Sadece takımla değil, camianın geneliyle uğraşıyor, moral veriyor. Ve herkesin aksine takımına da güveniyor, bazı şeyleri değiştirmek kaydıyla. Açık açık söylüyor, oynamayanı 'Güneş'in yakacağını.
Yenilgiye tahammülüm var ama kötü futbola, ruhsuz oyuna, oynamadan pes etmeye yok. Bu benim takımımda olmayacak. 42 senedir işin içindeyim, hala önce iş, sonra aile demekteyim."
"96'da şampiyonluk kaçtı ama herşeyi yaparak. İçim o yüzden rahat."
"Kimse birbirini sevmek zorunda değil ama ortak noktada, Trabzon'da buluşmak zorundayız!"
'Tatilden, Trabzonspor'a...'
Herkes şimdi diyor ki, neden geldin, nasıl geldin? Doğrusu ben de gelmem sanıyordum. Hatta eşim ve yakın dostlarla tatil planları yapıyorduk. Sonra bir baktım Trabzonspor'da deprem olmuş, Hayrettin (Hacısalihoğlu) ile Hasan (Yener) gelmişler. Benim de sözleşmem bitiyordu, dinlenecektim. Bana, 'Hadi, gidiyoruz' dediler. Dedim olmaz, en azından veda etmem lazım. Onları yolladım, kentle vedalaştım. Unutamayacağım, çok duygusal anlar oldu. Sonra Trabzon'a gelip aynı gün o kadar saat farkına ve yolculuğa rağmen idmana çıktım. Aslında bir 6 ay sonra başlasam, o sürede durumu analiz etsem daha iyi olurdu ama olmadı.
'Para işinde çok hassasım'
Para konusuna da hep dahil olacağım. Çünkü para benim başında bulunduğum işte de çok önemli. Yönetimden gelir gelmez onu istedim; takımın paralarını zamanında ödeyin, dedim. Ödesinler ki oyuncu bana mazeret üretemesin, teslim olsun. Evet bazen ufak tefek aksamalar olabilir, onlar da zaten önemli değildir ama gerisi sıkıntı demektir.
'Herkes yardımcım'
Ben kulüp içinde çok koltuklara ve ünvanlara takılmak istemiyorum. Ünal Karaman, zaman zaman sahada zaman zaman saha dışında, oyuncu alımlarında rol oynayacak. Kısacası bana her konuda yardımcı olacak. Onun dışında diğer kişilerin de böyle davranması lazım. Çok koltuk ve ünvana takılmamak, onlara göre hareket etmemek lazım.
'Bir bölgenin kaderiyle oynanıyor'
2016'ya Trabzon'un adaylar arasına alınmaması inanılır gibi değil. Futbol denildiğinde Türkiye'de İstanbul dışında akla gelen 2. kent göz ardı ediliyor. Buraya yatırım yapmamak insanların sabrını sınamaktır. Sayılanlar, kriter denilenler düzeltilebilecek ya da yenisi yapılabilecek şeyler. Bu futbola ihanettir. Trabzon'da böyle bir yatırım yapacağım desen kim neder, karşı çıkar? Sonuçta bir bölgenin kaderiyle oynanıyor. Trabzon, sadece kendi şehri için değil, tüm Karadeniz için bir gözbebeğidir. Bu kentin önünün açılması lazım.
'Hocalarımız aşağılanıyor'
Milli takıma yerli mi, yabancı mı diye konuşuluyor. Yani tabi ki yerli alınmalı bence. Kim olursa olsun, yerli olsun. Hazırlığı bizlerle yapacaksın, altyapıyı oluşturacaksın, başarıyı başkasıyla kutlayacaksın! Tamam, tercih yabancı olur saygı duyarız. Ama alınacaksa hemen alınsın, neden bu kadar tartışma, bekleme, kapı kapı gezmeler... Bu Türk antrenörlerinin aşağılanmasıdır. Bir federasyon olarak bu kadar süre hoca alamamak ne demektir!
'Fatih Tekke gibisi az'
Fatih'i 17 yaşında alan ve oynatan bendim. Şimdi yine gündemde. Fatih Tekke çok önemli bir oyuncu. Hem imaj olarak hem futbolcu olarak. Lider ruhlu ve bizim bu şartlarda bu tip özelliklerdeki oyunculara çok ihtiyacımız var. Ayrıca takıma da ciddi katkı sağlayacaktır mutlaka. Ama bu transferde kulübümüzün çıkarlarını da gözetmek zorundayız. O nedenle biraz sıkı pazarlıklar olabilir.
İşte kaptan böyle seçildi!
