Hıncal Uluç verdiği röportajında Aykut Kocaman’ın Trabzonspor hakkında yaptığı göndermeleri yorumladı. İşte Uluç’un röportajından kesitler;
Şimdi gülüyorum tabi. Fenerbahçe bu hafta Alex’in golü ile kazandıktan sonra, Türk spor basınının yine bütün yorumları değişti. Bizim tabelacılar tabelada ne yazıyorsa ona göre yazıyorlar. Geçen hafta bütün medya” Aykut Kocaman’ın Alex’e bu kadar uzun tahammül etmesine şaşırdık”. Oysa ben tam tersi fikirdeyim. “Alex’i niye çıkardı?” diye kızdım ben Aykut’a. Çünkü Fenerbahçe hiçbir şey oynamıyor. Futbolun “f”sini oynamıyor. Futbol oynamadığın zaman bir anlık hareketlerle gol yaratabilecek adamlara ihtiyacın var. Alex de bu konuda bir virtüöz. Bir duran top, bir asist, 18’in içinde bir ayağına ya da kafasına gelen bir topun çok doğru kullanılması skoru değiştirir. Fenerbahçe’ye maçı kazandırır.
**
Benim sezon başından beri, geçen seneden beri, 10 seneden beri söylediğim bir şey var; İyi hakem düdük çalarak ve kart göstererek takım tutmaz. İyi hakem çalmayarak ve göstermeyerek takım tutar. Çünkü çaldığın ve gösterdiğin kart bu televizyon çağında belgelenir. İki tane arka arkaya niyetin ortaya çıkar. Bir şey de diyemezsin. Ama çalmadığın ve göstermediklerin hiçbir zaman tartışılmaz. Dünyanın hiçbir yerinde tartışılmaz. Türkiye’de hiç tartışılmaz. Aykut cinlik yapıyor.
**
Dünya üzerinde tartışılmayan penaltı kararı var mı? Bana “En net en kesin penaltı” dediği görüntüleri getirsin Aykut, kendi seçsin getirsin. Ben onunla da tartışırım. Görecek nasıl tartıştığımı. Çünkü penaltı cezasında bütün cezalarda olduğu gibi bir kasıt unsuru var. Adamın ayağı kırılmış ve ambulansla hastaneye kaldırılmış dahi olsa (18’in içindeki tekmeden dolayı), ben kasıt olmadığını iddia edebilirim. Ya da tam tersini yapabilirim. Normal bir ikili mücadele içinde rakibin yere düşmesi üzerine ben savunma oyuncusunun kasıtlı olarak onu düşürdüğünü iddia edebilirim. Ayağı kıran tekmeye “Penaltı yok” diyebilirim, omuz omuza bir itişmede yere düşmeyi ki nizami şarjın tarifidir o omuz omuza itişme. Hayır, kasıtlı bu hareket. Çünkü omuz omuza nizamidir ama ölçülü olmak kaydıyla. Bunun itişi ölçüsüz. Ölçüyü kim koyacak? Benim yorumum. Senin yorumuna göre ölçülüdür, benim yorumuma göre ölçüsüz. İşte sana tartışma. Bütün penaltılar tartışılır. Onun için Aykut ondan yana söyledi.
**
Peki, her Fenerbahçe maçında Fenerbahçelilere çalınmayan düdükler ve gösterilmeyen kartlardan niye laf etmiyor? Fenerbahçe birinci yarıda 17 tane maç oynadı. Kaçında oynadı Emre bilmiyorum. En az 15’inde oynamıştır. Bu 15 maçtan hepsinin videolarını bir torbaya atalım, rastgele bir tanesini seçelim. Ben Aykut kardeşime Emre’nin o maçtan oyundan atılması gereken sarı kartları görmediğini kanıtlayacağım. Bak tartışmayacağım, kanıtlayacağım. Niye mesela Trabzon’un üç penaltısı tartışmalı derken, hakemleri eleştirirken “Bizim Emre de mesela her maçı 90 dakika tamamladı. Nasıl oldu bu iş?” demiyor. Neden? Bekliyor ki onu da Şenol desin. “Vay Şenol öyle dedi” “Aykut Kocaman böyle dedi” durduk yerde.
**
Sen eğer hakemleri eleştiriyorsan Aykut Kocaman olarak hem de böyle tarafsız havası vermiş bir futbol yöneticisi olarak hava atmak istiyorsan Fenerbahçe’yi de örnek göster. “Trabzon’un penaltısını veriyorlar bol keseden ama bizim Emre’ye de kart çıkartmıyorlar. Hakemler büyük takımlardan korkuyor” dersin ben de gider alnından öperim. Hakemlerin çalınan düdüklerinden bir sonuca varılmaz. Bunu Aykut çok iyi bilir. Ama şimdi kendi kellesini kurtarmak için Trabzon’a çamur atıyor. Bu hafta Trabzon’da Engin kırmızı kartla atılmalıydı, ama Fenerbahçe’de Mehmet Topuz da atılmalıydı. İki kırmızı kartın gösterilmeyişi iki maçın sonucunu büyük ölçüde değiştirdi. 10 kişi kalsaydı Trabzon, 10 kişi kalsaydı Fenerbahçe o maçlar nasıl biterdi bilemiyoruz. Ama hakemler açık seçik, net kırmızı kartları göstermeye cesaret edemedi. Fenerbahçe’ye, Beşiktaş’a, Galatasaray’a gösteremiyorlar. O yüzden Trabzon’a da gösteremiyorlar. “Efendim, Loric Cana’ya son dakikada…” Geçiniz. Bana masal anlatmasın kimse. 90+3. dakikada çıkan kart ile hakemlik olmaz. Üçüncü dakikada gösterebiliyor musun?