Başkent Üniversitesi Adana Uygulama ve Araştırma Hastanesi Üroloji Uzmanı Doç. Dr. M. Tulga Eğilmez, geçmiş yıllarda böbrek taşı oluşumunun önüne geçmek için peynir, süt gibi kalsiyum içeren gıdalardan uzak durulmasının tavsiye edildiğini ancak günümüzde bu bilginin yanlış olduğunun ortaya çıktığını belirtti.
Eğilmez, “Eski bilgilerin aksine yapılan araştırmalar günlük kalsiyum alımı az olan kişilerde taş oluşum riskinin daha fazla olduğunu gösterdi” dedi.
Doğum sancısına eşdeğer olarak gösterilen böbrek taşı hastalığının sıcak iklimlerde daha sık görülmekle birlikte altında birçok genetik faktör ve metabolik bozukluk bulanabileceğine dikkat çeken Dr. M. Tulga Eğilmez, beslenme tarzının taş oluşturan etkenler arasında önemli rolü olduğunu vurguladı. Aşırı oksalat içeren ıspanak, kakao, çikolata, soya, kuru incir, çilek, karabiber, fındık, maydanoz ve pancar gibi yiyeceklerden mümkün olduğunca uzak durulması gerektiğini ifade eden Dr. Eğilmez, “Süt, yoğurt ve peynir, aşırı olmamak kaydıyla düzenli olarak tüketilmelidir. Kola ve gazlı içecek tüketimi sınırlandırılmalı, tuz tüketimi azaltılmalıdır. Vitamin D takviyesi almamalı, günlük vitamin C alımını 1500-2000 mg ile sınırlandırmalı ve B6 vitamini eksikliğinden kaçınılmalıdır” şeklinde konuştu.
GÜNLÜK ALINAN SIVI MİKTARI ARTTIRILMALI
Hastalıktan korunmak için en etkili yöntemin günlük alınan sıvı miktarının arttırılması olduğunu söyleyen Dr. Eğilmez, önerilen miktarın günde 2 litre idrar oluşturacak kadar sıvı alımı olduğunun altını çizdi. Eğilmez, “Sıcak iklimde yaşayan veya çalışan insanların ter ile kaybettikleri sıvı miktarını telafi etmek ve istenen idrar miktarına ulaşmak için normalden daha fazla sıvı tüketmeleri gerekir” diye konuştu.
CERRAHİ TEDAVİ GEREKEBİLİR
Hastalıklardan korunmanın modern tıpta giderek daha önemli hale geldiğine değinen Dr. Eğilmez, taşa yönelik diyet önerilerine ve destekleyici ilaç tedavilerine rağmen taş oluşabileceğini kaydetti. Taş hastalığının son yıllardaki teknolojik gelişmelerle birlikte çok daha kolay ve başarılı bir şekilde tedavi edilebildiğini söyleyen Dr. M. Tulga Eğilmez, şöyle devam etti:
“Artık açık cerrahi sadece çok özel durumlarda uygulanıyor. Endoskopik (kamera eşliğinde kapalı) yöntemlerle idrar yollarında ulaşılamayacak hiçbir kısım ve tedavi edilemeyecek hiçbir taş kalmamıştır.”