Trabzonspor'un 6 lig şampiyonluğunun dördünde İstanbul doğumlu başkan Şamil Ekinci'nin imzası var. İş için Trabzon'a giden ve bir daha da Trabzon'dan kopamayan başkan Ekinci, o yıllar....
O YILLARI YAŞAMAK LAZIM DİYORUM
İstanbul'da doğdu. Babasının işleri nedeniyle lise yıllarında İstanbul'dan Trabzon'a yerleşti. Trabzon Lisesi mezunu. Kim derdi ki, Trabzonspor'un altı şampiyonluğunun dördünde İstanbul doğumlu bir başkan imza atacak. Şamil Ekinci, Trabzonspor tarih kitabının en çok okunmayı sevilen yerinde başkan tabiriyle anılıyor. Şampiyon başkan. Trabzon ticaretinde sivrilince kentin en önemli işletmesi Trabzonspor için de ona teklif gelir. Önce asbaşkanı olur. Dört sene asbaşkanlıktan sonra başkan ol teklifi ile getirilir. Trabzonspor'un Şamil Ekinci'li yılları başlar. 1975-76 sezonu onun ilk başkanlık deneyimi, Türk futbolu için de bir ilk anlamı taşır. O sezon Trabzonspor ilk şampiyonluğunu elde eder. Tesadüf diye bakılır. Bir sezon sonra yine tekrarlanır. Şamil Ekinci ile dört şampiyonluk elde edilir. 1979-80 sezonundaki şampiyonluktan sonra, o sezonun Haziran ayında görevini bırakır. Yani Trabzonspor'u şampiyon yaparak, kendi isteğiyle görevinden ayrılır. Ondan sonra Ahmet Celal Ataman ve Mehmet Ali Yılmaz ile birer lig şampiyonluğu daha elde edilir. Ondan sonra bir daha ne başkan ne de başka bir resmi görev alır Trabzonspor'da. İstanbul'a yerleşir ve Trabzonspor'u sade taraftar gibi takip etmeye başlar. Sade ama eleştirel de bakabiliyor Trabzonspor'a. Takımdaki Trabzonlu oyuncu sayısının artması gerektiğine inanıyor. Takımı çalıştıran hocanın yerli olması gerektiği üzerinde duruyor. Bir de illa da birlik diyor. Ama sözde kalmasın da diyor. Bakın başka neler diyor?
- Trabzonspor'un altı şampiyonluğun dördünde siz varsınız. Yani Trabzonlu olmayan bir başkan olarak Şamil Ekinci var. Kırşehirli Şamil Ekinci'nin yolu nasıl oldu da Trabzon'a düştü?
Babam Kırşehirli. Çok küçük yaşlarda İstanbul'a göç ettik. İlk, orta ve liseyi İstanbul'da okudum. Liseyi bitirir bitirmez Trabzon'a gittik. Trabzon'a gitmemizin nedeni, ailemin orada bir un fabrikası açmak istemesi. Trabzon'a ilk gidişim 1961'in Eylül ayı. Askerlik ve sonrasında hep Trabzon'da oldum. Daha sonra Trabzon'da un, yem ve çuval fabrikası, gazete ve diğer ticari işletmelerim oldu. Bugün oradaki işlerimi tasfiye etsem de, arkadaşlık ve gönül bağım devam ediyor. Her zaman da devam edecek.
- Trabzon ticari hayatında öne çıkmanızdan dolayı mı yolunuzu Trabzonspor ile kesişti? Ne oldu da Trabzonspor yöneticiliğine soyundunuz?
