Fenerbahçe Başkanı Aziz Yıldırım'ın da aralarında bulunduğu 4'ü tutuklu 93 sanığın yargılandığı Futbolda Şike Davası'nda nihai ve "tarihi" kararlar açıklandı.
Tutuklu 4 sanık; Fenerbahçe Başkanı Aziz Yıldırım, Asbaşkan İlhan Ekşioğlu, Olgun Peker ve Yusuf Turanlı tahliye edildi. Fenerbahçe Başkanı Aziz Yıldırım'a "örgütten" 2 yıl 6 ay, "şikeden" ise 3 yıl 9 ay (toplam 6 yıl 3 ay) hapis cezası verildi. Yıldırım ayrıca 1 milyon 312 bin TL para cezasına çarptırıldı. Aziz Yıldırım tutuklu kaldığı süre göz önüne alınarak tahliye edildi.
Peki mahkemenin kararı ne anlama geliyor? Ünlü ceza ve Spor hukukçular kararı değerlendirdi :
AVUKAT ERGUN ÖZŞAHİN: UEFA FENER'E 3-YADA 4 YIL CEZA VEREBİLİR
Sürecin başından bu tarafa söylediğimiz gibi, şike ve teşvik suçu, artık mahkeme kararıyla da sübut bulduğu için Fenerbahçe adını vermekte sakınca yok, işlenmiştir.
Yine bu süreçte, Sn. Sadri ŞENER’ in ve Sn. ŞAKAR’ ın ceza almayacağı, hem TFF Disiplin Talimatı hem de Ceza Yasası uyarınca; Trabzonspor için suçun unsurlarının bulunmadığını da belirtmiştik.
Devamla, PFDK ve Tahkim Kararları’nın son yıllarda görülmüş olan en büyük skandal kararlar olduğunu vurgulamışken, UEFA Talimat ve kriterlerinde yer almayan “şike sahaya yansımamıştır” ve “kişilerle kurumlar ayrılsın” gibi absürt yöntem ve söylemlere göre UEFA’nın karar vermeyeceğini , kendi kıstaslarına göre karar vereceğini de söylemiştik.
Nitekim, Fenerbahçe SK Başkan ve üyeleri ceza almıştır.
TFF Yönetim Kurulu, 2010-2011 sezonunun şampiyonluğunu Trabzonspor’a vermek zorundadır. Neden vermek zorundadır? Çünkü; ceza yargılaması daha ağır delillerle yapılır ve sadece tapelerle karar vermez, oysa ki; Disiplin Yargılaması, bırakın tapeleri, duyumlara göre de karar verebilir.
Bugünkü mahkeme kararı sonucunda süreç şöyle gelişecektir:
UEFA Disiplin Kurulu kesinlikle FB’ye 3-4 yıl gibi bir ceza verecektir. Eğer bu ceza 1 yıl ya da daha fazla olup, ertelenirse, eşitlik kuralının UEFA Disiplin Kurulu tarafından ihlal edildiği sonucu ortaya çıkar. Tekrarla, UEFA Disiplin Kurulu’nun 3-4 yıl ceza vereceğini, hatta çok daha ağır dayatmalara da gidebileceği ihtimaldir.
Yurtiçinde TFF, bugüne kadarki tutum, davranış ve kararlarıyla şampiyonluğu Trabzonspor’a vermeyecektir. TFF’nin o kadar Adilane davranacağını sanmıyorum. Bu durumda Trabzonspor Yönetiminin derhal 2010-2011 sezonu şampiyonluğunu, şampiyonluk kazanımlarını ve kupayı istemesi gerekmektedir. Bu süreç ve yeni bir hukuki ihtilaf başlatılmalıdır. Bu ihtilafın gerekçeleri de PFDK ve Tahkim Kurulları’nın Fenerbahçe Yöneticilerine vermiş oldukları cezalar, Mahkeme’nin ceza kararı ve yargılamanın yenilenmesi müessesesi olmalıdır. Bu başvuruya TFF Yönetimi menfi cevap verirse, bu karara karşı TFF Tahkim Kurulu’na itiraz yapılabilir. Bu itirazı Tahkim reddederse ki, TFF Başkanı güdümlüsü Tahkim reddedecektir, bu retten sonra; TFF Statüsünün 64. maddesine dayanılmak suretiyle; “Tahkim Kurulu üyelerinin TFF Yönetim Kurulu tarafından seçildiği, TFF Tahkim Kurulu’ndaki bir üyenin yargılanan tutuklulardan birinin avukatı ile ortak bir davayı takip ettiği, Tahkimdekilerin TFF’ de ki yöneticilerin şahsi davalarında avukatlık yaptığı, Tahkim Başkanı’nın şike ve teşvikle ilgili disiplin soruşturmasına dair görüşünü Tahkim’e atanmadan evvel açıklamış olduğu, İstanbul 16. Ağır Ceza Mahkemesi’nin ceza kararı ile şike ve teşvik suçunun sübut ettiği, bir kısım camia üyeleri ile siyasetin kişilerle kurumlar ayrılsın ve şike teşebbüste kalmıştır-sahaya yansımamıştır telkinlerinin sonucunda bu telkinlerle birebir örtüşen kararların alındığı, siyasetin futbola karıştığı” gerekçeleriyle Tahkim’in bağımsız olmadığından bahisle CAS’a gidilmelidir. Bu yollar tüketilmek suretiyle Tahkim Kurulu kararı ortadan kaldırılabilir. Bu karar CAS tarafından kaldırıldığında şampiyonluk, kazanımları ve kupa Trabzonspor’a verilecektir.
