Çağlar Birinci; Solda yeni alternatif
Fatih Terim tarafından Ermenistan ve Belçika maçlarının Milli Takım kadrosuna çağrıldığında bir anda dikkatleri üzerine çekti. Trabzonspor'un altyapısında yetişse de 18 yaşına geldiğinde kulübünden tatsız anılarla ayrılmıştı. Şimdi 23 yaşında ve geçtiğimiz sezon Denizlispor'da gösterdiği çıkışı bu sezon da sürdürüyor. Türkiye'nin sol bek arayışlarına sürati, kuvveti, çabukluğu ve hücuma verdiği destekle yeni bir alternatif sunuyor.
Milli Takım kadrosu açıklandığında en sürpriz isimlerden birisi sendin. Gerçi Romanya ile oynanan A2 maçının kadrosunda yer alarak bir sinyal vermiştin ama yine de A kadroda yer alman çok beklenen bir durum değildi. Böyle bir gelişmeyi bekliyor muydun? Bu daveti aldığında neler hissettin?
Açıkçası Milli Takım kadrosuna çağrılmak benim için de sürpriz oldu. Haberi aldığımda antrenmandaydım ve her futbolcu gibi ben de çok mutlu oldum.
Milli olunca projektörlerin de üzerine döndüğü bir oyuncu konumuna geliyorsun ister istemez. Dolayısıyla biz de seni biraz daha yakından tanımak istiyoruz.
1985 Trabzon doğumluyum. Futbola ilkokul dördüncü sınıfa giderken 10 yaşımda başladım. Babam Köy Hizmetleri'nde işçi, annem ev hanımı, iki erkek kardeşiz. Kardeşimin futbolla ilgisi yok, o okumayı tercih etti.
Bir Trabzonluya pek sorulacak soru değil ama sendeki futbol ilgisi nasıl başladı?
Trabzonspor'un seçmeleri olduğunu öğrenmiştim. Katılmayı çok istedim. Babam da sağ olsun hem izin hem de destek verdi. Seçmelere katıldım ve kazandım.
Ailenin futbolla ilişkisi hangi düzeydeydi?
Babam da gençliğinde amatör kümede oynamış ama onların döneminde Trabzon Amatör Küme'nin bugünün 2. Ligi'nden farksız olduğu anlatılır. Dolayısıyla babam futbolu bilen bir insan ve bana her zaman destek oldu, yol gösterdi. Dayılarım da profesyonel liglerde oynamış futbolcular.
Futbola başlarken neleri hedefliyordun? Zengin ve şöhretli olmak gibi hayallerin mi vardı?
O yaşlarda hiçbir çocuk parayı düşünmez. Henüz 10 yaşındaydım ve futbolu çok seviyordum. Trabzon'da zaten futbolculuk herkesin ilk düşündüğü meslek haline gelmiş durumda ve sözünü ettiğim yaşlarda futbol oynamayan bir çocuk bulamazsınız. O dönemde sadece futbol sevgisi vardı içimde. Bir de Trabzonspor'da oynamak gibi büyük bir heves.
Eğitimini ne yaptın bu arada?
Liseyi bitirdim, sonrasında üniversite sınavlarına girdim ve kazandım. Beden Eğitimi ve Spor Yüksekokulu sınavlarına gireceğim sırada sakatlandım. Ertesi sene yine sınavı kazandım ama bu defa da kampta olduğum için gidemedim.
Trabzonspor'un altyapısına seni seçen kimdi?
Altyapı koordinatörü Özkan Sümer'di. Beni seçen antrenör ise Mustafa Akçay'dı. Minik takımdan itibaren bütün kategorilerde oynadım. Kısa bir dönem Trabzonspor'un A takımında kaldıktan sonra Orduspor'a kiralık olarak gittim.
Onca yıl Trabzonspor'da kaldın ama ilk profesyonel sözleşmeni Orduspor'la yaptın. Neden Trabzonspor seni profesyonel yaparak yararlanmak yerine göndermeyi seçti?
