Katılım için basın mensuplarına teşekkür ederek sözlerine başlayan Özgener, "Bazı kavramların ve konuların altını özenle çizmek istiyorum. Türk futboluna hizmet ederken hep aynı tanımı kullandım, "Futbol ailesi". Bu tanımın içinde karda kışta, toprakta çamurda, amatör lig oyuncusu var. 100 binler önünde mücadele eden en küçük hataları milyonlarca kişi tarafından izlenen yıldızlarımız var. Ailesini sıcak yuvasını bir kenara koyup, gönül verdiği takıma 2. ve 3. ligde de olsa hizmet etmeye çalışan yöneticilerimiz var. Yılmadan, futbola hizmet eden hakemlerimiz var. Renklerin aşkına tutulmuş, o renklerin peşinde milyonlarca kilometre giden taraftarlar var. Gazetelerde okuduğunuz, televizyonlarda izlediğiniz ve pırıltılı bir yaşam süren futbol dünyası işte böyle bir şey. Futbol dünyanın en dürüst olgularından biri. Saha dışında herkesi kandırıp aldatabilirsiniz, ancak sahada yalanlar biter. Bu aile sizleri mutlu etmek, sıkıcı hayatı renklendirmek için bir araya geliyor. Bu ailenin büyük bir bölümü bu işi büyük sevgi ve emekle yapıyor.
Futbol ailesinde çok büyük fedakarlık ve görev aşkı geliyor. İş başında olduğumuz dönemde bunu layıkıyla yapmaya çalıştık.
2010-2011 sezonuyla birlikte TFF'de 3.5 yıllık sürede çalıştık. Çoğu zaman tansiyonu yüksek ortamlarda bir araya geldik. Belki çoğunluğun sevmediği ama futbol üzerinde uzlaşmak zorunda kaldığı kurallar bütününde oynanır. Futbol güzel bir oyun. Oyunun güzelliğinin büyük bir bölümünü bu kurallar sağlıyor. 3.5 yıl boyunca futbolun yazılı ve yazılı olmayan kurallarına uymaya çalıştık. Görev dönemimizde sırtımızı hep evrensel futbol kurallarına dayadık. Yazılmayan kurallar içerisinde dürüstlük, tarafsızlık ve insaniyet olduğunu gördük ve öyle de oldu.
Bazı yöneticilerimizin kişisel hırslarını öne çıkarmaya çalışarak görev yapmaya çalıştığını gördük. Bunların sayısı çok az. Koltuklarında daha büyük görünüyorlar. Hiç şampiyonluklar yaşamayan çok sayıda başkan vardı. Çoğu sessiz ve sessizleştirilmişti. Her sezon sergiledikleri tiyatrolarla sessiz çoğunluğun seslerini duyurmalarına engel oluyorlar. Türk futbolunun en büyük sorunu olan şiddeti körüklüyorlar.
TFF olarak Türk futbolunun nabzını ölçmek, her kurumsallaşmış yapı gibi bilimsel araştırmalar yaptırıyoruz. Bunların sonuçlarını sizlerle paylaşacağız. Yaptırdığımız tüm araştırmalarda hep aynı gerçek, "Şiddet futbolumuzu etkileyen en kötü olgu". Türk insanını etkileyen en büyük olgu hep şiddet oldu. Statlara gelinmemesine neden olan bu şiddet oldu.
Her fırsatta mikrofonlara çıkan ve televizyonlara demet veren yöneticiler tribünlere gelinmesini etkileyen en büyük neden. Şiddet konusunda önemli bir yasa çıkarmamıza rağmen, bazı yöneticilerimizin şiddetle mücadele konusunda çok geri kaldığımızı gözlemliyoruz.
"YÖNETİCİLERİMİZ HEP AYNI"
Türk futbolunun geleceğini tesis etmek için ne yapmak gerekiyor derseniz, kulüpçülük ve yöneticilik kurumlarının değiştirilmesi gerekiyor. Bugüne kadar yaşadıklarıma ve yaşananlara bakarak söyleyebilirim ki, "Ülke futbolunun en denetimsiz yönünün bu olduğunu gördüm". Hakeminden sporcusuna, malzemecisindern teknik adamına kadar herkes kendini geliştirmeye çalışıyor. Ancak yöneticilerimizin kendini geliştirmeye yönelik çabalarını görmedim. Yöneticilerimiz kulüplerinin hakkını korumak istemiş olabilirler.
Futbol dünyasında herkes tarafsız yönetim istiyor. Ancak bir bölüm Federasyon'un bütün kurullarını taraflılıkla itham ediyor. Futbol camiasında tarafsızlığını korumaya çalışan herkes karşı taraf olmakla suçluyor. Bu da en çok hakemlerimizi etkiliyor. Onları da bu taraflılık girdabının içine almaya çalışıyorlar. İstenmeyen hakemler ortaya çıkarmaya çalışıyorlar. Hakemler üzerinde olağanüstü baskı yaratıp, tarafsızlıklarını etkilemek istiyorlar.
