Fenerbahçe kulübü olağanüstü genel kurul toplantısı başladı
Fenerbahçe Kulübü Yönetim Kurulu'nun, futbolda şike ve teşvik iddialarına yönelik soruşturma sürecinde attığı adımları ve izlediği yolu genel kurul üyeleri ile paylaşmak amacıyla aldığı karar üzerine toplanan olağanüstü genel kurul başladı.
Faruk Ilgaz Sosyal Tesisleri'ndeki Olağanüstü Genel Kurul'a sarı-lacivertli kulübün üyeleri büyük bir ilgi gösterirken, salona sığmayan kongre üyeleri tesislerdeki balkondan ve havuz başında ev ekran önüne konulan sandalyelerden kongreyi takip ediyor. Genel Sekreter Vedat Olcay'ın kürsüden yaptığı teklifi üzerine, Talat Zengin başkanlığındaki genel kurul divan heyeti, genel kurul üyelerinin oybirliğiyle seçildi ve göreve başladı. Talat Zengin ve diğer divan üyelerinin yerini almasının ardından, Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk, başta dün Siirt'te şehit olan askerler olmak üzere tüm şehitler ve vefat eden üyeler anısına yapılan saygı duruşu ve İstiklal Marşı'nın okunmasıyla genel kurul başladı.
BAŞKAN YILDIRIM'IN YERİ BOŞ BIRAKILDI
Futbolda şike ve teşvik iddialarına yönelik soruşturma kapsamında tutuklu bulunan Fenerbahçe Başkanı Aziz Yıldırım için yönetim kurulu masasında genel sekreter Vedat Olcay ile başkanvekili Nihat Özdemir'in oturdukları yerler arasında bir koltuk boş bırakıldı.
BAŞKANVEKİLİ ÖZDEMİR: "ŞAMPİYONLUĞU SÖKE SÖKE KAZANDIK"
Bir açış konuşması yapan Talat Zengin, bu genel kurulun bir danışma ve görüş bildirme platformu olduğunu bildirdikten sonra, kürsüye Başkanvekili Nihat Özdemir'i davet etti. Özdemir, olağanüstü genel kurulda yaptığı konuşmada 3 Temmuz'dan bu yana yaşanan süreçleri sarı-lacivertl üyelere aktardı ve yönetim kurulunun görüşlerini bildirdi. Özdemir, "18. Şampiyonluğumuz, futbolcularımızın milyonlarca izleyicinin önünde akıttıkları helal terleri ve adeta canlarını dişlerine takarak söke söke kazandıkları bir şampiyonluktur. Bugün her Fenerbahçeli göğsünü gere gere 18. Şampiyonluğumuzu kutlama hakkına sahiptir. Bizler bu noktada bir kez daha akıttıkları helal terlerinden ötürü sporcularımıza ve teknik heyetimize teşekkür etmek istiyoruz" diyerek başladığı konuşmasında şu ifadeleri kullandı;
"Saygıdeğer Kongre Üyelerimiz, Değerli Fenerbahçeliler,
3 Temmuz sabahından bu yana belki de kulüp tarihimizin en zor dönemlerinden birini yaşıyoruz. Başkanımız Sayın Aziz Yıldırım, Asbaşkanlarımız Sayın Şekip Mosturoğlu ve Sayın İlhan Ekşioğlu ile Altyapı koordinatörümüz Sayın Cemil Turan ve mali işler müdürümüz Sayın Tamer Yelkovan halen Metris Cezaevi'nde tutuklu bulunuyorlar. Savcılık henüz iddianamesini yazmış değil. Dosyadaki gizlilik kararı maalesef bazı organlarca delinmiş ve bazı bilgiler çarptırılarak aktarılmıştır. Oysaşu gerçek unutulmamalıdır ki henüz yöneticilerimize isnat edilen suçlar hakkında kesin ve net bir bilgi sahibi değiliz. Kulübümüz ve yöneticilerimizin avukatları, yürüttükleri çalışmalar ile yasal yolları sonuna kadar kullanarak hem kulübümüzün hem de halihazırda tutuklu durumda bulunan yöneticilerimizin haklarını savunmaya çalışmaktadırlar. Bizler de gece gündüz demeden bu çalışmaların içerisinde yer alıyor ve gerek kulübümüzün gerekse çalışma arkadaşlarımızın bir an önce yüce Türk adaleti önünde kendilerine isnat edilmeye çalışılan suçlamalardan aklanmaları için umutla bekliyoruz.