Aslında orası karışık bir hikâye. Trabzonspor'da bugüne kadar birçok oyuncunun başına gelen bir olayı ben de yaşadım işte. Zaten Orduspor'a da transfer döneminin sona ermesine iki gün kala gittim. Ancak imza attıktan sonra bir sakatlık geçirdim. Orduspor'da yarım sezon kaldıktan sonra yeniden Trabzonspor'a döndüm ve bu defa Bakırköyspor'a gönderildim.
Trabzonspor'dan gönderilmem yıkım oldu
Yine kiralık olarak mı gittin?
Aslında ben kiralık gittiğimi zannediyordum ama sonradan öğrendim ki bonservisimle birlikte vermişler. Oysa ben Bakırköyspor'da oynadığım yarım sezonda kendimi Trabzonspor'un oyuncusu biliyordum. Sezon sonunda geri dönecek ve Trabzonspor'un formasını giyecektim. Ancak sezon sonu geldiğinde satışımın yapıldığını öğrendim. Açıkçası bu bir yıkımdı benim için. Büyük bir hayal kırıklığı yaşadım. Ama kendimi toparlamam gerektiğini biliyordum. Hayat devam ediyordu ve mücadele etmek için ayakta kalmak zorundaydım. Bakırköyspor'da bir sezon daha oynadıktan sonra Denizlispor'a transfer oldum.
3. Lig'den bir anda Süper Lig'e terfi ettin yani. Bakırköyspor'da iyi bir performans göstermiş olmalısın. O transferin nasıl gerçekleşti?
Denizlispor'un eski kaptanı "Baba Kenan" var (Kenan Atay). O dönemde Denizlispor'un izleme komitesinde bulunuyordu. Bakırköyspor'da birkaç maçımı izleyip beğenmiş. Baba Kenan'ın referansıyla 2006 yılında Denizlispor'a transfer oldum.
Bir gün Trabzonspor'a geri dönmek gibi bir hedefin var mı? "Bir gün Trabzonspor'a dönüp herkese Çağlar'ın kim olduğunu göstereceğim" gibi bir düşünce gelişti mi kafanda?
Mutlaka böyle düşünceler geçti aklımdan. Ama şu anda ille de Trabzonspor'da oynayacağım gibi fikirlerle kendimi şartlandırmak istemiyorum. Elimden gelenin en iyisini yapıp iyi noktalara ulaşmak istiyorum. Trabzonspor tabii ki benim memleketimin takımı. Arada bazı yaşanmışlıklar da var. İleride bir gün mutlaka oraya dönmek isterim.
Sol bek oynamaktan keyif alıyorum
Geçtiğimiz sezon seni sahanın farklı bölgelerinde izledik. Stoper de oynadın sol bek de. Asıl mevkiin neresi, hangi bölgede kendini daha rahat ve verimli hissediyorsun?
Asıl mevkiim sol bek. Minik takımdan itibaren hep sol bek oynadım. Geçtiğimiz sezon Güvenç Kurtar bir milli maç arasında katıldığımız özel turnuvada beni stoper mevkiinde denedi. İlk kez oynamıştım ve gösterdiğim performansa ben de şaşırdım. Daha sonra o bölgede bir eksiklik olduğunda Güvenç Hoca beni stoper oynatmaya başladı. Ama açıkçası sol bek oynadığım zaman futboldan büyük keyif alıyorum.
Geçtiğimiz sezon 34 lig maçının sadece yarısında sahadaydın. Bunun sebebi neydi?
Sezon başında Güvenç Hoca gençlere güvendiğini ve oynatabileceğini söylüyordu. Ancak ilk haftalarda pek şans bulamadım. Fırsatı Kayserispor maçında yakaladım ve o maçtaki performansımla artık takımın on birinde sürekli düşünülen bir oyuncu oldum.
O maçta galiba Mehmet Topuz'a karşı oldukça iyi bir performans göstermiştin.
Evet, Mehmet ağabeyle karşı karşıya oynamış ve beğenilmiştim. O maçın ardından arka arkaya şans bulmaya başladım. Ancak Ankaraspor maçında üst adalem yırtıldı ve bir duraklama yaşadım. Daha sonra Trabzonspor maçında kasığım yırtıldı. Araya giden bu sakatlıklar nedeniyle maçların ancak yarısında oynayabildim ama geçtiğimiz sezon gösterdiğim performans beni ilk on bir için sürekli düşünülen bir oyuncu haline getirdi.
