Trabzonspor’un efsane ismi Şenol Güneş, Sunay Akın’ın sunduğu ‘’Hayat deyince’’ programına konuk oldu.
Sunay Akın’ın sorularına içtenlikle cevap veren Şenol Güneş bir kez daha mütevaziliğini gösterdi.
İşte O söyleyişi
Sunay akın : Bu kadar şan şöhret neden hiç umrunuzda değil ? Nerden aldınız bu terbiyeyi ?
Şenol Güneş : Hepimiz bir parçayız ve bu parçaların bütünüyle başarıyı elde ediyoruz.Emek var, cesaret var, işin ehli olmak var, sevgi var. Dolayısıyla hakkettiğin bir ödülü aldın. Sizi kutluyorum. Bize de baktığınızda biz de aynı şekilde işimizi yapmaya çalışıyoruz. Çocukluğumuzdan beri bu oyunu toplu oynuyoruz. Yönetim, medya hepsi takımın birer parçası. Ama ben medyanın göbeğindeyim. Bu işin büyük bir bölümü medya. Önemli olan iyi sunmak. Çocukluğumuzda futbola bakış farklıydı. Biraz serseri, ahlaksız oyunu diye bakılıyordu. Bugün popüler bir spor halini aldı. Ekonomisi büyüdü, endüstriyel bir hal aldı. Dolayısıyla magazin tarafı öne çıktı. Ben medyanın içerisindeyim fakat hepsi gelip geçici, aldığımız nefes gibi. Bize ait bir şey yok. İnsanları tanıyoruz sevgiyle saygıyla. Sizin programınız da bunlardan bir tanesi. Hayat deyince bunu hatırlıyoruz. Eğer birini üzdüysek , mutlu ettiysek bizim hayatımız oluyor. Ailemiz dostlarımız bize katkıda bulunuyor ve medya bunun göbeğinde. Sahaya inip halka anlatmak yerine bunu medyayla anlatmak daha iyi oluyor. Ben eğer Şenol Güneş olmuşsam bunun çok büyük bir katkısı olmuştur.
Sunay Akın : Sizin gibi futbola bakan var mı?
Şenol Güneş : Nefes almak nefes vermek gibi diyorsunuz. Fakat futbol böyle bir şey değil.
Sunay Akın : Omuz atma çelme takma var. Siz hiç girmediniz mi böyle konulara? Güç elinizdeyken insanlara kırıcı olmadınız.
Şenol Güneş :15 yaşıma kadar şehirde yaşayan bir gençtim. Annem babam okuma yazma bilmiyordu ama annem beni okuttu. O zaman okumak kolay bişey değildi. Anne adım Fatma baba adım Hamit. Görülen fotografta daha öğrenciyim. Saçlar falan çok farklı.
Trabzon’da o yıllarda yokluk vardı. Okuma yazma bilen yoktu. Babanız bir esnaf, usta.
Trabzon kenti farklı bir kent. Entellektüel bir şehir. Konsolosluğu olan bir şehirdi. Dünya görüşleri bugünkü gibi değildi. O dönemlerde okuma yazma sayısı gurbete gitme sayısı gibiydi. 1965 yılında KTÜ kuruldu. Orada okudum. Fotoğrafta Trabzon’un Sotka sahilini görüyoruz. Buralarda büyüdüm. Futbol oynadım. Denize girdim ama fakirdim. Ama dünyayı sevdim. Bugün bu temizliği tazeliği bulamazsınız. Parayla bulmaya çalışıyoruz. O zamanlar gemiler gelirdi onlara hayalle bakardık. Ama hayallarim çok farklıydı.
Sunay Akın : Rüyalarınız arasında okumak mı vardı ? Anne babanız futbolcu olmanızı istedi mi ?
Şenol Güneş : Babam tam tersi istemezdi. Biz kaçak oynardık tek ayakkabıyla. Trabzon Lisesi’nde okudum. Başlangıçta karşıydı ailem ama sonra benimsediler. Lise 1’de lisans çıkardım ve Erdoğdu Gençlik’te 2 sene oynadım. Trabzonspor’a geldim, bir sene de orada amatör oynadım. 2 sene Sebat’ta oynadım, profesyonel oldum sonra Trabzonspor’a geldim. Olumlu olumsuz şeyler oldu ama hepsi geride kaldı.
Bu fotografta sizi kaleci olarak görüyorum. Ama Şenol Güneş kaleciliği sevmiyor.
Takımda hep önde oynardım kaleye geçmeyi sevmezdim. İyi kaleci olduğumdan büyüklerin kalesinde oynardım. Köy takımıydı. Trabzon Beşikdüzü’ndeki ilginç bir fotoğraftır.
Çok ilginç bir takım tutardınız.
Vefa’yı tutardım. Hayatıma büyük katkıları olmuştur. Daha da önemlisi görmediğim takımı tuttum ve hiç seyretmedim. İlk lisansımı 1967’de çıkardım. 15 yaşındaydım ve o yıl iki takıma karşı maça çıktım.