Milliyet gazetesinin Trabzonspor yazarı Ergun Ata son yazısında yapılan transfer hamlelerinin anormal olduğunu ima etti.
Geçmişle geleceği tespitlerle ortaya koyan Ata, İHO’nun gemileri yaktık sözüne de göndermede bulundu.
Trabzonspor, trafiği hayli yüksek “geldi – gitti, vardı - gitti, geldi – kaldı, vardı – kaldı” gibi uygulamalarla, taraftarını “KAP bağımlısı” yapan, maliyeti neredeyse kulüp tarihinin tüm borçlarına eşit olan, faturası, muhtemeldir bundan sonra gelecek olanlara kalacak olan, “gemileri yaktığı” bir transfer sezonunu geride bıraktı. Üstelik; son dakika sürprizleriyle, teknik direktörünün gönlünü aldığı oyuncuların kariyerleriyle hoş edip, kulübün geleceğine yönelik kaygıları kat kat artırarak… Kulüp Medya Birimi’nin dahi başını döndüren, resmi sitenin hızına yetişemediği transfer trafiği sonrası, teknik kadronun kimlerin kaldığı, kimlerin gittiği konusunda olası kafa karışıklığını, milli takıma verilen ara giderecektir kuşkusuz.
Sonra taşlar yerine oturacak, teknik kadronun talep ettiği “ihtiyaç duyulan zaman” da bitecek, ancak o zaman ortaya çıkan tablonun yakılan gemilere değip – değmediği anlaşılacak.
Bu nedenden dolayı şimdiden;
KAP Bildirimi’ne göre, bir Süper Lig Kulübü olan Trabzonspor’dan, bir başka Süper Lig kulübü olan Akhisar Belediyespor’a, neredeyse amatör liglerdeki futbolcu transfer ücretine eşit, sadece 50 bin lira bedelle kiralanan Kadir Keleş’in psikolojisini, Trabzonspor’un bu durumda marka değerinin ne derece “alay konusu” yapıldığını irdelemeye gerek yok. Aynı Kadir Keleş’in bir önceki sezon, bu yönetimin “A Takıma alınmasının gurur vesilesi” olduğunu hatırlatmaya da… Zira bunu yaparsanız "Trabzonspor düşmanı" ilan edilirsiniz!
Stoper Papadopoulos ve forvet Yatabare gibi son gün – son dakika transferlerinden Majeed Waris’i, tıpkı Cardozo gibi 2 sezon önce Fenerbahçe’nin de transfer etmek istediği konusu gündeme taşınarak, son durumunun irdelenmesinin engellendiğini dile getirmek, sadece ve sadece “müzmin muhaliflik” suçlamalarını tetikler.
Daha bir yıl önce “helikopterle” Gençlerbirliği kampından törenle alınan Aykut, Dünya Kupası apoletli Belkalem, Mustafa Yumlu ve diğerleri dururken ayrıca ön libero sıkıntısı had safhadayken son dakika transferlerinden biri için tercihin 30 yaşındaki bir stoperden (Papadopoulos) yana kullanılmasını eleştirmek demek, “Trabzonspor’un başarısını çekemeyen ulusal medya uzantısı” kişilerin işgüzarlığı demektir!
Bütün bunları bir kenara bırakalım!
Bu yolun dönüşü yok!
Konumuz iki Avrupa Ligi Play Off ve bir Süper Lig maçı olsun. Sergilenen futbol, rakibin kalitesi, Halihodzic’in özellikle rövanş maçındaki kadro tercihi üzerine kafa yormadan şu söylenebilir; amaç hasıl oldu, bundan sonrasına bakalım.
Zira önemli olan, ülke puanına yapılacak katkı ve gelecek sezon Avrupa hakkı elde edildiğinde gelecek “seri başı” statüsüdür. Bardağın dolu tarafı burası!
Boş tarafında diğer gruplardakilere oranla daha kolay oldukları söylenebilecek rakiplere karşı bu futbolun veremediği güven var. Bu sorun da Halilhodzic’in istediği “zaman” içinde 3 yeni katılımla giderilir mi onu görmek için beklemekten başka çare yok.
Süper Lig’in ilk haftası Trabzonspor’un Kayseri’de bıraktığı iki puanla geride kaldı. Erciyesspor da belli ki zamana çok ihtiyacı olan takımlardan biri. Trabzonspor böyle bir ortamda piyasa değeri kat kat üstün olduğu rakibi karşısında haftayı zararsız kapatabilmeliydi. Tabi eğer hedefi, Başkan'ını tatmin etmeyen lig dördüncülüğünün üzerindeyse!
Gelinen noktada, Rostov galibiyeti sonrası, “Süper Lig’in en kötü takımı bile Rus Takımı’ndan güçlüdür” öngörüsü ve uyarısının haklılığı, Kayseri’de tescil edildi.
Aynı uyarılar içindeki, “hazır olma sürecinde kaybedilecek puanların çokluğu halinde asıl kaybedilecekler” konusunun negatif – pozitif sonuçları, sadece Başkanın, yönetimin, dolayısıyla CEO’su ve Genel Menajeri ile teknik ekibinin değil, kulübün kaderini de direkt ilgilendirecektir.
Ne söylenirse nafile, “Gemiler yakılmıştır” ve geri dönüşü yok bu yolun…
Kaynak: Milliyet