Trabzonspor’un bu ay ki dergisine röportaj veren Yıldız Teknik Üniversitesi’nin rektörü Prof. Dr. İsmail Yüksek Trabzonspor’u konuştu.
İşte o röportaj;
Tarihi mekanlarda çağdaş eğitim sloganıyla öğretim hayatına devam eden Yıldız Teknik Üniversitesi’nin rektörü Prof. Dr. İsmail Yüksek’le yüzüncü yılını kutlayan Yıldız Teknik Üniversitesi'ni ve Trabzonspor’u konuştuk
Okulunuzun kıdemli öğrencisiydim. Biz sizi tanıyoruz ama sizinle henüz tanışacaklar için kendinizi biraz anlatır mısınız?
1963 Çaykara Maraş köyü doğumluyum. İlkokulu Çaykara’da okudum. Sonra İstanbul’a taşındık ve eğitimime burada devam ettim. O dönem Devlet Mimarlık Mühendislik Akademisi olan Yıldız Teknik Üniversitesi Makine Mühendisliği’ni kazandım. 1986 yılında aynı üniversitede yüksek lisans yaparken üniversitede asistan oldum. Asistan olma sürecim, Karadeniz Örme Sanayii’nde işe girmek için üniversitede bir hocadan referans almak için gelmemle başladı. İtalya ve Japonya’da burslu olarak birer yıllık araştırma çalışmaları yaptım. Akademik kariyerim devam etti ve profesör oldum. İki dönem dekan yardımcılığı yaptıktan sonra rektörlük seçimleri gündeme geldi. Bu görev için layık görüldüm ve göreve başladım.
SARAYA LAYIK OLMAK
Üniversite’de sizden önce ve sizden sonrayı değerlendirirseniz?
Bir önceki arkadaşlar da burada hizmet ettiler ama biz bunu Karadenizliliğin verdiği enerjiyle hızlı yapalım, herkesin 8 yılda yaptığı işleri 4 yılda yapalım istiyoruz. Övünmek için söylemiyorum, devletin her kademesinden, her siyasi platformdan projelerimizle ilgili destek alıyoruz. Yıldız mezunu milletvekilleri de bizim isteklerimize, partisi önemli değil bir çok belediye de projelerimize olumlu yaklaşıyor ve destek oluyorlar. Bu sayede okulun alt yapı anlamındaki ihtiyaçlarının yüzde 60’ını tamamladık, kalan yüzde 40’ını da bir sene içerisinde tamamlayacak duruma geldik. Ayrıca Yıldız Sarayı tarihi eserlerinin tadilatlarını tamamlıyoruz. Burası Yıldız Sarayı’nın bahçesi, o yüzden burayı da saraya layık hale getirmemiz gerekiyor.
TRABZONSPOR’LA İŞBİRLİĞİ
Üniversite’nin 100. Yılı, takımımız da Antalyaspor maçına üniversitenizin 100. Yılını kutlayan pankartla çıkmıştı. 100. Yılınızı ne gibi etkinliklerle kutlayacaksınız?
Sosyal sorumluluk projelerimiz var, eğitim projelerimiz var, ar-ge projelerimiz var ve bir de tanıtım çalışmalarımız var. Trabzonspor Kulübü ile işbirliği yaptık, bize her konuda destek verdiler. Trabzonspor Genel Müdürü Sinan Zengin’e bize bu anlamda katkıları için teşekkür ediyorum. Federasyondan gerekli izni aldıktan sonra, takımımız Antalyaspor maçına üniversitemizin 100. Yılını kutlayan pankartla çıktı. Sosyal sorumluluk anlamında “10 Fakülte 10 İlkokula destek olsun” projemiz var. Bu ilkokullardan biri benim de okuduğum Çaykara’daki bir ilkokul. O okulun tüm ihtiyaçlarını karşılayacağız ve üniversitedeki tüm sosyal kulüplerimizi bir hafta boyunca Çaykara’da ağırlayacağız. Bu sayede yöre halkına yönelik, tiyatro, oyun gibi sanatsal faaliyetlerde bulunacağız. Kızılay’la yaptığımız kan bağışı kampanyamız var. 18 Mart’ta Çanakkale’de başlatacağız. Hapishanelere yönelik devam eden bir projemiz var. İşletme fakültesinden bir grup öğrenci, hapishanelerdeki eğitim- öğretim ve rehabilitasyon çalışmalarını idare ediyor. Lösemili çocuklarla ilgili 30 kişilik bir öğrenci grubumuz hastanelerde sürekli çocuklarla ilgileniyor. Her yıl düzenlenen öğrenci şenliklerimizi bu yıl festival havasında gerçekleştireceğiz. 10 tane Nobel ödüllü bilim adamını üniversitemizde ağırlamayı planlıyoruz. “100. Yılın Yüzleri“ projemiz ile, bilim adamı siyasetçi ve sanatçıları üniversitemizde ağırlamak istiyoruz.