Değerli kongre üyelerimiz Değerli Fenerbahçeliler,
Öncelikle şuna dikkatinizi çekmek istiyorum ki; söz konusu soruşturma hakkında 3 Temmuz sabahından bu yana inanılmaz bir bilgi kirliliği yaşanmaktadır. Her kafadan bir ses çıkmaktadır. Gizlilik kararına rağmen nereden ve nasıl sızdığı belli olmayan ve parça parça aktarıldığı için neyi anlattığı da anlaşılamayan bazı telefon kayıtları ile büyük bir kafa karışıklığı yaratılmaya çalışılmaktadır. Düne kadar stadyumların adını dahi bilmeyen bazı kişiler, ekranlarda ve gazete sayfalarında gizlilik kararını açıkça ihlal ederek telefon kayıtları ile adeta birer otorite edasıyla yorumlar yapmaktadırlar. Bu kişiler maalesef sadece istedikleri bölümleri okuyarak kendilerini hakimlerin ve savcıların yerlerine koymakta, bu yorumlar ile kamuoyunda yanlış algılar uyandırarak hiçbirimizin vazgeçemeyeceği 'Masumiyet Karinesini' yok saymaktadırlar. Bu yapılmaya çalışılan kulübümüze ve yöneticilerimize karşı açıkça yargısız infazdır.
Tekrar tekrar ve önemle hatırlatmak istiyorum ki; daha yürütülen soruşturmaya dair iddianame dahi hazırlanmamıştır. Dava açılıp açılmayacağı ya da kimler hakkında açılacağı henüz belli değildir. Bununla birlikte bugün Türkiye'de açılan davaların %56'sı beraatle sonuçlanmaktadır. Dolayısıyla bu noktada yapılan ve yapılmaya çalışılan yargısız infaz kabul edilemez. Burada sizlerden ve tüm kamuoyundan ricamız kimsenin kendisini mahkemelerin yerine koyarak hüküm vermemesidir. Yargısız infazın zararlarını sadece kulübümüz değil Türk sporunun ve Türk adaletinin göreceği unutulmamalıdır.
Bakınız elinde net ve yeterli delil bulunmadığını açıklayan ve yargı sürecini beklemesi gerektiğini daha en başından belirten ama daha sonra nedenini anlayamadığımız şekilde bu kararından geri dönen futbol federasyonu,kulübümzü şampiyonlar ligine göndermem kararı alarak hem bizi hem de ülkemizi uluslararası alanda son derece zor durumda bırakmıştır. Benzer örneklerde yargı kararlarını bekleyen UEFA konu Türkiye olunca TFF'ye baskı yapmaya çalışmış ve TFF bu baskıya en ufak bir direnç dahi gösterememiştir.
• Ülke futbolumuz ve kulübümüz daha ortada açılmış bir dava dahi yokken,
• TFF henüz incelemesinin başındayken
• kulübümüz savunma hakkını kullanamamışken
• ve TFF'ninkendisi delil yetersizliğinden bahsederken kulübümüz mahkum edilmiş ve cezalandırılmıştır.
Bu karar ile birlikte Kulübümüzün ve Türk futbolunun adı uluslararası arenada şike ile birlikte anılmaya başlamıştır.
Bu noktada UEFA'nın "0" tolerans uygulamasını ısrarla ve her fırsatta hatırlatan TFF'nin sadece kulübümüzü Avrupa'ya göndermeme kararı ve uygulaması da son derece manidardır ve çifte standarttır. TFF Şampiyonlar Ligi kura çekimine 24 saat kala kulübümüze bir yazı göndererek Şampiyonlar Ligi'nden kendi kararımız ile çekilmemizi istemiş bunu yapmamamız üzerine de resmi bir açıklama ile kulübümüzü Şampiyonlar Ligi'ne göndermeyeceklerini duyurmuştur. Sürenin kısıtlı olması, kulübümüzün yasal başvuru ve itirazlarını yaparak gerek TFF gerekse UEFA nezdinde haklarını aramasını neredeyse imkansız hale getirmiştir. Buna rağmen hukukçularımız gerekli başvuruları yapmış ancak TFF Tahkim Kurulu başvurumuzu reddetmiştir. Red gerekçesi olarak da UEFA kararı gösterilmiştir. Oysa UEFA; kulübümüzün şampiyonlar ligine gönderilmeme kararının TFF'nin tasarrufu olduğunu açıklamıştır. Bu açıklamaların hangisine itibar edilmeli ve gerçek olarak kabul edilmelidir.
