Burada olduğunuz için 'ah vah' çekemezsiniz. Türkiye'nin bir büyüğünde olmak gururdur. O nedenle şampiyon oldu diye, 'Keşke Bursa'da kalsaydım' demedim hiç. Burada yorgunluğu, üst üste maçları sorun edemeyiz. Çünkü 'büyük' dediğiniz takımlar her zaman mazeretlerle değil, problemleri çözerek yol alır
Kötü anında terk etmeyip, takım arkadaşlarıyla tekrar Süper Lig’e çıkardıktan sonra geldi, yıldızının parladığı Bursa’dan Trabzon’a. Hatta numarasını da sırtında taşıyarak, bırakmadı 16’yı... Biraz şekil değiştirdi, sakal bıraktı, tarz yaptı. Futbol tarzı ise hiç değişmedi. Hırslı, sesini sahanın öbür ucuna duyuran, fırsat buldu mu ‘röveşatayı’ unutmayan, agresif oynayan, sık sık kafasını çalıştıran. Trabzon’da da sevildi... Kaptanken kadro dışı da kaldı, kariyer rekoru kırıp bir maçta 3 gol de attı (İstanbul Bld). Şenol Güneş de tıpkı Ersun Yanal ve Hugo Broos gibi onu tercih etti, şimdi en büyük beklentisi Hiddink’in de onu görmesi. Fazla uzatmıyor, sözü Trabzon’un başarılı oyuncusu Egemen Korkmaz’a, daha doğrusu sorularımıza verdiği yanıtlara bırakıyoruz...
-Soru: Antalyaspor maçından sonra önce Şenol hoca, sonra da başkan takımı, yani sizleri eleştirdi... Katılıyor musun bu eleştirilere?
Cevap: Hocamız basının dışında zaten bize de eleştirilerini hemen maç sonrasında dile getirdi. Evet, yoğun bir tempomuz vardı ama mazeret göstermemeliyiz. Çok yorgunuz demek, biraz bence de bu işin kolaycılığı olur. Çünkü büyük takımlar bunların arkasına sığınan değil, böyle sıkıntılara çözüm bulan takımlardır. Ancak yine de Antalyaspor önünde kaybettiğimiz puanları çok büyük bir kayıp olarak görmüyorum.
- Soru: Antalya kaybını acaba o malum sezondaki Konya ve Denizli gibi kayıplarla mı özdeşleştirdi camia. Yani önemli maçları kazanan ama böyle maçlardaki kayıplarla zirveden uzaklaşan Trabzon algısı mı var?
Cevap: Bence bu kadar abartmak yanlış olur. En azından takım içinde bizim için öyle bir algı söz konusu değil. Telafisini yapacak vaktimiz de, gücümüz de var. Özellikle hocamızın işaret ettiği bir süreç var ki, bana göre de ligdeki rotamızı belirleyecek. Önümüzdeki dört maçın 3’ünü (Sivas, Manisa, Kayseri (d), Beşiktaş) evimizde oynayacağız. Her ne kadar maç maç baksak da 4 maçta istediğimizi alırsak, Trabzonspor önünü görür.
- Soru: Yanal, Broos ve Güneş... Partnerlerin değişse de hepsinin ası oldun? Bu kadar sık hoca ve partner değişimi sıkıntı yaratıyor mu?
Cevap: Hiçbir zaman yanımda oynayanlarla sorun yaşamadım. Sonuçta hepimiz üst düzeyde profesyonelleriz. Tabi ki Trabzon’daki tüm antrenör değişimlerinde aslar arasına girmek önemli. Ama bunu bir tesadüf olarak nitelendirmek de bana biraz haksızlık olur. Hocalarımın takdiri var ama ben de o formayı hak etmek için çok çalışıyorum. Sadece saha içinde değil, hayatta bir çizgim var ve bunlar olumlu yansıyor.
- Soru: Song, Glowacki, Giray... Yani Büyük Şef, ülkesi dışında ilk deneyimini yaşayan bir Avrupalı ve bir genç... Nasıl onlarla oynamak?
Cevap: Song kelimenin tam anlamıyla bir tecrübe ve deneyim abidesi. Ondan herkesin öğreneceği çok şey var. Ancak şunu da söylemem lazım ki, Glowacki de o özellikleri saha içi ve dışında aratmayacak gibi duruyor. Giray genç ama istekli, öğrenmeyi seviyor ve bu konuda yetenekli.
- Soru: Sadece beraber oynadığın stoperler değil, arkanızı emanet ettiğiniz kaleciler de değişti. Tolga, Sylva derken şimdi Onur... Rahat mısın Onur’la?
Cevap: Savunma için kalecisi çok önemlidir, bunu bütün arkadaşlarım bilir. Arkanızı hiç düşünmemeniz, kafanızda böyle bir tereddüt olmaması lazım. Bu konuda rahatsanız sizin de performansınız artar. Onur çok genç ve kısa süredir kalede ama bize o güveni verdi. Sanki gerilerden gelen değil de hep oradaymış gibi. Zaten fazla bir şey söylemeye de gerek yok onun için. Yetenekli, iyi işler yaptı. Karşılığında da ödülünü aldı, milli takımda.
- Soru: Tam oraya geliyordum ki, sen getirdin... Onur oynadı ödülünü aldı. Sen de istikrarlısın, formda olduğun zamanlar oldu. Niye yoksun sence?
Cevap: Milli takım konularıyla ilgili çok konuşmak istemiyorum. Zaten konuşmam da sonuçta boş... Bu soru yıllardır sorulur bana. Niye bana soruluyor diye de düşünmüyor değilim. Yani bu konunun muhatabı, ‘niye yoksun?’ mevzusunun tek sorumlusu ben değilim. Elbette ki milli takımda olmak isterim. Bunun aksini söyleyen, önemsemiyormuş gibi davranan yalan söyler. Tabi ki beklentilerim arasında ama olmuyorsa yapacak bir şeyim de yok. Zorla olamaz. İleride olur belki!
- Soru: Bursa küme düşerken de, çıkarken de oradaydın... Kulüple özdeş hale gelmişken ayrıldın. Sonra Bursa tarihi bir iş yapıp şampiyon oldu. Keşke ayrılmasaydım da görseydim diye geçti mi içinden?
Cevap: İnanın asla aklıma böyle bir şey gelmedi. O zaman ayrılma vaktim gelmişti, ayrıldım. Verdiğim kararların hepsinin arkasında olan, pişmanlık duymayan biriyimdir. Trabzon’a gelirken artık farklı hedeflerle yola çıkmıştım. Burada da çok önemli şeyler yaşadım, devamının da geleceğini düşünüyorum. Sonuçta Türkiye’de marka olmuş, büyük olmuş bir takımdayım. Burada ‘ah vah’ çekmek olacak iş mi!
- Soru: 3 forvet var takımda. İdmanlarda karşılıklı oynadığın için en çok sizler tanırsınız onları... Jaja mı, Teo mu, Umut mu?
Cevap: Arkadaşlarımı ayıramam tabi ki ama üçü de aslında birbirinden kendi kendine ayrılıyor. Bambaşka özellikleri var bakarsanız. Bu açıdan bakacak olursak Türkiye’nin en etkili ve farklılık yaratabilecek forvet hattına sahibiz. Onlara yapılan eleştirileri de hep birlikte paylaşıyoruz. Çünkü hocamız bize hep bunu anlatıyor; gol atarken ya da yerken bu anların başlangıçları da önemli. Yani Trabzonspor ne yapıyorsa takım olarak yapıyor.
Kaynak: Fanatik Gazetesi