Bayındırlık ve İskan Bakanı Faruk Nafiz Özak, Atatürk ve Trabzonspor ile ilgili bir çalışma hazırlandığını belirterek, ''Trabzon'daki İdmanyurdu Kulübü Atatürk'e bir telgraf çekerek 'fahri başkan' olmasını istiyor. Büyük önder telgrafla 'evet' olurum diyor. Bu da nedir? Galatasaraylı mı, Fenerbahçeli mi, Beşiktaşlı mı diye tartışılıyor, artık nereli olduğu ortada'' dedi.
Trabzon Vakfı, 20-24 Şubat tarihleri arasında Atatürk Kültür Merkezi'nde düzenlenecek ''Her Yönüyle Trabzon Etkinliklerinin'' tanıtımı amacıyla Fevzi Hoca Balık Lokantası'nda yemek düzenledi. Yemeğe, gazete ve televizyonların Ankara temsilcileri, Trabzon milletvekilleri ve vakıf üyeleri katıldı.
Faruk Nafiz Özak, burada yaptığı konuşmada, ''Her Yönüyle Trabzon'' etkinliklerinin bu yıl ikincisinin düzenleneceğini belirterek, kapsamın genişletildiğini, paneller, tiyatro gösterileri, konserler, yayla pazarları ve sergilerle kentin farklı yönlerinin ortaya konulacağını söyledi.
Özak, 2008 yılının, Trabzon'un Rus işgalinden kurtuluşunun 90. yıldönümü olduğunu, bu nedenle kent için büyük önem taşıdığını ifade ederek, esprili bir üslupla, ''Trabzon son derece önemli bir şehir, yöresel milliyetçilik yapmadan bunu anlatmak lazım. Sayın Başbakan da kızıyor 'yöresel milliyetçilik yapmayın' diye ama burada bu akşam biraz yaparız belki'' dedi.
-''TRABZON ENSTİTÜSÜ KURULACAK''-
Trabzon'un, tarihi, kültürü ve ekonomisiyle ''çok önemli bir kent'' olduğunu dile getiren Özak, Ruslar'ın, bir komutanla birlikte Trabzon'a bir tarihçi gönderdiklerini ifade ederek, şunları aktardı:
''Bu kişiye demişler ki (Trabzon'a git Trabzon neden bu kadar önemli bir şehir bunu belgeleriyle al gel). Ruslar oradan 440 tane el yazması eseri Rusya'ya getirmişler, Trabzon'da Türkiye'de ilk defa çıkan hekim dergisi varmış onun orjinallerini almışlar. Ondan da önemlisi 1915'te filme almışlar. Şimdi biz bunu Rusya'dan geri getirmeye çalışıyoruz.''
Köseç Ahmet Efendi'nin Mevlana ile ilgili yazdığı mesnevileri de çevirip yayımlayacaklarını belirten Özak, Trabzon ile ilgili dünyada ve Türkiye'de yazılmış tüm kitapların toplanacağını, Karadeniz Teknik Üniversitesi bünyesinde de ''Trabzon Enstitüsü'' kurulacağını bildirdi.
-''BU BİR SAVUNMA DEĞİL, TANITIM''-
Trabzon'un bir ''spor kenti'' olarak bilindiğine de dikkati çeken Özak, Atatürk ve Trabzonspor ile ilgili bir çalışma hazırladıklarını anlattı. 1924 yılında, Trabzon'daki İdmanyurdu Kulübü'nün Atatürk'e bir telgraf çekerek ''fahri başkan'' olmasını istediğini ifade eden Özak, şöyle konuştu:
''Büyük önder telgrafla 'evet' olurum diyor ve Trabzon'da bir amatör kulubün fahri başkanı oluyor. Bu da nedir? Galatasaraylı mı, Fenerbahçeli mi, Beşiktaşlı mı diye tartışılıyor, artık nereli olduğu ortada.''
Özak'ın sözleri, yemekteki Trabzonlular tarafından uzun süre alkışlandı.
