1962 yılında Trabzon'da doğdu. 1985 yılında Dokuz Eylül Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Tiyatro-Oyunculuk Bölümü'nden mezun oldu. Bir süre Ankara Devlet Tiyatrosu'nda görev aldı. 1988-94 yılları arasında Bursa Devlet Tiyatrosu'nda görev aldı. 2001 yılında Sanat Kurumu En İyi Erkek Oyuncu Ödülünü aldı. Bazılarımız O’nu “Güz sancısı” filmindeki Kenan, bazılarımız da “Kurtlar Vadisi” dizisindeki Yalçın Bulut rölüyle tanıdık.
Şimdilerde “Hesaplaşma” isimli dizide rol alan Hüseyin Avni Danyal’la İstanbul’da Karadeniz’i yaşayabileceğiniz bir mekan olan Trabzon Kültür Derneği’nde buluştuk. Kendisinin uğrak yeri olan Ümraniye’deki Dernek tesisi gerçekten de muhteşemdi. Yeşilliklerin üzerinde üşüdüğünüzü hissettiğinizde, hemen üzerinize Keşan’dan yapılma bir şal veriyorlar ki, o an iliklerinize kadar hissediyorsunuz Karadenizli olduğunuzu. Hüseyin Avni Danyal’la biraz sanat, biraz da spor üzerine konuşmayı planlıyorduk. Ancak o anlatmaya başlayınca sporun dışına pek çıktığımız söylenemez.
Hüseyin Avni Danyal’la ilk sorumuz futbol üzerine oluyor.
“BABAM İŞ ÇIKARMA DEYİNCE FUTBOLU BIRAKTIM”
Karadenizli bir çok gencin futbolculuk denemesi olmuştur. Sizin böyle bir eğiliminiz var mıydı?
Kalecilik yaptım Ankara Aydınlıkevler Lisesi’nde… Profesyonel oynamadım… Lise çağlarında sağ topuğumda siyatik bir rahatsızlık çıktı. Rahmetli babam “İş çıkarma” dedi. Ben de oynamadım. Gerçi çok yetenekli olsaydım bir yere gelirdim. Şimdi halı saha maçları yapıyoruz burada haftada bir. Geçenlerde bana jubile yaptılar. Hafif bir sakatlık gibi bir şey oldu. Ekmek paramız vucudumuz. Aşık atmayayım sizinle dedim ve bıraktım şimdi…
Burası gerçekten çok güzel bir yer. Sizin de uğrak yeriniz mi?
Ben buraya takılıyorum. Tanıtık yüzler buluyoruz. Evimiz de yakın. Ayağımız alıştı.
“KÜPLÜCE TRABZON GİBİ”
Trabzon’a sık sık gelebiliyor musunuz?
Baba evim hala duruyor. Yıkılmadı. Boş ama duruyor. Öğretmen okulunun sokağı. Hastanenin arkasında birbirine yapışık iki rum evi var. Biri baba evidir. Amcam sattı orayı. Babannem anlatırdı; eskiden oraya “Rumluk” derlermiş. Babamın çocukluk arkadaşları ermeni ve rumlardı. Trabzon’da Trabzonlu kalmadı der dururdu. Rahmetli 102 yaşında öldü.
Buralar (Ümraniye) hep Trabzonlu… Hele Küplüce Mahellesi’ne girdiğinizde Hürriyet ve Milliyet’ten daha çok Karadeniz’in yerel gazetelerini bulursunuz.
“ÖZLEM TETİKLİYOR”
Koyu bir fanatik olduğunuzu biliyoruz. Özlem mi tetikliyor fanatikliği?
Babam rahmetli ile Trabzonspor 2. ligdeyken Kavakmeydanı’nda maç izlemeye giderdik. Stada bakan evlere giderdik. Akrabalarımız vardı orada. Trabzonlu çocuklar Galataray’ı bilmez. Ankara’ya geldim sonra ilkokulu bitirince. Trabzon’dan ayrı olmanın özlemin getirdiği Trabzonsporluluk babadan geldi. Futbol benim için Trabzonspor’dur genlerimizde olan bir şey… Bizde oyunculuk yeteneceği varmış. Ama futbolcu olarak değil. (Gülüşmeler).
“ESKİLER MÜTHİŞTİ”
Geriye doğru bayağa bir özlem dolusunuz?
Duygulandım hatırlayınca, çocukluğumun hayalleri… Necati, Ali Kemallerin posterleri başucumuzdaydı. Onlarla şimdi konuşuyor olabilmek çok güzel bir duygu. Tapardık onlara… Dergileri toparlardık posterler için… Hüseyin Tok… Müthiştiler… Şimdi tanışıyoruz çok mütevazi bir insan… Hem seviniyorum onlarla tanıştığım için hem de üzülüyorum, onlarla sohbet edecek yaşa geldiğim için… Hüseyin abinin Fener maçlarında hep golü olurdu…
“Pazar günü eve
MİSAFİR ALINMAZDI”
Geriye dönük ilginç bir hatıranız var mı?