Kulübümüz bu aşamada konuyu uluslarası spor tahkim mahkemesi olarak bilinen CAS'a taşımış ve CAS başvurumuzu inceleyerek davamızı kabul etmiştir. Bu noktada hukukçularımızın yanısıra davayı takip etmek üzere dünyanın konusunda uzman avukatlarından Jean Louis Dupont ile anlaşılmıştır. Kulübümüz, UEFA'dan 45 milyon euro tazminat talebi ile dava açmıştır. Bu davanın da 6 ila 8 aylık bir süre içerisinde sonlanmasını bekliyoruz. Umuyor ve inanıyoruz ki bu dava kulübümüz lehine sonuçlanacaktır.
Şampiyonlar Ligi prestijinin yanısıra maddi olanakları açısından da önemli bir organizasyondur. Futbolcular açısından da Şampiyonlar Ligi'nde yer almak son derece önemlidir. Bu noktada Şampiyonlar Ligi'ne gönderilmememiz hem mali olarak kulübümüzü hem de manevi açıdan sporcularımızı derinden etkilemiştir. Yatırımlarını ve bütçe hesaplamalarını Şampiyonlar Ligi'nden elde edeceği gelirleri de göz önüne alarak yapan yönetimimiz, katılımımızın engellenmesinin ardından süratle yeni bir planlamaya gitmek zorunda kalmıştır. Bu noktada gerek Şampiyonlar Ligi düşünülerek yapılan sportif yatırımlar, gerekse bazı sporcularımıza Şampiyonlar Ligi'nde olmamamız nedeniyle gelen cazip teklifler nedeniyle futbolcularımızın ayrılma istekleri ister istemez değerlendirmeye alınmıştır.
Bazı sporcularımız ile; kendilerine kulübümüze verdikleri hizmetlerden dolayı teşekkür ederek yollarımızı ayırmak zorunda kaldık. Ancak bu noktada hemen şunu belirtmek istiyorum ki; giden oyuncularımızın yerine en az onlar kadar değerli ve takımımıza fayda sağlayacak yeni futbolcuları kadromuza kattık. Transfer döneminin bitmesine çok kısa bir süre kalmış olmasına vebu şekilde bir süreçten geçiyor olmamıza rağmen teknik heyetimizin uzun süredir izlemekte olduğu oyuncuları transfer edebildik. Şu ana kadar oynadığımız müsabakalarda söz konusu futbolcularımızın ortaya koydukları performanslar teknik heyetimizin de ne kadar yerinde ve doğru kararlar verdiklerinin ispatıdır. Fenerbahçe Spor Kulübü yenilenen kadrosu ile bu yılda yine her zaman olduğu gibi Şampiyonluğun en büyük adayıdır.
Ancak, bu noktada hemen dikkatinizi çekmek isterim ki; bizler bu yıl aslında bir şampiyonluk değil onur mücadelesi vermekteyiz. Futbolcularımız bugün çıktıkları her maçta üzerlerine atılmaya çalışılan lekeleri, terleri ve inançları ile temizlemeye çalışmaktadırlar. Maalesef Sayın Aykut Kocaman'ın da bir basın toplantısında ifade ettiği gibi TFF'nin mevcut uygulamaları nedeniyle adeta boynumuzda ilmik ile dolaşmakta ve maçlara çıkmaktayız.
Öyle ki kulübümüzü Şampiyonlar Ligi'ne göndermeme kararını alan TFF'nin sezon sonunda şampiyon olmamız halinde ne karar vereceğine dair en ufak bir bilgimizde yoktur. Buradan hareketle bu şekilde bir belirsizliği,bunun yaratacağı motivasyon kaybıve toplumsal psikolojiyi de gözönünde bulundurarak TFF ile bir alt ligde oynamamız ile ilgili konuyu görüştük.Amacımız kamuoyu vicdanında suçlu noktasına getirilen kulübümüzün daha fazla zarar görmemesi ve bir alt ligden sezona başlayıp onuru ile mücadele ederek tekrar Süper lige çıkması tüm bu yaşananları geride bırakmasıydı.