"
ALPAY KÖSE - SPOR HUKUKÇUSU: FEDERASYON CİDDİ SIKINTIYA DÜŞTÜ. UEFA FENERBAHÇE'YE CEZA VEREBİLİR"
Federasyon bu kararla ciddi sıkıntıya düştü. Çünkü TFF'nin verdiği kararla Çağlayan'dan çıkan karar birbirine taban tabana zıt. Hem yöneticiler hem de oyuncular şikeden ceza aldılar. 'Sahaya yansımadı' kararı da çürümüş oldu. Dolayısıyla TFF bu durumu UEFA'ya açıklamakta ciddi olarak zorlanacaktır. Bu kararın ardından UEFA'dan Fenerbahçe'ye ceza gelmesi olasılığı ağırlık kazandı.
Aziz Yıldırım'ın başkanlığı Yargıtay kararına kadar devam eder. Eğer Yargıtay cezayı onarsa başkanlığı düşer.
PROF. DR. VAHİT BIÇAK - CEZA HUKUKÇUSU"İÇERİDE GEÇİRDİĞİ SÜRE, YATACAĞI CEZAYI KARŞILAMIŞ OLUYOR"
Fenerbahçe taraftarları uzun süre böyle bir tahliye kararını bekliyorlardı. Bizim hukuk sistemimizde verilen cezaların tamamı infaz edilmiyor. 2005 yılına kadar verilen cezanın üçte biri infaz ediliyordu. Üçte ikisi şartlı tahliye ile kişi dışarıda bulunuyor. 2005'de bu değişti. Şu anda kişiye verilen ceza üçte ikisinde kişi özgürlüğünden mahrum bırakılıyor, yani cezaevinde geçiriyor. Geri kalan üçte birlik kısmında şartlı tahliye olarak cezaevi dışında bulunuyor. Şimdi öyle tahmin ediyorum ki, burada hükümle birlikte tahliye kararı da verildiğine göre Aziz Yıldırım'ın şu ana kadar içeride geçirmiş olduğu süre, yatacağı cezayı karşılıyor olsa gerek ki, bu cezalarla birlikte aynı şekilde tahliye kararı verilmiş oluyor. Bu alınan cezaları üstüste koyup toplamak lazım. Örgüt kurmaktan aldığı ceza ve şikeden alınan cezayı topladığımız zaman karşımıza çıkan miktarın üçte ikisinin içeride geçirilmesi yeterli oluyor. Tabii ki bu şikeyle ilgili kanun sonradan çıkmıştı. Dolayısıyla hukukumuzun temel kurallarından birisi kanunsuz suç ve ceza olmaz. Yani kanun koyucu bu eylemleri suç saymadan önce gerçekleşen hadiseler bu şekilde cezalandırılmamış oluyor. Uzun bir yargılama süreci bu şekilde noktalanmış oluyor. Fenerbahçe taraftarlarının büyük bir beklentisi vardı. Bu beklenti de böylece gerçekleşmiş oldu.
PINAR MEMİŞ KARTAL - SPOR HUKUKÇUSU: "YARGITAY SÜRECİNDE TUTUKLULUK GEREKSİZ OLURDU, TAHLİYE KARARI DOĞRU"
Demek ki; mahkeme Aziz Yıldırım'ı suçlu bulmuş ve kararını vermiş. Yargıtay bu kararı onayabilir, bozabilir. Tahliye edilmesi doğrudur. Tutuklu yargılanması gerekmiyor. Mahkemenin Yargıtay sürecinin sonuna kadar tutuklu olarak tutmasına gerek yok. Bunun benzer örneklerini de çok gördük. Burada tuhaf bir durum yok.