İŞTE BASINDA ÇIKAN YORUMLAR;
ERGUN ATA : ALINACAK DERS YOK (FANATİK)
Yunus Yıldırım, Alanzinho'ya Mehmet Güven tarafından yapılan, üstelik bize göre kartı bile gerektiren hareketi atladı diyelim. Hakemdir, görmez, olur. Ama devamında Baros'un attığı golden Trabzonsporlular'ın alacağı çok ders vardı. Baros gibi bir futbolcuyla bu kadar uzak durulmaz. Bu veya başka bir futbolcuyla birebir kalma olasılığı söz konusuyken, kalecinin çıkmakta zamanlama hatası gibi bir lüksü olamaz. Ama bu ders alınmadı ki, sonrasında aynı hata 3 kez tekrarlandı. Birinde Egemen çizgiden çıkardı.
Neredeyse kadrosunun yarısı kadar eksikle Galatasaray gösterdi ki; 3 günde bir maç oynamak zorunda kalan takımlar için bu durum asla bir dezavantaj değildir. Gerçi en iyilerinden biri 3 gün önce dinlenmiş Baros'tu ama olsun, Barış, Ayhan ve özellikle Arda'nın hakkını vermek gerek. Ders 2
Üçüncü ders ibretlik: Bu tür maçlarda yakaladın mı atacaksın. Galatasaray 3 pozisyon buldu, ikisini gol yaptı. Trabzonspor yine gol kaçırma rekoru kırdı. Umut, Gökhan artık bıktırdı. Isaac, böyle bir fırsatı yakalamış, belki de kurtarıcı olacak, kötü vuruş. Bir puan orta alandan çıktı.
Ders 4: 61. dakika kutlamaları iyi de, yağmurlu havalarda balonlar uçmuyor. Tam Trabzonspor maçı hareketlendirdi, balonlar hızını kesti. Seyirciye tüy kadar hafif olsa da, saplı bayrak dağıtmayacaksın. Bak çıkarken Baros'u yaraladılar!
Eğer bir hakem bir maçın önüne çıkıyorsa, o maçla ilgili teknik değerlendirmeler bunun gölgesinde kalır. Nitekim dağılmış, kararlarında standardı olmayan bir Yunus Yıldırım yönetimindeki bu maçın atlanmaması gereken teknik notu; Alanzinho'nun bir gol ve bir asistle oynamasıydı. Taktik antrenmanda sinyalini vermişti ama...
SERDAR BALİ: MAÇIN ADAMI YUNUS YILDIRIM (STAR)
Yattara'nın hastalığından dolayı Alanzinho ile sahaya çıkan Trabzonspor her zamanki gibi forvette yine eksik oynadı. 72 saat evvel maç oynayan ve onun için yorgun olacağı söylenen Galatasaray maç boyunca Trabzon'dan daha çok mücadele eden taraftı.
Her şeye rağmen Trabzon, maça arzulu, saldırgan başladı ve bunun semeresini 7. dakikada gördü: Alanzinho ile öne geçti. Bu gol Trabzon'a daha iyi oynama isteği getirdi. İşte o dakikalarda Yunus Yıldırım ortaya çıkıp, Alanzinho'ya yapılan bariz faulu görmezlikten gelerek, Trabzonspor'un gol yemesine neden oldu. Oyun birden gerildi; Yıldırım da oyunun kontrolunü elinden kaçırdı.
Trabzonspor Umut'la Gökhan'ın kopuk oyunu ile üstünlük kurmakta çok zorlandı. Bazı futbolcular maç boyu kapasitelerini zorlayarak, iyi niyetli oynamaya çalıştılar. Ama maalesef Yunus Yıldırım, verdiği kararların çoğunda haklı olsa da, öyle kritik kararlar verdi ki, Trabzon karşısında Galatasaray'dan daha etkili oldu.
Galatasaray daha organizeydi, iyi kontrataklar yaptı. Trabzonspor kalecisi hatalı gol yedi ama bütün bunlar, Yunus Yıldırım'ın verdiği hatalı kararların sonrasında geldi.
Şunu söyleyebiliriz ki, şampiyon olabilmek için tecrüben olacak, takım derinliğin olacak, teknik direktöründe de stres yönetme kabiliyeti olacak. Santrforlar gol üstüne gol kaçırırken, Trabzonspor'un futbolu bildiğini söyleyen duayenleri, futbolun anavatanı Belçika'da (!) 'böyyük futbolcular' peşinde günlerini geçirirken, Trabzonspor'un bugünkü bulunduğu konumun iyi olduğu söylenebilir.