Önce kadro dışı oyuncular konusu vardı beni bekleyen. Ya atacaktık hepsini ya da tutacaktık. Atma lüksümüz yok. E o zaman parasını verdiğimiz, içimizde tuttuğumuz oyuncudan faydalanmak lazım. Affettikten sonra kaptanlık mevzusunu çözmek gerekti. 4 kaptanı çağırdım yanıma; eskisi yenisiyle. Song, Umut, Selçuk ve Egemen geldi... Dedim, gidin içinizden birini belirleyip gelin. Egemen istemedi görev almak, olmaz dedim. Sonra yeni bir öneri yaptım; gidin kaçıncı kaptanın kim olmasını istiyorsanız kağıda yazın gelin! Song çıktı. Ama bu diğerleri görevden kaçacak anlamına gelmez. Hepsi birbirine yardım edecek.
'Kore'deki sistem tartışılır'
Kore'de hayatımın önemli bir sürecini geçirdim. Dinlendim diyebilirim aslında. Çünkü büyük bir baskı yok. İşinizle meşgulsünüz ve onunla eleştiriliyorsunuz. Medyası farklı, futbol sistemi farklı. Ama pek iyi diyemem o sisteme. NBA'deki gibi draft sistemi var. Ayrıca deneyimli oyuncular hep öncelikli. Gençlere herkes güvenip şans veremiyor. Ben mesela bunu yaptım, maddi-manevi kazanımları oldu. İyi çocuklar da yetişiyor. Fakat Avrupa'ya uyumları biraz tedirginlik verici.
'Şampiyonluk önemli değil!'
Şampiyonluk bir süreç işi. Ayrıca araç olmalı, amaç değil. Çünkü doğru işlerin tamamını bir araya getirmeden de şampiyon olabilirsiniz. Ama bu önünüzü görmenizi engeller. Süreç lazım diyorum ya, evlilik gibi. Önce doğru insanlar tanışacak, ardından flört, evlilik, sonra çocuk, o çocuğun doğru büyümesi, eğitimi...
Kayseri başarılı'
Kayserispor'u uzaktan izliyorum ama bilgi sahibiyim. Onlar önemli bir uygulama yaptılar. Kulüp odaklı yaptılar, futbolcu, yönetici, başarı odaklı olmadı. Takım zaten asla kulübün önüne geçmemelidir. Futbolumuzda böyle takımların sayısının artması ve başarı öykülerinin ortaya çıkması özendirici olacaktır.
'Futbolcu fabrikası batmış'
Karadeniz'e, altyapıya ve kendi öz evlatlarımıza yönelmek zorundayız. Eskiye oranla daha fazla kulüp ve imkanlar var ama sonuç yok. Kent içinde olumsuz bir rekabet var. Bunu ortadan kaldırmak gerekiyor. Bu işe mesai ayıracağız. Çünkü bu yolla bulacağımız yetenekler Trabzonspor'un, bölgenin ve hepsinden daha önemlisi Türk futbolunun geleceği.
'Büyüklük zor'
Trabzon'un büyüklüğü, sıra ve şampiyonluk büyüklüğü değil. Zaman ve emek lazım büyük olmak için. Camialara, futbola değerler kazandırması lazım o kulübün büyük olması adına. Trabzonspor'un bu değerleri sunması en büyük avantajı ve sağlam temelidir. Bir şehir takımını diğer şehirlerde yaşayan insanlar da tutuyor ve seviyorsa bu hemen olacak iş değildir. O nedenle şampiyonluk payı vs gibi değerlerinin bu büyüklerin elinden alınmaması lazım. Aksi halde lig markası değer kaybedebilir.
Bu mesajlar oyunculara:
GÖKHAN ÜNAL: Daha önceden de tanıdığım, bildiğim, beğendiğim bir oyuncuydu. Ta ASAŞ dönemlerinden tanırım, takip ederim Gökhan'ı. Sonra üzerine de koydu aslında, gol krallığı yaşadı, Trabzonspor gibi büyük bir takıma geldi. Ama sonra birşeyler olmuş. Şimdi tribün yüzünden, baskıdan demeye getiriyor. E çevir o tepkiyi kendi lehine, bu senin elinde!
ONUR KIVRAK: Genç ve yetenekli ama eksikleri var. Yani kalecilik gerçekten de çok meziyet gerektiren bir alan. Oynatmaya devam edeceğiz ve eminim ki oynadıkça tecrübe kazanacak daha da iyi olacak. Eskiden nasıl Sylva oynuyordu, o avantajlıydı, şimdi Onur avantajlı durumda.
İBRAHİMA YATTARA: Yattara eskiden 190 bin dolar alıyordu Trabzonspor'dan. Takımın en az alanıydı ama en iyi futbolu o oynuyordu neredeyse. Sonra iyileştirmeler yapıldı, birşeyler oldu. Yattara şimdi Trabzonspor'un en çok para kazanan (Yeni düzenlemeden önce 1.8 milyon Euro) futbolcusu ama performansı ne olacak! Yani para ona fazla yaramıyor demek ki. Şimdi iyileşecek ve kazanmak için elimizden geleni yapacağız.