Bu noktada TFFyönetimi ile 26 Agustos Cuma günü bir görüşme yaptık. Bu görüşmede kulübümüzün bir alt ligde oynayabilmesinin ancak TFF'nin alacağı tedbirli kararla mümkün olabileceğini bu konuda inisiyatifin kendilerinde olduğunu kaldı ki; kulübümüzün genel kurula gitmeden böyle bir talepte bulunmasının da imkansız olduğunu dile getirdik. Şayet genel kurula gitsek bile genel Kurulumuzu toplamak için gerekli sürenin çok geç olacağını ve genel kurulun toplanmasının ligler başladıktan sonraki bir tarihe denk geleceğine dikkat çektik. Böyle bir durumda da kulübümüzün 2 sezon kaybetme riskinin doğacağını dolayısıyla bir alt ligde oynayabilmek için TFF'nin istediği şekilde bir yazılı talepte bulunmamızın mümkün olmadığını kendilerine aktardık. Öte yandan yaptığımız görüşmede alt ligde oynama talebimizin TFF'ye karşı herhangi bir başkaldırı ya da isyan içermediğini gelinen noktada Türk futbolu açısından bu kararın verilmesinin en hayırlı yol olduğunu ilettik. Buna ek olarak TFF şike yaptığımızı kabul eden ve ileride herhangi bir tazminat talebinde bulunmayacağımızı beyan eden bir resmi yazı vermemiz halinde de bir alt lige düşürülebileceğimizi bize bildirdi. Şampiyonluğumuzu adeta yok sayarak bizi şampiyonlar ligine göndermeyen TFF yönetimi Kendilerine bunun söz konusu olamayacağını iletmemize rağmen bir gün sonrabu gelişmeler üzerine olağanüstü yönetim kurulu toplantısı yaparak toplantı sonunda bizim kendilerine yazılı başvuruda bulunmadığımızı bu nedenle de bir alt lige düşürülme talebimizi değerlendirmeye alamayacaklarını söylediler.
Ancak burada bir kez daha ve önemle hatırlatmak isteriz ki; kazandığımız 18. Şampiyonluğumuz, futbolcularımızın milyonlarca izleyicinin önünde akıttıkları helal terleri ve adeta canlarını dişlerine takarak söke söke kazandıkları bir şampiyonluktur. Bugün her Fenerbahçeli göğsünü gere gere 18. Şampiyonluğumuzu kutlama hakkına sahiptir. Bizler bu noktada bir kez daha akıttıkları helal terlerinden ötürü sporcularımıza ve teknik heyetimize teşekkür etmek istiyoruz. Ancak özellikle Sayın Aykut Kocaman'a teşekkürlerimizi tüm camia adına iletmek istiyoruz. Sayın Kocaman'ın bu süreçte verdiği hizmet ve çabalarını anlatmak imkansızdır. Bugün taraftarımız ve camiamız da kendisinin özverisini görmekte ve hak ettiği değeri kendisine göstermektedir.
Geldiğimiz noktada taraftarımızın da bir gün dahi şampiyonluğumuzdan şüphe etmediğini ve kulübümüze nasıl sahip çıktığını gözlerimiz dolarak izlemekteyiz. Fenerbahçe taraftarı ne kadar büyük bir güç, nasıl büyük bir aile olduğunu yaşanan süreçte verdiği destek ve sergilediği tavır ile sadece Türkiye'ye değil, tüm dünyaya kanıtlamıştır. Son olarak kadın ve çocuk taraftarlarımızın kulübümüze verdiği destek ve takımına sahip çıkması tüm dünya basınında haber olmuş ve dünya spor tarihine altın harflerle yazılmıştır. Bu noktada bu desteği bizlere veren kadın ve çocuklarımızı hep birlikte alkışlamaya davet ediyorum.
• Bugüne dek takımına sahip çıkmak adına her türlü demokratik hak çerçevesinde yürüyüşlere katılan,
• ilk günden bu yana sayısız faks, telefon, eposta ve mektuplar ile desteklerini bizlere ileten
• metrise konvoylar oluşturan,
• topuk yaylasındaki sezon açılışında çoşku ile takımını bağrına basan,
• seyircisiz oynadığımız maçta dahi stadyum dışından yaptıkları tezahüratlar ile stadı inleten,
• kulübüne mali olarak destek olmak adına taraftar kart satın alan,
• kombinelerde rekor kırmamızı sağlayan,
• Fenerium mağazalarına rekor düzeyde cirolar yaptıran,
• Gökyüzüne 1907 adet Fener bırakarak sessiz protestolarda bulunan
• kulübün hesap numaralarını öğrenip elindeki son parasını kulübü ile paylaşan taraftarımıza sonsuz teşekkür ediyoruz.