Trabzonspor'daki ilk yöneticilik deneyimim, 1969-70 yılı. O yıllarda kongre oldu, yönetici seçildim ve beni asbaşkanlığa getirdiler. O dönem ilk başkanımız Rıfat Dedeoğlu, ikinci dönem başkanımız ise Trabzon belediye başkanı Suat Oyman'dı. Salih Erdem başkanlığında da o başkan, ben asbaşkan, Trabzonspor'un 2.ligden 1.lige çıktığı yıllarda beraber çalıştık. Ben ve arkadaşlarım tepeden inme başkan ve yöneticili olmadık. Soğan, patates soyduk. Yani işin mutfağında yetiştik. Kulüpte başkanlık yapan Faruk Özak, Atay Aktuğ ve Özkan Sümer bizim oyuncularımızdı. Onun için onlar daha meşakkatli yollardan geldi. Bu isimlerin oyunculuktan gelerek başkanlığa yükselmesi Trabzonspor adına gurur vesilesidir. Türkiye'de çok fazla kulüpte olmayan şeylerdendir.
- İlk yöneticiliğinizde Trabzonspor 3 yaşında. Genç Trabzonspor'un genç yöneticisiniz. İdmanocağı İdmangücü arasındaki rekabet ve Trabzonspor'u meydana getirme zorlukları var. O dönemden aklınıza kalan neler var?
Tabii ben o dönemde işin içinde değildim. Ancak iki kulübü birleştirip Trabzonspor'u meydana getirme gayretleri çok uzun sürdü. Trabzon sıradan bir kent değil. İsmi namı büyük bir kent. İstanbul'dan sonra yegane imparatorluk olan ikinci kent. Toprağı az, tarihi eski bir yerleşim. On-on ki konsolosluğun olduğu ve buralarda görev yapan yabancı misyon şefleri var. Trabzon Lisesi, Türkiye'nin en şöhretli lisesi. Trabzon Lisesi'nin futbolda (rahmetli Rıfat Dedeoğlu'nun futbolcusu olduğu dönemde) Türkiye şampiyonluğu var. Yüzyıllardır da çekim merkezi. Futbol denince İstanbul, İzmir ve de Trabzon gerçeği var. Fenerbahçe, Beşiktaş ve Galatasaray'ın tarihleri yüz yıl ama Trabzon'daki futbolun tarihi de en az bu kulüplerin tarihleri kadar. İdmanocağı, İdmangücü bu kulüplerle yaşıt. Şimdi böyle bir kent ve futbol kültürü olan bir kentte iki büyük kulübü birleştirmek kolay mı?
- 1.ligde ilk şampiyonluk sizin başkanlığınız döneminde geldi. Bu şampiyonluk yönetim içinde nasıl karşılandı? Yönetim toplantılarında, 'galiba şampiyon olacağız' türünden konuşmalar oluyor muydu? Şampiyonluğu bize vermezler düşüncesi hiç oldu mu?
Yönetim içinde tam bir hedef bütünlüğü vardı. O yönetimleri ya da o Trabzonspor'u anlatan en iyi kelime herhalde 'özveri' olsa gerek. Herkes özverili davrandı. Hatta daha fazlasını verdi. Bunu yaşamak lazım. En yukarıdan en aşağıya, herkeste inanç birlikteliği vardı. Şampiyonluğu bize vermezler diye bir şey söz konusu değildi. Çünkü maçları kazanarak şampiyon oluyorduk. Rakipleriniz sizin bileğinizi bükemedikten sonra ne yapabilirlerdi. En fazla puan şampiyonluk demekti. Bizde en fazla puanları alıp şampiyon olduk. Ben tek başıma Trabzonspor'u şampiyon yapmadım. Ekip meselesidir bu. Az rastlanan olağanüstü bir olaydır. Trabzonspor'un şampiyonluğu güneş tutulmasıdır. Teknik heyet, sahada terini döken oyuncular ve yöneticiler, bu güneş tutulmasının sacayaklarıdır.
- Şampiyonluğumuz Trabzon dışında nasıl algılandı? İstanbul medyasında çıkan yazıları hatırlayabiliyor musunuz?
Bugünkü gibi bir medya yoktu. Futbolla ilgili yazı yazanlar çok da değildi. Hürriyet, Tercüman gibi gazetelerde futbol yazıları çıkardı. Önce kimse inanamadı. Daha doğrusu inanmak istemedi. Şampiyonluk gelince Trabzonspor'u öven, başarısını takdir eden yazılar yayımladılar.