LİGLERE KATILMA İSTEĞİ
Burası her ne kadar bir teknik üniversite olsa da sporla çok ilgili. Sporun gelişimiyle ilgili bir çalışmanız var mı?
Bizim bir beden eğitimi bölümümüz var. Bu bölümün altında faaliyet gösteren spor kulüplerimiz var. Üniversiteler arası futbol, basketbol, voleybol turnuvalarına katılıyoruz. Bir spor kulübü kurduk ve kulüpleşme sürecine girdik. Bu süreç sonunda acaba liglere katılabilir miyiz onu araştırıyoruz. Hentbolle başladık, daha sonra basketbol ve voleybolla birlikte devam edecek. Tabii burada sponsor desteği çok önemli. Yıldız Kampüsü’nde sporla ilgili herhangi bir alt yapı yapamıyoruz. Davutpaşa kampüsünde ise biz bu sene kapalı spor salonunu bitirdik. Şimdi bir tane uluslar arası standartlara uygun çim saha yapıyoruz, 3 ay içerisinde bitecek. Halı sahalar, tenis kortları, kapalı yarı olimpik yüzme havuzu yapıyoruz, ağustosta bitecek. Spor okulları açmak, gençleri ve öğrencilerimizi spora yönlendirme planlarımız içinde. Devletin kaynaklarını kapalı tutmamak gerekiyor, bakımı ve kontrolü bizde olmak kaydıyla bölgedeki insanlara da belediyelerle iş birliği içerisinde o tesisleri kullandırtacağız. Bunun haricinde ileriki dönemde “sürekli eğitim merkezimizde” sertifika programlarımızın arasına spor yönetimi bölümünü de eklemeyi düşünebiliriz.
“KÖYÜMÜ UNUTMAM”
Bu yoğunluk içinde memleketiniz Trabzon’a gitme fırsatı bulabiliyor musunuz?
İtalya’da ve Japonya’da olduğum dönemler hariç her yıl Trabzon’a, köyüme giderim. Bazen bir ay kalırım, bazen bir hafta kalırım, bazen yılda 2-3 kez giderim. En son bu yaz Trabzon’daydım.
Trabzon’a uzaktan bakan bir eğitimci olarak, şehrin gelişimi ve değişimi için üniversiteyle koordinasyonu konusunda ne düşünüyorsunuz? Neler yapılabilir?
Ben oraya özlemle gittiğim için olaya objektif bakamıyorum, şehirdeki her şey bana güzel geliyor, hiçbir eksiği yok gibi hissediyorum. Çok özlüyorum şehri ve insanlarını. Gittiğimde insanlarla konuşmak, iç içe olmak istiyorum. O yüzden herhangi bir eksiklik gözüme çarpmıyor.
“SOHBETLERİ ÖZLÜYORUM”
Memleketin en çok neyini özlüyorsunuz?