Trabzonspor'a karşı motive olmaya gerek yok
Trabzonspor'a karşı oynadığın maçı merak ediyorum doğrusu. Altyapısından yetiştiğin ve kendi rızan dışında ayrılmak zorunda kaldığın takıma karşı ilk kez oynadığında neler hissettiğinden söz eder misin?
Aslında neler hissettiğimi anlatmam kolay değil. Hani derler ya "anlatılmaz, yaşanır" diye; tıpkı öyle. Kendi memleketimin takımı, yıllarca formasını giydiğim bir takım. Böyle bir maça kendinizi motive etmek için çaba harcamanıza gerek yok. O renkleri gördüğünüz an direkt motive oluyorsunuz. Çünkü geçmişte yaşanmış bazı olaylar var. Çok değişik bir duyguydu ve o maçta gerçekten de iyi oynamıştım. O gün Trabzonspor'u 2-0 yenmiştik.
Bu sezon artık takımın banko oyuncularından birisi oldun. Firesiz oynuyorsun. Bunu yeni Teknik Direktörünüz Ali Yalçın'ın göreve gelmesinin ardından kaydettiğin bir aşama olarak mı görüyorsun yoksa normal bir gelişme olarak mı değerlendiriyorsun?
Güvenç Hoca kadroyla ilgili farklı düşüncelere sahipti. Kadrodaki tüm oyuncuları oynayacak kapasitede görüyordu. Dolayısıyla birkaç oyuncu dışında herkes birbirine yakın sayıda maç oynadı. Sol bekte Carlos, Murat Karakoç ve ben dönüşümlü olarak eşit şans aldık. Bu sezon ise Süper Lig'de ilk sezonun getirdiği acemiliği atıp güven kazanarak bir aşama kaydettiğimi düşünüyorum. Oyuncu güven kazanınca bazı özelliklerini ortaya çıkarabiliyor, oyuna ağırlığını koyabiliyor. Ali Yalçın'ın benim bir önceki sezondan hocam olması da avantaj tabii.
Senin bir de Denizli Belediyespor deneyimin var. Ondan da söz eder misin?
Denizlispor'a geldiğim ilk sezonda tecrübe kazanmam için İstanbulspor'a kiralandım. Ancak transfer sezonu bittikten sonra kadro dışı kaldım. Altı ay futbol oynayamadım. Denizli'ye döndüm ve yarım sezon Denizli Belediyespor'da oynadım. Ardından da geçtiğimiz sezondan itibaren Denizlispor'da oynamaya başladım.
Daha özgür oynuyoruz
Oyuncunun kendisini daha önceden tanıyan bir teknik direktörle çalışması ne gibi artılar getiriyor?
Ali Yalçın Hocamız genç ve futbolu yakın geçmişte bırakmış bir teknik direktör olduğu için bizi daha özgür bırakıyor. Eskiden beri gelen "bek oyuncusu fazla çıkmayacak, topu ayağında fazla tutmayacak" gibi kısıtlamaları bir yana bırakıp, bize "Futbol oynayın" diyor. Böyle olunca da her oyuncu sahip olduğu özellikleri rahatlıkla ortaya koyabiliyor.
Seni sert şut atabilen, güçlü ve markaj özelliği yüksek bir oyuncu olarak tanıyorum. Milli Takım'a ülkenin en seçkin oyuncuları davet ediliyor. Senin rakiplerinin arasından sıyrılmanı sağlayan başka özelliklerin nelerdi ki bugün bu elit oyuncuların arasında yer alıyorsun?
İnsanın kendisini bu şekilde anlatması kolay değil. Ama hocalarım topu iyi kullandığımı, çabuk, süratli ve kuvvetli olduğumu, toplara iyi vurduğumu ve iyi orta yapabildiğimi söylüyor. Ancak Fatih Hocam beni kadroya alırken ne düşünmüştür, onu bilemiyorum.