Hatay maçıydı galiba… Babamla kale arkasında maç izliyoruz. Babam nasıl kendini kaptırmışsa kertenkele baldırına kadar gelmiş. Birden atladı havaya pantolunundan tuttu kertenkeleyi... Onu hiç unutmam nasıl kendini maça kaptırdığına inanmıyorum hala… Benim halamın kocası eski İdmanocaklılardandır. Futbolcuydu.. Molla İsmail derlerdi. Profesyonel top oynamış. İsmail Laçin… Pazar günü eve misafir alınmazdı. Tören gibi radyodan maç dinlenirdi. Vasiyetiydi kefenine rozet taktılar. Ankara 19 mayıs stadında bir Trabzonspor maçında kalp krizi geçirmişti…
“O altın zamanda
İZMİR’DE ÖĞRENCİYDİM”
O günleri yaşayanlar kendilerini şanslı adlediyorlar. Siz de onlardan mısınız?
Şampiyonlukları gören şanslı kuşağım… Liseden sonra yakınımızdaki Trabzonsporlular’la maça giderdik. Trabzon’un o altın zamanlarında İzmir’de öğrenciydim. O keyifleri orada yaşadım… İzmir’de okuduğum okulun bitişik duvarı Alsancak Stadı’dır. O duvardan çok atlayıp giderdik maçlara…
En çok kimi beğenirdiniz o dönem?
İskender Günen’i çok beğenirdim. Onun tarafında olurdum maçını izlemek için… Trabzonspor’a gelmiş geçmiş en iyi sol açıktı. Rıdvan sağ kanatta neyse karşılığı solda İskender Günen’dir… Kişiliklidir. Kastamonulu’dur ama Trabzonsporludur… Ve tabi lise takımında oynarken kaleci kazağımın arkasına Şenol Güneş yazardı. Güneş’in, Trabzonspor’a çok uzun emekleri geçti ve hala geçiyor. Kaleciliğe özenmemin nedeni de oydu…
O başarılardı Trabzonspor’u efsane yapan…
Başarıları şuna bağlayabiliriz. Bizim coğrafyamızda tembel insan olmaz. Karadeniz’in özelliği bu. Bir örnek anlatayım. Van Devlet Tiyotrusu’na oyun yönetmek için gittim. Van’da ağaç yok. Kıraç bölge. Trabzonlu bir çocuk vardı tiyatroda çalışan. Van golü etrafında balık yemeye gittik… Hiç Van’a uymayan yeşilliklerle dolu bir yer gördüm. Kıraç bölgenin ortada kalmış bir yeşillik. Sordum Trabzonlular’ın yeriymiş. Bizim koşullarımız diğer bölgelere göre çok zor. Denizimiz Akdeniz’e benzemez. Dalgalarla baş edip oradan ekmek çıkarırlar. Trabzon ve civarında traktör yoktur. Tembel olmak gibi bir lüksü yoktur. O iklimde ve coğrafyada tembel insan olamaz. Bizim başarılarımız oradan geliyor. İnat, arazi ve iklime uyum… Baş etme güdüsü. Bu duygu geliştiriyor bizi…
“SABRETMEDEN OLMAZ”
Trabzonspor’un bugünü…
Trabzon’un bugünü için en önce şunu söyleyebilirim. Aslında biraz önce söylediğimle çelişkili. Demin bahsettiğim özelliklere sahip insanlardan sabır bekliyoruz. Bu zor… Alex Ferguson’un takımın başında uzun yıllar kalıp başarıya ulaşması gibi bizim de Şenol Güneş’e destek olmamız ve sabretmemiz gerek. İleriye yönelik beklentiler için yola çıktığımız adamın arkasında duracağız…
Sizin de dediğiniz gibi sabırsızlık var…
Gençler abi sen şampiyonluk yaşadın da böyle konuşuyorsun diyebilirler… Ama birinci lige çıkmayı da bekledik biz. Kendi çocukluğumda da 14 yaşında şampiyonluk gördüm. Uzun vadeli yatırım yapmak gerek. Paraları dökelim, şunu getirelim. Atalım, alalım gibi bir lüksümüz yok. İstanbul’un üç büyük kulübü gibi parayı çar çur edecek gücümüz yok. Hesaplı gitmeliyiz. Kombine almak için transfer yapılmasını beklememek gerek.
Bu ayrımı yapamıyoruz…
Futbolcunun yaşam standardı yüksek olmalı. Eskisi gibi hayatı futbol değil futbolcunun. Topçu dendiğinde “kafası boş adam” denirdi. Şimdi öyle değil. 2010’da futbolcudan beklentiler yükseldi. Futbolcunun dünya bakışıyla da ilgileniyoruz. Bilgi sahibi futbolcular olmasını istiyoruz gerek. Bugünkü şartlar içinde bakmak için futbolcunun vizyonu da geniş olmalı. Yönetici ve teknik heyet de aynı şekilde. Tarftar şunu iyi anlamalı. 1974’ün dönemlerinin ligi değil bu lig. Takım anlamında sabretmeyi gerektiriyor bu vizyon…
“GÜNEŞLE İVME YÜKSELDİ”
Şenol Güneş’in gelmesinin ardından sürekli artan bir ivme var. Bunu nasıl değerlendiriyorsunuz?