Dostlukları, gece komşularla yaptığımız ev ziyaretlerini, geç saatlere kadar süren sohbetlerini çok özlüyorum. Orada her ideolojiden insanlar, bir araya gelir sohbet eder, konuşurlar. Birbirlerine istediklerini söylerler, eleştirirler, yorum yaparlar ancak kavga etmezler, küsmezler. Yani çağdaş toplumda olması gereken şey, orada yakalanmış vaziyette. İşte ben en çok bu sohbetleri özlüyorum.
Sizin İstanbul’a geldiğiniz yıl Trabzonspor’un da çıkışının başladığı döneme denk geliyor. Neler yaşadınız o yıllarda?
Onunla ilgili bir iki anım var; Ankara’da dayımın oğlu vardı, onlar Ankara’dan 15 kişilik bir arkadaş grubuyla gelirdi, biz de buradan bir o kadar olurduk ve birlikte maça giderdik. Sabah 5-6’da stadın önünde buluşur, kuyruğa girerdik. Elimizde yemek, ekmek, su nevalemizi alır maça kadar stadın kapısında ya da tribünde beklerdik. Bugün o eziyet çekilir mi bilmiyorum. Tabii Trabzon’da Trabzonspor denince her şey durur. Belki de o dönem İstanbul’a daha kolay adapte olmamda Trabzonspor’un başarılı dönemine denk gelmesinin etkisi vardır.
“ŞAMPİYON OLMAMAMIZ İÇİN BİR NEDEN YOK”
Trabzonspor’u nasıl görüyorsunuz?
Geçen sene de iyiydi takım, bu sene de gayet iyi. Şampiyon olamamamız için hiçbir neden yok. Çok güzel paslar yapıyoruz, kendinden emin, rahat top oynuyoruz. Modern futbolun gerektirdiği her şeyi yapıyoruz. O yüzden Sayın Başkan ve Sayın Şenol Güneş sağolsun, varolsun. Şenol Güneş zaten oldukça mütevazı, beyefendi bir insan, ülkemizin ve dünyanın sayılı teknik direktörlerden. Fakat Dünya üçüncüsü olmuş bir teknik direktör olarak değeri maalesef bilinemedi. Şükür ki, hem Trabzonspor O’na sahip çıktı hem de O Trabzonspor’a.
“FANATİK BİR TARAFTARIM”
Kendinizi nasıl bir Trabzonsporlu olarak görüyorsunuz? Fanatik misiniz?
Fazlasıyla fanatik sayılırım. Bazı dönemlerde maçlara hevesle gidip hüzünle dönmemizden sebep, boynumuz bükülse de o duygularımızdan bir şey kaybetmeyiz. İnönü’de Beşiktaş’la oynadığımız kupa maçından sonra bana eşlik eden koruma polisi “Hocam Alanzinho kaleciyle karşı karşıya kaldığında protokol tribününde bir tek siz ayaktaydınız” dedi.
En son ne zaman maça gittiğinizi sormuyoruz o zaman...
Fırsat buldukça hem İstanbul’daki maçlara gidiyorum hem de Trabzon’a maça gelmeye gayret ediyorum. İstanbul’da en son Beşiktaş kupa maçını izlemiştim, Trabzon’da son Antalyaspor maçını izlemiş oldum.
Sizi en çok etkileyen maç hangisi?
Tuncay’ın gol attığı İnter maçını hiç unutamam. O maça gitmiştim. Tuncay’ın takım sevgisi, Trabzonspor sevgisi beni çok etkilerdi. Unutmuyorum, taraftar O’nun üzerine oynardı, O’nu kızdırıp oynatmaya çalışırlardı.
ÇAKTIRMA BEN DE TRABZONSPORLUYUM!
Çocukluk ve öğrencilik döneminizde İstanbul’da gittiğiniz maçlardan aklınızda kalan anılarınız var mı?
