Spor yazarı ve spor yorumcusu Erman Toroğlu, bugünkü köşesinde Fenerbahçe Kulübü Başkanı Aziz Yıldırım ile ilgili çarpıcı bir yazıya yer verdi. İşte Toroğlu'nun kaleme aldığı o yazı...
İçerideki iki idareciden biri Tahkim, diğeri Disiplin’in başına geçsin.Beni, savcıyı, polisleri ve basındaki birkaç kişiyi içeri atsınlar. O içeridekilerin hepsi çıksın. Demir parmaklıklar arkasında vakit geçsin diye tavla, konken kağıdı ve iki de okey rica edeceğim.
TÜRK futbolu için tarihi bir fırsat gelmişti, maalesef kaçırıldı. Bazı kulüplerin hakkı yendi, şampiyon olamadılar, küme düştüler. Sesini yükselten kazandı. Spor disiplin hukuku bağımsız bir süreçtir. Ceza davası beklenemez. Suç veya teşebbüs varsa, küme düşürme dışında opsiyon yoktur. Yöneticilerle kulüpleri burada ayıramazsınız. Hangi kulübün yöneticileri bu işlemlere girmişse o kulüpler düşerler. Şimdi burada beş dakika duralım. Diyorlar ki; “Savcının mütalaası lazım.” Yani iddianame. Hayır, böyle bir şeyi beklemeye hakkınız yok. Çünkü eldeki veriler, aynen Etik Kurulu’nun size söylediği gibi kanaat uyandırıyor. Vereceğiniz karara kanaat yeterlidir.
Ama siz ne yapıyorsunuz? Polisin gece gündüz çalışıp önünüze koyduğu o enteresan, muazzam görüntüleri ve tapeleri elinizin bir ucuyla itiyorsunuz. Savcıyı hiçe sayıyorsunuz. Siz böyle yaptıkça, şu anda Metris’te bulunan Aziz Yıldırım cesaret alıyor, Cumhurbaşkanı’na mektup yazıyor. Kimi şikayet ediyor? Soruşturmayı yürüten özel yetkili Cumhuriyet Savcısı’nı.
Utanmıyorlar, sıkılmıyorlar
Eğer Aziz Yıldırım bu kadar karıştığı işten sonra hala daha Cumhurbaşkanı’na mektup yazabilme cesaretini gösterebiliyorsa, ona helal olsun. O zaman bu Futbol Federasyonu’ndan ve bu işe çanak tutanlardan bir ricam var. Bu işe karışan, bu şike ve teşvik görüntülerini gece gündüz demeden meslek aşkına Türk sporu için yapan polisler dahil bu işi son derece dürüstçe götüren ve adam gibi duran savcı dahil, benim gibi bu işte konuşan yazan Türk basınındaki birkaç kişiyi içeri atsınlar, demir parmaklıklara koysunlar. O içeridekilerin hepsi çıksın. Hatta Aziz Yıldırım, Federasyon Başkanı olsun. İki idarecesinden biri Tahkim Kurulu, diğeri Disiplin Kurulu’na başkan olsun. Diğer adamlarına Futbol Federasyonu’nun çeşitli kademelerinde görevler versinler. Yalnız benim ufak bir ricam olacak. Kabul ederler mi bilmiyorum. Sayın savcı ve sevgili polislerle vaktin geçmesi için tavla ve konken kağıdı ve iki de okey takımı rica edeceğim. Çabuk vakit geçsin diye. Çünkü Türkiye’de utanmadan sıkılmadan işi o noktaya götürmeye kalkıyorlar.
Daha ne bekliyorsunuz?
TAHKİM’e anayasa garantisi verildi. Buradaki hedef, futbolu mahkemelerden kurtarmak, sporun doğası gereği çabuk ve hızlı karar almaktı. Ey milletvekilleri, sporu yönetenler, size geldiler. Siz gereğini yaptınız ama onlarda gereğini yapacak yürek yok. Polisin çalışmaları, görüntüleri ve tapeleri, savcının iddiaları kulüplerin şike ve teşvike karıştıklarını ortaya koyuyor. Siz, sadece bunlara bakarak ihlali yapan kulüpleri, futbolcuları, teknik adamları net bir biçimde cezalandırabilirsiniz ve hiçbir zaman da suçlanamazsınız. Kimseyi aldatmayın, bu yetkiyi anayasa size veriyor.
Taraf Gazetesi’ni okuyun
AZİZ Yıldırım için her şey mübah. Son derece doğru ve dürüst hareket eden savcıya dişini geçiremeyeceğini anlayınca, Cumhurbaşkanı’na şikayete gidiyor. Çok fazla uzağa gitmeyin. Zahmet edin, 18 Ağustos 2011 tarihli Taraf Gazetesi’ni bulun, “Sözün bittiği yer yoksa burası mı?” adlı yazıyı bir okuyun. Yan sütunda bir bölümü yer alan yazının bitiminde Aziz Yıldırım’ın yüzünün kızarmayacağı kesin. Ama geçen Futbol Federasyonu’nun yüzünün kızaracağı, utanacakları kesin. Bu Futbol Federasyonu’nun da gerekli kararı almadıkları için gene yüzlerinin kızaracağı kesin.