Trabzon'un aynı zamanda ''metrekaresine en fazla sanatçı düşen'' kent olduğunu ifade eden Özak, ''metrekaresine en fazla sporcu düşen'' kent yönüyle bilindiğini, sanatçı zenginliğinden kimsenin haberdar olmadığını kaydetti. Özak, Türkiye'deki her 100 ressamdan 70'inin Karadenizli, bunun da 30'unun Trabzonlu olduğunu vurguladı. İlk kent tarihçisinin de Trabzonlu olduğuna da işaret eden Özak, böyle ilginç örnekleri sıraladıktan sonra ''Çok enteresan bir şehir, bunu tabii sosyolojik olarak incelemek lazım. Biz tabii etkinliği yaparken Trabzonun folklorünü, kültürünü, sanatını, edebiyatçısını buraya taşımaya çalıştık. Bu bir savunma değil, tanıtımdır bu. Bunu yaptıkça biz de zenginleşiyoruz, Trabzon'da inşallah bir müze kuracağız'' dedi.
-KARADENİZ FIKRALARI-
Trabzon'da evlerde, camilerde futbol ve sporun konuşulduğunu belirten Özak, camide yaşandığı komik bir anısını, Karadeniz şivesiyle şöyle anlattı:
''Ben Trabzonspor'da başkanım, (Gürcü ikiz futbolcular) Şota ve Arçil'i o ara aldık, alıyoruz, alacağız. Gittiler, geldiler. Caminin imamı da çok hasta Trabzonsporlu, genç bir çocuk. Şenol Güneş, Ünal, imamın sol tarafında cuma kılıyoruz. İmam, 'arkadaşlar safları sıklaştıralım' dedi. Bana eğildi, 'Faruk ağabey', 'Buyur' dedim. 'Şota-Arçil işi tamam mı?'. 'Tamam, geliyorlar' dedim. 'Peki' dedi Allahüekber başladık.
Şota-Arçil'den çok sıkıntı çektik. Şota-Arçil 6 ay evvel bizde kiralık oynamıştı, çok gol atıyorlardı. Biz de aldık getirdik, bir maç kötü, iki maç kötü, üç maç kötü, dördüncü maçtayız. Biz öndeyiz, arkadan da birisi bağırıyor 4 maç kötü ya, 'Ha bu yönetim ne kadar geri zekalıdır aynı adamdan 2 tane aldı' diye.''
Yemektekilerin ısrarı üzerine birkaç fıkra daha anlatan Özak, Trabzon'da yaşanmış bir olayı da şöyle aktardı:
''1975'te Kıbrıs harekatından sonra Karadeniz'den bizim eski çalışma bakanımız Ali Rıza Uzuner ağabey, Trabzon'dan Kıbrıs'a adam yolluyor. Yaşlı, sakallı bir amcamız var birşeyi kumaşa beze sarmış, arabaya binmeye çalışıyor, hiç kimseden de yardım kabul etmiyor, ha düştü ha düşecek. Ağır da birşey amcanın taşıdığı. Ali Rıza ağabey demiş ki 'Ya ağabey, yardım edelim sana'. Amca 'uşağım kimseye deme gel' demiş. Ali Rıza ağabey açmış ki eski yazılı bir mezar taşı. 'Amca ha bu nedir, niye getiriyorsun Kıbrıs'a', Amca demiş ki 'Ya Ali Rıza, aptalluk yapma. Ya bize 15 yıl sonra çık burdan derlerse, diyeceğim ki babamın mezarı buradadır.''
-TAPUDAKİ RÜŞVET İDDİALARI-
Yemeğin ardından gazetecilerin tapudaki olaylarla ilgili basında yer alan ''rüşvet-bahşiş'' tartışmalarına yönelik soruları üzerine Özak, ''Hukuki ve ahlaki olmayan her türlü icraatın biz karşısındayız. Tapu Kadastro Genel Müdürü'müzün ifadesi budur, benim de onu doğrulayan ifadelerim olmuştur. Bu çarpıtılmıştır'' dedi.