Hadımköy’den gelen Trabzonspor mektubu

 'Balyoz’ davasında 18 yıl hapis cezasına çarptırılan ve şu anda Hadımköy Askeri cezaevinde yatmakta olan Trabzonlu Kurmay Albay Mustafa Önsel, Trabzon ve Trabzonsporlulara mektup gönderdi. İşte o mektup; ‘Sayın Trabzonlular, Trabzonsporlular, değerli hem

 

'Balyoz’ davasında 18 yıl hapis cezasına çarptırılan ve şu anda Hadımköy Askeri cezaevinde yatmakta olan Trabzonlu Kurmay Albay Mustafa Önsel, Trabzon ve Trabzonsporlulara mektup gönderdi. İşte o mektup;
 
‘Sayın Trabzonlular, Trabzonsporlular, değerli hemşerilerim,
 
Ben; asrın iftirası "Balyoz" davasında, 18 yıl hapis cezasına çarptırılmış ve 29 aydır cezaevinde bulunan Beşikdüzü ilçesinden Jandarma Kurmay Albay Mustafa Önsel.
 
Bu mektubu; benimle beraber bu iftira davasından, 16 ila 18 yıl ceza verilen, Trabzonspor taraftarı, 26 kader arkadaşım adına kaleme aldım.
 
Öncelikle belirtelim ki, bizim için Trabzonspor, sadece bir futbol takımının adı değildir. Trabzonspor, tarihte de, bugün de çok önemli bir yere sahip olan Trabzon'umuzun, en önemli tanıtım aracıdır...
 
Trabzonspor, her maçta Trabzonluların, nerede yaşarsa yaşasın, kendini Trabzon'da hissetmesini sağlayan bir gönül köprüsünün adıdır...
 
Trabzonspor, bir başkaldırının adıdır aynı zamanda. Güçlüye, egemen olana, üstte bulunana, yıkılmaz sanılana diklenmenin, ayağa kalkıp kafa tutmanın futboldaki ismidir...
 
Bir coşkunun adıdır Trabzonspor...
 
Gözse göz, dişse diş diyen bir anlayışın, inatla mücadele etmenin, yenilmeyi, teslim olmayı asla kabul etmeyenlerin adıdır aynı zamanda Trabzonspor...
 
Ülkeye sahiplenişin, onun sigortası oluşun, ete kemiğe büründüğü bir halkın takımıdır Trabzonspor...
 
Her maçta taraftarıyla, ülke sevdasını dile getiren, "şehitler ölmez vatan bölünmez" diyerek, şehidine de, ülkesine de, her daim sahip çıkan bir şehrin temsilcisidir Trabzonspor
 
Evet, Trabzonspor, Trabzon'umuzun penceresidir, vitrinidir, sesidir, soluğudur...
 
İşte bizler de, Trabzon'da yetişip, fırtınalı bir hayattan sonra, iftiralarla tıkıldığımız zindanda, Trabzonspor ile hayata bağlanıyor, özgürleşiyoruz. Dolayısıyla bizim için özgürlüğün adıdır Trabzonspor... (Yalnız son zamanlarda yaşanan yenilgilerle, cezaevi bizim için biraz daha zindan oluyor haberiniz olsun! Futbolcu kardeşlerimin, bizleri de düşünerek daha iyi oynamasını istirham ediyoruz)
 
Peki; biz, "Balyoz" davası tutuklusu subaylar, nasıl oldu da içeri tıkıldık diye merak ederseniz, hikâye çok uzun. Ama en özetinden anlatalım. Çünkü herkes gibi sizin de, Trabzonsporluların da gerçekleri öğrenmeye hakkı vardır.
 
 
 
Ne yazık ki, iftiralarla, hukuki hiçbir niteliği olmayan imzasız kâğıtlar, tamamı sahte
 
belgeler (sahteliği aralarında üniversitelerin de bulunduğu otuza yakın bilirkişi raporuyla
 
teyitli), aleyhimize delil olarak kabul edildi. . .
 
İki bine (2000) yakın sahtelik ve tutarsızlık ortaya koyduk, ama mahkeme duvar oldu inanın...
 
Soruşturmanın başından beri hangi hâkim lehimize bir karar verdiyse, sürgüne tabi tutuldu... (5 hâkim)
 
Avukatsız savunmaya zorlandık. Savunma hakkımız gasp edildi. Mahkeme heyetince düşmanca muameleye maruz kaldık...
 
Kimimiz ömrünün büyük bölümünü ailesinden uzakta denizlerde, kimimiz göklerde, kimimiz ise onlarca yılını, çocuklarından uzakta terörist peşinde dağlarda geçirdik. Ancak soruşturma savcısının ve mahkemenin kararlarıyla bir kalemde "terörist" ilan edildik. Ve ömrümüzün bundan sonraki kısmını da, yine çocuklarımızdan ayrı geçiriyoruz...
 