Iyi ki varsınız. Saygıdeğer büyüğümüz, İslam Çupi'nin, 'Fenerbahçe büyüklüğü ne kupa büyüklüğü ne şampiyonluk büyüklüğüdür, onun büyüklüğü başka bir büyüklüktür işte adı konamaz' diye bahsettiği büyüklüğünü bizlere bir kez daha gösterdiniz. Fenerbahçe'nin büyüklüğü taraftarının camiasının büyüklüğüdür. Fenerbahçe ailesinin yılmaz, yıkılmaz büyüklüğüdür. Bir kez daha ve defalarca taraftarlarımıza ve sizlere teşekkür etmek istiyoruz.
Bu noktada bir başka teşekkürümüz de taraftar derneklerimizedir. Taraftar derneklerimiz yurtiçinde yurtdışında dünyanın dört bir yanında organize olarak bu süreçte bizlere yalnız olmadığımızı hissettirmişlerdir. Dünyanın öbür ucundan da Kadıköy'ün hemen yanı başından da derneklerimiz kulübümüze destek olmak adına sayısız organizasyona imza atmışlardır. Kendilerine de çabaları ve özverili çalışamaları için sonsuz teşekkürlerimizi sunuyoruz.
Değerli kongre üyelerimiz ve sevgili Fenerbahçeliler,
Kulübümüz 2011 yılında tarihte eşi benzeri görülmemiş başarılara imza atmıştır. Mücadele ettiği tüm branşlarda şampiyon olmuştur. Sezonu kupalar ve madalyalar ile tamamlamıştır.Maalesef altın çağını yaşarken bu olaylar ile karşı karşıya kalmıştır. Ancak yine de her şeye rağmen amatör şubelerimiz kendi dallarında bu yılda yine şampiyonluğun en büyük adayı olarak liglerine başlayacaklardır. Ayrıca bu sene erkek ve bayan basketbol ve voleybol takımlarımız başkanımız Sayın Aziz Yıldırım'ın da hedefleri doğrultusunda Avrupa liglerine final four hedefleri ile başlayacaktır. Yönetim kurulumuz büyük yatırımlar gerektiren amatör şubelerimizde kadroları korumak ve hedeflerden ödün vermemek adına büyük çabalar sarf etmiştir ve etmektedir.
Bir daha tekrar ediyorum; iddianamesi dahi hazırlanmamış bir soruşturma üzerinden kulübümüze saldırmaya çalışanlar ve bu durumu fırsat olarak görenler şunu bilmelidirler ki yaptıkları her şey Büyük Fenerbahçe camiası tarafından görülmektedir.
Hisselerimizin çıkan her bir haber nedeniyle ne kadar büyük dalgalanmalar yaşadığı unutulmamalıdır. 3 Temmuz'da başlayan süreçle birlikte hisselerimizin değer kaybetmesi kulübümüzün mali dengelerini sarsmaktadır. Her ticari kurum ve borsada işlem gören şirket gibi Fenerbahçe Spor Kulübü de borsada hisselerinin spekülatif haberler nedeniyle değer yitirmesinden zararlar görmektedir.. Maalesef hukuki süreç sonuçlanana kadar hisselerimiz daima baskı altında olmaya devam edecektir. Buna ilaveten şampiyonlar ligine katılamamamız nedeniyle yaklaşık 35-40 milyon euro kaybımız söz konusudur.
Yaşananların etkisi ile kulübümüz yöneticisinden taraftarına sporcusundan çalışanlarına kadar bir nevi kurtuluş savaşı ve onur mücadelesi verirken camiamızın da her zamankinden daha çok birlik olmaya ihtiyacı vardır. Bugün yönetimin genel kurul üyelerinden alacağı güce yarın taraftarın sahadaki sporcusuna vereceği destek eklenecek ve elbirliği ile bu zorlu süreci atlatacağız. Bugün hiçbir Fenerbahçeliye adeta fırsatçılık yaparak kulübüne zarar verecek eylem ve söylemlerde bulunmak yakışmaz. Gün birlik beraberlik olma ve hedeflerimizden sapmadan yolumuza hep birlikte devam etme günüdür. Yönetim kurulumuzun yegane amacı sportif ve mali hedeflerimizden sapmadan Fenerbahçemizi önümüzdeki yıl Mayıs ayında yapılacak Genel kurula taşımaktır. O zamana kadar her Fenerbahçeliye ama özellikle genel kurul üyelerimize önemli görevler düşmektedir. Her bir genel kurul üyemizin bu noktada görevden ve sorumluluktan kaçmayacağına ve bu dönemde bizlere destek vereceğine eminiz. Bizler Fenerbahçe Genel kurulunun desteği ile bu zorlu süreci aşacağımızı ve kulübümüzü daha iyi, daha refah günlere kavuşturacağımıza üzerimize yığılan tüm karabulutları hep birlikte dağıtacağımıza inanıyoruz. Bu noktada aramızda tek bir çatlak ses dahi çıkmayacağını biliyorum.