Ben Sadri Şener ve Şenol Güneş ikilisinin Trabzonspor’a çok şey katacağına inanıyorum. Yanılmayacağım. Sabır gerek. Üzülerek söylüyorum, bu yıl da Trabzonspor şampiyon olmasın. Seneye olsun. Güneşe şans verelim. Bir teknik direktörden 1,5 yılda devrim yapması beklenemez. Futbolcu gibi antrenör değiştiremezsiniz.
Trabzonspor Yöneticisi gibisiniz, söylemleriniz sürekli mesaj içeriyor…
Gördüklerimi söylüyorum. Bize hocamızın söylediği bir şey vardı; “Okullardan mezun olduğunuzda diplomanıza yazacağız oyuncu diye. Ama her oyuncu sanatta ya da hayatta başarılı olabilecek mi? Oyunculuğunun karşılığını hayattaki başarınız belirleyecek.” Çok doğru bir söylem bu. Aynı şey futbolcu için de geçerli. Altyapıdan geldim. 16 yaşındayım. Ben oldum. Hayır kardeşim… Zamana tahammül edebilmeliyiz. Hesap ederek, plan yaparak kurmalıyız. Zamana tahammülsüz… Geçen sezon Teofiloya yapılan haksızlık budur. Deminden beri söylediğim gibi biraz daha tahammüllü olmalıyız.
“BİLMEDEN ELEŞTİRİLMEZ”
Eleştiri yapıcı olmalı diyorsunuz…
Yapıcı eleştirinin çıkış noktasında, eleştirdiğin kurul ya da kişi kadar bilgi ve deneyime sahip olmalısın. Taraftar taraf olmak zorundadır. Bilet alıp maça geleceksin. Destekleyeceksin. Şenol Güneş bile eleştiriliyor. Niye belki birlikte büyümüş. Trabzon küçük. Herkes birbirini tanıyor diye, herkesin herkes hakkında fikir beyan etmesi kadar yanlış birşey olamaz. Taraftarlık bu değil. Takımı eleştirmek değil taraftarlık. Futbolcu tercihine dayalı eleştiri nasıl yaparsınız. Herkesin 11’i farklıdır.
“ONUR BÜYÜK KAZANÇ”
Sezonu iki kupayla tamamladık. Sizdeki yansıması nasıl oldu?
En büyük kazancımız Onur. Kupa’dan bile önemliydi bence. Uzun vadeli en büyük yatırım. İki üç maçta hatalı gol yediğinde onu gömmezsek daha iyi olur. Alanzinho, Colman, Egemen ciğerden oynuyor. Yapıya uygun futbolcular. Benim hatırladığım Trabzonspor’da 11 kişi de Egemen gibi ciğerden oynardı. Geçen sezon genel olarak göze batan rahatsız olduğum bir oyuncu olmadı. Belli bir süreç içinde hepsi uyum sağladı. Giray da çok iyi olacak bence. O da yürekten oynuyor.
Siz anlattıkça sohbet de hep futboldan yana oldu. Biraz da sanat konuşalım. Bir çok yönetmen ve oyuncu var Trabzonlu olan. Bunlarla birlikte bir proje yapma fikri hiç gündeme geldi mi?
Bizim işimiz Sinema. Sinemada hayal satılır ama futbol gerçektir. Böyle oluncu futboldan, Trabzonspor’dan nasıl konuşulmaz. Orada kendinizi bulursunuz. Trabzonlu yönetmen ve oyuncularla piyasada karşı karşıya gelirsek konuşuyoruz. Ama illa da Trabzonlular, hadi proje yapalım olmuyor. Fırtına dizisi biraz Trabzon yapımı oldu, sonra İstanbul’a geldiler. O da bozuldu. Bizim oranın dokusu farklı.
“ÇOK İYİ SANATÇILARIMIZ VAR”
İyi yerde olan sanatçılarımız azımsanamayacak sayıda…
Çok iyi sanatçılarımız var. Yusuf Katipoğlu’nun bir lafı var; “100 ressamı alt alta yaz, yüzde 70’i Karadenizli, o Karadenizliler’i alt alta yaz yüzde 90’ı Trabzonludur.” Çok iyi ressamlarımız var. Beyaz Melek filminin setinde Erol Günaydın bana “Ne haber Hemşerim” deyince şaşırdım. Sonra “Ben de Trabzonluyum” dedi… Bilmiyordum. Gerçekten müthiş sanatçılarımız var.
Bir çok dizide oynadınız ve hala oynuyorsunuz. Evde takip ettiğiniz diziler var mı?
Dizi izleyemiyorum ama film izliyorum bol bol. DVD arşivim var.
Eklemek istediğiniz bir şey var mı?
Son sözüm yine Trabzonspor üzerine olacak. Ben Trabzonspor’dan çok ümitliyim. Herkes inansın ve gerçek anlamda destek olsun. Köstek olmamak da bir nevi destektir. Bunu unutmamak gerek.
Röportaj: Serdal Şahin/ Trabzonspor Dergisi