Her şeye rağmen sahadaki birkaç futbolcunun gayreti ile Trabzon'un aldığı bu netice, doğru takviyeler yapılırsa, güzel günler geleceğinin işaretidir. Kaybedilmiş bir şey yoktur.
AHMET ÇAKAR: MÜCADELE İYİ, YA HAKEM? (SABAH)
Son yılların en zevkli Trabzon-G.Saray maçıydı. Bana göre iki takım da gurur duyulacak bir mücadele ortaya koydu.
G.Saray yorgun gelmişti. Eksikti. Ama son saniyeye kadar maçı bırakmadı. Yine de, son 10 dakika G.Saraylı futbolcuların çektikleri yorgunluk acısını gözlerinden okumak mümkündü.
G.Saray kaybedebilirdi de.. Ama Skibbe'nin omurgasız, kişiliksiz takım yönetimi, yerini krampona diz sokup deldirebilecek bir G.Saray ruhuna bırakmış. Bu tablo, kim ne derse desin, Korkmaz'ın eseridir.
Alanzinho faktörü olmasaydı belki de G.Saray kazanıp dönecekti. Trabzon, dün gece iyi oynamasa da, fazla gol pozisyonu bulmasa da, hala şampiyonluğun favorilerinden biridir. Hele hele dün geceki Alanzinho'yu gördükten sonra, bunu ısrarla söylüyorum .
Yunus'a da fazla kızamıyorum. Basiretsiz MHK, yüklendikçe yüklendi ve Yunus'un kısıtlı dengesini iyice bozdular.
ALİ GÜLTİKEN: DERBİYİ HATALAR BELİRLEDİ (SABAH)
Tempo ve baskı arttığı sürece de maçlar içerisinde yapılan bireysel hatalar da artıyor. Dünkü maçta hakemin, Trabzon kalecisi Sylva'nın ve Galatasaraylı Yaser'in hataları maça damgasını vurdu ve skoru değiştiren etkenler oldu.
Galatasaray takımı özellikle ikinci yarıda 10 kişi kalana kadar oyunun dengesini istediği gibi yönlendirdi. Defansında birçok eksik olmasına ve yeni oyuncularla yeni bir düzende oynamasına rağmen ikinci yarı Trabzonspor'a hiç pozisyon vermedi.
Trabzon açısından golle başladığı bu maç en azından kötü olmayan bir neticeyle bitti. Bordo mavililer açısından bu maçta oyunun ilk yarısı, ikinci yarısına oranla çok daha iyiydi. Bunda Alanzinho'nun ilk yarıda daha diri ve oyunun içinde olmasının etkisi vardı. Fakat ikinci yarıda Brezilyalı oyuncu düşüşe geçince Trabzonspor oyundaki insiyatifini rakibine kaptırdı.
İSKENDER GÜNEN: AYNI TAS AYNI HAMAM (SABAH)
Yıllardır vizyonda olan aynı filmi seyrediyoruz. Özellikle böylesi büyük maçlarda hakem hataları hep sizin aleyhinize oluyor. Federasyonlar değişiyor, başkanlar değişiyor, hakem camiası değişiyor. Ama sonuç değişmiyor! Aynı tas, aynı hamam." Hatalar yapılacaktır" sözleri aynen dün olduğu gibi.
Trabzonspor oyunda belirli bir üstünlüğü ele geçiremedi. Bunda en büyük etkenlerden biri Yattara'nın hastalığından dolayı forma giymemesi ve orta alandaki oyuncuların gerekli üretkenlikte olmamalarıydı. Çünkü Yattara kenarda adam eksilten Trabzonspor'da tek oyuncu. Alanzinho fizik yetersizliğinden Yattara'nın etkinliğinde değil.
Colman'ın attığı golle hiç değilse 1 puanla yetinmek zorunda kaldılar. Bu maçta dikkat çeken en önemli husus ise Issac'ın profesyonel anlayıştaki vurdumduymazlığıdır.
Çünkü kulübeden gelen bir futbolcu oyuna girdikten 1 dakika sonra kramponlarını değiştirmek gereği duyuyorsa söylenecek fazla söze gerek.
LEVENT TÜZEMEN: KORKMAZ'IN HATASI (SABAH)
Trabzon'daki maçın stresli ve gergin olacağı belliydi. Uluslararası deneyimi yüksek oyunculardan kurulu Galatasaray, Hamburg yorgunu olmasına rağmen sinir katsayısı yüksek maçı rahat oynadı.
