlışlarından çok bizim doğrularımız önemli olsa gerek. Trabzonspor bu doğrularını sürdürdüğü sürece her zaman zirveye oynar. Bu yıl şampiyonluk kaybedilse dahi çok şey kaybedilmiş olmayacak. Bugünüyle değerlendirildiğinde yapılan büyük bir başarı olarak dikkate alınmalı ve incelenmeli. Bugün bütün dünyaya bakın. Kadrosunun yüzde seksenini değiştirip de ligin üst sıralarında olan bir kulüp daha bulamazsınız. En büyük başarılardan biri de futbolcu kadrosunda istikrarın yakalanmış olması. Bu kadar maç oynanmış, bu yük hemen hemen 22 kişilik kadroda yoğunlukla 13 futbolcunun sırtına binmiş ama buna rağmen darbeye dayalı sakatlık dışında eksilme olmuyor. Demek ki bu takım fizik olarak da iyi çalıştırılıyor.
TRABZONSPOR EKONOMİK DAVRANDI
Bu işin bir de ekonomik yapısı var. Bu kadro oluşturulurken Trabzonspor'un modeline uymadığı yönünde eleştiriler yapıldı. Buna ne derece katılıyorsunuz?
Ben ona katılmıyorum. Trabzonspor çok ekonomik davranarak iyi bir kadro oluşturdu. Bugün şampiyonluk mücadelesi verilen bu kadronun ederi nedir; 30 milyon dolar. Bu parayla 150 - 200 Milyon dolarlık bütçesi olan kulüpleri arkanızda bırakıyorsanız çok ekonomik davranmışsınız demektir.
Bu sonucu kaynağa dönüştüremediği zaman sıkıntı doğar mı? Sizce bu yapılması gereken bir değişim miydi?
Yapılması gereken bir değişimdi. Alışkanlık kötü birşeydir. Eski kadroda mücadele hırsı görmüyordum. İnançlı değildiler. Başarıya yönelik istek yoktu. Hepsi yetenekliydi ancak motivasyonları kaybolmuştu. Motive olabilir miydi bilmiyorum ancak bazen yıkıp yapmak çok daha ekonomik ve efektif olabilir. Trabzonspor da bunu yaptı.
KESİNLİKLE SABIRLI OLMALIYIZ
Trabzonspor her zaman toplumsal reaksiyonlardan etkilenen bir yapıya sahip oldu. Bu topluma verilmesi gereken mesaj nedir size göre?
Bir kere sabırlı olmalıyız. Yüzde 98'i müslüman bir toplumuz. Allah da sabırlı olmalarını ister kullanırdan. Bu Karadeniz'in yapısına belki pek uygun değil. Hızlı yaşarız, yemeği hızlı yeriz, hızlı konuşuruz. Birilerinin 10 günde karar verdiği bir konuyu biz 10 saat düşünmeyiz. Şampiyonluk istiyoruz, ne zaman dün! Geçen sezon nerelerde olan bir takımdan şampiyonluk istiyoruz. Golü erken istiyoruz, sonuç istiyoruz. Her şey bir an önce olsun bitsin istiyoruz. Bu alışkanlığımızı biraz olsun yenmeliyiz. Futbol evrensel bir spordur. Rahmetli Süleyman Kuğu 86 yıl önce bir kitap yazdı. Türkiye'de ilk kapsamlı spor yayınıdır. Kitabın adı Association Futbol'dur. Yani bugünkü adıyla; Kollektif Futbol. Biz Karadeniz insanı olarak bireysel açıdan başarılıyız. Ancak kollektif yaşamasını da öğrenmeliyiz. Sabırlı olmalıyız. Saygı göstermeliyiz. Bugüne kadar yapılanlara şampiyon olunamadı diye sırt çevrilirse her şeyi çöpe atmış olursunuz.
Kaynak: Trabzonspor Dergisi