Lisede okuduğum dönemde bir Beşiktaş maçına gitmiştim. 2-0 kazanmıştık maçı. Boyum kısa o zaman. Stada girdim ama içeri girince baktım her taraf dolu. Beşiktaşlılar’ın olduğu bir yere geldiğimde yukarıdan bir adam “Oğlum hangi takımı tutuyorsun?” diye sorduğunda baktım etraf hep siyah-beyaz ben de mecburen Beşiktaş’ı tuttuğumu söyledim. Adam beni yukarı arkadaşlarının arasına çekti. Orada daha rahat izlerim diye. Trabzonspor bir gol attı, tabi Beşiktaşlılar’ın arasındayım içim gidiyor ama sevinemiyorum. Peşine bir gol daha oldu. Biz 2-0 öne geçtikten sonra o adamın arkadaşlarından biri kulağıma eğilip “Ben de Trabzonsporluyum ama burada yapabilecek bir şey yok, çaktırma” demişti. Yine İstanbul’da oynadığımız bir Galatasaray maçında 2-0 önde iken ve Tuncay harika oynuyorken hakem haksız yere Tuncay’ı oyundan atmıştı, sonra birkaç kararla maçı 2-2’ye getirtmişti. Bir hakemin bir maçta ne kadar etkili olabileceğini orada görmüştüm, o maçı da hiç unutamam.
Takımın ya da kulübün “şunu da yapsa daha iyi olur” dediğiniz bir şey var mı?
Transfer konusunda daha dikkatli olabiliriz. Anadolu takımlarında başarılı olup da bize gelip iyi performans sergileyemeyen oyuncular oldu. Belki bunun önüne geçebilmek için şehri, bölgeyi daha iyi tanıyan ya da oraya uyum sağlayabilecek yapıda oyuncular transfer edilebilir.
“TARAFTAR GRUBUMUZ OLSA”
Taraftarımızın takıma olan desteğiyle ilgili neler söylemek istersiniz?
Beşiktaş maçında dikkatimi çekmişti, 61.dakikada Beşiktaş taraftarı bizim şovumuzu engellemek için ekstra çaba sarfetmişti. Bunlar gösteriyor ki bizim taraftarımızın da oturmuş ritüelleri var artık. Ancak bizim de diğer kulüplerdeki gibi oturmuş, bilinen bir taraftar grubumuzun olması, tezahüratlarla stada yön vermesi, takıma destek olması, rakibe baskı oluşturması gerekiyor. Bu anlamda eksiğimiz olduğunu düşünüyorum. Biz İngiliz taraftarlar gibi tamamen pozisyona göre ani tepki veriyoruz. Onun haricinde eskisi gibi olmadığımızı, taraftarın artık daha anlayışlı olduğunu düşünüyorum. Yaşadığımız kötü dönemlere rağmen yakıp yıkmadı, şiddet göstermedi. Belki üniversiteyle daha sıkı ilişkiler kurup oradaki öğrencileri tribüne çekmek gerekebilir.
“BU SEZONDAN ÜMİTLİYİM”
Sezonu nasıl bitiririz?
Ben çok ümitliyim. Ortada tesadüf bir liderlik yok. Takımımız bulunduğu pozisyonu fazlasıyla hak ediyor. Oynadığı futbolla, girdiği pozisyonlarla, kazandığı maçlarla bunu gösteriyor. Sadece içerideki maçlarda biraz tutuk oynuyoruz. Taraftarımız biraz daha sabırlı olursa onu da aşıp mutlu sona ulaşacağımızı tahmin ediyorum.
“BU ANLAYIŞ DEVAM ETSİN YETER”
Kısa ve orta vadede kulübümüzü nasıl bir gelecek bekliyor sizce?
Bu anlayış devam ettiği sürece hem Türkiye’de hem de Avrupa’da önemli başarılar elde edeceğimizi, çok iyi yerlerde olacağımızı, başarılar yakalayacağımızı düşünüyorum. Yeter ki bu oturmuş düzeni bozmayalım.
Son olarak eklemek istediğiniz bir şey var mı?
Özellikle Karadeniz Teknik Üniversitesi’nde hocalık yapmak, memleketimde görev yapmak, yöre halkıyla birlikte olmak, oraya katkı sağlamak isterim.
Trabzonspor Resmi Dergisi