Bülent Korkmaz'ın, Cevat Güler'in suflörlüğünde yaptığı değişiklikler fiyaskoydu. Mehmet Güven'in yerine maç eksiği olan Hasan'ın girmesi yanlış ve gereksizdi. Mehmet sağdan akıllı bindirmeler yapıyordu ve yorulmamıştı. Sahada dökülen Ümit varken, Trabzon savunmasını hallaç pamuğu gibi atan, bir gole imza koyup bir de asist yapan, iyi oynayan, iyi çalışan Baros'u çıkarması büyük hataydı. Ama asıl gaf 10 dakika "Sakatım; beni çıkarın" diye bağıran Arda'yı oyunda tutmaktı. Kulübeden kimsenin aklına Arda'yı "Yat yere! Oyun dursun. Çıkaralım" diye uyarmak da mı gelmedi?
Futbol Federasyonu'na da bir sorum var: Bir sezon boyunca Trabzon'da sahaya kutlama adına atılan yabancı maddeler ve duran maçlar hakkında bugüne kadar ne gibi bir yaptırım uyguladınız?
İSMET TONGO: İKİSİNE DE YARAMADI (FOTOMAÇ)
İki takım da bu maçı ligdeki kaderi ile ilgili görüyordu. Saha ve seyirci Trabzonspor'undu. Buna karşılık, Galatasaray Bülent Korkmaz geldikten sonra istim üstümde yola devam ediyordu. Kısacası puan kaybedenin ligdeki ümitlerinin de yok olacağı anlamına geliyordu bu büyük derbi. Galatasaray'da sakat çoktu.
Oyun bu pozisyondan sonra daha da hareketlendi. 67. dakikada Baros'un şutunu Song kısa kesti, kale ağzına yetişen Arda golü attı: 2-1. Maç böyle bitecek diye beklerken, Colman beraberliği sağladı. Ancak üzüldüğüm şey ise puan kaybediyorum diye sinirli oynayan Trabzonsporlu futbolcuların Galatasaraylıları sakatlamacasına yaptıkları sert faullerdi. Örnek oyundan çıkan Arda ve Baros'tu. Bu arada Yaser'in girdikten sonra kırmızı ile atılması ve takımı 10 kişi bırakması hataydı.
ŞİRİN BERBER: AH ŞU VOLTAJ! (FOTOMAÇ)
Yılın en çok top kaptıran futbolcusu olma yolunda koşuyor çocuk. Meziyetli de aslında fakat ligi çözememiş. Olmadık iş kovalıyor. Başta hakem, kimse onu anlamıyor. Düştü mü düşürüldü mü belli değil. Dokunsan yere yapışıyor. Aynı vuruşu bir daha yapsa orayı hedefledi deriz. Orta yaptı kurtarılmayacak yere gitti top... Şehrin voltajı düştü, molaya geçtiler. O ritmi, o tempoyu kaçırdı Trabzonspor.
90 dakika Gökhan, Umut, Hüseyin, Selçuk, İsaac rakip kaleyi tehdit eden bir hareket yaptı mı ona bakalım. Sadece Alanzinho ve Colman bir şey üretmek için çabalıyor, diğerleri toptan kaçıyor. Sadece oyun bozmak yetmez. Bir şut, bir gol pası, bir orta, bir özel hareket ister futbol.
ZAFER ERTEM: BİR PUAN KAZANÇ (FOTOMAÇ)
Mevcut sakatlarla birlikte perşembe günü oynanacak Hamburg maçı öncesi dinlenenleri hesaba katarsak zaten sahaya çıkacak 11 çok önceden belliydi. Ben Lincoln'ün Trabzon'a bile götürüleceğinden kuşkuluydum ama yönetim sanırım "Ne şiş yansın ne kebap" misali, olası büyük bir krizi teğet geçmek adına bu yolu tercih etti ve Lincoln'ü kulübede oturttu.
Trabzonspor ciddi gol pozisyonları yakaladı. Gol Trabzon'dan beklenirken Arda, Galatasaray'ı öne geçirdi. Oyunda 4 dakika kalan Yaser'in gördüğü kırmızı kart kesinlikle ağırdı. Colman'ın beraberlik golünde de Alanzinho'nun çabası vardı. Sonuçta Galatasaray ayağına kadar gelen üç puanı elinin tersiyle tepti. Ama ben, şampiyonluğa oynayan bir takımdan evinde alınan bir puanı sarı kırmızılı takım açısından kazanç görüyorum. Ligin zirvesinin de daha çok sürprizlere gebe olduğunu hatırlatmak istiyorum.