Türkiye'de bir dönem sol bek sıkıntısı yaşandı ve Milli Takım'ın sol kanadında sağ ayaklı oyuncular forma giydi. Bugün bakıldığında ise o bölgedeki alternatiflerin sayısının arttığı görülüyor. Sence bu kadar kısa sürede ne değişti?
Bunu jenerasyon değişikliğiyle açıklayabiliriz belki. Hakan Balta, Volkan Yaman, Uğur Boral ve benim gibi oyuncular ligde son bir-iki sezondur ön plana çıktık. Bu oyuncular birkaç sezon öncesine kadar daha alt kategorilerde futbol oynuyordu.
İdeal bir sol bekin özellikleri neler olmalı? Senin başlangıçtaki idolün kimdi?
Futbola başladığım günden beri Abdullah Ercan'ı çok beğenirdim. Bek oyuncusunun özelliklerine gelince; bu bölgede oynayan futbolculunun öncelikli görevi savunma. İyi bir sol bek öncelikle o bölgeden gelen rakip atakları karşılayabilmeli ve ters kademelere de girebilmeli. Bunları yaptıktan sonra hücum geliyor. Eğer o kulvarda ileri geri gidip gelebiliyor ve hücuma çıktığınızda topu iyi kullanabiliyorsanız ideal bir beksiniz demektir.
Bugün hangi sol bekleri beğeniyorsun?
Bizim ligimizde Hakan Balta iyi bir sol bek. Roberto Carlos'u söylemeye zaten gerek yok. Dünyanın gelmiş geçmiş en iyi sol beklerinden birisi.
Eğer Trabzonspor'da kalsaydın senin oynayacağın bölgede forma giyen Cale'yi nasıl değerlendiriyorsun?
Cale çok övülen bir futbolcu, ancak bugüne kadar anlattıkları kadar bir performans göremedim. Yeni gelmesinden kaynaklanıyor olabilir. Daha sağlıklı bir değerlendirmeyi ilerleyen haftalarda yapmak gerekir.
Seni en çok zorlayan rakip oyuncular hangileri?
Tek kelimeyle Yattara. Ama Yattara sadece beni değil tüm rakiplerini zorluyor. Bütün defans oyuncuları için korkulu rüya.
Bazı yıldız oyuncular takımdan ayrıldı ve Denizlispor büyük çaplı bir kadro değişimi yaşadı. Yeni kadronuzla bu sezon neleri hedefliyorsunuz?
Geçtiğimiz sezon başında da "Denizlispor küme düşer" diye yaygın bir kanaat vardı. Ama biz arkadaşlığı ve uyumu yakalayıp sistemi oturttuktan sonra oldukça başarılı olduk. Öyle bir ligimiz var ki, futbolcuların kalitesi birbirine oldukça yakın. Sahaya çıktığınızda kim kazanmayı daha fazla istiyorsa o kazanıyor. Denizlispor geçtiğimiz sezon genç oyunculara şans veren ve bunun karşılığını alan bir takımdı. Yönetimimiz bu jenerasyona güvendi ve takımı neredeyse tamamen gençlerden oluşturdu. Kadroda 16-17 futbolcu 18-22 yaş arasında. Takımda futbolu gerçekten bilen, yetenekli oyuncular var. Bu kadro yavaş yavaş aradaki uyumu da sağlıyor.
Gelecekle ilgili kariyer planlamanda neler var?
Bugün Milli Takım kadrosunda yer alabilmek benim için çok büyük bir onur. Denizlispor'da bu sezon elimden gelenin en iyisini yaparak dört büyük takımdan birisine transfer olmak ve A Milli Takım kadrosunda yer almayı sürdürmek istiyorum.
Babanın işçi olduğunu söylemiştin. Bugün iyi para kazanan bir evlât olarak ailene destek oluyor musun?
Ne kazandıysam babama gönderirim. Onun parayı benden daha iyi tutacağını veya yatırım yapacağını bilirim. Babam da arsa alıyor, ev alıyor, ihtiyacım olduğu zaman da bana para gönderiyor.
Röportaj: Mazlum Uluç