Öte yandan şunu da belirtmek isterim ki; isnat edilen suçlar her ne olursa olsun kulübümüze ve camiamıza bu süreçte reva görülen ve görülmekte olan muameleyi 104 yıldır Türk sporuna hizmet eden bir spor kulübü hiçbir zaman hak etmedik.
Değerli kongre üyelerimiz,
Bizlere güvenin, bizler attığımız her adımda, aldığımız her kararda nasıl büyük bir camiayı temsil ettiğimizin bilinciyle hareket ediyoruz. Bizler genel kurulumuzdan aldığımız güç ile adımlarımızı atıyor ve kulübümüzü geleceğe taşımaya çalışıyoruz. Tüm olumsuzluklara yaşadığımız onca şeye rağmen anlık ve günlük kararlar almaya çalışmıyoruz. Günlük kararlar almak yerine kulübümüzün geleceği için en iyi olabilecek adımları atmaya çabalıyoruz. Bir yanda kulübümüzün hakları ve geleceği diğer yanda maalesef aramızda olamayan başkanımız ve yöneticilerimizin haklarını savunmak adına çaba sarf ediyoruz. Bugün hiçbir zaman olmadığı kadar sizlerin desteğine ihtiyacımız var. Bu mücadeleden hep birlikte sizlerin de desteği ile kulübümüzü başarı ile çıkaracağımıza eminiz. Sizlerden bugün sadece bizlere destek vermek adına değil tarihe geçmek adına adımlar atmanızı istiyoruz. Desteğiniz ile tarihe altın harflerle yeni sayfalar yazacağımızı biliyoruz.
Benden sonra konuşacak Değerli Kongre Üyelerimizden isteğim, yargıya intikal etmiş bu durum ve sürece dair olumsuz etki yaratabilecek yorum ve eleştirilerden kaçınmanızdır. Özellikle hukuki süreci; konunun dışındaki siyasetçiler, bazı kişi, kurum ve kuruluşlarla bağdaştırmamanızı istirham ediyorum. Konuşmama son verirken başta başkanımız olmak üzere tüm yönetim kurulumuz adına hepinizi saygı ve sevgiyle selamlıyor teşekkürlerimi sunuyorum."
"DEPREM YÖNETİMİ DEVAM ETMELİ"
Nihat Özdemir'den sonraya kürsüye gelen Vefa Küçük, 3 Temmuz'da yaşananları 10 şiddetinde depreme benzetti. Bu yönetimi de deprem yönetimi olarak tanımlayan Küçük, mevcut yönetimin sadece bu dönem sonuna kadar değil, 2015 yılına kadar göreve devam etmesi gerektiğini söyleyerek, "Muhalefeti ertelemeliyiz" dedi. Başkanımız Aziz Yıldırım'ı Metris Cezaevi'nde ziyaret ettiğini de belirten Vefa Küçük, "İçerideki Başkan ile dışarıdaki başkan çok farklı. İçerideki çok dirayetli ve güçlü. Onun bu yönünü hiç bilmiyordum, şaşırdım. Böyle olduğu sürece kimse sırtımızı yere getiremez" şeklinde konuştu.
"KİMİ İHBAR YAPAR KİMİ SAHİP ÇIKAR"
Kadıköy Belediye Başkanı ve Yüksek Divan Kurulu Üyesi Selami Öztürk, Genel Kurul2da yaptığı konuşmada, "Her zaman olduğu gibi dimdik ayakta durmalıyız" dedi. Öztürk, "Burada Belediye başkanı vasfı ile değil bir üye olarak konuşmak istiyorum.Zor günler geçiriyoruz. Bugünlerde bazıları ihbarcılık yapar, bazıları kulübüne sahip çıkar. Avrupa'ya mektup yazanlar unutmasınlar ki ilahi adalet gerçekleşiyor. Bugün kulüp yine lider, yine şampiyon olacaktır.Dünyanın her köşesindeki Fenerbahçelilere sesleniyorum, aklıselim futbol taraftarımıza sesleniyorum, kulup üyelerimize sesleniyorum. Başkanımızı ben de ziyaret ettim başı dimdik. Bize düşen Aziz Yıldırım gibi yönetim, teknik direktör, kaptanımız hepimiz dimdik durmalıyız" dedi.