"TARAFSIZLIK İSTEYENLER SAMİMİ DEĞİL"
Yöneticilerimiz mikrofonların karşısına çıkıp zarar verici demeçler veriyor. Orhan Pamuk'tan da, Fazıl Say'dan da fazla konuşuyorlar. Medyada da tarafsız olan kişileri de kendilerine çekmek istiyorlar. Futbol ortamı karanlık bir yöne gidiyor. TFF, kaos ortamında elimizden gelenin en iyisini yapmak için çok büyük çaba sarfettik. Tarafsızlık isteyenlerin çok büyük bir bölümü samimi değiller.
Bütün içtenliğimle söylemek isterim ki, geride kalan 3.5 yıl içerisinde gelişim için çaba gösterdik. Yaratılan yapay kaoslardan kendimizi kurtarmaya çalıştık. Orta ve uzun vadeli çözümler üretmeye çalıştık. Futbol dünyasının oluşturduğu uluslararası kriterlere uyfun bir yönetim anlayışı oluşturmaya çalıştık. Doğru yönetim modellerini uygulayan kulüplerin arttığını, başarının istikrar ve kurumlardan geçtiğini anlayan kulüpleri görüyoruz.
Geçen süre zarfında bana ve federasyonumuza katkılarından dolayı bu ülkenin en güçlü ailesi olan Türk futbol ailesine teşekkür ediyorum. Bırakacağımı açıkladıktan sonra içtenlikle bana destek verip devam etmemi isteyen bu ailenin seçkin isimlerine çok teşekkür ediyorum.
Sporda şiddet yasası çıkarken ve diğer federasyonu ilgelendiren konularda siyasilerle bir araya geldim. Gerek muhalefet gerek iktidardaki isimlere çok teşekkür ediyorum. Başta Başbakanımız Recep Tayyip Erdoğan ve Spordan Sorumlu Devlet Bakanı Faruk Özak'ın çok büyük yardımlarını gördük. İkisine de çok teşekkür ediyorum.
EN BÜYÜK TEŞEKKÜR AİLEME
Bu görev sırasında bana en büyük desteği verenler bu salonda bulunan çalışma arkadaşlarımdı. Onlara teşekkür ediyorum. 3.5 yıllık süreçte büyük bir inançla ve güvenle arkamda duranlar yönetim kurulundaki karkadaşlarımdı. Onlara da çok büyük teşekkür ediyorum. En büyük teşekkürü aileme ayırdım. Tribünlerde 10 binlerce kişiler rahmetli anneme küfür ederken, yaptığım işimi sorgulamayan aileme teşekkür ediyorum. Hakkımda basın toplantısı düzenlenirken, babamız nasıl bir iş yapıyor diye sorgulamayan arkadaşlarıma teşekkür ediyorum. Sevgili eşime, benden dolayı yapılan sapık tehditlerden dolayı yılmadığı için teşekkür ediyorum.
"BIRAKMA KARARIMIN İKİ NEDENİ VAR"
3.5 yıldır sürdürdüğüm başkanlık görevimden ayrılıyorum. Kararımda iki neden var. Birisi yaşadığım yerle iş yaptığım yer arasındaki uzaklıktı. Diğer neden ise sistemin içine yerleşmiş Türk futbolunu perde arkasında yönetmeye çalışan kişilerdir. Sonuçta bu makamdan kendi isteğiyle ayrılan bir kişi olarak önemli bir ilki gerçekleştirdim. Umarım bu camia bu sorunla mücadele konusunda karar verir.
"YARDIM İÇİN HEP HAZIRIM"
Bazıları bunu geri çekilme olarak algılayacaktır. Ama ben bunu ileriye atılan bir adım olarak görüyorum. Futbola olan hizmetim burada sona ermeyecek. Yardım ve katkı isteyen herkese yardım için hazır olacağım.
"HEPİNİZ HAKKINIZI HELAL EDİN"
Son olarak egoları mantık vivdanlarının önüne geçenlerden şunu sorgulamalarını istiyorum. Şöyle arkanıza yaslanıp sorgulayın, "Dünyaya en iyi kulüp başkanı, yöneticisi, dünyanın en iyi federasyon başkanı geliyor mu? Gelemez. Çünkü sporun evrensel kuralları buna izin vermez. Futbol sadece onun gerçek sahipleriyle anılır. O da futbolculardır, teknik adamlardır ve hakemlerdir. Lütfen ama lütfen kişisel egolarınızı bu güzel oyunun üzerinden çekin. Bırakın yalnız ama yalnızca futbolun kuralları buna yön versin. Hepinize sonsuz teşekkür ediyorum. Hepiniz hakkınızı helal edin.