Şike cezalarını ağır bulanlar var!
UTANMADAN, sıkılmadan şike ve teşvikte cezaların çok ağır olduğunu söyleyen yöneticiler var. “Cezalar hafiflesin ki, rahat yapalım” diyorlar. Bütün bunlar bizde yaşanırken FIFA yeni bir çalışmanın içinde. Yakında şu kararı çıkaracak: “Kenarda oturan teknik adamlar artık yalnız teknik adam değiller. Onlar takımı yönlendirdikleri için yapacakları değişikliklerle ve kuracakları oyun sistemleriyle şike ve teşvike çanak tutabilirler. Ve aynen şike ve teşvik yapan yöneticiler gibi ceza alacaklardır.”
Temizlenene kadar maçlara gitmeyeceğim
BENİM kanaatim geçmişteki olanlardan sonra bu sezon da futbolun çok temiz olacağı yönünde değil. Bu işler sonuçlanana kadar Türkiye’de hiçbir futbol maçına gitmeyeceğim. Mümkünse seyretmeyeceğim. Çıktığım TV programı ya da gazetem için lazımsa yalnızca televizyondan seyredeceğim. O da istemeye istemeye zorla.
İŞTE O KOŞUŞMALAR
Millet sahaya inecek
16 Nisan 2011’de oynanan F.Bahçe-Gaziantepspor maçı sonrası teknik takibe takılan konuşmalar...
17 Nisan 2011 saat 14:08 Aziz Yıldırım ile Levent Kızıl arasındaki telefon konuşması...
A.Y: Ben yarın geliyorum yarın geleceğim, Oğuz Sarvan istifa edecek... Bak Oğuz Sarvan istifa etmezse ben çarşamba günü basın toplantısı yapacağım...
19 Nisan 2011 saat 09:09 Aziz Yıldırım ile Mümtaz Karakaya arasındaki telefon konuşması...
A.Y: Bak bana ceza meza ayağı yapıyorlar yani bak duman ederim haberleri olsun ha... Bütün millet sahaya inecek bana madalya vermeleri lazım bana ceza veriyorlar ne cezası ulan ne demişim... Bak söylüyorum bir tane o ceza disiplin kurulunda olursa onların bir tanesini, bak yeni listede bir tanesi yer alamaz.
M.K: Tamam...
“Şike yaptılar” derim
A.Y: Disipline de söylesinler bak ha öyle ceza meza zaten eğer bana savunma isterlerse çok ağır bir savunma yazacağım hakem şike yapmıştır diyeceğim şikenin başı da federasyon başkanı diye yazarım bak haberiniz olsun...
A.Y: ... olursa bak çok ağır bir savunma yapacağım ha hakem şike yapmıştır şiddet yasasına göre yalnız futbolcular ve... ve... şey olmaz bu maçta da hakem şike yapmıştır sorumlu da MHK ve Federasyon Başkanı diyeceğim.
Herkesi duman ederim
22 Nisan 2011 saat 11:18 Aziz Yıldırım ile Şekip Mosturoğlu arasındaki telefon konuşması...
A.Y: Dedim söyle ona o adamı varmış Mehmet diye onu dedim halletsin söylesin yani olumlu oy kullansın... Dedim ters bir şeyler çıkarsa yani bak duman edeceğim onu söyle dedim bak şimdi benim yanımda tekrar et ona dedim... Lan dedim 45 gün bana ceza, adam mı vurdum..
Mahkeme bunları aklar
BUNDAN sonra ne olur? Bu işlere mahkemeler bakacak. İş sulanacak. Çünkü bu mahkemeler tapeleri kabul etmez, delil ararlar, suç üstü ararlar. Kanaat aramazlar. Futbolda ve sporda kanaat denen olay önemlidir. Yani işi başka mecralara çekip, işi sulandırıp, sonunda aklanacaklardır. Burada en sonunda polisin çalışması güme gidecek, savcının dik duruşu boşa gidecek.
Yerlerde sürünüyoruz
TÜRKİYE’de bazıları çok akıllıdır, bazıları aptal. Onun için de akıllılar sayesinde bir halt olamıyoruz, yerlerde sürünüyoruz.
La Fontaine’den masallar
FUTBOL farklı bir olaydır. Maç biter, oyundan atılanın veya sarı kart alanların listelerini hakem federasyona bildirir. Federasyon acilen bunlar hakkında karar verir. Kimler hakkında? Kulüpler, futbolcular veya teknik adamlar hakkında. Neden? Çünkü haftaya yeni maçlar var. Futbol durmaz. Futbol, sivil mahkemeleri bekleyemez. Peki ceza alan oyuncular, teknik adamlar veya kulüpler ne yaparlar? İtirazlarını tahkime bildirirler ve tahkim nihai kararı verir. Aynen bu şekilde de bu şike ve teşvik olayının uygulanması gerekirdi. Kimse bana hikaye anlatmasın. Sizin anlattığınız La Fontaine’den Masallar.