- Futbolcu seçimlerini nasıl yapıyordunuz? Bir transfer komiteniz var mıydı?
Yok. Trabzonspor'a yakın, futbol oynamış bu işlerden anlayan kişiler vardı. Mesela Barbon Ziya. Şampiyon takımın altı futbolcusunu o bulup çıkarmıştır. Başkaları da vardı. Komite falan yoktu. Öze dönüş politikasını başlatmaya karar verdiğimizde, Erzurumspor'dan Rizespor'dan Trabzonlu oyuncuları geri çağırdık. O zaman profesyonellik yoktu. Bugünkü gibi imkanlar da. Barbon Ziya gibi Trabzon futboluna gönül vermiş, Trabzonspor'la iç içe bu işi bilenlerin tavsiyeleri ile o şampiyon kadrolar kuruldu.
- Ya hoca seçimi
Aslında o zaman bizim hocamız Fenerbahçeli Şükrü Ersoy'du. Özkan Sümer kendini hazır hissetmiyordu. Ahmet Suat hoca ise Hacca gideceği gerekçesiyle görevi kabul etmedi. Biz de dışarıdan antrenör getirdik. Fenerbahçe'nin eski kalecisi Şükrü Ersoy ile sezona başladık. Takımı çok iyi seviyeye getirdi. Bize hep şunu derdi: İstanbul takımlarından korkmayın. Bizim takımımız o takımları yenecek ve ligi şampiyon bitirecek güçte. Onun da katkısı çoktur. Şartlar değişti ve bir değişim gerekti ve Ahmet Suat hoca ile göreve devam ettik ve şampiyonluk geldi.
- O dönemde Trabzonspor camiasının lobicilik anlamında da önde olduğunu söyleyebilir miyiz? Ya da lobicilik şampiyonluklara etki etmiş midir?
Hatır, gönül işleri her dönem olur ama Trabzonspor'un şampiyonluklarında bu tür şeyler olmamıştır. Olmaz da. Bir takımı şampiyon yapmak hatır- gönül işlerini aşar. Siz sahaya çıktığınızda mücadele edeceksiniz, rakibinizden üstün olacaksınız.
- Dört şampiyonluk sizle geldi. Sonra başkanlıktan ayrıldığınızı bir daha dönmediğinizi görüyoruz. Normalde başarılı başkanlar devam eder. Neden devam etmediniz?
Çok yorulmuştum. En iyi noktada bırakmak istedim. Bırakmamam için çok mücadeleler olduç Sağolsunlar. Ama en tepede bırakmam gerekiyordu. Öyle yaptım.
- Bu sezonun Trabzonspor'unu nasıl gördünüz? Yönetimsel açıdan nasıl bir Trabzonspor var?
Sadri Şener ve ekibini başarılı bulduğumu söylemem lazım. Çok güzel bir mutfak. Bu mutfağı hazırlayan da Hayrettin Hacısalihoğlu'dur. İki deneyimli ve tecrübeli isim yönetimdedir. Diğer arkadaşları da gayretlerinden dolayı tebrik ediyorum.
Sadri bey yarı yolda bırakıp gitmez
Sadri bey teknik adam konusunda yönetim kurulundaki arkadaşlara danışacaktı. Veya danıştı, bilmiyoruz. Ancak Sadri bey, başkandır, yetkisini kullanıyor. Bir de Yüce Kongre kendisine yetki vermiş. Hepimiz yetki verdik. O da Trabzonspor'un iyiliği için bu göreve talip olmuştur. O da Trabzonspor'un iyiliğini ve başarısını istiyor. Sadri bey, yarı yolda bırakıp gitmez. Son derece basit bir gelişmeden dolayı kongre kararı alındı. Kısa sürece çözüleceğini umuyorum.
Kaynak: Trabzon Kültür-Sanat Yaşam Dergisi