Biz, bu milletin değerlerini değeri kabul edip, onlar için ölmeye yemin etmişiz, ama bu değerleri yıkmak için "darbe" yapacağımız iddia edilmiştir. Şaka gibi...
 
Biz, "camileri bombalayacakmışız"! Böyle bir şey; bırakın bizi, hangi inanç ve felsefeden olursa olsun, bu toprağın çocuklarından beklenebilir mi? Biz bu topraklara uzaydan mı geldik? Böyle adice bir iftira atılır mı?
 
Mahkeme heyeti; savcının 359 adet talebinden, 358'ini kabul etti. Kabul edilme oranı yüzde 99,7. Bizim ise, toplam 943 talebimizden sadece 7 tanesini kabul etti. Kabul edilme oranı yüzde 0,7 dır. İnanılası bir rakam değil değil mi?
 
Bakın talep ettiğimiz hiçbir tanık çağrılmadı... Mahkemenin kendi çağırdığı 31 tanıktan, hiç biri aleyhimize bir şey söylemedi...
 
Halkı dolandıranlar, Hizbullahçılar, hatta bir kısım PKK'lı, çeşitli paket organizasyonlarıyla salınırken, PKK ile kapalı kapılar ardında pazarlıklar yapılırken, "şehitler ölmez, vatan bölünmez" iradesi gösteren bizler, cezaevlerine tıkıldı. Çünkü bu iradeye ipotek koyamazlarsa, müzakere sürecini yürütemezlerdi. Hayırlı olsun(!) Çünkü bölünmesin dediğimiz ve bu uğurda nice canları toprağa verdiğimiz vatan, böyle giderse inanın bölünebilir!
 
Bizi, şimdilik, Apo ile pazarlık için rehin tutuyorlar. Günü gelince, Apo'yu serbest bırakacaklar, bunu da millete, bizi de bahane edip, "toplumsal barış" vs diye yutturacaklar...
 
 
 
Şunu bütün millet ve Trabzonluların bilmesini isteriz ki, yukarıda bahsettiğim gibi asıl hedef biz değiliz. Biz sadece aracız. Bize yapılan bu komplo; şimdilik pek anlaşılamasa da, gerçekte Türk milletinin yaşama direncine yapılan saldırıdır. Bu direnci kırmak için önce bizi kalleşçe pusuya düşürdüler ve vurdular... Evet, ağır yaralıyız, yaramızdan kan akıyor yüreğimize... Ancak biliyoruz ki, esas pusu geridedir ve bu Türk milletine ve dahi bütün Trabzonlulara kurulmuştur... Bu tezgâhı millet anlamazsa, zayiat gerçekten büyük olacaktır inanın...
 
 
 
Bu satırların yazılma gerekçesi de bu uyarıdır. Biz Trabzonlu olarak, önce sizleri, Trabzonluları, Trabzonsporluları uyaralım istedik. Tüm Trabzonlular; bu tezgâhı anlayıp, tıpkı Trabzonspor'un yıllar önce İstanbul'un futbol ağalarına başkaldırıp, direndiği gibi direnç göstermez ise, yarınlarımız da gerçekten çok vahim şeyler gözüküyor... Bunu hepimiz yaşayarak göreceğiz...
 
Burada önemli olan biz değiliz. Trabzon'un, Türkiye'nin yani bütün milletin bekası, yaşaması önemlidir. En önemli kaygımız da budur. Biz, pek çok yakın arkadaşımızı, askerimizi şehit verdik. Onları, bizlerden çok daha genç yaşlarda toprağa koyduk. Bu anlamda biz, onlara göre yeterince yaşadık. Onlar toprağa, biz ise betona gömüldük. Elbette bu zilleti yaşayacağımıza, toprağa gömülmeyi tercih ederdik...
 
Evet, canımızı değil, özgürlüğümüzü aldılar elimizden, ama onurumuzu asla alamayacaklar bunu bilin! Bir de bizim suçsuz olduğumuza inanın yeter!
 
Bu millet için, Trabzon için, biz; bırakın 18 yıl veya ömür boyu cezaevinde kalmayı, ölmeye dahi hazırız. Bu millet için; bizim gibi, altı, on altı, yirmi altı değil, binlercesi feda olsun...
 
Yaşasın Türk milleti ve onun kutsal vatanı. Yaşasın Trabzon ve Trabzonspor...
 
Gerisi mi? Bize; Hadımköy, Silivri, Hasdal ve Maltepe cezaevleri dahil, her yer
 
Trabzon...
 
Muhabbetle
 
Hadımköy Askeri Cezaevi
 
Mustafa Önsel
 
Gani Akman Kışlası, Askeri cezaevi Hadımköy- 
 
 
Kaynak : Kuzeyekspres 

İlk yorum yazan siz olun
Haberlerde yapılan yorumlarda Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.

Spor Haberleri